1931 yılında Diyap Ağa’yla yapılmış bir röportaj var. (Enver Behnan, “İlk Millet Meclisinin Yüz Yaşındaki Mebusu Anlatıyor”, Yeni Gün, 27 Temmuz 1931)
Diyap Ağa Kurtuluş Savaşı’na nasıl katıldığını şöyle anlatıyor:
“Gavur Anadolu’yu sardı. Hepimizi bir düşünce aldı. Din ve diyanet ırz ve namus, Türklük tehlikeye düştü. İşittik ki Erzurum taraflarında can kurtaran bir Paşa çıkmış. Meclis kuracakmış. Onu hep gözledik. Öğrendim ki bu Paşa’nın adı Mustafa Kemal imiş. Onun büyük yüzünü görmeğe can attım. ”
Görüldüğü gibi Diyap Ağa Kurtuluş Savaşı’na Perinçek’in iddia ettiği gibi “Türk ve Kürtlerin ortak vatanını kurtarmak için” değil “Türklük tehlikeye düştüğü” için katılmış!
Ve herhangi bir protokolle, özerklik vaadiyle kandırılarak değil, vatanı kurtarmaya karar veren Mustafa Kemal’in peşinden gitmek için ve O’nun “büyük yüzünü görmek” için katılmış!
Üstelik Diyap Ağa tüm bunları Cumhuriyet’in kuruluşundan 8, Şeyh Sait isyanından 6, Ağrı isyanından 1 yıl sonra, 1931’de söylüyor.
Perinçek’in sürekli alıntı yaptığı bir konuşması vardır Diyap Ağa’nın. O konuşmada da Diyap Ağa’nın Kürtler adına konuştuğu ve “Türk-Kürt kardeşliği”nden bahsettiğini iddia eder. Bakın Diyap Ağa 1931 yılında o konuşmasından nasıl bahsediyor:
“Lozan Konferansı sırasına kürsüye çıktım. Aha bizim memleket ahalisi Kürtmüş, orada bir Kürt Hükümeti kuracaklarmış, bunu duyunca kızdım kürsüye çıkıverdim. Dedim ki, (...)?Gerek Şafii, gerek Hanbeli, gerek Hanefi hepimizin kıblesi birdir. Meclisimiz, kulübümüz, dinimiz, milletimiz birdir. Biz Kürt değil, biz Türk’ üz. Şimdiden sonra mı ayrı bir din, ayrı bir millet olacağız.”
Gördünüz mü? Perinçek’lerin Kurtuluş Savaşı’nda Kürtler var derken kanıt olarak gösterebildikleri bir tek Diyap Ağa var. O da “Ben Kürt değil Türk’üm” diyor.
Ve Meclisteki tek konuşmasını da aşiretine Kürt diyenlere sinirlenip yapıyor!