http://www.imagee.net/upload/files/2010-10/9085c761.jpg Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?” “Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.” Dudak bük...üp önemsemediklerini görünce, sormuş: “Sen kimsin?” “Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara. “Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca. “Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam... “Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca. “Vezir” demiş adam. “Daha daha sonra ne olacaksın?”

Bu konu 5316 kez görüntülendi 22 yorum aldı ...
Anlayana Sivri Sinek Saz-Anlamayana ne Yazarsan Yaz. 5316 Reviews

    Konuyu değerlendir: Anlayana Sivri Sinek Saz-Anlamayana ne Yazarsan Yaz.

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 5316 kez incelendi.

  1. #1
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Thumbs down Anlayana Sivri Sinek Saz-Anlamayana ne Yazarsan Yaz.


    Nasreddin Hoca’ya sormuşlar: “Kimsin?”
    “Hiç” demiş Hoca, “hiç kimseyim.”
    Dudak bük...üp önemsemediklerini görünce, sormuş: “Sen kimsin?”
    “Mutasarrıf” demiş adam kabara kabara.
    “Sonra ne olacaksın?” diye sormuş Nasreddin Hoca.
    “Herhalde vali olurum” diye cevaplamış adam...
    “Daha sonra?..” diye üstelemiş Hoca.
    “Vezir” demiş adam.
    “Daha daha sonra ne olacaksın?”
    “Bir ihtimal sadrazam olabilirim.”
    “Peki ondan sonra?”
    Artık makam kalmadığı için adam boynunu büküp son makamını söylemiş: “Hiç.”
    “Daha niye kabarıyorsun be adam, ben şimdiden, senin yıllar sonra gelebileceğin makamdayım: ‘hiçlik makamı’ında!”Devamını Gör


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Anlayana Sivri Sinek Saz-Anlamayana ne Yazarsan Yaz.

          Kategori: Atış Serbest

          Konuyu Baslatan: Vuslata Hasret

          Cevaplar: 22

          Görüntüleme: 5316


  2. #2
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart


    Eğer insana has bir özellikse neden ağlayan erkek zayıf, ağlayan kadın zavallı görülüyor?

    Küçük bir erkek çocuk annesine sordu: - Niçin ağlıyorsun? - Çünki ben kadınım diye cevapladı annesi. - Anlamadım! dedi çocuk. Annesi çocuğu kucaklayıp - Ve hiç bir zaman anlayamayacaksın! dedi. Babasına: - Baba, annem niçin ağlıyor...? diye sordu. Babanın cevabı: - Bütün kadınlar sebebsiz ağlayabilen yapıdadır diye oldu. Küçük oğlan büyüdü, yetişkin adam oldu, hala kadınların niçin ağladıklarını keşfedemedi. Nihayet öldükten sonra cennete gittiğinde Allah’a sordu: - Allahım! dedi. Kadınlar niçin bu kadar kolay ağlayabiliyorlar? Allah dediki... - Ben kadınlari özel yarattım!... Tüm yaşamın ağırlığını taşıyabilecek kuvvette olmasına rağmen başkalarına teselli verecek kadar yumuşak omuzlar.. Doğumun acısına olduğu kadar doğurdukları evlatlarının nankörlüğüne dayanabilecek iç kuvvetini verdim. Başkalarının kuvvetinin kalmadığında devam edecek azmi, ailesinin hastalığında yorgunluğa papuç bıraktırmayacak kudreti verdim. Her türlü şart altında ve hatta annelerini çok kötü incitselerde, çocuklarını sevmek duygusallığını verdim. Bu duygusallık her yaştaki çocuklarının yaralarını sarmalarına, sorunlarını dinleyip paylaşmalarına yardım ediyor. Kocalarını tüm kusurlarıyla sevmek kuvvetini verdim. Erkeğin kaburgasından onları erkeğin kalbini korumaları için yarattım. Onlara iyi bir kocanın eşini asla incitmeyeceğini fakat bazen destek ve kuvvetini deneyecek davranışlarda bulunacağını anlayacak duyarlı bir zeka verdim. Tek zayıflık olarak kadınlara birer göz yaşı verdim. Tamamen kendilerinin sahip oldukları, ihtiyaçları olduğunda kullanmak uzere.. İNSANLIK İÇİN BİR GÖZYAŞI !.. diye cevapladı. Kadını güzel yapan şey ne saçı, ne vücudu, ne kendini ne şekilde taşıdığıdır. Kadını esas güzel yapan sevgisini paylaşabilmesi, fedakarlığı, sorumluluğu, anlayışı, sadece bilgiye değil aynı zamanda kalbe de yönelik aklıdır. Erkekler bizlerde zayıflık olarak gördükleri gözyaşlarımızın asıl nedenini hiç düşündüler mi acaba? Asıl zayıflık ağlamak mı yoksa ağlayamamak mı? Ağlamak sadece kadınlara mı yoksa insana has bir özellik mi? Eğer insana has bir özellikse neden ağlayan erkek zayıf, ağlayan kadın zavallı görülüyor?


  3. #3
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart


    Bizi diğer canlılardan ayıran en temel ve biricik özellik, çok geniş bir duygu yelpazesine sahip olmamızdır. Yüzlerce duygu... En belirgin “insanlık” özelliğimiz bu ise, duygularımızın nasıl ve neden oluştuğunu ve değiştiğini anlamak en başta gelen bireysel sorumluluğumuzdur. Duyguların değişimi veya nedenlerine ilişkin gündelik dilimizden örneklere bakalım:



    “Beni çok kızdırdın!”

    “Beni çok sevindirdin!”

    “O tavrı sergilediğin her seferinde beni çileden çıkartıyorsun”

    “Onca yıl bana ne acılar çektirdin”


    Örnekler çoğaltılabilir. Yukarıdaki cümlelerin her biri yaşanan bir duygunun nedeninin bireyin dışında, başkalarının kontrolünde olduğu inancının yansıtmaktadır. Siz bu örnekleri okuduğunuzda “Aa.. hayatımda böyle garip cümleler duymadım” diye düşündünüz mü? Düşünmemişsinizdir. Bu örneklerin hiç birini yadırgamayız, sorgulamayız. Ağzımızdan buna benzer milyonlarca cümleyi başkalarına duyurmuşuzdur. Milyonlarcasına kulaklarımız şahit olmuştur. Ancak bu cümlelerin oturdukları mantık, çok temel bir insan gerçeğini atladıkları için sorgulanmaya değerdir. Şimdi atlanan bu insan gerçeğinin ne olduğunu birlikte keşfedelim. Aşağıda iki cümle yer almaktadır:



    “Ahmet bardağı kırdı”

    "Ahmet Ayşe’in kalbini kırdı”



    Bu cümlelerin her ikisi de aynı nedensellik üzerine oturtulmuştur. “Kırılmanın” nedeni, “kırılanın” (yani bardak ve Ayşe) dışındadır. O da “Ahmet”tir! Birinci cümleyle aslında pek sorunumuz olmayacaktır. Zira çok temel bazı fizik yasaları ile bardağın kırılmasını açıklayabiliriz. Örneğin, Ahmet çekici eline alıp bardağın üstüne güç uygulamış ve kırmış olabilir; veya, Ahmet bardağı masanın kenarından yine güç uygulayarak itmiş ve yer çekimine havale etmiş olabilir. Burada durum çok açıktır: Bardağa dış bir güç kırılmaya neden olmuştur. Bardağın yapacağı hiç bir şey yoktur! Ahmet istediği zaman gidip bir başka bardağın kırılmasına neden da olabilir...Bardağın şeklini değiştirme gücü tümüyle Ahmet’in elindedir!



    Şimdi aynı mantığı Ayşe’nin kalp kırıklığı için uygulamamız mümkün müdür? Mümkün olabilmesi için Ayşe’nin bardaktan farkı olmaması gerekmez mi? Ama Ayşe bardak değil ki! “Ahmet Ayşe’nin kalbini kırdı” cümlesi, Ayşe’nin duygusunu değiştirme gücünü bütünüyle Ahmet’e vermektedir. Yani, bu mantığa göre Ahmet bir başka sefere de, isterse, Ayşe’nin kalbini kırabilecektir! İstediği zaman! Tıpkı bardağı istediği zaman kıracağı gibi! Size garip gelmiyor mu bu mantıksal çıkarmalar? Yani bir taraftan içinizdeki bir ses “Yok artık o kadar da değil” demiyor mu? İşte o ses bu cümlenin atladığı insan gerçeğimizin sesidir: Ayşe bardak değildir. Çünkü bardaklar düşünmez, ama Ayşe düşünür! Bizi diğer canlılardan ayıran en belirgin özelliğimizin çok geniş bir yelpazede duygular yaşamamız olduğunu daha önce belirtmiştik. Niye yaşarız bunca duyguyu? Aynı olay karşısında çok farklı düşünebilme, yorumlayabilme ve anlam yükleyebilme özelliğine sahip olduğumuz için. Bizi belirli duygulara olaylar değil, olaylara yüklediğimiz anlamlar götürür. Duygularımızın nedenleri ile ilgili yanılgılı inancımızı şöyle bir örnekle açıklayalım. Birisi düşünün ki bir zaman çok koyu siyah gözlükler takmış ve çıkarmayı unutmuş. Gözlüklerle yatmış kalkmış, yaşamış. İçi kararmaya başladığında bir psikologa gitmiş ve ona içinin karardığından yakınmış. Psikologda ona, neyin bu kadar içini kararttığını sormuş. O da hiç tereddüt etmeden “İçinde yaşadığım şu dünya” demiş! Düşüncelerimizin gözlüklerinin renkleriyle yaşamı yorumlayıp, o yorumların rengine göre duygular yaşarken, yani gerçekte asıl nedenler yorumlarımız iken, öğrendiğimiz yanılgılı inançlarımız ile duygunun rengini, olayın rengi olarak bellemişiz haldeyiz. Örnekteki kişi, dünyanın içini kararttığına inanıyor ise, duygusunun değişimini, dünyanın değişimine (yani bol bol ışık verilerek aydınlatılmasına) koşullandırmış olmayacak mıdır? Buyurun size bir imkansızlık... Duyguların nedenlerini içerde, kendi bahçemizde arama yerine, başka bahçelerde aramak, kendi duygumuzun değişimi için başkalarını - onlara rağmen- değiştirme gibi bir imkansızlığa soyunduracaktır bizi. Örnekteki kişi, taktığı o gözlüğü çıkartabilmeyi akıl edebilse keşke... O zaman dünyayı çıplak gözle, tüm renkliliği ile görebilecek ve aynı dünya karşısında, yorumlarının rengi değiştiği için duygusunun rengini de değiştirebilecektir. Bizler bir “yorumlayangiliz”... Bu gerçeğimizi gözeten bir dilimiz olsaydı, yazının başındaki örnek cümleler şöyle olurdu:



    “Yaptığına çok kızdım!”

    “Yaptığına çok sevindim!”

    "O tavrı sergilediğin her seferinde çileden çıkıyorum”

    “Onca yıl kendime keşke bunca acıyı yaşatmasaydım”



    Çok ender kurarız böyle cümleler ilişkilerimizde. Keşke daha çok kurabilsek, duygularımızı sahiplenebilsek...



    Prof.Dr.Kadir Özer


  4. #4
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart



    Hakikat madeninde ne kadar derinlere gidilip araştırmalar yapılırsa keşfedilecek cevher de o kadar zengin olur...

    Hakikate doğru yürürken, hiddeti, kendini beğenmeyi, nefreti terk etmelidir...

    Aksi takdirde hakikate varılamaz... Hakikati tamamiyle bulmak mükemmelliyete erişmek için kendini ve mukadderatını anlamaya bağlıdır...

    Sulh yolu hakikat yoludur.

    GANDHI
    Bir açıklama ekle
    Hakikat madeninde ne kadar derinlere gidilip araştırmalar yapılırsa keşfedilecek cevher de o kadar zengin olur...

    Hakikate doğru yürürken, hiddeti, kendini beğenmeyi, nefreti terk etmelidir...

    Aksi takdirde hakikate varılamaz... Hakikati tamamiyle bulmak mükemmelliyete erişmek için kendini ve mukadderatını anlamaya bağlıdır...

    Sulh yolu hakikat yoludur.

    GANDHI

  5. #5
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart



    Padişahın biri:
    - "Bana yalan söyleyebilene bir küp dolusu altın
    vereceğim!" demiş. Yalancılar, hemen saraya koşuşturup başlamışlar yalana;
    1.Yalancı:
    ...- "Bir kuş, aslanı kapıp yuvasına götürdü."
    ...Padişah:
    - "Bunun neresi yalan?.."
    - "Kuş kartaldır, arslan da kuzu kadar minik bir yavru. Kaptı mı götürür tabii!.."
    2.Yalancı:
    - "Komşu ülkede bir eşeği kral yaptılar!.."
    Padişah:
    - "Ülkenin kralı, pencereden bakınırken tacını düşürmüş.
    Taç da pencerenin altındaki eşeğin başına geçmiş. Taç kimin kafasındaysa, kral odur tabii!.."
    3.Yalancı:
    - "Padişahım, ben gökyüzüne bir ok attım. Altı ay sonra
    geri döndü!"
    Padişah:
    - "Senin ok bir ağacın üstüne düşmüştür. Ağaç, sonbaharda yapraklarını dökünce, takılacak yer bulamayıp yere inmiştir."
    Böylece padişah, her yalana gerçek bir bahane bulmuş ve kimse padişaha bu yalandır dedirtememiş.Ama bir gün bir Kayserili gelmiş;
    - "Padişahım, sen benim babamdan borç olarak bir küp dolusu altın
    almıştın. Şimdi geri almaya geldim. Yalandır dersen ödülümü ver.Devamını Gör

