Sevdiklerimize Olan Bağımlılığımız Duygusal Sorunlara Neden Oluyor! İnsan doğduğu anda başlar, bir şeylere bağlanmaya…Tutunmak, sarılmak, güvenmek ister. Sırtını dayayacak güvenli, kocaman dağlar ister. Yalnızlıktan, tek başına kalmaktan korkar. İnsanlar tutunacağı bir dal ister, yanı başında. Bütün hayatı bu arayışlarla geçer. Tam bulduğunu düşündüğünde, gözünde büyütür, kocaman kalıplara koyar onu, bütün zamanlarını, bütün ümitlerini ona bağlar. Onunla hayata tutunmaya çalışır,

Bu konu 1103 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Sevdiklerimize Olan Bağımlılığımız Duygusal Sorunlara Neden Oluyor 1103 Reviews

    Konuyu değerlendir: Sevdiklerimize Olan Bağımlılığımız Duygusal Sorunlara Neden Oluyor

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1103 kez incelendi.

  1. #1
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart Sevdiklerimize Olan Bağımlılığımız Duygusal Sorunlara Neden Oluyor

    Sevdiklerimize Olan Bağımlılığımız Duygusal Sorunlara Neden Oluyor!
    İnsan doğduğu anda başlar, bir şeylere bağlanmaya…Tutunmak, sarılmak, güvenmek ister. Sırtını dayayacak güvenli, kocaman dağlar ister. Yalnızlıktan, tek başına kalmaktan korkar.


    İnsanlar tutunacağı bir dal ister, yanı başında. Bütün hayatı bu arayışlarla geçer. Tam bulduğunu düşündüğünde, gözünde büyütür, kocaman kalıplara koyar onu, bütün zamanlarını, bütün ümitlerini ona bağlar. Onunla hayata tutunmaya çalışır, hayatı onunla sevmeye başlar.

    Fakat bu onun kırılganlığını ve beklentilerini de arttırır. Karşısındakinden insan üstü beklentilere girer. Hata yaparsa, beni kırarsa ne yaparım diye düşünür. Yeniden güvenmek, yeniden inanmak zor gelir, sarsılır, öfke duyar kendine ve ona. Artık güvenmeyeceğim, bağlanmayacağım kimseye diye yeminler eder… Tekrar kırılmaya gücü yoktur yüreğinin, onu o kadar yormuştur ki, tekrar ayağa kalkması bazen yıllarını alır.

    Bağlılık ve bağımlılık hayatımızın içine o kadar girmiştir ki, insan bu duyguları hayatı boyunca sürekli yaşar. Birbirine benzemekle beraber birbirinden oldukça farklı iki kavramdır. Bağlılık sağlıklı bir süreçtir. İnsanın bağlanmaya ihtiyacı vardır. Bağ kurmak, yakın olmak, ilişki kurmak ister. İlk önce annemizle, sonra ailemizle, eşimizle, arkadaşlarımızla farklı boyutlarda bağlılık kurarız.

    Onlara güveniriz, birlikte olmaktan, konuşmaktan, kendimizi ifade etmekten hoşlanırız. Fakat onları yaratılışları dışında çok mükemmel, adeta insan üstü kalıplara sokmayız. Artı ve eksileriyle severiz, bütün siyah ve beyazlarıyla kabul ederiz. Zaman zaman sorunlar yaşasak da, normal, sağlıklı ve insanî ilişkiler kurmaya çalışırız. Hayatımızdan çıktıklarında ya da onları kaybettiğimizde, çok üzülürüz, fakat acının tesiri gidince normal hayatımıza döneriz.

    Tekrar devam ederiz, hayatımızın akışına… Bağlılık insanı geliştirir, büyütür, güven verir, bir çok duyguyu ve hayatı öğretir. Kendimize karşımızdakinin gözlerinden bakmayı gösterir. Hayatımıza giren ve zaten hayatımızın bir parçası olan insanlara bağlanırız, onlar gelirler, ne öğrenmemiz gerekiyorsa, görevlerini yaparlar öğretirler ve giderler… Bazen sessizce, bazen de fırtınalı bir gürültüyle.

    Bağımlılık ise, aksine sağlıksız bir duygudur. Endeksli bir hayatı simgeler. Neye bağımlı isek, o olmadığında yaşayamayacağımıza inanırız. O olmadan nefes almanın, yaşamanın bile gereksiz ve anlamsız olduğunu düşünürüz. Bütün mutluluğumuzun ve enerjimizin onun varlığına bağlı olduğuna inanırız. Bir gün hayatımızdan çıkıp gideceğini düşünmek bile korkutucu gelir. Hayali bile yüreğimizi sıkar. Korkularımızın gerçekleşeceği paniği sık sık yoklar yüreğimizi…

    Bazen eşimize, çocuğumuza, bazen de annemize, babamıza, sevdiğimiz insanlara bağımlılık geliştiririz. Bütün ümitlerimizi ona bağlarız. O olmazsa ölürüz, yaşayamayız diye düşünürüz. Hatta bunu ona sürekli söyleyerek, onu da korkutup, kaçırabiliriz. Ya da onun da hastalıklı bir biçimde bize bağımlı olmasını sağlarız. Özellikle eşleriyle sağlıklı ve doyumlu ilişkisi olmayan annelerin, çocuklarından biriyle bu şekilde bağımlı bir ilişki kurduğunu görürüz. Karşılıklı bağımlılıktır bu ilişki tarzı.

    Çocuk büyüse bile, annesini bırakıp, kendi hayatını kuramaz, duygusal olarak kopamadığı için, başkasını sevmekte de zorluk çeker. Eşini sevse, annesini üzeceğini, kıracağını düşünür. Kendi ayakları üzerinde durmakta güçlük çeker, dışarıdaki dünya ve insanlar korkutur onu. Annesinin şefkatli kolları dışında her şeyin tehlikeli olduğunu düşünür. Gereksiz ve haddinden fazla verilen şefkat, onun hiç büyümeyen, bir ‘çocuk yetişkin’ olarak kalmasını sağlar.

    İnsan yaşadığı her an, yeniden öğrenir… Kendini yeniden tanımlar. Her yıl biraz daha büyür duyguları… Kâinattaki her şeyle, herkesle ve kendisiyle ilişki kurar. Hatalarından ve sıyrıklarından öğrenir hayatı. Sever, bağlanır, güvenir, yıkılır, acı çeker ama, bu duygularla tekrar ayağa kalmayı ve yürümeyi öğrenir.

    Ne zaman ki, bir şeye endekslese kendini, bağımlı olsa, yaşadığı alanı daraltır, kendine çizdiği küçücük dairenin içinde nefes alamaz olur. Kendine ve duygularına eziyet eder. Oysaki, hayata geniş pencerelerden bakmak, bütünü görmeye çalışmak, resmi dışarıdan seyredebilmek, insanın yüreğini hafifletir, yüklerinden kurtarır.

    Bağlanalım sevdiğimiz insanlara, ama onlara bağımlı olmayalım, her duygumuzu onlara endekslemeyelim!

    Gerçek özgürlük, kaybetme korkusuna rağmen, sevmeye devam edebilmektir.

    Psikolog&Psikoterapist Banu Yaşar





    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Sevdiklerimize Olan Bağımlılığımız Duygusal Sorunlara Neden Oluyor

          Kategori: Psikoloji

          Konuyu Baslatan: Vuslata Hasret

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1103

    Ezan Oldum Dinmedim.Bayrak Oldum İnmedim. Şehit Oldum Ölmedim.Adım Müslüman Soyadım Türk Benim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş