1- BÖLÜNMENİN TEMELİ VE BAZI FIRKALARIN YOK OLMASI
Her mezhebin esasını teşkil eden az veya çok bir takım konular vardır. Bir takım konular ise ikinci derecede ve esas konulardan sonra yer alır. Mezhep ehlinin, mezhebin esasını oluşturan ortak konularda görüş birliğine sahip olmalarıyla birlikte onun nitelik ve çeşitlerindeki ihtilafına bölünme denir.
Mezheplerin hepsinde özellikle dört semavi dinde (Kelimi, Mesihi, Mecusi ve İslam) ve hatta bunların bölümlerinde de ayrılmalar olmuştur. Şia mezhebinde Ehl-i Beyt'ten ilk üç rehber (Hz. Emir-ul Müminin Ali, Hasan b. Ali ve Hüseyin b. Ali -a.s-) döneminde bölünme olmadı. Üçüncü İmam şehit edildikten sonra çoğunluk Hz. Ali b. Hüseyin'in (a.s) (İmam Seccad'ın) imametine inandılar. Kiysaniyye diye tanınan bir azınlık ta Hz. Ali'nin (as) üçüncü oğlu Muhammed b. Hanefiyye'yi imam bildiler. Onun dördüncü imam olup "Razva" dağında gizli olan ve zuhuru beklenilen Mehdi olduğuna inandılar. İmam Seccad'ın vefatından sonra Şiilerin çoğu oğlu Muhammed Bakır'ın imametine inanırken, Zeydiyye diye tanınan bir azınlıksa onun diğer şehit oğlu Zeyd'in imametine inandılar.
İmam Muhammed Bakır'dan (a.s) sonra O Hazretin Şiileri oğlu İmam Cafer Sadık'a (a.s) inanmışlar. O Hazretin vefatından sonra ekseriyet onun evladı İmam Musa Kazım'ı (a.s) yedinci imam tanımışlar. Diğer bir grup da babası hayattayken ölen ve babasının büyük evladı olan İsmail'i imam kabul ettiler. Bunlar İsmailiyye diye maruf oldular. Bir grup da Hazretin Abdullah Eftah adındaki oğlunu, başka bir grupsa oğlu Muhammed'i kendilerine imam olarak tanıdılar. Bazıları da Hazretin kendisinin, son imam olduğunu sandılar.
İmam Musa Kazım'dan (a.s) sonra Şiilerin çoğunluğu oğlu Rıza'yı (a.s) sekizinci imam olarak tanırken, bazıları yedinci İmamda sabit kaldılar, ki bunlar "Vakıfiyye" diye marufturlar. Sekizinci İmamdan itibaren Şiilerin ekseriyetinin inancına göre yakında zuhur etmesi beklenen on ikinci İmam Mehdi'ye (Allah zuhurunu çabuklaştırsın) kadar önemli ve dikkate alınacak bölünmeler olmadı. Yalnız bölünme tarzında bazı vakıalar olduysa da fazla sürmeyip kendiliğinden dağıldı. Örneğin: Onuncu İmamın oğlu Cafer, kendi kardeşi 11. İmamdan sonra imamlık iddiasında bulundu. Bir grup ona inandılarsa da uzun sürmedi ve hemen dağıldılar. Cafer de sözünde ısrar etmedi. Yine Şia alimleri arasında kelam ve fıkıh ilmi meselelerinde bir takım ihtilaflar vardır. Ama bu gibi ihtilafları mezhep bölünmesi olarak saymamak gerekir.
Şia çoğunluğu karşısında yer alan, bahsettiğimiz fırkaların hepsi kısa bir süre sonra yok olmuştur. Yalnız Zeydiyye ve İsmailiyye fırkaları varlıklarını sürdürebilmişlerdir. Bu fırkalara mensup insanlar şimdi Yemen, Hindistan, Lübnan gibi dünyanın çeşitli yerlerinde yaşamaktadırlar. Bu nedenle sadece Şia çoğunluğu ile bu iki taife hakkında bahsetmekle iktifa ediyoruz.