selamünaleyküm;
mizahi bir yazı olduğu için buraya ekledim..........
ULAN ŞEYTAN, BİR YAKALARSAM SENİ... (MİZAHİ)
Şüphesiz biz Allah’a aitiz ve yine şüphesiz O’na dönücüleriz" (Bakara : 156)
Hayattayız ve yürümek zorundayız...
Son dönemde yürüttüğümüz çalışmalar ve Anadolu’ya sıkça gidip gelişlerimiz eski tanıdıkları (!) bir hayli meraklandırmış. Sağda solda bizden haber alabilmek için hakkımızda sorup soruşturuyorlarmış. Geceleri gözlerine uyku girmez olmuş eski tanıdıkların (!). Anlaşılan o ki, şeytan yine yapmış yapacağını, sağdan yaklaşmak suretiyle vesvesesini bir güzel üfürmüş.
Kör şeytan !
Duydum ki, yine sağda solda Muvahhid’lerin ayağını kaydırmak için komplolar hazırlıyormuşsun. Sağdan yaklaşmak suretiyle vesvese enjekte ettiğin uçtum akıllılara hakkımızda yalan ve iftira içeren söylemlerde bulunmalarını tembihliyormuşsun.
"Onlar şöyle şöyledir, bize şunları şunları yaptılar yaaa" diyormuşsun. Birebir hayatın içerisinde, bağımsız, hiçbir etiket taşımayan, dik duruşlarını bozmayan Müslümanların arasına aklın sıra nifak tohumları ekmeye çalışıyormuşsun.
Yarım aklınla boşluktan istifade edip parsayı kendin toplamayı düşünüyormuşsun.
"Ben biliyorum onların neler yaptıklarını, ben her şeyden haberdarım" ayaklarına yatıyormuşsun.
Huşû içinde namaz kılmaktan bahsedip hayatında şimdiye kadar hiç hakkıyla eda etmediğin namazlar için günah çıkartıyormuşsun.
Temiz, saf Müslümanlara bulaşıp onların salih amellerini sabote etmek için uğraşıyormuşsun.
Arkadaşlar her gittikleri yerde seninle karşılaşıyorlarmış, anlaşılan o ki, kendine müstahkem mevkiiler kazıyormuşsun.
"Ben tekdirle uslanmam, hakkım kötektir, kötek isterim köteekkk !" deyip kendini yerlere vuruyormuşsun.
Anlaşılan o ki, Melekler Rahman’ın emri mucibince Adem’e secde ederlerken senin emr-i İlahi’ye baş kaldırıp asi olduğun günden beri Muvahhid’lerin seni tanıdığını unutmuşsun.
Duydum ki, "Ben suret-i hak’tan görünüp onları her halükârda alt ederim" diye böbürleniyormuşsun.
Ulan kör şeytan !
Ben sana demedim mi, "Senin kafan bu işlere basmaz" diye. Evinde güzel güzel otursan da, kitabını okuyup klavyenle tatmin olsan neyine yetmez ki senin ?
Kıl şeytan !
Neler çektirdin şu gariban Müslümanlara.
İki slogan patlatıp, bazen İrancı bazen mezhebsiz takılıp milleti nabza göre şerbetledin. "Bakııınnn, aradığınız şey bende !" deyip sağda solda boy gösterdin. Ama ne yapsan nafile, üç-beş saftorikten başkası kanmadı sana. Sen nifak sokmaya çalıştıkça daha bir sıkı kenetlendi birbirlerine Muvahhid’ler.
Olmadı takla attın, olmadı amuda kalktın, o da olmadı "Yan yattı çamura battı" deyip mazlum rollerine yattın, yine de kandıramadın kimseyi. Çünkü senin Allah’ın muhlis kulları üzerinde hiçbir yaptırım gücün yoktu. "Bir şeyler yapıyorum" edasıyla hep kendi kendini kandırdın sen.
Duydum ki, yine bir şeyler organize etmeye çalışıyormuşsun, bu sefer kendini ön plana çıkartmıyormuşsun, konuşmayacakmışsın, perde arkasında kalıp tevazuda bulunacakmışsın. Küpün üstüne iki parmak tereyağı çekip bu pazarda Tevhid diye aslında patates satacakmışsın.
Almaz şeytan, almaz. Kimse yemez patateslerini senin. Üç gün sonra foyan çıkar yine meydana.
Lakin başka planların da varmış. "Yarın yine aynı akıbetle karşılaşırsam yine bir süreliğine köşeme çekilip sonra tekrar saf Müslümanları kandırmak için daha değişik düşünce biçimleriyle sahneye çıkarım" diye hesaplar yapıyormuşsun.
Anladım ki, sen Muvahhid’leri kendin gibi keriz zannediyormuşsun.
Bir yandan "Vahdet ! Vahdet !" deyip, öte yandan Müslümanların içinde bulunduğu zor duruma kıs kıs gülüyormuşsun. Onların yaşadığı zorluklara "Ohhh olsun !" diyormuşsun.
Yazılarında bir üste bir de alta iki ayet yerleştirip orta bölümde laf salatası yapıyormuşsun.
Bir yandan musibetlerle imtihan edilen Muvahhid’lere telefon açıp "Acınızı paylaşıyorum, ben buradayım" ayağına yatarken, öte yandan onların kuyusunu kazmaya uğraşıyormuşsun.
Dev aynasına bakıp kendini adamdan sayıyormuşsun. "Bir şey olmaaazzz, ben yine yediririm" deyip ihlaslı kulların arasına karışıyormuşsun.
Ha bir de Muvahhid’ler için göstermelik dualar ediyormuşsun : "Allah razı olsun, Allah yolunda sabit kılsın, Allah hidayetten ayırmasın" diyormuşsun. Adamın biri kendisi için sözüm ona hayır duada bulunan dilenciye demiş ya : "Ulan senin duan kabul olsaydı, sen bu halde olmazdın" diye. İşte seninki de o hesapmış.
Lanetli şeytan !
Anlaşılan Hacc’da yediğin taşlar iflah etmemiş seni.
Ya olduğun gibi görün ya da göründüğün gibi ol artık.
Mertçe oyna şu oyunu, gerçek gömleğini giyip öyle çık şu sahneye. Çık da millet bir güzel taşlasın seni.
Bak şeytan !
Bu yazı bitmez. Üstüne üstlük bizi de yoldan çıkarıp hakkında seni meşhur edecek koca bir yazı yazdırdın bize iyi mi ?
Ulan şeytan, bir yakalarsam seni...
Kovulmuş olan şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım
Tüm Muvahhid’lere selam ve dua ile...