KALINBARSAK KANSERİ TARAMASI NASIL YAPILIR ? Kalınbarsak kanserin taranması; daha önceden bu hastalık nedeni ile tedavi olmamış, hastalıkla ilişkili olabilecek yakınmaları olan hastalarda yapılabilmektedir. Böylece erken tanı ve daha başarılı bir tedavi uygulanabilmektedir. Kalınbarsak kanserinin taraması için bir çok yöntem kullanılmaktadır. Makattan parmakla muayene: Hastanın makadı, hekim tarafından parmakla muayene edilir. Bu işleme tıp dilinde rektal tuşe ismi verilmektedir. Bu

Bu konu 1622 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Kalınbarsak kanseri taraması nasıl yapılır ? 1622 Reviews

    Konuyu değerlendir: Kalınbarsak kanseri taraması nasıl yapılır ?

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1622 kez incelendi.

  1. #1
    Azeribalasi - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    9.712
    Konular
    3529
    Beğendikleri
    130
    Beğenileri
    32
    Tecrübe Puanı
    100
    @Azeribalasi

    Standart Kalınbarsak kanseri taraması nasıl yapılır ?

    KALINBARSAK KANSERİ TARAMASI NASIL YAPILIR ?

    Kalınbarsak kanserin taranması; daha önceden bu hastalık nedeni ile tedavi olmamış, hastalıkla ilişkili olabilecek yakınmaları olan hastalarda yapılabilmektedir. Böylece erken tanı ve daha başarılı bir tedavi uygulanabilmektedir. Kalınbarsak kanserinin taraması için bir çok yöntem kullanılmaktadır.

    Makattan parmakla muayene: Hastanın makadı, hekim tarafından parmakla muayene edilir. Bu işleme tıp dilinde rektal tuşe ismi verilmektedir. Bu yöntem, prostat bezinin muayenesinde de kullanılmaktadır. Dikkatle yapıldığında genellikle ağrı olmaz. Bu yöntemle, makatta kitle olup olmadığı anlaşılabilir.
    Dışkıda gizli kan testi: Bu testle, dışkıda gözle görünmeyen miktarlarda kanama olup olmadığı araştırılır. Kalınbarsak adenomu veya kanserinin yüzeyindeki damarlar, çabuk hasar görmeye eğilimlidirler ve bu yolla dışkıya kan karışabilir. Bu kanamanın miktarına göre, dışkının rengi değişebilir. Fakat sıklıkla, dışkıya az miktarda kanama olur ve bu da dışkının rengini değiştirmez. Gizli kan testi ile böyle az miktardaki kanamalar saptanabilir. Dışkıda gizli kan testi pozitif olanlarda, kanser açısından daha detaylı incelemeler başlatılır. Testin pozitif olması, her zaman polip veya kanser olduğunu göstermez. Divertikülit, hemoroid vs. gibi diğer kanama nedenleri de görülebilir. Et ürünlerinden alınan kan ve ağızdan demir preparatlarının kullanıldığı durumlarda, test yanlış pozitif çıkabilir. Kalınbarsak kanseri taramasında, bu testin tek başına kullanılması önerilmemektedir.
    Sigmoidoskopi: Sigmoidoskop, parmak kalınlığında, silindir biçiminde, esnek, ışıklı, görüntü ileten bir tüptür. Makattan sokularak kalınbarsakların son 30 cm’ lik kısmı incelenir.Ayrıca, video bağlantısı ile görüntü daha da büyültülebilir. Polipler, yavaş büyürler ve ileride kansere dönüşebilirler. Bu test hasta için çok rahatsız edici olsa da yararlı ve ağrısızdır. Uzunluğu 60 santimetre olması nedeni ile kalın barsağın sadece yarısı izlenebilmektedir.
    Kolonoskopi: Kolonoskopi de sigmoidoskopiye benzer yapıdadır, fakat daha uzundur. Tetkik esnasında polip görülürse alınır. Polipler, tanı anında kansere dönüşmemiş olabilir. Fakat, ileride kanserleşme riski taşıması nedeni ile alınırlar. Bu işleme polipektomi denmektedir. Alınan polipler, mikroskopla incelenerek kanserleşme olup olmadığı değerlendirilir. Eğer tetkik esnasında şüpheli bir kitle görülürse, buradan biyopsi alınarak patoloji laboratuarında tetkik edilir. Böylece kitlenin kanser olup olmadığı anlaşılabilir. Kesin tanı için biyopsi gereklidir. Kolonoskopi de hasta için rahatsız edici bir işlemdir, fakat; ağrı genellikle hafiftir veya olmaz. İşlem esnasında, hastayı rahtlatmak ve uyutmak için toplardamar içine ilaç uygulanmaktadır.
    Çift kontrastlı baryumlu kalınbarsak grafisi: Bu tetkik esnasında baryum ismi verilen madde kullanılmaktadır. Bu madde, kalın barsağın yüzeyini kaplayarak ince bir tabak oluşturur. Makattan uygulanır. Kalın barsağın yaklaşık olarak yarısına kadar baryum doldurulur ve hasta röntgen makinesinin altında çevrilerek bu baryumun dağılması sağlanır. Hava verilerek kalın barsakların genişlemesi ve daha iyi görüntü alınması sağlanır. Hastalara, bir gece önceden ve sabahtan barsak temizliği yaptırılır.

    Amerika Kanser Cemiyeti’ nin, kolorektal kanserlerin taraması için yaptığı öneri:
    * 50 yaşın üstündeki bütün sağlıklı erkek ve kadınlar için aşağıdaki üç yöntemden birisinin uygulanması önerilmektedir;
    Yılda bir kez dışkıda gizli kan testi ve her 5 yılda bir sigmoidoskopi veya
    Her 10 yılda bir kolonoskopi veya
    Her 5-10 yılda bir çift kontrastlı baryumlu kalın barsak grafisi çekilmesi
    Makattan parmakla muayene; sigmoidoskopi, kolonoskopi veya çift kontrastlı baryumlu grafiyle beraber yapılmalıdır.
    ** Kalınbarsak kanseri için aşağıda belirtilen risk faktörlerinden birisi bulunan kişilerde, daha sık aralıklarla ve/veya daha erken yaşlarda taramalar yapılmalıdır:
    Kalınbarsak kanserinin veya polipin güçlü aile hikayesi olanlar ( 60 yaşından genç birinci derecede akrabalardan birinde veya herhangibir yaşta birinci derecede akrabaların ikisinde bu hastalıkların olması )
    Kalıtsal kalınbarsak kanseri sendromları olan aileler (ailesel adenomatöz polipozis ve herediter-kalıtsal non-polipozis kalınbarsak kanseri)
    Kişide süregen iltihabi kalınbarsak hastalığının olması
    KALINBARSAK KANSERİNİN BULGULARI NELERDİR ?

    Aşağıdaki şikayetlerinden herhangibirisi olan hastalar, hekimlerine başvurmalıdır;
    Birkaç günden daha uzun süren ishal, kabızlık veya hiç dışkılayamama gibi tuvalet alışkanlıklarında değişiklik olması
    Makattan kanama veya dışkıda kan gözükmesi
    Kramp tarzında veya sürekli karın ağrısı
    İştahsızlık
    Zayıflama ve yorgunluk
    Sarılık ( ciltte ve gözün beyaz kısmında yeşil-sarı renk değişikliği )
    Enfeksiyonlar, hemoroid ve iltihabi barsak hastalığı gibi diğer hastalıklarda da bu tür şikayetler olabilir. Bu şikayetlerin neye bağlı olduğunu ancak doktor anlayabilir. Bu bulgular, belki de hastalığın erken teşhisini ve tedavisini sağlayabilir. Hasta, hekimiyle görüşerek yakınmalarını iletmelidir. Fakat, bazen kalınbarsak kanseri, hiçbir şikayete neden olmaz. Yakınmalar başladığında ise kanser, sıklıkla ileri evrede saptanır.

    KALINBARSAK KANSERİNİN TANISI NASIL KONMAKTADIR ?
    Hastanın yakınmalarını dinleyen hekim, kalınbarsak veya rektum kanserinden şüphelenirse; hastanın geçmişini sorgular ve muayene eder. Sonrasında tanı için, bazı tetkikler istenir.
    Hastanın hikayesi ve fizik muayenesi: Hastanın hikayesi ; hastanın yakınmalarının ve risk faktörlerinin sistemli bir şekilde doktor tarafından sorgulanmasıdır. Fizik muayenede ise; rektal tuşe (makatın, parmakla muayenesi) dahil, karnın detaylı muayenesi (organ büyümesi veya kitle vs.. açısından) ve vücudun diğer önemli kısımlarının muayenesini kapsar.
    Kolonoskopi: Daha önceden hakkında bilgi verdiğimiz kolonoskopi, erken tanıda yardımcı olurken, kesin tanıya da yardımcı olur. Kolonoskopik inceleme esnasında görülen kitlelerden veya şüpheli alanlardan alınan biyopsinin, mikroskop altında incelenmesi ile kesin tanı konabilmektedir. Küçük polipler, bu işlem esnasında tamamen alınıp incelenebilmektedir. Eğer kitle büyükse, sadece parça alınarak tanıya gidilebilir. Bu işlem esnasında alınan biyopsiler, yaklaşık olarak 3 mm çapındadır.
    Çift kontrastlı baryumlu kalınbarsak grafisi: Bu radyolojik tetkikten daha önce ayrıntılı olarak bahsedilmiştir. Bu film ile, kitle olup olmadığı, nerede yerleştiği ve özellikleri görülebilmektedir. Fakat, kesin tanı için diğer tetkiklere ihtiyaç vardır.
    Ultrason: Transdüser isimli özel bir cihaz tarafından üretilen ses dalgalarının, yakında bulunan organlardan yansıması ile elde edilen görüntünün değerlendirilmesine dayalı radyolojik tetkiktir. Ses dalgalarının yansıması, transdüser isimli cihaz tarafından alınır ve bilgisayar tarafından organ veya dokunun görünümü değerlendirilerek monitöre yansıtılır. Normal ve kanserli bölgenin, ses dalgalarını yansıtma özelliği farklıdır. Ultrasondan ayrıca, hastalığın sınırlı veya yayılmış olup olmadığını anlamada yararlanılır. Kalınbarsak ve rektum kanserlerinin tanısında iki türlü ultrason kullanılmaktadır. Endorektal ultrason denen yöntemde, bu işlem için özel bir transdüser doğrudan rektuma sokulur. Bu tetkikle, rektum kanserinin barsak duvarını aşıp aşmadığı, çevre dokulara yayılıp yayılmadığı değerlendirilebilir. İntraoperatif ultrason denen yöntemde, cerrah batını açıp içeri girdiğinde öncelikle karaciğer başta olmak üzere (kalınbarsak kanserli karaciğere çok sık olarak yayılım gösterir) batıniçi organların değerlendirilmesinde kullanılır.
    Bilgisayarlı Tomografi (BT): Bu radyolojik tetkikte, x ışınları ile vücut çeşitli açılardan, seri filmlerle değerlendirilir. Alınan bu şekiller, bilgisayarla değerlendirilir ve monitöre aktarılır. Daha net görüntülerin alınabilmesi için, sıklıkla toplaramar içine kontrast madde olarak isimlendirilen solüsyonlar verilir. Kalınbarsak kanserinin en çok yayılım gösterdiği, karaciğer ve akciğer gibi organlar ile karın içine yayılım olup olmadığı BT ile değerlendirilebilir. Portografili spiral BT denen yöntemde; karaciğeri besleyen damarlardan olan portal vene kontrast madde verilerek işlem yapılır. Böylece, sık olarak kalınbarsak kanserinin yayılım gösterdiği karaciğer daha net olarak değerlendirilebilir. Ayrıca, batın içindeki şüpheli kitlelerden BT eşliğinde iğne biyopsisi yapılabilir. BT eşliğinde alınan biyopsi yaklaşık 13 mm uzunluğunda ve 3 mm çapındadır. Alınan bu örnek, mikroskop altında değerlendirilir.
    Akciğer grafisi: Bu tetkikle, kalınbarsak kanserinin sık olarak yayıldığı akciğerler değerlendirilir.
    Manyetik rezonans görüntüleme (MRG): BT’ ye benzer şekilde, vücudun bir çok açıdan görüntülerini alır. BT’ den farklı olarak radyasyon kullanılmaz. Güçlü manyetik alan kullanılır. Bu tetkikte, manyetik alan olması nedeni ile, vücudunda metal protez olanlar, kalp pili olanlarda tetkik yapılmaz. Bu yöntem, çok çeşitli açılardan görüntü alabilmesi nedeni ile, metastazları saptamada BT ve akciğer grafisinden daha değerlidir.
    Pozitron emisyon tomografisi (PET): Bu tetkikte, radyoaktif atom içeren glükoz (şekerin kimyasal biçimi) kullanılır. Bu maddeden, atomdan küçük olan pozitron isimli partiküller açığa çıkar. Özel bir kamera ile vücut görüntülenerek bu pozitronların dağılımı izlenir. Vücuttaki hücreler; bu radyoaktif şekeri değişik miktarlarda alırlar. Bu miktardaki değişiklik, hücrelerin metabolizma hızları ile orantılıdır. Bu nedenle PET; diğerlerinden farklı olarak, içyapıların şekli yanında onların metabolizmalarıyla ilgili bilgi verir. Kanser hücrelerinin metabolizması, normal hücrelerden farklı olduğu için kitlelerin kanser olup olmadığı ve yayılım yapıp yapmadığı değerlendirilebilir. Fakat günümüzde, PET rutin olarak kullanılmamaktadır. PET, kalınbarsak kanserinde araştırma amaçlı kullanılmaktadır.
    Anjiografi: Bu tetkikte, damar içine ince bir kanül sokularak incelenecek bölgeye doğru çeşitli manevralarla ilerletilir. İncelenecek bölgeye gelindiğinde, hızlıca kontrast madde verilir ve seri olarak röntgenleri çekilir. İşlem sona erdiğinde, kanül damardan çekilir. Anjiografi, kalınbarsak kanserinin tanısında ve tedavi planlanmasında nadiren kullanılır. Daha çok karaciğer metastazı olan hastalarda, operasyonun daha az kan kaybıyla bitirilmesine yardımcı olabilmesi nedeni ile kullanılmaktadır. Çıkarılamayan karaciğer kitlelerinde de, kanlanmayı sağlayan damarın belirlenmesinde, doğrudan kitleye ilaç uygulamasında yardımcı bir tetkiktir.
    Kan biyokimyası ve hemogram:Tam kan sayımı, hastanın kanındaki çeşitli hücrelerin miktarının saptanmasını sağlar. Kan hücrelerinin azalması, kanserden kanamaya bağlı olarak görülebilir. Bu kan kaybı nedeni ile demir eksikliği anemisi gelişebilir (kanamayla birlikte, kan hücrelerinin yanı sıra demir iyonu da kaybolur). Demir eksikliği anemisi, erişkinlerde sıklıkla kanamaya bağlıdır. Kadınlarda, demir eksikliği özellikle ülkemiz başta olmak üzere sık görülmektedir. Kadınlarda demir eksikliğinin daha sık görülmesi, doğumlar ve adet kanamaları ile olan kayıplara bağlıdır. Fakat, doktorların demir eksikliğinin neye bağlı olduğunu iyice değerlendirmeleri gereklidir. Gereğinde, kayıp bölgesi olarak mide-barsak sistemi değerlendirilmelidir. Kemoterapi ile tedavi edilecek olan hastaların, düzenli olarak bu tetkiklerini yaptırmaları gereklidir (ilaçların kemik iliğini etkilemeleri nedeni ile). Kanserin karaciğer ve kemiğe yayılma riskinin olması nedeni ile oluşabilecek biyokimyasal bozuklukların saptanabilmesi için, düzenli olarak kan biyokimya tetkikleri yapılmalıdır.
    Karsinoembriyonik antijen testi (CEA): CEA, kalınbarsak ve rektum kanseri hücrelerinin çoğu tarafından üretilerek kan dolaşımına salınır. CEA testi; kalınbarsak kanseri nedeni ile tedavi almış hastaların takibinde, diğer testlerle birlikte kullanılır. CEA düzeyleri, hastalığı tekrarlayanlarda erken dönemde yükselebilir ve bu da erken tanı konmasını sağlayabilir. CEA düzeylerinde yükselme olması; kalınbarsak kanseri dışında başka nedenlerle de olmaktadır. Ülseratif kolit, barsakların kanser olmayan tümörleri, bazı karaciğer hastalıkları ve müzmin akciğer hastalıklarında da CEA yükselebilmektedir. Sigara içilmesi de, CEA düzeyinde yükselmeye neden olmaktadır. CEA’ nın kanser dışı nedenlerle de yükselebilmesi nedeni ile, insanların kanserli olup olmadığının araştırılmasında kullanılması uygun değildir. CEA, kalınbarsak kanseri tanısı konmuş ve tedavi almış veya halen tedavi alan hastaların izlenmesinde çok yararlıdır.



    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Kalınbarsak kanseri taraması nasıl yapılır ?

          Kategori: Hastalıklar Hakkında Temel Bilgiler

          Konuyu Baslatan: Azeribalasi

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1622

    Dünyanin En Büyük Azeri Mp3 Arsivi. www.azeribalasi.com

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş