Lokman Hekim Gelse
[Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
Bitirdiğimiz ne çok şey varmış meğer.
Ya yitirdiğimiz.
Varlıkla yokluk arasında sıkışıp kalmışız. Hep zamana bulmuşuz kabahati ve hep yıldızlardan ummuşuz gözlerimize rengi.
Sahte gülüşler kuşanıp, korkularımızı giymişiz zırh gibi de yine en derine batıyor hayallerin kırık hançeri. Damla damla umutlar akıyor çorak toprağa. Kan tutuyor yarını. Amansız bir titreme suskularda. Ellerimizde ölürken papatyalar, avuçlarımızı sıkıyor sıklaştırıyoruz nefesimizi. Sesimiz nerde? Ne kaldı sayılacak diye soruyoruz ve
soluyoruz, nefesimiz erişmiyor yüreğe, soluyoruz kaygılar dizilmiyor ilmeğe.
Daha düne kadar ne kolaydı herşey. İki ters bir yüzle idare ederdik acıları. Gülerdik; tebessümün bir ucunda olsa da sancı. Sineye çekerdik ahla vahla geçen ama bir anına bin kahkaha sığdırılan o munis sevdaları. Ah o sevdalar dağlar deldirip iliklere düğmeler dizdiren ve dilden dile düşüp gönüllere gülşeni aratan.
Bulduğunda takılıp bir güle ve giden gülümsemenin gün haliyle son deme.
Farkında mısınız bilmem güneş bile parlak değil eskisi gibi.
Akşamlar daha bir sabırsız geceler daha bir kara.
Biliyoruz ki gülşenler bozulup bülbüller sustuğundan beri talan oldu sevmenin hesapsız kitapsız harmanı. İki kere iki de dört etmiyor, riyayla bakıp gözlere aman efendim siz nasıl isterseniz onu hesaplarız diyerek sırıtıyor ve ekliyor biz sevdik mi işte böyle adam gibi severiz diye!!!
Çok çalışsak ve çok ağlasak gelir mi o yitirdiğimiz değerler ve yeniden biter mi o goncalar geri.
Ne yazık ki artık çok geç; güller naylon, bülbüller kafeste, aşklar da ölüyor aheste aheste.
Lokman Hekim gelse çare bulabilir mi bu derde?
Fergül
06.11.2007