Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmesi İlk kez Birleşmiş Milletler’in 1959’da yayımladığı Uluslar arası Çocuk Hakları Bildirgesi ile uluslar arası düzeyde gündeme gelen çocuk hakları 1979’un Dünya Çocuk Yılı ilan edilmesiyle hemen her ülkede sıcak bir tartışma konusu yarattı. Dünyamızda hala milyonlarca çocuk eğitim olanaklarından yararlanamıyor ağır çalışma koşullarında sömürülüyor aile içinde hırpalanıyor çeşitli hastalıklardan küçük yaşta yaşamını yitiriyor ya da savaşlarda ölüyor.

Bu konu 3938 kez görüntülendi 2 yorum aldı ...
Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmesi 3938 Reviews

    Konuyu değerlendir: Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmesi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 3938 kez incelendi.

  1. #1
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmesi

    Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmesi

    İlk kez Birleşmiş Milletler’in 1959’da yayımladığı Uluslar arası Çocuk Hakları Bildirgesi ile uluslar arası düzeyde gündeme gelen çocuk hakları 1979’un Dünya Çocuk Yılı ilan edilmesiyle hemen her ülkede sıcak bir tartışma konusu yarattı. Dünyamızda hala milyonlarca çocuk eğitim olanaklarından yararlanamıyor ağır çalışma koşullarında sömürülüyor aile içinde hırpalanıyor çeşitli hastalıklardan küçük yaşta yaşamını yitiriyor ya da savaşlarda ölüyor. Birleşmiş Milletler’in 20 Kasım 1989’da oybirliğiyle kabul ettiği Uluslararası Çocuk Hakları Anlaşması 18 yaşından küçük herkesin sahip olduğu hakları ve devletlerin çocuklara karşı yerine getirmesi gereken görevleri saptadı.

    Çocuk Hakları Sözleşmesi Birleşmiş Milletler Genel Asamblesi tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edilerek 2 Eylül 1990 tarihinde de yürürlüğe konulmuştur. Kongre hem sivil hem de politik alanda ekonomik sosyal ve kültürel haklar açısından Uluslararası İnsan Hakları’nın uygulamalı tek çalışmasıdır. Anlaşmaya göre devletler bu haklara saygı göstereceklerini imza koyarak kabul etmektedirler. Çocuk Hakları Söz[eşmesi halen var olan en geniş uluslararası kabul görmüş ve katılımlı sözleşmedir Devletlerin büyük çoğunluğunun bu sözleşmenin prensiplerine katılmış olduğu görülmektedir.


    Temel iki kavramın altının çizilmesi gerektiği özellikle çocuk hakları sözleşmesinden sonra ortaya çıkmıştır.
    1 -Çocuğun birey olarak var olduğu ve haklarının bulunduğu
    2- Çocuğun yararları ilkesinin temel ilke olarak değerlendirilmesi gerekliliği
    Uluslararası bildirgeler incelendiğinde çocuk istismarı ve ihmali olayına yer veren hukuki bağlayıcılığa sahip bir belgenin 1989 tarihine kadar varolmadığı görülmektedir. Çocuklar. çocuk hakları ve çocuk refah 1945 yılında kurulduğundan bu yana Birleşmiş Milletlerin merkezi ilgi odaklarından birini oluşturmuştur.
    Genel Kurul un gerçekleştirdiği ilk çalışmalardan biri bugün çocuklara yönelik uluslararası yardım çalışmalarının temel direği durumunda olan Birleşmiş Milletler Çocuklar Yardım Fonunun (UNICEF) kurulması olmuştur. Genel Kurul tarafından 1948 yılında kabul edilen insan Hakları Evrensel Bildirgesi çocukların özel olarak özen ve bakıma kavuşturmaları gerektiğini kabul etmiştir. 0 dönemden sonra Birleşmiş Milletler çocuk haklarına yönelik olarak 1959 yılında Çocuk Hakları Bildirisini kabul etmiştir. Bu bildiride yer verilen çocuk haklarına uluslararası yasa gücünü kazandıran ilke metin ise Çocuk Haklarına dair sözleşmedir. Bu sözleşme 20 Kasım 1989 tarihinde Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda oybirliği ile kabul edilmiştir. Türkiye Cumhuriyetinde zamanın Cumhurbaşkanınca 14 Eylül 1990’da imzalanan Çocuk Hakları Sözleşmesi Aralık 1994 de Meclisten geçirilerek yürürlüğe girmiştir.
    Çocuk haklarını yasal ve manevi haklar olarak iki grupta incelemekte fayda vardır Yasal bir hak ülkesinin yasası tarafından verilen ve uygulanan bir hak ve yetkidir. Manevi hak ise. doğrulanabilir bir yetkiyi tanımlamaktadır. Yasal bir hakkın hukukun adli mekanizmasıyla uygulanabilir olması zorunludur oysa manevi bir hak her zaman uygulanamaz. Ancak manevi hakların yasal hakların oluşumunda bir etken olabileceği unutulmamalıdır.

    Çocuk Haklarını şu alt başlıklarda incelemek mümkündür:


    1- Refah Hakları:Bu haklar bütün çocukların beslenme. tıbbi hizmet ve barınma ve eğitim gereksinimlerini Sağlar.

    2 Korumacı Haklar:Çocukları yetersiz ilgiden. ev içindeki ihmal fiziksel ya da duygusal istismardan ya da başka herhangi bir tehlikeden koruyacak haklarla ilgilidir. Korumacı hakların çocukları yetişkinlere bağımlı kıldığın ve özerkliklerini yok ettiği için e!eştiren kimi çocuk hakları savunucuları korumacı hakların tanımlanması ve uygulanmasında çok hassas olmak gerektiğini ileri sürmektedirler.

    3-Yetişkin Hakları:Aynı anda yetişkinlerin tek başlarına sahip oldukları haklara. çocukların da sahip olmalar gerektiğini söylemektedir. Bu istek yaşın ayrıcalık vermek ya da yadsımak için keyfi ve akıl dışı bir denektaşı olduğu görüşüne dayanmaktadır. Bu yetişkin haklarını genç insanlara tanımak onların bu önemli alanlardaki özerkliklerini ve bağımsızlıklarını arttıracaktır.

    4-Ana-Baba/ara karşı Haklar:Çocukların reşitlik yaşına ulaşmadan önce ana-babaları karşısında daha fazla bağımsızlık sahibi olmaları gerektiğini ifade eder. Yetişkin hakları gibi bu hakların amacı da çocukları korumak değil. kişisel özelliklerini artırmaktır.
    Çocuk hakları konusunda korumacı ve özgürleştirici eğilimler olmak üzere iki temel yaklaşımın olduğu görülmektedir. Ancak çocukların korunması ve çocuk haklarını n korunması zorunlu olarak birbirlerine karşıt değil! birbirlerini tamamlayıcı hedefler olarak değerlendirilmelidir. Korumacı yasalar. özgürleştiricilerin çocuklara genişletmeyi istedikleri yetişkinlerin haklarının yerine geçmemeli onlara destek olmalıdır.
    Türkiye’de çocuk hukuku ile ilgili gelişmelerin başlangıcı 19yüzyıldır. Bu alandaki önemli gelişmeler gerçek anlamda Cumhuriyet döneminde gerçekleşmiştir. Diğer hukuk sistemlerinin aksine Türk Hukuk Sisteminde çocukların korunmasına ait kurallar esasları bakımından doğrudan doğuya kanunlarla da desteklenmiştir. Bu kanunun model alındığı İsviçre kanunlarında da ayrı şekilde gözükmektedir.
    Modern hukuk sistemlerinde çocukların korunması çocuğunda bir şahsiyet yani insan olarak sevgiye ve şefkate layık olması ve birlik yani çocuğun toplumun milletin. devletin bir parçasını oluşturması ve kamu yararına korunması fikrine dayanır.
    Memleketimizde ise uzun yıllar sosyal yardım ve bunun içinde çocuğun korunması dini kurumlar tarafından gerçekleştirilmiştir. Osmanlı Devletinde bu sosyal kurumlar ‘Vakıflar’ tarafından oluşturulmuştur.
    Türkiye’de çocuğa önem vermek onu ve haklarını korumaya yönelik kurumların kurulmaya başlanması 19.yüzyıla rastlar. Mithat Paşa Tuna Eyaleti Valisi iken Çocuk ıslahhanelerine ait bir tüzük düzenlemiş ve aynı tüzük uygulanmak üzere Dahiliye Nezaretince 1868 yılında bütün valiliklere tamim edilmiştir. Sokaklarda dilenen çocuklarla sakat erkek ve kadınların dilenmekten kurtarılmaları için Darülacezeler kurulması 1890 yılında Halil Rıfat paşanın sadrazamlığı zamanında düşünülmüş ve gerçekleşmesini II. Abdülhamit emretmiştir. Yine 1894 yılında çıkarılan “dilenciliğin mealine dair tüzük” o zamanlar için bu sahada küçümsenmeyecek önlemleri içermektedir. (3) Cumhuriyetle birlikte Türk Medeni Kanunuyla çocukların haklarına ilişkin hükümler düzenlenmiş ve daha sonraları ise çıkarılan özel kanunlarla medeni kanundaki haklar tamamlanmaya çalışılmıştır. ülkemizde. çocuğun ve haklarının korunmasıyla ilgili olarak çıkarılan ilk özel kanun 5387 nolu Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun olup 23 Mayıs 1949’da çıkarılmıştır. Daha sonra 1979 yılında ‘Çocuk Mahkemelerinin Kuruluşu Görev ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun”un kabulü ile çocuk yargılamasına özel bir statü kazandırılmıştır. Ancak yasa 1 Haziran 1982 de yürürlüğe girebilmiş ve yasada öngörülen çocuk mahkemeler ise 1988 yılında kurulabilmiştir. 27 Mayıs 1983 tarihinde ise “Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu” yürürlüğe girmiş böylelikle de korunmaya muhtaç çocuklar hakkında kanun yürürlükten kaldırılmıştır. 1986 yılında ise çıraklık ve mesleki eğitim kanunu çıkarılmıştır. Son olarak çocukların korunmasıyla ilgili olarak çıkarılan önemli yasalardan birisi de özel eğitime muhtaç çocuklar kanunu”dur.
    Polonya otoriteleri Uluslararası Çocuk Yılı (1979) öncesinde bir Çocuk Hakları Sözleşmesi hazırlanması için öneride bulunurken çocuk haklarının tutarlı ve bağlayıcı yasalar bütününe dayanması gerekçesini öne sürmüşlerdir. Yapılan çalışmalar sonucunda hazırlanan sözleşme metni Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından 20 Kasım 1989 tarihinde kabul edildikten sonra 26 Ocak 1990 tarihinde imzaya açılmıştır. Sözleşme daha imzaya açılışının ilk gününde 61 devlet tarafından imzalandı. Sözleşme 2 Eylül 1990 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Türkiye ise 30 Eylül 1990 tarihinde imzaladığı sözleşmeyi Ocak 1995 yılında onaylamıştır.

    Sözleşmenin Yapısı

    Sözleşme bir başlangıçla üç bölümden oluşmaktadır. Başlangıç bölümünde sözleşmenin ele aldığı soruna ilişkin temel ilkeler tespit edilmiştir. Birinci bölüm usulüne uygun olarak sözleşmeyi onaylayan devletlerin üçüncü bölümlerde ise sözleşmeye uyulmasının nasıl sağlanıp denetleneceğini tanımlayan ve hangi koşullar altında yürürlüğe gireceğini belirleyen uygulama maddeleri bulunmaktadır.
    Sözleşmenin başlangıç’ kısmı ele alındığında sözleşmenin dayandığı esaslar şu şekilde tespit edilmektedir:
    *Dünyada özgürlük barış ve adaletin temeli olan bütün insanların doğuştan insan haysiyetine sahip olmaları ile eşitliğin ve hakların devredilmez niteliği.
    *insan Hakları Evrensel Beyannamesi ile Uluslararası İnsan Hakları Sözleşmesinin herkesin hak ve özgürlüklerden özellikle ırk renk cinsiyet dil ve din siyasi ya da öteki inançlarla. toplumsal ya da ulusal kökenler zenginlik veya doğuştan ya da başka bir durumdan kaynaklanan ayrımlar dahil hiç bir ayrım gözetmeksizin yararlanacağına” dair temel ilkesi.
    *İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinin bütün çocukların özel bakım ve yardıma hakkı olduğuna” dair ilkesi. *Çocukların büyümeleri ve esenlikleri için doğal ortam olan ailenin toplum içindeki işlerini tam olarak yerine getire-bilmesi için gerekli yardım ve koruma görmesinin zorunlu olduğu gerçeği.
    *Çocuğun kişiliğinin uyumlu bir biçimde gelişmesi için bir aile ortamında mutluluk sevgi ve anlayış havası içinde büyümesi ihtiyacı.
    *Çocuğun toplum içinde kişiliğine özgü bir yaşam süre-bilmesi için hazırlanması barış saygınlık hoşgörü özgürlük eşitlik ve dayanışma düşüncesi içinde yetiştirilmesi düşüncesi.
    Çocuğa özel bir koruma sağlanması gereksinimini belirten 1959 tarihinde kabul edilmiş olan çocuk hakları beyannamesi ile diğer uluslararası belgelerde yer alan ilkeler.
    Sözleşme çocuklara yönelik tutum ve davranışlara ilişkin evrensel standartları derleyip tek bir hukuki metinde toplayan ve bağlayıcı olan ilk belge olma özelliğini taşımaktadır. Yaşam sağlık ve eğitim alanlarında gözetilecek standartları belirlemenin yanı sıra bu sözleşme evde ya da iş yerinde savaş sırasında ya da iç çatışma dönemlerinde fiziksel ve cinsel nitelikte olanlarda dahil olmak üzere şiddet ve istismara karşı çocuklara açık bir koruma getirmeyi amaçlanmaktadır.



    Sözleşmenin Çocuklara Tanıdığı Haklar

    Genel olarak insan hakları ile bağlantılı bütün haklar çocuklara tanınmıştır.
    Bu haklar;
    1) Hangi yaşta olursa olsun bütün insan varlıklarına tanınan hakları işkenceye karşı koruma bir isim ve tabiiyet edinme vb. hakları teyit eder ve bunları yansıtır.
    2) Çocuklara ilişkin olarak genel anlamda bütün insanlara uygulanabilecek standartların yükselmesine yönelmiştir. Örneğin; özel çalışma koşullarının sağlanması gibi
    3) Yalnızca çocuklarla veya onlarla ilgili konuları örneğin evlat edinme ilkokul eğitimi ana-babalarla ilişkileri ele alır.
    ikinci bölüm sözleşmenin etkili bir şekilde uygulanmasına ilişkin hükümler içermektedir. Sözleşme çocukların yaşam ve gelişimleri açısından gerekli temel koşullar üzerinde varılan bir uzlaşmayı yansıtmaktadır.



    Çocuk Haklarına Dair Sözleşme ve Türkiye
    Türkiye sözleşmeyi 14 Eylül 1990 tarihinde imzalamıştır. İmza sürecinde de Sözleşmenin çekince sürülmesine izin verilen bazı maddelerine çekince koymuştur. Türkiye sözleşmeyi imzası sırasındaki çekince bildiriminde sözleşmenin 17 29 ve 30. maddelerini T.C. Anayasası ve 24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşmasının ifade ve ruhuna uygun olarak yorumlayıp uygulama hakkını saklı tuttuğunu ifade etmiştir. Çekince sürülen bu maddelerde etnik azınlık” ve ‘yerli halk’ dan olan çocukların konuşma dillerini televizyon ve radyo gibi kitle iletişimi araçları ile okullarda kullanmaları öngörülmüştür. (51)
    Türkiye bakımından azınlık” sıfatı sadece uluslararası antlaşmalarla kendilerine bu nitelik tanınan topluluklara aittir. Türkiye azınlık olarak sadece Rum Ermeni Musevi ve Bulgar azınlıkları tanımakta bunların dışında milli azınlık tanımamaktadır. 24.7.1923 Lozan Antlaşması ile 18 Ekim 1925 Türkiye -Bulgaristan Dostluk Antlaşması dışında hiç bir uluslararası belge Türkiye’yi ülkesinde herhangi bir “milli azınlık”ın varlığını tanımak ve onlara şu veya bu hakları vermek yükümünü getirmemektedir. Bu nedenle Türkiye Sözleşmenin azınlık grubu” “yerli ahali” ifadesini taşıyan 17. 29 ve 30.maddelerine çekince koyarak belgeyi imzalamış ve Ocak 1995’de de T.B.M.M. de onaylanmıştır. Onay sırasında imza edilirken konulmuş olan çekinceler korunmuştur. (5618)
    Bundan sonraki dönemde Türkiye sözleşmenin hükümleri ışığında iç hukuk normlarını gözden geçirerek sözleşmeyle çelişen hükümleri saptayarak gerekli değişiklikleri yapmak durumunda ve yükümlülüğündedir.
    Ülkemizde ise çocuklar bakımından en büyük problem onları halen bir birey olarak algılanmamaları dolayısıyla bir insan olarak önemsenmemeleri ve dikkate alınmamalarıdır. Her ne kadar herkes çocukların geleceğimiz”olduğu düşüncesinde anlaşmaktaysa da öyle anlaşılıyor ki çocukların bugünleri düzenleme bakımından hem de toplumsal gelenekler ve inanışlar bakımından çocuklar toplumun Özgür ve eşit bileşenleri değildir. Çocukların hakları değil yetişkinlerce belirlenen ödevleri vardır. Yapılanlar hep bugünler için değil büyüklerinin uygun gördüğü yarınları için yapılmaktadır. Birey olma önemli olmayıp devlet milletle aile için var olmaları önemlidir. Kendileri için her konuda yetersiz ve zayıf oldukları öngörüsü geçerlidir. Bu nedenle her konuda büyüklerin koruma ve gözetimlerine gereksinimleri vardır. Kendileri için alınması gerekli kararları da bu nedenle büyükleri alır. Zaten çocukluk dönemi geçici bir dönem olarak algılanmakta asıl yaşamın ilerde yetişkinlikte başlayacağı görüşü kabul edilmektedir.
    Yukarıdaki düşünüş ve tutumlar yüzünden çocuklar toplumsal yaşama eşit haklı ve Özgür bireyler olarak katılamamakta kendi potansiyellerini geliştirecek ve yaşayacak şekilde bir yaşam sürememekte ve bu durum her türlü istismarın ve ihmalin zeminini oluşturmaktadır. Bu nedenle öncelikle çocuğa bakış açısının değişmesi onun öncelikle bir insan ve birey olduğunun kavranması ve toplumsal yaşama katılımı sağlanmalıdır. Bu nedenle hukuki düzenlemelerin Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Sözleşmesiyle uyumlulaştırılacak şekilde yeniden biçimlendirilmesi acil bir gereksinim olarak gözükmektedir.

    Çocuk Hakları


    Çocukların erişkinden farklı fiziksel fizyolojik davranış ve psikolojik özellikleri olduğu sürekli büyüme ve gelişme gösterdiği bilincinin yerleşmesi çocukların bakımının bir toplum sorunu olduğu ve bilimsel yaklaşımlarla herkesin bu sorumluluğu yüklenmesi gerektiği düşüncesi 20 Kasım 1959'da Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda "Çocuk Hakları Bildirgesi" ile kabul edilmiştir. On ilkeden oluşan bu bildirge aşağıdaki gibidir:

    1. İlke : Tüm dünya çocukları bu bildirgedeki haklardan din dil ırk renk cinsiyet milliyet mülkiyet siyasi sosyal sınıf ayırımı yapılmaksızın yararlanmalıdır.
    2. İlke : Çocuklar özel olarak korunmalı yasa ve gerekli kurumların yardımı ile fiziksel zihinsel ahlaki ruhsal ve toplumsal olarak sağlıklı normal koşullar altında özgür ve onurunun zedelenmeyecek şekilde yetişmesi sağlanmalıdır. Bu amaçla çıkarılacak yasalarda çocuğun en yüksek çıkarları gözetilmelidir
    3. İlke : Her çocuğun doğduğu anda bir adı ve bir devletin vatandaşı olma hakkı vardır.
    4. İlke : Çocuklar sosyal güvenlikten yararlanmalı sağlıklı bir biçimde büyümesi için kendisine ve annesine doğum öncesi ve sonrası özel bakım ve korunma sağlanmalıdır. Çocuklara yeterli beslenme barınma dinlenme oyun olanakları ile gerekli tıbbi bakım sağlanmalıdır.
    5. İlke : Fiziksel zihinsel ya da sosyal bakımdan özürlü çocuğa gerekli tedavi eğitim ve bakım sağlanmalıdır.
    6. İlke : Çocuğun kişiliğini geliştirmesi için anlayış ve sevgiye gereksinimi vardır. Anne ve babasının bakımı ve sorumluluğu altında her durumda bir sevgi ve güvenlik ortamında yetişmelidir. Küçük yaşlarda çocuğu annesinden ayırmamak için bütün olanaklar kullanılmalıdır. Ailesi ve yeterli maddi desteği olmayan çocuklara özel bakım sağlamak toplumun ve kurumların görevidir. Çocuk sayısı fazla olan ailelere devlet yardımı yapılmalıdır.
    7. İlke : Genel kültür ve yeteneklerini bireysel karar verme gücü ahlaki ve toplumsal sorumluluğu geliştirecek ve topluma yararlı bir üye olmasını sağlayacak eğitim hakkı verilmelidir. Bu eğitimde sorumluluk önce ailenin olmalıdır. Eğitimin ilk aşamaları parasız ve zorunlu olmalıdır.
    8. İlke : Çocuk her koşulda koruma ve kurtarma olanaklarından ilk yararlananlar arasında olmalıdır.
    9. İlke : Çocuklar her türlü istismar ihmal ve sömürüye karşı korunmalı ve hiçbir şekilde ticaret konusu olmamalıdır. Çocuk uygun bir asgari yaştan önce çalıştırılmayacak sağlığını ve eğitimini tehlikeye sokacak fiziksel zihinsel ve ahlaki gelişmesini engelleyecek bir işe girmeye zorlanmayacak ve izin verilmeyecektir.
    10. İlke : Çocuk ırk din ya da başka bir ayrımcılığı teşvik eden uygulamalardan korunacaktır. Anlayış hoşgörü insanlar arası dostluk barış ve evrensel kardeşlik ortamında enerji ve yeteneklerini diğer insanların hizmetine sunulması gerektiği bilinciyle yetiştirilmelidir.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Çocuk Hakları ve Çocuk Hakları Sözleşmesi

          Kategori: Çocuklar için

          Konuyu Baslatan: Dygsuz

          Cevaplar: 2

          Görüntüleme: 3938


  2. #2
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Madde 1
    Bu sözleşme uyarınca çocuğa uygulanabilecek olan kanuna göre daha erken yaşta reşit olma durumu hariç on sekiz yaşına kadar her insan çocuk sayılır.


    Madde 2
    1. Taraf Devletler bu Sözleşmede yazılı olan hakları kendi yetkileri altında bulunan her çocuğa kendilerinin anne babalarının veya yasal vasilerinin sahip oldukları ırk renk cinsiyet dil siyasal ya da başka düşünceler ulusal etnik ve sosyal köken mülkiyet sakatlık doğuş ve diğer statüler nedeniyle hiçbir ayrım gözetmeksizin tanır ve taahhüt ederler.
    2. Taraf Devletler çocuğun anne-babasının yasal vasilerinin veya ailesinin öteki üyelerinin durumları faaliyetleri açıklanan düşünceleri veya inançları nedeniyle her türlü ayırıma veya cezaya tabi tutulmasına karşı etkili biçimde korunması için gerekli tüm uygun önlemi alırlar


    Madde 3
    1. Kamusal ya da özel sosyal yardım kuruluşları mahkemeler idari makamlar veya yasama organları tarafından yapılan ve çocukları ilgilendiren bütün faaliyetlerde çocuğun yararı temel düşüncedir.
    2. Taraf Devletler çocuğun anne-babasının vasilerinin ya da kendisinden hukuken sorumlu olan diğer kişilerin hak ve ödevlerini de göz önünde tutarak esenliği için gerekli bakım ve bu amaçla tüm uygun yasal ve idari önlemleri alırlar.
    3. Taraf Devletlerçocukların bakımı ve korunmasından sorumlu kurumların hizmet ve faaliyetlerin özellikle güvenliksağlık personel sayısı ve uygunluğu ve yönetimin yeterliliği açısından yetkili makamlarca konulan ölçülere uymalarını taahhüt ederler.

    Madde 4
    Taraf Devletler bu Sözleşmede tanınan hakların uygulanması amacıyla gereken her türlü yasal idari ve diğer önlemleri alırlar. Ekonomik sosyal ve kültürel haklara ilişkin olarak Taraf Devletler eldeki kaynaklarını olabildiğince geniş tutarak gerekirse uluslararası işbirliği çerçevesinde bu tür önlemler alırlar.

    Madde 5
    Taraf Devletler bu Sözleşmenin çocuğa tanıdığı haklar doğrultusunda çocuğun yeteneklerinin geliştirilmesi ile uyumlu olarak çocuğa yol gösterme ve onu yönlendirme konusunda anne-babanın yerel gelenekler ön görüyorsa uzak aile veya topluluk üyelerinin yasal vasilerinin veya çocuktan hukuken sorumlu kişilerin sorumluluklarına haklarına ve ödevlerine saygı gösterirler.


    Madde 6

    1. Taraf Devletler her çocuğun temel yaşama hakkına sahip olduğunu kabul ederler.
    2. Taraf Devletler çocuğun hayatta kalması ve gelişmesi için mümkün olan azami çabayı gösterirler.
    Madde 7
    1. Çocuk doğumdan hemen sonra derhal nüfus kütüğüne kaydedilecek ve doğumdan itibaren bir isim hakkına bir vatandaşlık kazanma hakkına ve mümkün olduğu ölçüde anne-babasını bilme ve onlar tarafından bakılma hakkına sahip olacaktır.
    2. Taraf Devletler özellikle çocuğun tabiiyetsiz kalması söz konusu olduğunda kendi ulusal hukuklarına ve ilgili uluslararası belgeler çerçevesinde üstlendikleri yükümlülüklerine uygun olarak bu hakların işlerlik kazanmasını taahhüt ederler.

    Madde 8
    1. Taraf Devletler yasanın tanıdığı şekli ile çocuğun kimliğini; tabiiyeti ismi ve aile bağları dahil koruma hakkına saygı göstermeyi ve bu konuda yasa dışı müdahalelerde bulunmamayı taahhüt ederler.
    2. Çocuğun kimliğinin unsurlarının bazılarından veya tümünden yasaya aykırı olarak yoksun bırakılması halinde Taraf Devletler çocuğun kimliğine süratle yeniden kavuşturulması amacıyla gerekli yardım ve korumada bulunurlar

    Madde 9
    1. Yetkili makamlar uygulanabilir yasa ve usullere göre ve temyiz yolu açık olarak ayrılığın çocuğun yüksek yararına olduğu yolunda karar vermedikçe Taraf Devletler çocuğun; anne-babasından onların rızası dışında ayrılmamasını güvence altına alırlar . Ancak anne-babası tarafından çocuğun kötü muameleye maruz bırakılması yada ihmal edilmesi durumlarında yada anne ve babanın birbirinden ayrı yaşaması nedeniyle çocuğun ikametgahının belirlenmesi amacıyla karara varılması gerektiğinde bu tür bir ayrılık kararı verilebilir.
    2. Bu maddenin birinci fıkrası uyarınca girişilen her işlemde ilgili bütün taraflara işleme katılma ve görüşlerini bildirme olanağı tanınır.
    3. Taraf Devletleranne-babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğunkendi yüksek yararına aykırı olmadıkça anne-babasının ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve doğrudan görüşme hakkına saygı gösterirler.
    4. Böyle bir ayrılıkbir Taraf Devlet tarafından girişilen ve çocuğun kendisinin anne-babasının veya her ikisinin birden tutuklanmasınıhapsinisürgün sınır dışı edilmesini veya ölümünü (ki buna devletin gözetimi altında iken nedeni ne olursa olsun meydana gelen ölüm dahildir) tevlit eden herhangi benzer bir işlem sonucu olmuşsa bu Taraf Devlet istek üzerine ve çocuğun esenliğine zarar vermemek koşulu ile; anne- babaya çocuğa veya uygun olursa ailenin bir başka üyesine söz konusu aile bireyinin ya da bireylerinin bulunduğu yer hakkında gereken bilgi verecektir. Taraf Devletler böyle bir istemin başlı başına sunulmasının ilgili kişi veya kişiler bakımından aleyhe hiç bir sonuç yaratmamasını ayrıca taahhüt ederler.


    Madde 10
    1. 9 uncu Maddenin 1 inci fıkrası uyarınca Taraf Devletlere düşen sorumluluğa uygun olarak çocuk veya anne-babası tarafından ailenin birleşmesi amaçlarıyla yapılan bir Taraf Devlet girme ya da onu terk etme konusundaki her başvuru Taraf Devletlerce olumlu insani ve ivedi bir tutumla ele alınacak. Taraf Devletler bu tür bir başvuru yapılmasının başvuru sahipleri veya aile üyeleri aleyhine sonuçlar yaratmamasını taahhüt ederler.
    2. Anne-babası ayrı Devletlerde oturan bir çocuk olağanüstü durumlar hariç hem anne hem de babası ile düzenli biçimde kişisel ilişkiler kurma ve doğrudan görüşme hakkına sahiptir. Bu nedenle ve 9 uncu maddenin 1. Fıkrasına göre Taraf Devletler çocuğun ve anne- babasının Taraf Devletlerin ülkeleri dahil herhangi bir ülkeyi terk etme ve kendi ülkelerine dönme hakkına saygı gösterirler. Herhangi bir ülkeyi terk etme hakkı yalnızca yasada ön görüldüğü gibi ve ulusal güvenliğin kamu düzenin kamu sağlığı veya ahlak veya başkalarının hak ve özgürlüklerini korumak amacı ile ve işbu sözleşme ile tanınan öteki haklarla bağdaştığı ölçüce kısıtlamalara konu olabilir.

    Madde 11
    1. Taraf Devletler çocukların yasa dışı yollarla ülke dışına çıkarılıp geri döndürülmemesi halleriyle mücadele için önlemler alırlar.
    2. Bu amaçla Taraf Devletler 2 yada çok taraflı anlaşmalar yapılmasını mevcut anlaşmalarla katılmayı teşvik ederler.

    Madde 12
    1. Taraf Devletler görüşlerini oluşturma yeteneğine sahip çocuğun kendini ilgilendiren her konuda görüşlerini serbestçe ifade etme hakkını bu görüşlere çocuğun yaşı ve olgunluk derecesine uygun olarak gereken özen gösterilmek suretiyle tanırlar.
    2. Bu amaçla çocuğu etkileyen herhangi bir adli veya idari kovuşturmada çocuğun ya doğrudan doğruya veya bir temsilci yada uygun bir makam yoluyla dinlenilmesi fırsatı ulusal yasanın usule ilişkin kurallarına uygun olarak çocuğa özellikle sağlanacaktır.

    Madde 13
    1. Çocuk düşüncesini özgürce açıklama hakkına sahiptir;bu hak ülke sınırları ile bağlı olmaksızın; yazılı sözlü basılı sanatsal biçimde veya çocuğun seçeceği başka bir araçla her türlü haber ve düşüncelerin araştırılması elde edilmesi ve verilmesi özgürlüğünü içerir.
    2. Bu hakkın kullanılması yalnızca;
    a) Başkasının haklarına ve itibarına saygı
    b) Milli güvenliğin kamu düzeninin kamu sağlığı ve ahlakın korunması nedenleriyle ve kanun tarafından öngörülmek ve gerekli olmak kaydıyla yapılan sınırlamalara konu olabilir.

    Madde 14
    1. Taraf Devletler çocuğun düşünce vicdan ve din özgürlükleri hakkına saygı gösterirler.
    2. Taraf Devletler anne-babanın ve gerekiyorsa yasal vasilerin; çocuğun yeteneklerinin gelişmesiyle bağdaşır biçimde haklarının kullanılmasında çocuğa yol gösterme konusundaki hak ve ödevlerine saygı gösterirler.
    3. Bir kimsenin dinini ve inançlarını açıklama özgürlüğü kanunla öngörülmek ve gerekli olmak kaydıyla yalnızca kamu güvenliği düzeni sağlık ya da ahlakı ya da başkalarının temel hakları ve özgürlüklerini korumak gibi amaçlarla sınırlandırılabilir.


    Madde 15
    1. Taraf Devletler çocuğun dernek kurma ve barış içinde toplanma özgürlüklerine ilişkin haklarını kabul ederler.
    2. Bu hakların kullanılması ancak zorunlu kılınan ve demokratik bir toplumda gerekli olan ulusal güvenlik kamu güvenliği kamu düzeni yararına olarak ya da kamu sağlığı ve ahlakın ya da başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması amaçlarıyla yapılan sınırlandırmalardan başkalarıyla kısıtlandırılamaz.

    Madde 16
    1. Hiçbir çocuğun özel yaşantısına aile konut ve iletişimine keyfi ya da haksız bir biçimde müdahale yapılamayacağı gibi onur ve itibarına da haksız olarak saldıramaz.
    2. Çocuğun bu tür müdahale ve saldırılara karşı yasa tarafından korunmaya hakkı vardır.

    Madde 17
    Taraf Devletler kitle iletişim araçlarının önemini kabul ederek çocuğun; özellikle toplumsalruhsal ve ahlaki esenliği ile bedensel ve zihinsel sağlığını geliştirmeye yönelik çeşitli ulusal ve uluslararası kaynaklardan bilgi ve belge edinmesini sağlarlar. Bu amaçla Taraf Devletler:
    a) Kitle iletişim araçlarını çocuk bakımından toplumsal ve kültürel yararı olan ve 29.cu maddenin ruhuna uygun bilgi ve belgeyi yaymak için teşvik ederler; b)Çeşitli kültürel ulusal ve uluslararası kaynaklardan gelen bu türde bilgi ve belgelerin üretimi değişimi ve yayımı amacıyla uluslararası işbirliğini teşvik ederler.
    c) Çocuk kitaplarının üretimini ve yayılmasını teşvik ederler; d) Kitle iletişim araçlarının azınlık grubu veya bir yerli ahaliye mensup çocukların dil gereksinimlerine özel önem göstermeleri konusunda teşvik ederler;
    e) 13 ve18.ci maddelerde yer alan kurallar göz önünde tutularak çocuğun esenliğine zarar verebilecek bilgi ve belgelere karşı korunması için uygun yönlendirici ilkeler geliştirilmesini teşvik ederler;

    Madde 18
    1. Taraf Devletlerçocuğun yetiştirilmesinde ve gelişmesinin sağlanmasında anne-babanın birlikte sorumluluk taşıdıkları ilkesinin tanınması için her türlü çabayı gösterirler. Çocuğun yetiştirilmesi ve geliştirilmesi sorumluluğu ilk önce anne-babaya ya da durum gerektiriyorsa yasal vasilere düşer. Bu kişiler her şeyden önce çocuğun yüksek yararını göz önünde tutarak hareket ederler.
    2. Bu Sözleşmede belirtilen hakların güvence altına alınması ve geliştirilmesi için Taraf Devletler çocuğun yetiştirilmesi konusundaki sorumluluklarını kullanmada anne-baba ve yasal vasilerin durumlarına uygun yardım yapar ve çocukların bakımı ile görevli kuruluşların faaliyetlerin ve hizmetlerin gelişmesini sağlarlar.
    3. Taraf Devletler çalışan anne-babanın çocuk bakım hizmet ve tesislerinden çocuklarının da bu hizmet ve tesislerden yararlanma hakkını sağlamak için uygun olan her türlü önlemi alırlar.

    Madde 19
    1. Bu Sözleşmeye Taraf Devletlerçocuğun anne-babasının ya da onlardan yalnızca birinin yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel saldırı şiddet veya suistimale ihmal ya da ihmalkar muameleye ırza geçme dahil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal idari toplumsal eğitsel bütün önlemleri alırlar.
    2. Bu tür koruyucu önlemler; burada tanımlanmış olan çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi belirlenmesi bildirilmesi yetkili makama havale edilmesi soruşturulması tedavisi ve izlenmesi için gerekli başkaca yöntemleri ve uygun olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar durumun gereklerine göre çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir.


    Madde 20
    1. Geçici ve sürekli olarak aile çevresinden yoksun kalan veya kendi yararına olarak bu ortamda bırakılması kabul edilmeyen her çocuk Devletten özel koruma ve yardım görme hakkına sahip olacaktır.
    2. Taraf Devletler bu durumdaki bir çocuk için kendi ulusal yasalarına göre uygun olan bakımı sağlayacaklardır.
    3. Bu tür bakım başkaca benzerleri yanında bakıcı aile yanına verme İslam Hukukunda Kefalet ( Kafalah ) evlat edinme ya da gerekiyorsa çocuk bakımı amacı güden uygun kuruluşlara yerleştirmeyi de içerir. Çözümler düşünülürken çocuğun yetiştirilmesinde sürekliliğin korunmasına ve çocuğun etnik dinsel kültürel ve dil kimliğine gerek saygı gösterilecektir.

    Madde 21
    Evlat edinme sistemini kabul eden ve/veya buna izin veren Taraf Devletler çocuğun en yüksek yararlarının temel düşünce olduğunu kabul edecek ve aşağıdaki ilkeleri gerçekleştirecektir:
    a) Bir çocuğun evlat edinilmesine ancak yetkili makamlar karar verir. Bu makam uygulanabilir yasa ve usullere göre ve güvenilir tüm bilgilerin ışığında; çocuğun anne-babası yakınları ve yasal vasisine göre durumunu göz önüne alarak ve gereken durumlarda tüm ilgililerle yapılacak görüşme sonucu onların da evlat edinme konusundaki onaylarını alma zorunluluğuna uyarak kararını verir.
    b) Çocuğun kendi ülkesinde elverişli biçimde bakılması mümkün olmadığı veya evlat edinecek veya yanına yerleştirilecek aile bulunmadığı takdirde ülkeler arası evlat edinmenin çocuk bakımından uygun bir çözüm olduğunu kabul ederler.
    c) Başka bir ülkede evlat edinilmesi düşünülen çocuğun kendi ülkesinde mevcut evlat edinme durumuyla eşdeğer olan güvence ve ölçülerden yararlanmasını sağlarlar.
    d) Ülkeler arası evlat edinmede yerleştirmenin ilgililer bakımından yasadışı para kazanma konusu olmaması için gereken bütün önlemleri alırlar.
    e) Bu maddedeki amaçları uygun olduğu ölçüde ikili yada çok taraflı düzenleme veya anlaşmalarla teşvik ederler ve bu çerçevede çocuğun başka bir ülkede yerleştirilmesinin yetkili makam veya organlar tarafından yürütülmesini güvenceye almak için çaba gösterirler.

    Madde 22
    1. Taraf Devletler ister tek başına olsun isterse anne-babası veya herhangi bir başka kimse ile birlikte bulunsun mülteci statüsü kazanmaya çalışan ya da uluslararası iç hukuk kural ve usulleri uyarınca mülteci sayılan bir çocuğun bu Sözleşmede ve insan haklarına veya insani konulara ilişkin ve söz konusu Devletlerin taraf oldukları diğer Uluslararası sözleşmelerde tanınan ve bu duruma uygulanabilir nitelikte bulunan hakları kullanması amacıyla koruma ve insani yardımdan yararlanması için gerekli bütün önlemleri alırlar.
    2.Bu nedenle Taraf Devletler uygun gördükleri ölçüde Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve onunla işbirliği yapan hükümetler arası ve hükümet dışı yetkili başka kuruluşlarla bu durumda olan bir çocuğu korumak ona yardım etmek herhangi bir mülteci çocuğun ailesiyle yeniden bir araya gelebilmesi için anne-babası veya ailesinin başka üyeleri hakkında bilgi toplamak amacıyla işbirliğinde bulunurlar. Herhangi bir nedenle kendi aile çevresinden sürekli ya da geçici olarak ayrı düşmüş bir çocuğa bu sözleşmeye göre tanınan koruma aynı esaslar içinde anne-babası ya da ailesini başkaca üyelerinden hiç birisi bulunamayan çocuğa da tanınacaktır.

    Madde 23
    1. Taraf Devletler zihinsel ya da bedensel özürlü çocukların saygınlıklarını güvence altına alan özgüvenlerini geliştiren ve toplumsal yaşamı etkin biçimde katılmalarını kolaylaştıran şartlar altında eksiksiz bir yaşama sahip olmalarını kabul ederler.
    2. Taraf Devletler özürlü çocukların özel bakımdan yararlanma hakkını tanırlar ve eldeki kaynakları yeterliliği ölçüsünde ve yapılan başvuru üzerine yardımdan yararlanabilecek durumda olan çocuğa ve onun bakımından sorumlu olanlara çocuğun durumu ve anne-babasının veya çocuğa bakanların içinde bulundukları koşullara uygun düşecek yardımın yapılmasını teşvik ve taahhüt ederler.
    3. Özürlü çocuğun özel bakıma gereksinimi olduğu bilincinden hareketle bu maddenin 2 inci fıkrası uyarınca yapılması öngörülen yardım çocuğun anne-babasını ya da çocuğa bakanların parasal ( mali) durumları göz önüne alınarak olanaklara ölçüsünde ücretsiz sağlanır. Bu yardım; özürlü çocuğun eğitimi meslek eğitimi tıbbi bakım hizmetleri rehabilitasyon hizmetleri bir işte çalışabilecek duruma getirme hazırlık programları ve dinlenme/eğlenme olanaklarından etkin olarak yararlanmasını sağlamak üzere düzenlenir ve çocuğun en eksiksiz biçimde toplumla bütünleşmesi yanında kültürel ve ruhsal yönü dahil bireysel gelişmesini gerçekleştirme amacını güder.


  3. #3
    ZEHLEKAR - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    03.08.2008
    Yaş;
    32
    Mesajlar
    720
    Konular
    234
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    655
    @ZEHLEKAR

    Standart

    PaYLaŞım İçiN TŞk'lR..
    www.azeribalasi.com


    Aykut KILIçLAR

Giriş

Giriş