MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI Mezopotamya Toros Dağlarından Basra Körfezine kadar uzanan, Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında kalan bölgeye verilen isimdir. Bölgede MÖ 5000-MÖ 500 arasında dünya üzerinde üstünlük kuran toplumlar ve devletler ortaya çıkmıştır. Nehirlerin akış yönüne göre Toroslar ve Bağdat arası Yukarı Mezopotamya, aşağısı ise Aşağı Mezopotamya olarak adlandırılmıştır. Mezopotamya önemli ticaret yolları üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle çevreleri ile kültürel ilişki oldukça

Bu konu 2387 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Tarihte İlk Uygarlıklar 2387 Reviews

    Konuyu değerlendir: Tarihte İlk Uygarlıklar

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2387 kez incelendi.

  1. #1
    Aylin's - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.03.2009
    Mesajlar
    3.559
    Konular
    3321
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    1
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Aylin's

    Standart Tarihte İlk Uygarlıklar

    MEZOPOTAMYA UYGARLIKLARI
    Mezopotamya Toros Dağlarından Basra Körfezine kadar uzanan, Dicle ve Fırat nehirlerinin arasında kalan bölgeye verilen isimdir. Bölgede MÖ 5000-MÖ 500 arasında dünya üzerinde üstünlük kuran toplumlar ve devletler ortaya çıkmıştır. Nehirlerin akış yönüne göre Toroslar ve Bağdat arası Yukarı Mezopotamya, aşağısı ise Aşağı Mezopotamya olarak adlandırılmıştır. Mezopotamya önemli ticaret yolları üzerinde bulunmaktadır. Bu nedenle çevreleri ile kültürel ilişki oldukça hareketlidir. Mezopotamya Toprakları oldukça verimlidir. Mezopotamya, Maden ve taştan oldukça yoksundur. Bu nedenle evler kerpiç ve tuğladan yapılmış bu nedenle günümüze evler, anıtlar ulaşmamıştır. Mezopotamya da sulama kanalları, bentler inşa edilmiştir. Bunların yapımı için gereken işçi gereksinimi ve sistemli çalışma gereği tarihin ilk monarşileri Mezopotamya da kurulmuştur.
    SÜMERLER (MÖ 4000-2000)
    Sümerler Asya kökenli Türk olma ihtimali bulunan bir kavim tarafından Aşağı Mezopotamya da kuruldu. Diğer Mezopotamya kültürleri Sümer kültürünü devam ettirmişlerdir.
    Site denilen şehir devletleri kurulmuştur. Siteler aralarında devamlı savaşıyorlardı. Umma, Ur, Kiş, Lagaş önemli sitelerdir. Sitelerin başında Patesi yada Ensi denilen rahip krallar bulunurdu. Krallar, ordu komutanlığı, baş rahiplik ve baş yargıçlık gibi görevleri yürütürlerdi.
    Dinleri çok tanrılıdır. Tanrılar için Ziggurat adı verilen çok katlı yapılar inşa etmişlerdir. Ziggurat’ların okul, mabed, gözlemevi ve tahıl deposu gibi özellikleri vardı.
    Su yolları, tuvalet, lağım teşkilatları Sümerlerden kalmadır.
    Sümerler yazıyı ilk kullanan toplum olarak Tarih Çağlarını başlatmışlardır. Bu yazı çivi yazısıdır ve kil tabletler üzerine yazılmıştır. Edebiyat alanında Gılgamış Destanı, Tufan ve Yaratılış Hikayesi gibi önemli eserler verdiler.
    Tarihte ilk yazılı kanunlar Lagaş Kralı Urugakina tarafından düzenlenmiştir. Bu nedenle Tarihin ilk hukuk devleti Sümerlerdir. Güçsüzlerin özellikle kölelerin ezilmesini engellemek amacıyla kanunlar hazırlanmıştır. Kanunlar genelde tazminat ödenmesi esasına dayanır. İlk defa bu kanunlarla halka mülkiyet hakkı tanınmıştır.
    Sümerlerde her erkek asker sayılmakla beraber düzenli askeri birlikler kurulmamıştır.
    Yazılı antlaşma kavramı Sümerlerle başlamıştır.
    Ekonomide faizin dondurulması, ölçülerin standartlaşması, tarımcılık, dokumacılık, dericilik, kuyumculuk, gemicilik vb sanayi ve ticaret dalları Sümerlerle başlamıştır.
    Bilimde ilerlemeler yaşanmış, astronominin temelleri atılmış, bir yıl 354 gün olarak hesaplanarak Ay yılı takviminin temelleri atılmıştır. Aylar 4 haftaya ayrılmış, güneş ve ay tutulmaları hesap edilmiş, matematik ve geometri nin temelleri atılmıştır. On’lu ve altılı sistemler bulunmuş, daire 360 dereceye bölünmüştür. Dört işlem bulunmuştur.
    Sümer ekonomisi tarım ve hayvancılığa dayanmıştır.
    Sümerler Akad ve Elamlıların saldırıları sonucu yıkılmıştır.
    AKADLAR (MÖ 4000-2100)
    MÖ 4000 lerde Arabistan’a gelen Sami Irkından Akadlar Mezopotamya yı ele geçirdiler. Başkenti Akad olan bir imparatorluk kurdular.
    Tarihin ilk büyük imparatorluğu Akad lardır. Mezopotamya ve Doğu Anadolu ya kadar genişledirler.
    İlk daimi orduları kurdular. Son derece acımasız ve sömürgeci idiler.
    Gutilerin saldırıları ile zayıfladılar. Sümerler tarafından yıkıldılar.
    BABİLLİLER (MÖ 2000-539)
    Samilerin bir kolu olan Amurrular tarafından kuruldular.
    Tarihin ilk mutlak krallığı Babillilerdir. Babil devletin başkenti yapılmış devlet gücünü din yerine ordudan almıştır.
    MÖ 1800 lerde Hititler tarafından yıkıldılar. Ancak bir süre sonra tekrar bağımsız oldular. (MÖ 612) 2. Babil devletine Persler son verdiler. (MÖ 539)
    Babil Kralı Hammurabi o zaman dek mevcut yasalardan etkilenerek kendi adıyla bilinen ‘’Hammurabi Yasaları’’nı hazırladı. Bu yasalar son derece sertti ve Kısasa kısas ilkesi esastı.
    Babil Kralı Hammurabi Sümerlerden beri devam eden Rahip-Kral anlayışını terk ederek gücünü ordudan alan bir yönetim kurdu. Böylece mutlak monarşi nin temeli atıldı.
    Babil’in asma bahçeleri ve Babil Kulesi önemli sanat eserleridir.
    ASURLULAR (MÖ 2100-625)
    Asurlular Yukarı Mezopotamya da askeri esasa dayalı bir devlettir. Başkentleri Ninova idi. En güçlü zamanlarında İran, Mısır ve Kıbrıs’ı ele geçirmişlerdi.
    MÖ 2000 lerde Asur ülkesinde büyük iktisadi ve ticari bir atılım meydana geldi. Asur şehri önemli bir ticaret yeri oldu. Büyük şirketler ve pazarlar kuruldu.
    Anadolu da ticari kolniler kuruldu. Kayseri Kültepe (Kaniş) ilk ve en önemli duraktır. Yazı buraya Asurlu tüccarlar tarafından getirilmiştir. Böylece Anadolu Tarih devirlerine girmişlerdir.
    Asur yasalarıda Babil yasaları gibi Sümer kanunlarına göre daha serttir. Bunun nedeni bunların askeri temele dayalı imparatorluklar olmalarıdır.
    Medler Babillilerin yardımıyla Asurluları yıkmışlardır.
    Babil ve Asur krallıkları askeri niteliktedir.
    ELAMLILAR (M.Ö 3000-640)
    MÖ 3000 in ilk yarısından itibaren Güneydoğu Mezopotamya da varlıklarını sürdürmüşlerdir.
    Mezopotamya medeniyetleri arasında en zayıf olanlarıdır.
    MÖ 7. yy da Asurlular tarafından yıkılmışlardır.
    MISIR UYGARLIĞI
    Mezopotamya ile birlikte dünyanın en eski uygarlığıdır. Mısır da Kabataş dönemine kadar inen yerleşimler bulunmaktadır. Mısır Coğrafi konumu ve Nil Nehri etkisiyle Afrika kıtasından bağımsız ve ileri bir gelişim göstermiştir. Mısır Uygarlığı bir Nil nehri medeniyetidir. Ön asya Kültürlerine yakın olmasından dolayı Mısır bu ülkelerle ticari ve kültürel ilişkiler kurmuştur. Mısır siyasi tarihi ‘’Nom’’ adı verilen şehir devletlerinin kurulması ile başlar. Mısır şehir devletleri Kral Menes tarafından bir yönetim etrafında birleşmeye başlamıştır. (MÖ 3000 ler) Eski Mısır tarihi Eski krallık, Orta krallık ve Yeni krallık olarak üçe ayrılır. Mezopotamya da üretim fazlası Ziggurat denen tapınaklarda toplanırken Mısır da şehir firavunların saraylarında toplanmıştır. Ülke tanrının oğlu kabul edilen firavunlar tarafında yönetilmiştir. Kral diğer insanlardan üstün olarak dini ve siyasi otoriteyi kendinde toplayarak tanrı kral niteliğine sahip olmuştur. Firavunun ağzından çıkan her şey yasa kabul edildiğinden dolayı Mısır da yazılı hukuk gelişmemiştir. Çok tanrılı din anlayışları vardır. Mısırlılar hayatın ölümden sonra devam edeceğine inanmışlardır. Bu nedenle cesedin bozulmamasını sağlamak için mumyacılığı geliştirmişlerdir. Bu durum tıp biliminin gelişimine neden olmuştur. Firavunlar eşyaları ve hazineleri hatta hizmetkarları ile beraber gömülmüşlerdir. Mısır da Hiyeroglif denen resim yazısı kullanılmıştır. Matematik ve tıp ileri gitmiştir. Nil’in taşması ile bozulan arazi sınırlarının belirlenmesi ihtiyacı geometri yi geliştirmiştir. Sanat dinsel ağırlıktadır. Özellikle piramit ve tapınaklar büyük boyutlarda ve firavunların ölümsüzlüğünü göstermek amacıyla inşa edilmiştir. 1 yıl 365 gün olarak hesaplanmış ve Güneş takviminin temelleri atılmıştır. Ege Göçleri sonucu zayıflayan Mısır Uygarlığı Persler tarafından yıkılmıştır. (MÖ 525)
    İRAN UYGARLIĞI
    MÖ 5000 lerde İran da tarıma dayalı bir hayatın başladığı fakat İran’ın çeşitli bölgelerinde birbirinden kopuk kültürlerin oluştuğu tespit edilmiştir. Bu kültürler Orta Asya nın Neolitik dönem kültürünü batıya taşıyan kavimler tarafından oluşturulmuştur. İran halkını oluşturan kavimlerin en önemlisi Elamlılardır. İran da bilinen ilk siyasi oluşum Elam devletidir. Bu bölge Mezopotamya ile yakından ilişkilidir. İran daki kavimleri güçlü bir iyasi birlik haline getirense Medlerdir. Med egemenliğine Persler son verdiler. Persler Lidyalıları yenerek tüm Anadoluya hakim oldular. Bu hakimiyet 200 yıl sürdü. Bu dönemde Anadolu kültürel önderliğini kaybetmiş ve satraplıklara (valiliklere) ayrılmıştır. Persler Zerdüşlük dinine inanmışlardır. İran sanatında mabed olmadığı için saraylar ön plandadır.
    HİNT UYGARLIĞI
    MÖ 4000 yılda İndus ırmağı boyunca gelişmiştir. Hindistan iklimi elverişli, toprakları verimli bir ülkedir. Bu nedenle sık sık istilaya uğramıştır. Hindistan birbirinden dağlarla ayrılan çok sayıda Coğrafi bölgeden oluşmuştur. B u nedenle ülkede ırk ve din birliği sağlanamamıştır. Hindistanda Kast sistemi ile toplum çeşitli sınıflara ayrılmıştır. Brahmanlar=Din adamları, Kşadriyalar=Askerler ve komutanlar, Vaysiyalar=çiftçiler ve tüccarlar, Südralar=Aşağı sınıfa mensup insanlar, Paryalar=Kast dışı olanlar. Kast sisteminde sınıflar arasında ilişki ve geçiş yasaktır. Aynı sınıftan olmayanlar evlenemezdi. Hindistanda Sankristçe nin dışında Arapça, Farsça, Türkçe ve Urduca dilleri etkisini göstermiştir. İlk ortaya çıkan inanç Veda dinidir. Daha sonra Brahmanizm ve Budizm de burada doğmuştur. Hindistanda Gazneli Mahmud tarafından 11. yy da İslamiyetin yayılması Kast sistemini zayıflatmıştır.
    ÇİN UYGARLIĞI
    Güney Doğu Asya da gelişmiştir. Çin MÖ 2500 lerde birliğini sağlamış ve hanedanlar şeklinde yaşamıştır. İlk yazılı belgeler MÖ 1500 lü yıllara aittir. İpekli dokuma ve porselen üretiminde ileri gitmişlerdir. Çin den Karadeniz ve Akdeniz’e kadar uzanan İpek Yolu nun kurulmasını sağladılar. MÖ 16. yy da Çin yazısı ortaya çıkmıştır. Pusula, barut, matbaa, mürekkep ve kağıdı kullananlar ilk Çinlilerdir. Dinleri değişiktir. Daha sonra ahlak ilkelerine dayalı Laoçe, Konfüçyüs ve dışarıdan gelen Budizm yayılmıştır.
    FENİKE UYGARLIĞI
    Lübnan ve Suriye’nin kıyı kesimlerinde şehir devletleri şeklinde yaşamışlardır. Siyasi birlik sağlayamamışlardır. Fenike toprakları tarıma elverişli olmadığından, Denizcilik ve deniz ticaretinde ileri giderek Akdeniz ve Karadeniz de koloniler kurmuşlardır. Bu kolonilerin en ünlüsü Kuzey Afrika da ki Kartaca idi. Dini inançları Önasya dinlerinin bir karışımıdır. Alfabe sistemini kullanarak, 22 harfli bir alfabe bulmuşlardır. Bu alfabe Latin alfabesinin temelini oluşturmuştur. Deniz ticareti sayesinde Akdeniz çevresindeki kültürel etkileşimi hızlandırmışlardır. Fenikelilere İlk Çağın arıları diyebiliriz. Fenikeliler kolonilerini sadece ticari amaçla kullanmışlar ve yurt olarak görmedikleri için kısa sürede kaybetmişlerdir.
    İBRANİLER
    MÖ 2000 lerde Filistine yerleşmişlerdir. İbrani Devleti Hz. Davud tarafından kurulmuştur. (MÖ 1000) Onlara Hz. Musa dan dolayı Musevi de denmiştir. Hz. Süleyman da sonra İsrail ve Yahudi devletleri olarak ikiye bölünmüştür. İsrail devletine Asurlular, Yahudi devletine de Babilliler son vermiştir. Uzun yıllar Makedonya ve Roma egemenliğinde yaşayan Yahudiler Ms. 1. yy da çıkardıkları isyan sonucu Romalılar tarafından dünyanın 4 bir yanına sürülmüşlerdir. Tek Tanrılı inanç ilk defa İbranilerde görülür. Kutsal kitapları Tevrat tır. Merkezleri Kudüs tür. Kudüs 3 dince de kutsal sayılmıştır. Musevilik dinini kendilerine ait saymışlar ve diğer toplumlara yayılmasına engel olarak bu dini milli bir dil haline getirdiler. Irkçı bir düşünce yapısı geliştirdiler. Hz. Süleyman Tapınağı en önemli eserleridir.
    ANADOLU UYGARLIKLARI
    Anadolu nun eski ve orta Tunç devirlerinde bölgede yaşayan halklar; Luviler, Hattiler ve Hurilerdir. Bu dönemde Anadolu da kent devletleri kurulmuştur. Verimli topraklar, ticaret yolları üzerinde olması, jeopolitik konumu nedeniyle bölge sık sık istilalara uğramıştır. Anadolu ya hakim olan devletler; Hititler, Urartular, Frigler, İyonyalılar, Persler Helenistik Krallıklar ve Romalılar dır.
    HİTİTLER (MÖ 1800-MÖ 700)
    Hitit krallığı başlangıçta Feodal beyliklerden oluşan bir devletti. Zamanla merkezi yönetim güçlenmiştir. Hititlerin başkenti Hattuşaş-Boğazköy dür. İlk hükümdarlarının adı Hattuşili dir.
    Hititler Hatti kültürünü benimsemişlerdi.
    Hititler Suri ye ye egemen olmak için Mısırlalılar ile Kadeş Savaşını yapmışlardır. Savaş sonunda imzalanan Kadeş Barışı dünyanın ilk barış anlaşmasıdır. (MÖ 1296) Bu antlaşma ile Mısır ve Hitit Devletleri Asurlara karşı tedbir almak gerektiği için ittifak kurmuşlardır.
    MÖ 1200 lerde Ege Göçleri Hititleri yıkmıştır. Ege göçlerinden sonra şehir devletleri halinde yaşayan Hititleri MÖ 100 lerde Asurlar son vermişlerdir.
    Devleti ilk zamanlar bir rahip kral ve asillerden oluşan geniş yetkili bir ‘’Pankuş’’ adı verilen meclis yönetirdi. Kralın yetkilerini meclis sınırlıyordu. Meclisin kralı denetleme yetkisi vardı. Zamanla meclisin yetkileri azalmıştır.
    Pankuş meclisinin varlığı ilk zamanlarda Hitit yönetiminin Meşrutiyet benzeri olmasını sağlamıştır.
    Tavananna adı verilen kraliçe kraldan sonra en yetkili kişi idi. Anlaşmaları kralla beraber onaylardı. Krala vekalet ederdi.
    Hititler kendi tanrıları kadar tüm Anadolu ve Ön asya tanrılarını kutsal saymışlardı. Ülkelerine bin Tanrı ili derlerdi.
    Tanrıların özellikleri insanlara benzetilmiştir.
    Asurlardan Çivi yazısını öğrenmişlerdi. Kendilerine özgü bir hiyeroglif yazılarıda mevcuttu.
    Hitit kralları saltanatları süresince yaşanan olayları objektif bir şekilde ‘’Anal’’ denilen yıllıklara yazdırılardı. Analların, Objektif olmasının sebebi, Kralların Tanrılara hesap vermek için bunları yazdırdıkları inancı idi. Bu yıllıklar tarih yazıcılığının ilk örnekleridir.
    Anallar Mezopotamya da ki gibi kralları övmek için yazılmazdı. Zaferler kadar yenilgilerdende bahsedilirdi.
    Mezopotamya ölçülerini kullanmışlardır. Para yerine tartılmış gümüş kullanılıyordu.
    Hititlerde halk sosyal sınıflara ayrılmıştır. Soylular, rahipler, hürler, Namralar (yarı hürler) ve köleler. Sınıflar arasında sert ayrımlar yoktu. Sınıflar arası geçiş mümkündü.
    Hitit Hukuku kölelere de haklar tanıyordu. Cezalar yumuşak ve para esasına dayalı idi. Kanunlar tanrılar adına yapılıp uygulanıyordu. Krala ve devlete başkaldırının cezası ölümdü. Bu merkezi otoriteye verilen önemi gösterir.
    Heykelcilik ve kabartmacılık gelişmiştir. En önemli kabartmalar Yazılıkaya ve İvriz kabartmalarıdır. Anadolu ya özgü saray ve tapınak üslüpları vardır.
    FRİGYALILAR (1200-550)
    MÖ 1200 lerde Ege göçleri ile Anadolu ya gelerek MÖ 800 lerde Gordion (Polatlı) merkez olmak üzere bir devlet kurdular. Devletin kurucusu Gordios tur.
    Kral Midas döneminde en parlak zamanlarını yaşayarak Anadolu ya hakim oldular. Frigyalılar Kafkaslar üzerinden gelen Kimmer’lerin egemenliğine girdiler. (MÖ 676)
    Askerliğe fazla önem vermemişlerdir. Sadece sarayı ve kralı koruyan küçük bir orduları vardı.
    Çok tanrılı bir inanışa sahiptiler. Bereket tanrıçası Kibele en büyük tanrıları idi.
    Çiftçilik ve hayvancılık ile geçinirlerdi. Tarım faaliyetlerini koruyan kanunlar yapmışlardır.
    Fenike alfabesini kullanmışlardır. Hayvan hikayeleri demek olan Fabl sanatının öncüsü olmuşlardır.
    Maden işçiliği ve işlemeciliği de gelişmiştir. Tapates adı verilen halı ve kilimleri oldukça ünlüydü.
    LİDYALILAR (687-547)
    Lidyalılar Friglerin yıkılmasından sonra Gediz ve Küçük Menderes vadileri arasında Giges önderliğinde, başkenti Sardes olan bir devlet kurmuşlardır. (MÖ 700)
    Kimmerleri Anadolu dan çıkaran Lidyalılar sınırlarını Kızılırmak’a kadar genişlettiler. Ege kıyılarındaki liman kentlerini ele geçirdiler. Ancak Pers saldırılarına dayanamayarak MÖ 546 da yıkıldılar.
    Temel geçim kaynakları Kara ticaretidir. Anadoluda ücretli askerlik sistemini kurdular. Ancak bu askerler de vatan sevgisinin bulunmaması yıkılışa neden oldu.
    Anadolu ve Yunan tanrılarına inanmışlardır.
    Başkent Sardes te dünyanın ilk serbest ticaret merkezini kurmuşlardır.
    Kral Yolu, Efes’ten başlayıp Sard’tan geçerek Gordion-Ankara-Sivas-Malatya-Ninova-Sus yoluyla Mezopotamya ya ulaşır. Bu yolun güvenlik ve konaklama tesislerini inşa emişlerdir.
    MÖ 700 lerde Lidyalılar değiş tokuş’un bu canlı ticareti karşılamaması üzerine ilk kez dünya da parayı kullanmışlardır.
    Fenike alfabesini kullandılar. Bilim adamlarını desteklediler. Kuyumculukta en ileri seviyeye ulaşmışlardır.
    İYONYALILAR (MÖ 1200-676)
    Dor’ların baskısı sonucu Aka’ların bir kısmı Yunanistandan Batı Anadolu ya göç ederek yerli halkla kaynaşarak şehir devletleri kurdurdular. Bu şehir devletleri arasında siyasi birlik kurulamamıştır. Başlıcaları Efes, Milet, Foça, İzmir dir.
    İyonya İzmir ve Büyük Menderes Nehri arasında kalan kıyı bölgesinin adıdır.
    Bu günkü bir çok yerleşim yerinin temellerini atmışlardır.
    İyonya şehir devletleri önceleri krallar daha sonra asillerin kurduğu oligarşik, son olarakta demokratik hükümetler tarafından idare edilmiştir.
    Kara ticaretinin Lidyalıların elinde bulunmasından dolayı İyonya’lılar deniz ticaretine yöneldiler. Sinop, Samsun ve Trabzon da koloniler kurdular.
    Anadolu daki bilimsel çalışmalar İyonya da en yüksek seviyesine ulaşmıştır. İyonya da modern bilimin temelleri atılmasının nedenleri: Adalar küçük körfezler ülkesi olması, Farklı ada ve körfezlerde farklı siyasal sistemlerin uygulanması, Özgür düşünce ve araştırmanın gelişmesi, Değişik uygarlık çevrelerinin kesişme noktası olması, Ön asya ticaret yollarının bitiş noktası olması.
    İyonyalı başlıca bilim adamları: Thales, Anaksimandres, Teodorus, Anaksagoras, Pisagor
    Fenike alfabesini kullanarak Yunanistan’a taşımışlardır.
    İzmirli şair Homeros’un İlyada ve Odise destanları İyon edebiyatının en önemli eserlerdir. Heredot ta burada yetişmiştir. Tarihin babası sayılır.
    En önemli İyon eseri Artemis Tapınağıdır. Efes te Celsus kütüphanesi de günümüze kadar ulaşmıştır.
    URARTULAR
    Urartular Doğu Anadolu da MÖ 900 lerde Asya kökenli Huriler tarafından kurulmuşlardır.
    Başkentleri Tuşpa (Van) dır.
    MÖ 600 lerde Medler Urartu egemenliğine son vermişlerdir.
    Ölümden sonraki hayata inanmışlar ve ölülerini ev ve oda biçimindeki mezarlara eşyaları ile birlikte gömmüşlerdir.
    Urartuların inandığı, kutsadığı ve adlarına belirli dönemlerde kurban kestiği 79 tanrı, tanrıça ve tanrısal özellik bulunmaktadır.
    Tarım, hayvancılık ve madencilik yapmışlardır. Sulama kanalları inşa etmişlerdir. Kaya işçiliği, maden işlemeciliği ve su mimarisi gelişmiştir.
    Asur çivi yazısını kullanmışlardır.
    EGE UYGARLIKLARI
    GİRİT UYGARLIĞI
    Ege bölgesinin en eski uygarlığı MÖ 2000 lerde Girit te kuruldu. Girit Krallığına MÖ1200 lerde Dor lar son vermişlerdir. Girit’in Coğrafi konumu çevre uygarlıklarla etkileşim halinde olmasını sağlamıştır.
    Güçlü bir donanmaları olduğundan adanın çevresine sur yapma ihtiyacı hissetmemişlerdir.
    Başkentleri Knossos tur.
    MİKEN UYGARLIĞI
    MÖ 2000 lerde Orta Avrupa dan Mora ya (Peloponnes) gelen Akalar tarafından kurulmuştur.
    Akalar boğazların hakimiyeti için Truvalılar la savaşmışlardır. Bu savaşlar Homeros’un İlyada Destanının konusu olmuştur.
    YUNAN UYGARLIĞI
    Yunan tarihi MÖ 1200 lerde Yunanistan’a gelen ve Akaların egemenliğine son veren, ‘’polis’’ adı verilen şehir devletleri halinde yaşayan Dor’larla başlar. Atina, Korint, Tebai ve Isparta başlıca polislerdi .
    Her polis ayrı bir devletti. Aralarında devamlı savaşlar olması nedeniyle siyasi birlik kurulamamıştır. Özellikle Atina ve Ispartalılar devamlı savaşıyorlardı.
    İlk zamanlarda şehirleri krallar yönetirken zamanla güçlenen asiller aristokratik hükümetler kurmuşlardır.
    Ticaretle güçlenen orta sınıf soylulara karşı ayaklanarak sınıflar arası mücadele başlatmıştır. Atina sitesinde Drakon ve Solon dönemlerinde halkın hakları genişletilmiştir. Ancak çatışmalar çözünlenemedi.
    Drakon, Solon, Psisratos ve Kleistenes reformlarıyla demokrasiye geçiş sağlandı. Kleistenes Reformları ile köleler dışında herkese oy hakkı tanınmıştır.
    Yunanlılar çok tanrılı inanışa sahiptiler. Tanrıları insan gibi düşündüler. Onlar Olimpos Dağında yaşarlardı. Tanrıların insandan tek farkı ölümsüz olmalarıydı. Tanrıları memnun etmek için Olimpiyat Oyunları düzenlerlerdi. Bu oyunlar, Yunan toplumunun kaynaşmasını sağladı.
    Tarım için yeterli toprak olmadığı için deniz ticaretine yöneldiler. Bir çok koloniler kurdular. Böylece Yunan kültürü yayıldı.
    Fenike alfabesini geliştirerek kendi alfabelerini yaptılar.
    Yunan edebiyatında destanlar önem taşır. En önemlileri, Homeros’un yazdığı İlyada ve Odise destanlarıdır.
    Miladi takvim ve Latin alfabesinin gelişmesinde katkı yaptılar. Mimari, resim ve heykel sanatı gelişmiştir.
    Tarihte Heredotos ve Tukidides, edebiyatta Homeros, felsefede Aristo, Sokrates ve Eflatun, Tıp ta Hipokrat, astronomide Meton önemli eserler vermişlerdir.
    ANADOLU’YA EGEMEN OLAN UYGARLIKLAR
    MÖ 6. yy dan MS 11. yy’a kadar Anadolu da sırasıyla Pers, İskender, Roma ve Bizan İmparatorlukları hakim olmuşlardır.
    PERS İMPARATORLUĞU
    MÖ 550 de Medleri yıkan Persler İran ve tüm Orta Doğu ya hakim oldular. 200 yıl kadar Anadolu ya hakim oldular.
    Hititlerden sonra Anadolunun büyük kısmını tek yönetim altında birleştirmişlerdir.
    Anadolu da istikrar ve güven sağlanmış, ticaret gelişmiştir.
    Anadolu satraplık denilen eyaletlere ayrılmıştır.
    Kültürel yöndense pek etkili olamamışlardır. Bu Anadolu nun kültür seviyesinin yüksek olmasındandır.
    Bodrum da yapılan Mozole (Kral Mezarı) dünyaca ünlü bir Pers yapısıdır.
    Persler MÖ 333 DE Makedonyalı İskender tarafından yıkılmışlardır.
    İSKENDER İMPARATORLUĞU
    Makedonya kralı Büyük İskender’in Asya seferi ile başlayan ve yaklaşık 300 yıl süren döneme “Hellenistik dönem”, bu dönemde doğu-batı kültür kaynaşmasıyla oluşan medeniyete de “Hellenistik medeniyet” denilir.
    Büyük İskender MÖ. 334’te Anadolu’ya geçerek Persleri yenilgiye uğratmış, İyon şehir devletlerini özgürlüklerine kavuşturmuştur. Suriye üzerinden Mısır’a, İran üzerinden Hindistan’a kadar gitmiştir.
    İskender’in ölümü üzerine Makedonya, Mısır ve Asya krallıkları kurulmuştur.
    Anadolu’da kurulan başlıca Hellen krallıkları: Bergama Krallığı, Bitinya Krallığı (Kocaeli yarımadası çevresinde), Pontus Krallığı (Karadeniz kıyılarında), Kommagene Krallığı ( Nemrut dağında).
    Hellenistik krallıklar’a Roma İmparatorluğu son vermiştir.
    Hellenistik medeniyetin merkezi Anadolu’dur.
    İskenderiye ve Bergama’da Kütüphaneler kurulmuş
    İskenderiye, Antakya ve Bergama’da büyük saraylar yapılmıştır.
    İskenderiye feneri dünyanın yedi harikasından biri kabul edilmiştir.
    Heykeltıraşlık sanatının en önemli örnekleri Bergama Zeus Sunağının kabartmaları ve “İskender Lahdi”, Nike (Zafer Tanrıçası), Afrodit dir.
    Mısır’da İskenderiye şehrini, Büyük İskender kurmuştur.
    Ülke yönetimi Perslerdeki gibi satraplıklar şeklindedir.
    Bu dönemde en çok pozitif ve deneysel bilimlerde gelişmeler olmuştur.
    İskender, hocası Aristo’nun etkisinde kalmış ve bilime büyük destek vermiştir.
    Hellenistik medeniyet, İslam medeniyetinin doğmasında çok etkili olmuştur.
    ROMA İMPARATORLUĞU
    Roma şehir Devleti, M. Ö. 753′de Etrüskler tarafından kuruldu.
    M. S. 395 yılında Batı Roma ve Doğu Roma olmak üzere ikiye ayrıldı.
    Batı Roma İmparatorluğu, M. S. 476′da yıkıldı.
    Doğu Roma İmparatorluğu (Bizans), 1453′te Fatih Sultan Mehmet tarafından yıkıldı.
    Krallık Devri (M. Ö. 753-M. Ö. 510), Cumhuriyet Devri (M. Ö. 510-M. Ö. 27), İmparatorluk Devri (M. Ö. 27-M. S. 395)
    Bizans İmparatorluğunun yıkılması ile Orta Çağ bitti, Yeni Çağ başladı.
    Roma halkı üç gruba ayrılırdı. Patriciler: Her türlü hakka sahip olanlar. Plepler: Hiç bir siaysi hakkı olmayan çiftçi, köylü ve sanatkarlar. Köleler: Ne siyasi ne de toplumsal hakka sahip.
    Roma medeniyeti denince akla ilk gelen On İki levha Kanunları’dır.
    Roma Medeniyeti’nden günümüze kalan en önemli sanat eserleri şunlardır: Aspendos Tiaytrosu (Antalya), Ogust Mabedi (Ankara), Elmadağ Su Yolu (Ankara), Roma Hamamı (Ankara), Bozdoğan Kemeri (İstanbul), Çemberlitaş (İstanbul).
    BİZANS İMPARATORLUĞU
    Doğu Roma İmparatorluğu zamanla Bizans İmparatorluğu haline geldi. İmparatorluk eski Yunan ve Helenizm kültürü ile yoğrulmuş Ortodoks Rumlarla çeşitli dil din ve inançlara bağlı kalmış kavimlerden meydana gelmiştir. Kuzey Afrika İspanya’nın kıyı bölgeleri ve İtalya’nın fethi ile en geniş sınırlara ulaşıldı. VII. yüzyıldan itibaren Türk ve Müslümanlarla ilişkiler başladı. Emeviler zamanında İstanbul iki kez kuşatıldı. X. yüzyıldan itibaren Türkler Anadolu’ya girmeye başladılar. Bizanslılar Malazgirt’te Türklere yenilerek Anadolu üzerindeki hakimiyetlerini kaybettiler (1071 ).
    İmparatorluğun son zamanlarında din kavgaları önemli bir sorun halini aldı. İmparatorluk devamlı toprak kaybına uğradı. Venedik ve Cenevizliler Bizans’ın durumundan yararlanarak sömürgelerini genişlettiler. İmparatorun İstanbul dışında kalan şehirler üzerinde nüfuzu kalmadı. Tekfurlar bölgelerini diledikleri gibi yönetmeye başladılar. Sonunda Anadolu ve Rumeli’yi eline geçiren Osmanlılar tarafından yıkıldı (1453).
    Düzenli bir veraset sistemi yoktu. Kuvvetli olan herkes imparator olabilirdi. Bu yüzden Bizans’ta devamlı taht kavgaları vardı. Geniş bir teşkilata sahip olan Bizans sarayı sıkı bir düzene ve törene bağlı idi. Din işleri patrik tarafından yönetilirdi. Patriklerin görevlerine atanmaları ve görevden alınmaları imparatorun elinde idi.
    İmparatorluk valiler tarafından yönetilen büyük eyaletlere (temlere) ayrılmıştı. Sınırda bulunan temler dük adı verilen askeri valilerin yönetimi altında idi. Bunlar diğer temlerden daha fazla önem taşımakta idi. En önemli temler Asya ve Kuzey Afrika temleri idi. Bizans İmparatorluğunda ilk zamanlar Roma kanunları uygulanmakta iken jüstinyen devrinde yeni kanunlar düzenlendi.
    Hıristiyanlık çıkışından itibaren birçok ayrılıklar gösterdi. Hz. İsa’nın kişiliğinden ileri gelen bu ayrılıklar yeni mezheplerin ortaya çıkmasına sebep oldu.
    Bizans sanatı eski Yunan Helenizm ve doğu sanatlarının karışmasından doğmuştur. Bizans mimarisinde kubbelerde doğu sanatının yapıların iç süslemelerinde batı sanatının etkileri görülür. Bizans mimarisinin en güzel örnekleri kiliseler ve saraylardır.
    İLK ÇAĞDA KÜLTÜR VE UYGARLIK NOTLARI
    İlk Çağ siyasi yapılanması Site-Krallık-İmparatorluk aşamalarından geçmiştir. Devlet oluşumu siteler sayesinde gelişti.
    Sümer şehir devletleri zaman zaman federasyon ve konfederasyon şeklinde örgütlenmişlerdir.
    Yunan Şehir devletleride Perslere karşı Attika Delos Deniz Birliği konfederasyonunu kurmuşlardır.
    Mısır da ve Mezopotamya da yöneticiler aynı zamanda dinsel otoriteyi de ellerinde tuttukları için teokratik bir yapılanma söz konusudur.
    Tarihin ilk dinsel olmayan mutlak krallığını Babil Kralı Hammurabi kurmuştur.
    Tarihin ilk imparatorluğunu Akad kralı Sargon kurmuştur.
    Tarihin ilk demokrasisi Atina sitesinde MÖ 570 de doğmuştur. Köleler, melezler, kadınlar, yabancılar oy kullanamazdı. 250 bin kişiden 40 bin kadarı vatandaştı.
    Tarihte ilk Cumhuriyet İtalya da Roma egemenliğine son veren Etrüskler tarafndan kurulmuştur.
    Eski Roma da Cumhuriyet yönetiminde Particiler (soylular), iktidarı Senatus ve Kurria meclisleri vasıtasıyla ellerinde bulundururlardı. Roma daki Cumhuriyet, 12 Levha kanunları ile kurulmuştu ve Aristokratik Cumhuriyetti.
    İlk Çağ uygarlıklarında hizmet sektörü, üretim, anıtların inşaatı hep köle emeğiyle gerçekleşirdi. Bu durum geniş bir köle ticaretinin olmasına neden oldu.
    Hindistan da doğan fakat sınıf farkına karşı olduğu için Budizm daha çok Çinde yayılmıştır.
    Eski Mısır da hiyeroglif yazısının öğrenilmesi zor olduğundan katipler üst sınıfta yer almışlardı.
    Hukuk sistemleri sosyal sınıflar arasındaki mücadeleden doğmuştur.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Tarihte İlk Uygarlıklar

          Kategori: Karma Ödevler

          Konuyu Baslatan: Aylin's

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 2387

    HÜZÜNLER KALDI BENDE...

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş