Laik Ahlâk

[S€®C€]

Laik Ahlâk
Bence ahlak felsefesini anlatmaya din ve ahlak bağından başlı***** anlatmak gerekiyor. Ortaçağda ahlak dinin içindeydi, dolayısıyla dinsiz insan otomatikmen ahlaksız oluyordu.
Bacon ve Kant'la ahlak bağımsızlığını kazandı, ahlak dinden bağımsız olarak ortaya çıktı ve ahlak felsefeleri dinden bağımsızlığını kazandı.
Ahlak anlayışı yeni bir paradigma kazandı.
Geri dönecek olursak dine bağımlı ahlak anlayışlarıyla yani şeriatçı ya da aşırı katolik anlayışlar, dine bağlı ahlak anlayışı gelişiyor ve toplumun yasaları dine bağlı ahlak anlayışı ile düzenleniyor. Bu binlerce yıllık ataerkil gelenekten gelen bir süreç.
Fransız ihtilalinde laikler yani halktan insanlar, ruhban sınıfından olmayanlar, laikliğin kelime anlamı bu, ruhban sınıfından olmayanlar. Ruhban sınıfının iktidarını yıkarak kendi iktidarlarını kurdular. Burada artık kutsalın değil aklın kanunlarının egemen olduğu bir yönetim çıktı.
İnsanın temel alındığı bir yönetim biçimi, burada kutsal değerler ve kutsaliyet sadece birer insan hakkıdır. Laik devlet ve toplum, kutsal değerlere değer verdiği için değil, o kutsal değerlere inanan insanların özgürlüklerine ve insan haklarına saygı duyduğu için onun haklarını göz önünde bulundurur.
Maalesef ülkemizde hala din ve ahlak bilgisi diye ders kitapları okutulmakta, kutsal değerlere bağlı ahlak anlayışı yani Kant'ın öncesine, bağımsız ahlak anlayışının öncesine geri dönülmüş oluyor.
Laiklik dinsizliktir söylemi aslında, laik düzenin İrandaki gibi mollalar rejimine benzer ya da Suudi Arabistan krallığındaki gibi vahabi tipi şeriat devletinin oluşturduğu ruhban sınıfının tekrar egemenliğine dönük ülkemizde Fettullahçı bir ruhban sınıf oluşmuştur. Başbakanı, Cumhurbaşkanı ve devletin bütün kademeleri tamamen bu fettullahçı kadrolarca ele geçirilmiş ve kutsalın egemen olduğu, belki de Türkiye'ye özgü bir şeriat devleti yolunda gidiyoruz. Doğal akış buraya gidiyor, feodalitenin ve ruhban sınıfının binlerce yıllık tecrübeleri vardır, demokratik yolları araç olarak görüp tekrar iktidarlarını, kanlı ya da kansız geri almaları söz konusudur.
Laiklik bir medeniyet dairesidir. Batı medeniyeti dairesi, laiklik medeniyeti dairesidir. Biz İslam Medeniyeti dairesinden, laiklik medeniyeti dairesine zihinsel dönüşüm yaptık, bu da Cumhuriyet devrimleriyle gerçekleşti. Geri zihinsel dönüşüm ve yaşam tarzı hayata geçirilmektedir.
İşte okullarımızdaki türban tartışması, türbanın ahlaksal bağlamdaki rolü iki farklı bakış açısıyla değerlendirilebilmektedir.
Çocuklarımıza türban konusunda laik devletin ve İslam devletinin tutumu nasıl olmalıdır sorusuna bizler özgün ahlak felsefesinin temelinde laik hukuk ve laik ahlak olduğunu ve laik hukuku icra eden hukukçularımızında laik ahlak zihinsel dönüşümüne sahip olması gerekir. Laik ahlağın kuralı basittir. Rehber insan aklıdır, kutsaliyet kişilerin özgür istemleridir. Devlet diğer kişilerin üzerinde baskı oluşturmayacak şekilde kişilerin özgür istemlerini korur. Eğer toplum belli bir dinsel söylem doğrultusunda yaşıyorsa orada özgürlük ve yaratıcılık oluşmaz, alternatif düşünce ve yaşam tarzı yoktur demektir. Bugünkü gazetede 47 ilimizde patent başvurusunun sıfır olduğu yazıyor. Ülkelerin gelişmişliği patent başvurusuyla ölçülüyor. Bir ülkede felsefe, bilim ve sanat dinsel tahakkümden kurtulamamışsa, heykeller kaldırılır put diye, Araştırma yapılmaz Allahın işine karışılıyor diye, felsefe yaptırtılmaz, dini sorgulayıp dinden çıkartır diye ve en tehlikeli düşman ilan edilir felsefeciler, sonuç türban tartışırız üzerinde Brüksel yazılı trenimiz İran'a doğru yolculuğuna devam eder.
Konuyu dağıttım, ahlak bağlamına dönersek, öğrencinin önce laik ahlak ile dinsel ahlak arasındaki farkı görmesi gerekiyor, bunu örnekleriyle açıklıyayım.
Örneğin Hindistan'da inekler kutsaldır ve oturdukları yerden kaldırılamazlar. Diyelim yolun ortasına inek oturdu, kalkana kadar yol açılmaz. Eğer orada laik hukuk varsa, kanun koyucu buna aklını rehber alarak bakar, o insanın kutsaliyeti koruma hakkı vardır ama diğer insanında işe gitme hakkı vardır. Laik hukuk o ineği oradan kanun yoluyla kaldırtır ama laik hukuk yoksa kimse itiraz bile edemez. Ama ne olur birde ayaklanır Hintliler ya da referandum yapılır, inekler kalkana kadar yol açılmaz diye %70 oy alır ve milletin iradesiyle inek yolda oturur.
Hayır laik hukuk aklın önüne hiç bir şey geçiremez ve bu oylatılamaz. Aklın kanunlarının olmadığı yerde laik hukuk yoktur. Bu ülkemizdeki türban tartışmalarına örnek olursa bizdeki laiklik anlayışının, kadın ve erkeklerin ayrı yaşam alanlarının yaratılmasına kadar bir sürü insan hakkını ihlale giden süreç oluşur.
Onun için fikri, vicdanı ve irfanı hür gençlik laik hukuk ve laik ahlağın rehberi olan aklın önüne bir şeyin gelmediği, benim ahlak anlayışımı fetva makamlarının değil, benim özgür irademin belirlediği bir yaşam tarzı. Ruhbanların egemenliği değil, özgür bireylerin egemenliği, gene Kant'ın söylemi "Kendi aklını kullanma cesareti göster."
Cumhuriyetimiz akıl değerleri üzerine kurulmuştur değerlerimizi korumak devletinde yöneteninde laik olması gerektiğini kavramak, laikliği özümseyememiş birinin laik devleti yönetmesi demek, kurdun eline kuzuyu vermek demektir.
Sevgiler ve saygılar...

[Gara Lele]

paylaşım için teşekkürler ablam

[S€®C€]

Rica üzerinde durulması gereken hassas konu olsa gerek....