  6. #6
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart Ask; her an göklere uçmaktır

    Ask; her an göklere uçmaktır, yüzlerce perdeyi yırtmaktır!
    • Ask, önce kendini nefsinin isteklerinden kurtarmak, nefsanî yollarda yürümekten ayak çekmektir!
    • Dünyayı yok saymak, görmemezlikten gelmektir; geldigi ve tekrar gidecegi alemi düsünmek, kendini anlamaya,
    bilmeye çalısmaktır!
    HZ.MEVLÂNA
    ...Divan-ı Kebir3\952Devamını Gör

  7. #7
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart

    Sükut, yorulmadan yapılan ibadet, masrafsız takılan bir ziynet, hükümdarlığa muhtaç olmadan ele geçe...n bir devlet, duvara ihtiyaç duyulmadan yapılan kale, çalışmadan kazanılan zenginlik ve ayıpların kapatılmasıdır..Aşk sözle olsaydı kalem mecnun olurdu Dil ne bilir aşkı,onda şevk mi var? Var diyenin aklı şu kalem kadar..!

    Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem namazların ardından şu kelimeleri söyleyerek Allah’a sığınırdı: "Allahümme inni euzu bike minel cübni veeuzu bike en uredde ila erzelil umri, veeuzu bike min fitnetid dünya, veeuzu bike min azabil kabr." Allah’ım, korkaklıktan sana sığınırım, bunamaktan sana sığınırım, dünya fitne...sinden sana sığınırım ve kabir azabından sana sığınırım. Buhari, Cihad, 2822

    Düşüncelerin pozitif olsun, çünkü düşüncelerin sözlerin olur.Sözlerin pozitif olsun, çünkü sözlerin davranışların olur.Davranışların pozitif olsun, çünkü davranışların alışkanlıkların olur.Alışkanlıkların pozitif olsun, çünkü alışkanlıkların değerlerin olur.Değerlerin pozitif olsun, çünkü değerlerin kaderin olur.”...


    Birine Haketmediği Değeri Verirsen, Değerini Yitiren Sen Olursun..Kişiliksizi İnsan BiLirsen, İnsanlığı Unutan Sen Olursun..İblisi Klavuz Edinirsen, Şeytan Sen Olursun..Şerefsizin Şerefine İçersen, Sarhoş Sen Olursun..İsteklerinin Peşine Kanıp Gidersen, Geri Dönemeyen Sen Olursun.. Sevmeyi Bilmeyenden Sevgi Beklersen, Seven de,Ölen de... Sen Olursun....
    Ezan Oldum Dinmedim.Bayrak Oldum İnmedim. Şehit Oldum Ölmedim.Adım Müslüman Soyadım Türk Benim

  8. #8
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart

    Temel çalışmak için gittiği İtalyada koyu Katolik bir mahalleye taşınır. Çok geçmez mahalledeki herkes ona karşı tavır almaya başlar. Katolik mezhebinde cuma günü et yenilmez, yerine balık yenir. Lakin Temel, her cuma mangal yapmaktadır. Önce uyarırlar ama nafile, bir işe yaramaz. Sonra tehdit ederler. Temel bakar ki papuç pahalıya mal olacak,

    “Nasılsa kalbimi değiştiremezler” düşüncesiyle, formaliteden Katolik olmaya karar verir. Hemen Temel’i bir papaza götürürler. Papaz Temel’in üzerine kutsal su serperek:

    - “Müslüman olarak doğdun, islam üzre büyüdün, şimdi Katoliksin!”

    Tören biter. Herkes rahatlar. Katolik mahalleli görevini yapmış olmanın mutluluğuyla evlerine dönerler. Lakin sonraki cuma tüm mahalleyi yine kebap kokusu sarar. Mahalleli hışımla Temel’in evine koşar ve şu manzarayla karşılaşır. Temel, mangaldaki etlerin üzerine su serperken, nakarat aynıdır;

    - “İnek olarak dogdin, inek olarak büyüdin, şimdi baliksin da!”

    Anlayana Sivri Sinek Saz-Anlamayana ne Yazarsan Yaz
    Ezan Oldum Dinmedim.Bayrak Oldum İnmedim. Şehit Oldum Ölmedim.Adım Müslüman Soyadım Türk Benim

  9. #9
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart

    Neden beni getirip, teneşirde soydunuz ?
    Arkasından yıkayıp, bir tabuta koydunuz ?
    Neden toplandı bugün, burada bunca kişi ?
    Bir yanlışlık olmalı, anlamadım bu işi !..

    Niçin bağlandı çenem?.. Bu kefen neyin nesi ?
    Söyleyin!. Gerçek midir, duyduğum salâ sesi ?
    Ne işim var ki benim, bu musalla taşında ?
    Oysa olmam gerekir, işlerimin başında…

    Yoksa bu yaptığınız; bir oyun , bir şaka mı ?
    Tadında kalsın artık, bırakın şu yakamı.
    Ya sen, hoca efendi!. Oyuna dahil misin ?
    Ben nasıl ölürüm ki; bu kadar cahil misin ?

    Yoksa kim olduğumu, sen de mi bilmiyorsun ?
    Bir özür dileyip de, kendine gelmiyorsun ?
    Haberin var mı benim, şöhretimden, şânımdan ?
    O derin mafyadaki, büyük itibarımdan?..

    Belki merak edersin, ünvanımı rütbemi;
    Ulemâ susta durur, bir giyersem cübbemi.
    Bana yakışıyor mu, burada böyle yatmak ?
    Sanki ölmüşüm gibi, omuzlarda tur atmak ?..

    Lütfen, hoca efendi, sürdürme şu oyunu;
    Benim gibi bir kurda, güldürme şu koyunu..
    Hele, şu cebindeki, telefonu bir ver de;
    Bak nasıl açılacak, kapılar perde perde…

    Şu gördüğün hüzünlü maskelere aldırma;
    Onlara inanıp da, sakın namaz kıldırma.
    Duydum ki; işgüzarlar, mezar bile kazmışlar.
    Görüyorsun ya hocam, bunlar hepten azmışlar…

    Kaldır artık tabutun, kapağını üstümden;
    Sıkılmaya başladım, şu dikişsiz kostümden.
    Aklını kullan hocam!.. Ben sözümü tutarım;
    Seni Ulu Cami’ye imam bile atarım…

    Karar ver de bu işi, tatlıya bağlayalım;
    Maaşına ilâve , bir katkı sağlayalım.
    Bu kadar şaka yeter, beni artık salıver;
    İlk taksitin yerine, şu zarfı da alıver…

    Ezan Oldum Dinmedim.Bayrak Oldum İnmedim. Şehit Oldum Ölmedim.Adım Müslüman Soyadım Türk Benim

  10. #10
    Vuslata Hasret - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    12.10.2009
    Mesajlar
    8.961
    Konular
    4260
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    753
    @Vuslata Hasret

    Standart

    Dinle ey âciz mevta!. Bu konuşan hocadır;
    Gördüklerin ne şaka, ne de kandırmacadır.
    Sağlığında ”yobaz” der, beni hep küçümserdin;
    Şimdi ne oldu sana, hocaya postu serdin ?..

    Uyan artık ey mevta!. Sen öldün.. Sağ değilsin ;
    Çırpınışın boşuna, o dik başın eğilsin!.
    Bu tabutlara daha, ne şöhretler girecek,
    Neler gördü bu hoca, daha neler görecek…

    Bekliyor Münker Nekir, şimdi seni mezarda;
    Rüşvet müşvet geçmiyor, gideceğin pazarda.
    Bu dünyada put yaptın, şan ,şöhreti, parayı;
    Az sonra göreceksin, orda akla karayı.

    Gelecek kulağına, önce şöyle bir hitap;
    ”Duymadın mı dünyada , Kurân diye bir kitap?”
    Duydum desen bir türlü , duymadım desen yalan.
    Kurtarır belki seni, mafyadan arta kalan…

    Gerçekleri bu fakir, böyle getirdi dile,
    Bilirim.. Bu satırlar, anlayana çok bile.
    Uzatıp bozmayalım, şiirin kıvamını;
    Herkes kendi getirsin öykünün devamını

    ALINTI
    Anlayana Sivri Sinek Saz-Anlamayana ne Yazarsan Yaz
    Ezan Oldum Dinmedim.Bayrak Oldum İnmedim. Şehit Oldum Ölmedim.Adım Müslüman Soyadım Türk Benim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş