Hz. Muhammed döneminde ve Hakk’a yürümesinden sonra da Emevi ve Abbasi hanedanları eliyle İslama yaptıkları kötülükleri tarihler yazıyor ve biz de ibretle okuyoruz.
Kuran, “Lanetlenmiş soy ağacı” diye bunlardan bahseder. İşte Kerbela ve diğer imamların şehadetleri... Ama ne acı ki hâlâ bunları masum göstermeye, “hazret” etmeye çalışan Yezit kalıntıları var. Ne diyelim ki bunlar için, bu lanetlenmiş soy için (bak. İsra Suresi, 60. ayet)...
İslam kadınları üstüne, kudurmuş vahşi sürüleri saldırtan onlardır. Hz. Hüseyin’in başını kesip sonra da onun türbesini tarla gibi çiğneten onlardır. İslamı saltanata dönüştüren onlardır. Ne diyelim ki, bu güruh için ne diyelim... İşte biz bunları niçin sevmeyiz, konu başlıklarıyla inceleyelim:
1. Mervan, anasından doğduğu zaman Hz. Peygamber’e getirip göstermişler. Suratını görünce, “Yüzünden melanet akıyor” diye buyurmuş. Onun büyüdüğü zaman İslama yaptığı kötülüklere tarih tanıktır.
2. Mervan’ın veya o soydan birisinin vahy kâtibi iken “Al-i İmran” Suresi’ni “Al-i Mervan” diye kaydetmesi ve Hz Resulullah’ın huzurundan kovması.
3. Ebusüfyan’ın karısı Hind’in Uhud Cengi’nde Hz. Hamza’nın ciğerini çıkararak çiğ çiğ yemesi, kulaklarını kesip ipe düzüp boynuna asması, bu yüzden “akilet’ül ekbad”, ciğer yiyici diye unvan kazanması.
4. Ebusüfyan’ın Peygamber’e büyük düşman olması, Uhud Cengi’nde mübarek dişlerini parçalaması .
5. Ebusüfyan’ın melun oğlu Muaviye’nin Hz. İmam Ali’ye büyük düşmanlığı ve Sıffeyn Savaşı’nın olması, kendisini Peygamber’in izinden giden ve onun sünnetini ihya eden Ehli Sünnet ilan edip İslam’da ayrılığın kapısını açması ve Hz. Ali taraftarlarının da yoldan çıkmış kâfirler olarak ilan etmesi, minberlerden küfrettirmesi.
6. Muaviye’nin oğlu Yezit’in Kerbela faciasını yaşatması, gönderdiği ordularla İmam Zeynel başta olmak üzere Resul’ün bütün torunlarının dünya yüzünden kaldırılması.
7. Hz Muhammed’in teşkil ettirdiği ve komutanlığını Zeyd oğlu Usame’ye verdiği orduyu kendi emri altına almaya kalkışması ve “Bir kölenin oğlu kumandan olamaz” deyip itiraz etmeleri.
8. Ebubekir halife olunca kendisine kalan Fedek Hurmalığı’nı Hz Fatma’nın elinden alıp onu çok ağlatması; Ömer halife olunca geri vermek istediğinde Hz. Ali’nin, “Fatma’nın ölümünden sonra neye yarar ki” diyerek geri almaması.
9. Osman’ın, halifeliğinde, “Sıle-i Rahm” bahanesiyle bütün akrabalarını, yani Emevi hanedanına -ehli olsun veya olmasın- devlette memuriyet vermesi.
10. Muaviye’nin Sıffeyn Savaşı’nda Kuran-ı Kerim’i mızraklara taktırıp mağlubiyetten kurtulması; Hz Ali’nin karşısına Haricileri dikip “Hâkimiyet Allahındır” dedirtip “Hakem Olayı”yla isyan ettirmesi; Hz İmam Ali’nin de, “Evet ama, devleti yönetmek de insanın işidir” diye buyurması; Hz. Resulullah’ın mübarek cenazesinde kimsenin bulunmaması, hilafeti kendi arzularına göre çözmeleri.
11. Emevi ve Mervanilerin Türkistan’a saldırıp baştan başa yakıp yıkmaları.
12. Zalim Haccac adlı ordu komutanlarının Kâbe-i Beytullah’ı mancınıkla taşlattırması.
13. Ayşe’nin “Gerdanlık Olayı” yüzünden Hz. Ali’ye düşman olması, Hz. İmam Ali’ye düşman olması; [SIZE="3"]Hz. Muhammed’in kızı Fatma’yı çok sevmesini kıskanıp ona da düşman olması; Hz. İmam Ali’nin hilafetinde Cemel Savaşı’nı çıkarması.
14. Hz İmam Hasan şehit edilince mübarek cenazesini dedesi Hz Muhammed’in yanına defnedilmesi istendi. O gün katıra bindi, çapulcularını da başına topladı; cenazeyi getirenleri oklattırdı. Bir ok da Hz. Hasan’ın tabutuna saplandı. Bunun üzerine Hz. İmam Hüseyin, kardeşini Bakiy Mezarlığı’na, anasının yanına defneyledi ve bir savaşı önledi.
15. İşte daha sıralayabileceğimiz birçok olay nedeniyle Hz Muhammed’e bağlı olanlar, yolunu sürenler bunları sevmediler. Sevmemeye de teberra dediler. Alevilikte tevella ve teberra vardır. Tevella, Allah dostlarına dost olmak, teberra: Allah’a dost olmayanlardan uzak olmaktır. Öyle bir sevgi ki, teberra ettiklerinin isimlerini bile çocuklarına koymadılar. Koyanlara da hoşgörüyle bakmadılar. Tarih tekerrürden ibarettir, ders alınsın; bu olaylardan ders alınsın... Evet, Kerbela; ayırımcılığın, nefretin, intikamcılığın adı değil, o İmam Hüseyin’in şehadetindeki kurtuluşun şemsiyesi altında bir olup sevgiyle insanlığın kucaklanmasının adıdır. İmam Hüseyin gibi olmanın adıdır.