Bütün renklerin hızla kirlendiği dünyamızda birinciliği beyaza veren şair, nedense siyahın gizli gizli kirlenip bütün tozu, kiri bünyesinde barındırdığı fark edildiğinde işin işten geçmiş olacağını düşünmemiş olsa gerek…
Yaz sıcaklarının bunalttığı günlerde uzmanlar herkese bol ve açık renk giysiler özellikle de beyaz giymeyi öneriyor.
Ben de bu yaz, uzman tavsiyelerine uyup beyaz bir pantolon ve beyaz tişört aldım. Ama altına siyah çorap çekince köyden indim şehre olmuştu aynadaki görüntüm…
Emre uyarak uzun yıllardır giymediğim halde her ihtimale karşı gardıropta sakladığım beyaz çorabımı giydiğimde görüntü düzeldi…
Ama her an şairi haklı çıkarabilirdi…
Koştum bir kaç çift daha satın aldım. Kirlenmesine fırsat vermeden günlük değiştiriyorum beyaz kıyafetimi giydiğim zaman. Ve her ihtimale karşı çantamda bir çift yedek çorap taşıyorum en beyazından…
Bastığım yeri, giydiğim ayakkabıyı bile daha dikkatle inceliyorum…
Kısacası beyaz giydiğim zaman her zamankinden daha hassas ve daha dikkatliyim…
Çünkü beyaz, her şeye rağmen mertçe delikanlı gibi ortadadır. En küçük bir leke bile sırıtır üzerinde ve sahibini gerekli tedbiri almaya zorlar.
Bakımı zordur ama titizliği öğretir, ince eleyip sık dokumayı öğretir…
Toprağa gömülürken çamur olacağını, kirleneceğini bildiğimiz halde giydiğimiz kefenimiz beyazdır…
Ama cami avlusunda ardımızdan timsah göz yaşı dökenlerin(samimi olanlar eleştirimizin dışındadır) taktığı afili gözlükler nedense hep siyahtır…
Güneşin önünü kapatamayız ama siyah gözlükler ile gözümüzü kapatırız kolayca…
Böylece güneş yokmuş gibi rahat davranırız ama o hep vardır aslında…
Siyah karanlıktır, sinsidir, derindir, hoyrattır. Bir o kadar da soğuktur, uzaktır, mesafelidir karşısındakine.
Siyah gecedir, gece korkunç…
En vahçi cinayetler geceleri işlenir; bilumum hırsızlık ve fuhşiyat gecenin karanlığında yapılır ekseriyetle…
Toplumun ayıp saydığı veya saklanması gereken fiillerde gece karanlığında yapılır.
Ya da loş ışıkta…
Çünkü siyah, gözlerden uzak tutar gerçekleri, saklar. İçinde nasıl kirler, pazarlıklar ve ihanetler barındırdığını ancak kokmaya başlayınca anlarsın.
Ya da birileri gözüne sokarcasına önüne koyduğunda…
Lâkin o zaman iş işten geçmiş olur…
Kötü koku herkesi kaçırır çevrenden, tek başına kalırsın ortada…
En sevdiğin bile burnunu tutar yanından geçerken; incinirsin…
Zaman çok değişti; kolay kirleniyor diye beyazı yasaklamak yerine, doğru yerde ve doğru zamanda temizlik kurallarına uyarak kullanmayı öğretmeli artık…
Hatta teşvik edilmeli ki, akla kara çıksın ortaya…
Her türlü kir ve kokudan uzak; daha temiz, daha samimi, daha dikkatli, daha hassas, daha şeffaf, daha anlayışlı bir nesil için yaşasın beyaz çorap…
Yahya Hoçur