Bilge Kağan'ın KUR'AN-I KERİM de adı geçen Zülkarneyn(A.S) olduğu ortaya çıktı. Bilindiği gibi Orhun Kitâbeleri Türk dünyasının bilinen ilk yazılı belgeleridir. Ancak yüzyıllardan beri gözden kaçan veya kaçırılan bir gerçek var ki, bu gerçek de o kitâbelerde gizlidir. Nedir bizim için çok önemli olan bu gerçek? Bu gerçeği meydana çıkarabilmek için Kur'an-ı Kerim'in Kehf Suresi'ne bakmamız gerekir. Çünkü asıl sır, Yüce Vahiy Kitabı Kur'an-ı Kerim'dedir. Şimdi Orhun Kitâbeleri'ne şöyle kısaca

Bu konu 4402 kez görüntülendi 12 yorum aldı ...
Bilge Kağan= Hz. Zülkarneyn 4402 Reviews

    Konuyu değerlendir: Bilge Kağan= Hz. Zülkarneyn

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 4402 kez incelendi.

  1. #1
    ilkgül - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.06.2010
    Yaş;
    33
    Mesajlar
    159
    Konular
    19
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    509
    @ilkgül

    Yeni Bilge Kağan= Hz. Zülkarneyn

    Bilge Kağan'ın KUR'AN-I KERİM de adı geçen Zülkarneyn(A.S) olduğu ortaya çıktı.
    Bilindiği gibi Orhun Kitâbeleri Türk dünyasının bilinen ilk yazılı belgeleridir. Ancak yüzyıllardan beri gözden kaçan veya kaçırılan bir gerçek var ki, bu gerçek de o kitâbelerde gizlidir.
    Nedir bizim için çok önemli olan bu gerçek?
    Bu gerçeği meydana çıkarabilmek için Kur'an-ı Kerim'in Kehf Suresi'ne bakmamız gerekir. Çünkü asıl sır, Yüce Vahiy Kitabı Kur'an-ı Kerim'dedir.
    Şimdi Orhun Kitâbeleri'ne şöyle kısaca bir göz atalım:
    " Ben Türk Bilge Kağan; doğuda gün doğusuna, güneyde gün ortasına kadar, batıda gün batısına, kuzeyde gece ortasına kadar hep milletler bana bağlıdır. Bunca milleti hep düzene soktum, ilerlettim. Doğuya ordu sevk ettim. Bunca yerlere gittim.
    Tanrı (Tengri) yardım ettiği için milletime; gözle görülmeyen, kulakla işitilmeyen yerler kazandırdım. Tanrı buyruğu olduğu için, Devletli olduğum için size Kağan oldum. Tanrı yardım ettiği için dört yöndeki milleti derleyip topladım.
    Ey Türk Milleti; Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ilini, töreni kim bozabilir? Ey Türk Milleti, titre ve kendine dön!"
    Şimdi buraya kadar anlattıklarımız, asıl anlatacağımız konuya hazırlık için ön bilgilerdi:
    Şimdi, Kehf Suresi 85. Ayet ile başlayalım: " O DA BİR YOL TUTUP GİTTİ."
    Kehf Suresi 86. Ayet: NİHAYET GÜNEŞİN BATTIĞI YERE VARINCA, ONU KARA BİR BALÇIKTA BATAR BULDU. ONUN YANINDA (ORADA) BİR KAVME RASTLADI. BUNUN ÜZERİNE BİZ: EY ZÜLKARNEYN! ONLARA YA AZAP EDECEK VEYA HAKLARINDA İYİLİK ETME YOLUNU SEÇECEKSİN, DEDİK.Kehf Suresi 89. Ayet: SONRA YİNE BİR YOL TUTTU.Kehf Suresi 90. Ayet: NİHAYET GÜNEŞİN DOĞDUĞU YERE ULAŞINCA, ONU ÖYLE BİR KAVİM ÜZERİNE DOĞAR BULDU Kİ, ONLAR İÇİN GÜNEŞE KARŞI BİR ÖRTÜ YAPMAMIŞTIK.Kehf Suresi incelenirse açıkça: Bilge Kağan'ın anlattıklarının birebir aynısı olduğu ve Yüce Kitabımız Kur'an-ı Kerim'de bu konunun aslının nakledildiği görülecektir.
    Bilge Kağan Kitâbelerinde şöyle devam etmektedir:
    "Rahat hayata, zenginliğe, Çin'in ipeğine kanma! Milletime, altını, beyaz gümüşü kazandırdım. Hükmettiğim milletlere hakem olup, madenler erittim."
    Şimdi:
    Kur'an-ı Kerim'de Zülkarneyn (a.s)'den bahsedilirken; Zülkarneyn (a.s)'ın Allah'ın emri ile (buyruğu ile) bir ordu kurduğu, güneşin doğduğu yere bir yol tuttuğu, yine güneşin battığı yere, dünyanın öbür ucuna bir yol tutup gittiği, Allah'ın, O'na bu kavimler üzerinde; ister adalet ile hükmet, ister azap et yetkisi verdiği açık açık belirtilmektedir.Yine Zülkarneyn (a.s) kıssasında; Yecüc ve Mecüc isminde bozgunculuk yapan kavimden bahsedilmekte, bu bozguncuları Zülkarneyn (a.s) madenleri eriterek, set çekerek, engellediği anlatılmaktadır.
    Şimdi bir de Bilge Kağan'ın yazıtlarda anlattıklarına bakalım:
    Aynı şekilde Bilge Kağan'ın (Bilge denmesi; bilgili, alim, erdemli bir insan olmasındandır.) Bilge Kağan da, tıpkı Zülkarneyn (a.s) gibi bir komutan olup, büyük bir orduya sahiptir. Ordusunun tıpkı Kehf Suresi'ndeki gibi (O da bir yol tutup gitti ordusuyla) ayeti gibi güneşin en doğduğu ve en battığı yere, kavimlerin üzerine gittiği (bu bir Tanrı buyruğudur demesi) yine adaletle hükmetmesi ve gittiği yerleri milletine kazandırması, buralarla beraber buraların değerli madenlerini ve zenginliklerini yine milletine kazandırması ve "Ey Türk Milleti, Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe, ( ki burada da Kıyamete atıf yapılmaktadır.) ilin tören bozulmayacaktır," diyerek, Türklerin Allah buyruğu ile hareket ettiklerini ifade etmesi tıpkı Kehf Suresi ile neredeyse birebir örtüşmektedir.
    Atilla yazıtlarında geçen, Atilla Romalıları tarif ederken; "PUTA TAPAN KAVİMDİR" der ve şöyle devam eder; " IRKIMDAN OLAN PUTA TAPMAZ!"
    Sanıldığı gibi Türkler Şaman olmamışlardır. Puta da tapmamışlardır. Varolduklarından beri tek Tengri, tek Allah inancına sahip olmuşlardır.
    Yine yazıtlardan öğrendiğimize göre Türkler; Allah'ın en büyük Kudret olduğuna, yeri göğü yarattığına, yeri yeşerttiğine, öldüren ve dirilten O olduğuna inanmışlardır.... Biz burada konuyu kısaca ele alıyoruz.
    ZÜLKARNEYN (A.S) BİLGE KAĞANDIR
    Tarihin gizlediği ve bilerek gizlendiği bir sırdır….
    Peki Bilge Kağan gerçekte kimdir? Biraz sonra o konuya geleceğiz, konumuza devam edelim:
    Şimdi, Üstte gök çökmedikçe, altta yer delinmedikçe…Sözlerinin manalarına bir göz atalım.
    Bu sözü söyleyen Bilge Kağan'dır. Şimdi Kehf Suresi'nde geçen Zülkarneyn (a.s)'ın özelliğinden bahsedelim. Zülkarneyn (a.s) Yecüc ve Mecüc isimli kavimin arasına set çeker. Yecüc ve Mecüc kıyamete yakın en büyük alamet olarak, yine Kur'an'nın ifadesine göre, seddi delecek ve bu kıyametin büyük alameti olacaktır. (Seddi delmek ve yerin delinmesi.) Bu ifadeler, daha öncede söylediğimiz gibi Kur'an-ı Kerim'in bir çok ayetinde kıyamet tarifinin neredeyse birebiridir. (Gök çökerse, yer delinirse kıyamet olmaz mı? Kur'an ifadesiyle yer beşik gibi sallanmaz mı? Güneş dürülmez mi?)
    Bilge Kağan acaba Oğuz Kağan mıdır?
    (Unutmayalım ki, bilge lakabi bir isimdir, az önce de söylediğimiz gibi; Bilge denmesi; bilgili, alim, erdemli bir insan olmasındandır.)
    BİLGE KAĞAN (OĞUZ KAĞAN) = ZÜLKARNEYN (A.S)
    Şimdi gelelim ilahi mesaja:
    Türk Millet'i ahir zamanda büyük rol oynayacaktır. (Ordusuyla, milletiyle, mayasıyla…) Gazi Paşa; bu sırrı, ariflere, birkaç kelimeyle şöyle ifade etmiştir:
    "Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur!
    Şimdi burada kitâbelerle ilgili bilgilere bir göz atalım:
    Orhun Kitâbeleri'nin üzerindeki bilgilerin benzerlerine M.Ö 4000'li yıllara ait taşlarda silinmiş bir şeklide rastlandı.
    Bu bilgiler, taşların üzerinde eskidikçe, asırlar boyunca başka taşlara aktarılarak günümüze kadar -bir kısmı- gelmiştir. Buradaki bilgiler binlerce yıllık bilgilerdir. Aktarılarak günümüze kadar gelmiştir. Yani sanıldığı gibi, buradaki bilgiler, yazıtların dikildiği tarihe ait değildir. Örnek verecek olursak; Kur'an-ı Kerim 1400 yıl önce kağıda yazıldı diyelim.2000'li yıllarda da dijital bilgisayara aktarıldı.Yani buradaki bilgiler, 1400 yıl öncesine aittir, günümüze değil.
    Şimdi gelelim cahillikten veya art niyetli kişilerin bir iddiasına:
    Türkler Kılıçla Müslüman Olmuştur Yalanı:
    Tarihte hep şunlar anlatılır: Kuteybe isimli Arap Komutan, Asya'ya sefer düzenlemiş ve Türkler ile savaşmış , Türkleri kılıç zoruyla Müslüman yapmıştır yalanına.
    Yukarıda anlattığımız konular araştırılırsa, Türklerin zaten var olduklarından beri Tek Allah inancına sahip oldukları görülecektir.
    Ama biz bir de Kur'an-ı Kerim'den delil verelim. Müslüman, mücahit Kuteybe, eğer gerçekten Türkleri zorla, kılıçla Müslüman yaptıysa, bu iddiayı dillendirenler şunu düşünmezler mi:
    Kur'an-ı Kerim şöyle buyurmaktadır, Kaf Suresi 45. Ayet: "SEN ONLARA KARŞI BİR ZORBA DEĞİLSİN.O HALDE SEN BENİM UYARIMDAN KORKAN KİMSELERE KUR'AN İLE ÖĞÜT VER…."
    (Şimdi iddia sahiplerine şunu soruyoruz: Kuteybe; Zorla, kılıçla böyle bir fiil yaptıysa, İlâhi Kelâm'ın mesajı itibarıyla zorba değil midir?)
    Gaşiye Suresi 22. Ayet: "SEN ONLARIN ÜZERİNDE ZORBA DEĞİLSİN, ZORLAYICI DEĞİLSİN,ZOR KULLANACAK DEĞİLSİN."
    Bakara Suresi 256. Ayet : " DİNDE ZORLAMA YOKTUR. "
    Fetih Suresi 4. Ayet: "İMANLARI ARTSIN DİYE GÜVEN VE HAYIR VEREN O'DUR."
    Şimdi anlatmak istediğimiz, Kur'an-ı Kerim'in buna benzer birçok mesajını Kuteybe bilmiyor muydu? Yoksa görmezden mi geldi? İddia sahipleri bir daha düşünsünler. Eğer durum iddia sahiplerinin dediği gibiyse bu çok vahim bir durumdur. Kuteybe'nin bırakın mücahit olmasını, Müslümanlığı bile tartışılır.
    Şimdi gelelim başka bir konuya; İslâm Dinini, İslâm Dünyası'nı Araplar ideolojik olarak sahiplenme gibi bir misyon benimsemişlerdir. Tabi bunun alt yapısını hazırlayanlar bellidir. (Şeytaniler,Yahudiler…)
    Oysa İslâm Dini alemlere rahmettir. İns'e ve Cin'se gelmiştir, hiçbir ayrım yapmadan. Bu konuyu fazla deşifre etmeyeceğiz. Arifler bilir…
    Şimdi mânâ sırlarından bir ifşa:
    Bu öyle bir sır ki, aynı zamanda suret aleminden de bir delil sunacağız. Önce bilinen meşhur bir vâkıa'yı anlatalım:
    Peygamberimiz Hz.Muhammed (SAV) Mekke'yi feth etmiş, o gün Kâbe'deki putları kırmış ve Kâbe'nin anahtarlarının getirilmesini istemiştir.
    Kâbe'nin anahtarları, o an içim müşrik olan, Osman Bin Talhâ'dadır. Mekke'nin fethî 11 Ocak 630 tarihidir. Bu tarihle ilgili sırrı ifşa etmeyeceğiz. Belki ilerde inşallah…
    Yine bir not yukarıdaki yazıya atfen: Peygamberimiz Hz.Muhammed (SAV) Mekke'yi feth ettiğinde; uyuyanı uyandırmamış, ağaç kestirmemiş, kapıları zorlatmamış, çoluk çocuğa dokundurtmamış kısacası zorbalık yaptırmamıştır. Zorla kimseyi Müslüman yapmamıştır. Kur'an-ı Kerim'in ifadesiyle "Sen tebliğ et" emrini uygulamıştır. Allah'ın emri dışında hareket etmemiştir.
    İslâm dini : "Ey insanlar!" hitabıyla tüm insanlığa davet dinidir.
    Şimdi tekrar konumuza dönelim:
    Peygamber Efendimiz (SAV) Kâbe'nin anahtarlarının getirilmesini ister. Bu görevi bilindiği gibi Hz. Ali'ye verir.
    Dikkat buyurun lütfen. Peygamber Efendimiz (SAV) Kâbe'nin anahtarlarının getirilmesini EMREDİYOR! Anahtarların Hz. Ali tarafından getirilmesini EMREDİYOR!
    Hz.Ali emir üzerine gider, Osman Bin Talhâ'yı bulur. Anahtarları ister. Osman Bin Talhâ anahtarları vermeyi kabul etmez. "Kâbe'nin anahtarlarının yıllardır kendi soylarında olduğunu ve Hz.Muhammed (SAV)'in peygamberliğine inanmadığını" söyler. Hz. Ali ısrar eder. Çünkü 'emri' Peygamber Efendimiz (SAV)'den almıştır. Ne pahasına olursa olsun 'emri' yerine getirmek istemektedir. Hz. Ali, Osman Bin Talhâ'nın elini sıkar, canını yakarak anahtarları zorla elinden alır. (Bu ibareye lütfen dikkat : Elini sıkarak, canını yakarak, zorla!)
    Hz. Ali, anahtarları alarak, Peygamber Efendimiz (SAV)'in yanına gelir. Hz. Peygamber (SAV)'e anahtarları uzatır. Hz. Peygamber Efendimiz (SAV) anahtarları Hz. Ali'den teslim alır.(Bu ibareye dikkat lütfen: Hz.Ali'nin elinden Hz.Peygamber (SAV) teslim alır.) Ve şaşılacak bir şeklide Hz.Ali'ye tekrar anahtarları Hz. Peygamber Efendimiz (SAV) uzatır.( Bu ibareye dikkat: Hz.Ali'den aldığı anahtarları Peygamber Efendimiz (SAV) tekrar Hz.Ali'ye eliyle verir.) ve şöyle buyurur:
    "Ali, bu anahtarları git Osman Bin Talhâ'ya teslim et" der. Hz.Ali şaşırır ve sorar:
    " Ey Allah'ın Resulü (SAV), az önce emrinizle gittim, anahtarları aldım, getirdim size teslim ettim. Şimdi de emrinizle aynı şahsa anahtarları teslim etmemi emir buyurdunuz. Bunun hikmeti nedir ki?" diye sorar.
    Peygamber Efendimiz (SAV) bir çok sahabenin yanında şu ibret verici sözleri söyler:
    "Ya Ali, sen anahtarları yolda bana getirirken, Yüce Allah, dostum Cibril ile bana vahiy gönderdi: " EMANETİ EHLİNE VERİNİZ! "
    Kâbe'nin anahtarları uzun yıllardır Osman Bin Talhâ ve soyundadır. Onlar Kâbe'nin nasıl temizleneceğini, nasıl sahip çıkılacağını çok iyi bilirler. Emanetin ehilleri onlardır. Bu Allah buyruğudur: "Git ve teslim et!" (Şimdi şu ibareye dikkat lütfen: Allah buyruğudur, git ve teslim et! Yani emir Yüce Allah'tandır.)
    Hz. Ali bu emir üzerine hemen geri döner ve Osman Bin Talhâ'yı bulur ve anahtarları eliyle Osman Bin Talhâ'nın eline uzatır.
    Bu sefer şaşırma sırası Osman Bin Talhâ'dadır. Anahtarları alır ve sorar:
    " Ya Ali, az önce anahtarları elimden zorla alan sen değil miydin? Niye geri getirdin?" der.
    Hz.Ali olanları anlatır: "Bu konuyla ilgili Peygamber Efendimiz (SAV)'e Ayet geldiğini, Peygamberimizin (SAV)'de anahtarları geri yolladığını" söyler.
    Osman Bin Talhâ, müşrik iken bu hadise üzerine koşa koşa Peygamber Efendimiz (SAV)'in yanına varır ve Efendimizin (SAV) şahitliğinde Kelime-i Şehadet getirerek Müslüman olur.
    Şimdi olayları kısaca gözden geçirelim:
    Peygamber Efendimiz (SAV), önce kendi emri ile Hz.Ali'ye; " anahtarları getir!" der.
    Hz. Ali Osman Bin Talhâ'nın elinden anahtarları alır ve kendi eliyle Hz. Peygamber (SAV)'in eline verir. Sonra Allah'ın emri ile Efendimiz (SAV) eliyle anahtarları Hz. Ali'nin eline verir. Hz.Ali'de kendi eliyle tekrar Osman Bin Talhâ'nın eline anahtarları verir.
    Yani Allah'ın emri olan " emaneti ehline teslim ediniz! " ayetinin "emri" yerine getirilmiş olur.
    Şimdi gelelim bu konuyu neden anlattığımıza:
    GİZLENEN SIR:
    Hz. Osman Bin Talhâ Kimdir?
    Bütün Arap kaynaklarında Süreyc kabilesinden bahsedilir. Süreyclilerin Orta Asya'dan gelen Türkler olduğu, Arap tarihçilerinin eserlerinde de geçmektedir. "Ubeydullah Türk'tü" derler. Ubeydullah Süreyc kabilesindendir. Bu sülâlenin mesleği kılıç ustalığıdır. Bu aile Orta Asya'dan Anadolu'ya, oradan da Mekke'ye kervanlarla gitmişler ve Mekke'ye yerleşmişlerdir. Tıpkı Selman Farisi örneğinde olduğu gibi. Selman Farisi, İran'dan kalkıp Anadolu'ya gelmiş, burada birkaç yıl kaldıktan sonra Mekke'ye gitmiştir.
    Bu konuda kaynak verecek olursak: 897-960 yıllarında yaşamış olan tabakât bilginlerinden Ebü'l-Ferec el-Isfahânî yazmış olduğu Ağani isimli esrede Sureyclilerden bahseder ve ; " Ubeydullah'ın babası Türk idi." Demektedir. (El Ağani 1.B.245)
    Yine pek çok Arap tarihçisi; Türk kılıçlarını uzun uzun anlatmışlar ve övmüşlerdir. Sureyc'de Mekke'de bir Türk demirci ustasıydı. Kılıç yapmasıyla meşhurdu. Osman Bir Talhâ Sureyc'in torunlarından olup, bu aileye mensuptur. Sureyc kelimesi Arapça'da esserc kelimesinden alınmıştır. Aslında biraz lakabî bir isimdir. Daha sonra es-sureyciyat diye anılmış, manası ise, Sureyc tarafından imal edilmiş kılıçlar demektir. Çarşı ve pazarda kılıçlar bu isimle satılmıştır. O dönemde, herkes bu kılıçlara sahip olmak istemektedir. ( Kaynaklar: Sıhhaül Arabia, Tali.a.attar.Mısır 1956 1.sh. 322; İbn-i Mansur Erbil Fazl Cemaleddin, Risatül Arap Bulak 1300.III. Sh. 122; El Yesui.l.M El Müncid. Sh. 339, Ayrıca bu konuda Prof.Dr.Zekeriya Kitapçı'nın, 'Saadet Asrında Türkler İlk Türk Sahabe Tabii ve Tebea Tabiileri' kitabına bakılabilir.)
    Konuyu fazla detaylandırmadan burada noktalayarak asıl konumuza dönelim.
    Netice itibarıyla; Osman Bin Talhâ Orta Asyalı bir Türk soyundandır. Ve kılıç ustasının torunudur. Peki burada anlatmak istediğimiz nedir?
    Burada anlatmak istediğimiz, Kâbe'nin anahtarları: Allah'ın 'emri', Peygamber Efendimizin (SAV) tatbiki ve Hz.Ali Efendimizin eliyle, Türk olan Osman Bin Talhâ'ya verilmiştir. Bunun manadaki karşılığı, Kâbe'nin anahtarları: KIYAMETE KADAR TÜRKLERDEDİR. (Ariflere)
    Şimdi bilinmeyen bir başka sırrı delilleriyle ortaya koyalım inşallah:
    Peygamberimiz Hz. Muhammed (SAV)'in; "İlmin şehri bensem, kapısı Ali'dir" sözünü hatırlayınız. Bilindiği gibi Hz. Ali tasavvufta, bir çok tarikatın 'PİRİ' kabul eldir.
    Yani Hz.Ali; Kâbe'nin bilgisini, anahtarlarını TÜRK MİLLETİ'NİN ELİNE VERMİŞTİR. Bu sırrı Allah'ın izniyle ilk defa ifşa ediyoruz.
    MUKADDES EMANETLER VE HZ.OSMAN'IN KILICI
    Bilindiği üzere Mukaddes Emanetler, Yavuz Sultan Selim'in Mısır seferi sonucunda İstanbul'a getirilmiştir. Bu emanetler içersinde Hz. Osman'ın kılıcı da vardır. Şimdiye kadar bilinen budur.
    Oysa şimdi ilk defa bir gerçeği, Hz. Osman'ın kılıcı ile ilgili gerçeği Allah'ın izni ile açıklıyoruz;
    Hz. Osman'ın, Topkapı Saray'ı Mukaddes Emanetler bölümüne sergilenen bir kılıcı vardır ki, aslında bu kılıç, Yavuz Sultan Selim'in, Mısır Seferi sonucunda getirilen emanetlerle birlikte İstanbul'a gelmemiştir.
    Bu kılıç, daha Osmanlı İmparatorluğu kurulmadan önce, Hz. Osman döneminden, Ertuğrul Gazi'nin eline Şeyh Edebali kanalıyla "kutsal bir işaret" olarak teslim edilmiştir. Şeyh Edebali'nin eline geliş silsilesi ise: Sultan Seyyid Hoca Ahmed Yesevi tarafından onu takip eden halifeleri vasıtasıyla ulaşmıştır; 'bir Allah sırrı olarak'…
    Konuyu biraz açalım: Ertuğrul Gazi, Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu, Osman Bey'in babasıdır. Şeyh Edebali ise, Osman Bey'in kayınpederidir. Osman Bey'in gerçek ismi Orhun'dur. ( Bu isim de ilk defa açıklanmaktadır) Kayı Boyu'nun, o günkü tüm isimlerine baktığımızda, bir tane bile Arap kökenli isim göremezsiniz. Ertuğrul Gazi, Alp Arslan, Konuralp vs…
    Peki Orhun ismi, nasıl olmuş da Osman olmuştur? Osmanlı Tarih araştırmacılarının en çok sordukları ve cevabını aradıkları bu sorunun cevabını inşallah biz verelim:
    İşte bu konuda şimdiye kadar gizlenen sır:
    Şeyh Edebali bizzat Orhun'a : " Bundan sonra senin ismin Osman olsun, soyun bu isimle anılsın" demiştir. Hz. Osman'ın o kılıcının "mânâ sırlarını" Osman Bey'e söyleyerek teslim etmiştir. Sanıldığı gibi bu kılıç, Yavuz Sultan Selim'in Mısır Seferinden dönüşte getirdiği kutsal emanetler içersinde gelmemiştir.
    İşte delili:
    Kılıç ustası Ubeydullah ve Sureyc kabilesinden bahsettik. Ubeydullah Arap ismi taşımasına rağmen Türk'tü.
    Bu kılıcı, bizzat kılıç ustası Türk Sahâbî yapmış Hz. Osman'a hediye etmiştir.
    Dünya ve Türk tarihinde ilk defa bu konudaki delili sunuyoruz:

    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]



    Topkapı Müzesi'nde gidip gördüğünüzde kılıcın üzerindeki KAYI BOYU'NUN işareti dikkatinizi çekecektir. Kayı Boyu'nun damgası kılıç üzerinde durmaktadır. Çıplak gözle net bir şekilde görülmektedir. Çünkü bu kılıcın ustası Kayı Boyun'dandır.
    Kayı Boyu'nu işareti:

    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]




    (Türk damgalarının M.Ö. 5000'li yıllarda ortaya çıktığı delilleri ile beraber mevcuttur.Ve burada da Kayı Boyu'na ait damganın benzerine rastlanmaktadır.)
    Hz. Osman'dan, Osman Bin Talhâ'ya geçip, oradan da Hoca Ahmed Yesevî'ye emanet edilmiştir.(Aradaki detayları anlatmıyoruz….)
    Daha sonra bu kılıç, Hoca Ahmed Yesevî silsilesi yoluyla Şeyh Edebali'ye gelmiş ve 'sırları ile beraber' Osman Bey'e teslim edilmiştir.
    Orhun'un Osman olmasının sırrı bu kılıç ile beraberdir. Nitekim, Osman Gazi'nin oğlunun ismi de yine Türk ismi Orhan'dır.
    Kayı Boyu'nun kılıcı; Mekke'de dövülmüş, Hz. Osman'a teslim edilmiş, Hz. Osman'dan Osman Bin Talhâ'ya geçmiş ve Osman Bey'e ulaşmıştır. Yani tekrar Kayı Boyu'na, ait olduğu yere dönmüştür.
    Horasan Erenleri'nin ve Melâmîlerin Piri, Hoca Ahmed Yesevî'ye selâm olsun!
    Yüce Allah, İslâm'ın Sancaktarı Türk Milletini, Türk Devletini ve Türk Ordusunu muzaffer kılsın! (AMİN)
    Saygılarımla...
    Araştırmacı-Yazar
    Oktan KELEŞ


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Bilge Kağan= Hz. Zülkarneyn

          Kategori: Türk Tarihi

          Konuyu Baslatan: ilkgül

          Cevaplar: 12

          Görüntüleme: 4402

    Konu ilkgül tarafından (23.08.2010 Saat 05:22 ) değiş;tirilmiş;tir.

  2. #2
    buzkral - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    06.04.2009
    Mesajlar
    400
    Konular
    29
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    565
    @buzkral

    Standart

    cok ama cok özür dilerim fakat yalan bi haber.
    bircok yazılı belgede ise oğuzun zülkrney olduğu yazar
    bazı belgelerde mete hanın zülkarney olduğu yazar
    bazıu belgelerde ise çinlilerin zülkarney olduğu ve türklerinde yecüc mecüc olduğu yazar çin seddinide türklerin üstüne sed olarak cektikleri yazar
    kitaplar herşeyi yazar yazar yazar ve yazmayada devam eder ama ne kadar doğru

    türk tarihini islama cekmek amaclı bazı bilgileri islamlaştırırlar
    şöyle bi söz vardır
    -her türk müslümandır türk değilsen müslümanda değilsin
    anadoluda sözde türk özde arap milliyetciliği yapan kesim bu sözü ezbere bilir
    yada başka bi söz daha var
    -türkler müslüman olurken islam tek yaradan inancına sahipti türklerde şaman inancında tek tanrı inancı olduğu için islama gecti buda düpe düz yalan
    türkler yere göğe aya yıldıza inanırdı
    googleden mitolojik türk tanrılıar diye aratırsanız 1den fazla tapınan hayali varlık olduğunu göreceksiniz bunlardan biride erlik han(kötü olan =) )

    belkide bilge kağan zülkarneyn olabilir olamaz diye bişey yok

    bi taşta ben atayım kuyuya

    peygamber efendimizin bi sözü var
    ben arabım arap ben den değil
    netten araştırırsanız peygamber efendmizn türk olduğunu idda eden yazılar göreceksiniz

    sacma

    bi taş daha atayım şu kuyu cok boş kalmış

    atatürk ailesiyle kücük yaşta makedonyadan rumeliye göç ettiğini hepmiz biliriz sırf rumelinde yetiştiği için atatürkün rum olduğunu düşünen kişiler var
    bi taş daha atayım
    atatürkün arap olduğunu idda edenlerde var

    hepsi bi belge sunar hepimiz sunarız ama o sunduğumuz belgenin doğruluk payı sizce ne kadar...

  3. #3
    ilkgül - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.06.2010
    Yaş;
    33
    Mesajlar
    159
    Konular
    19
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    509
    @ilkgül

    Standart

    Özür dilemenize gerek yok ben illa doğru demedim yalan da demedim.Okudum ve paylaştım sonuçta bilginin zararı olmaz.Ben bu tür iddaların olduğunu pek duymamıştım yeni yeni okuyorum,bilmemek değil öğrenmemek ayıp değil mi.Bakın siz biliyorsunuz demek ki okumuşsunuz.Ben bu yazıyı okumasaydım bu tür iddialardan haberdar olabilir miydim?

    Kusura bakmayın gereksiz yere uzattım ama her girdiğim forumda aynı şeyi yaşıyorum ithamlar,dalgalar vesaire çok oluyor sinirlerim bozuluyor ve soğuyorum aynı şeyin burda da olmasını istemiyorum. Ben okunulmasından yanayım benim için gereksiz değersiz yazı yoktur.

    Saygılar

  4. #4
    ilkgül - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.06.2010
    Yaş;
    33
    Mesajlar
    159
    Konular
    19
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    509
    @ilkgül

    Standart

    Bu arada yazı bana da mantıklı gelmedi ama imkansız diye bir şey de yok

  5. #5
    Azeribalasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    9.712
    Konular
    3529
    Beğendikleri
    131
    Beğenileri
    32
    Tecrübe Puanı
    100
    @Azeribalasi

    Standart

    Tsk.ler Yorum ve bilgiler icin...Burada ilkqül hanima bir sey demek gereyi duydum.Burasi bir forumdur ve Tartisma Platformudur. Sen bir paylasim yaparsin ve karsi tarafda bir yorum yazar bu senin illa hosuna gidecek diye de bir kuralda yokdur.Yorum gerektiginde karsi fikir sekildede olabilir gerektiginde ayni görüs de olabilir.Ama bu sekilde bana yorum yapmayin diyemezsin
    Sayqilarimla...
    Dünyanin En Büyük Azeri Mp3 Arsivi. www.azeribalasi.com

  6. #6
    ilkgül - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.06.2010
    Yaş;
    33
    Mesajlar
    159
    Konular
    19
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    509
    @ilkgül

    Standart

    Alıntı Azeribalasi Rumuzlu Üyeden Alıntı
    Tsk.ler Yorum ve bilgiler icin...Burada ilkqül hanima bir sey demek gereyi duydum.Burasi bir forumdur ve Tartisma Platformudur. Sen bir paylasim yaparsin ve karsi tarafda bir yorum yazar bu senin illa hosuna gidecek diye de bir kuralda yokdur.Yorum gerektiginde karsi fikir sekildede olabilir gerektiginde ayni görüs de olabilir.Ama bu sekilde bana yorum yapmayin diyemezsin
    Sayqilarimla...
    Selam, öyle demedim zaten tabii ki herkes kendi fikrini yazacak.Ben benim hoşuma giden şeyleri yazın demedim ki. Benim demek istediğim bilmişlikten ve ukalalıktan uzak olalım.Heryerde bunu gördüm umarım burda görmem.

  7. #7
    Azeribalasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    9.712
    Konular
    3529
    Beğendikleri
    131
    Beğenileri
    32
    Tecrübe Puanı
    100
    @Azeribalasi

    Standart

    Tsk.ler... Herkes bilgisi dahilinde, her zaman yorum yapar
    Dünyanin En Büyük Azeri Mp3 Arsivi. www.azeribalasi.com

  8. #8
    ilkgül - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.06.2010
    Yaş;
    33
    Mesajlar
    159
    Konular
    19
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    509
    @ilkgül

    Standart

    Alıntı Azeribalasi Rumuzlu Üyeden Alıntı
    Tsk.ler... Herkes bilgisi dahilinde, her zaman yorum yapar
    Üslup önemli abi

  9. #9
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart

    Ellerine saglik

  10. #10
    Azeribalasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    9.712
    Konular
    3529
    Beğendikleri
    131
    Beğenileri
    32
    Tecrübe Puanı
    100
    @Azeribalasi

    Standart

    Resmen sacmalik bunlar !
    Dünyanin En Büyük Azeri Mp3 Arsivi. www.azeribalasi.com

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş