Öğretmenlerimize Özel Bölüm.. Değerli ogretmenlerimiz, bu sayfada dilerseniz görev yerleriniz hakkında özet de olsa bilgilere yer vererek diğer arkadaşların da buralar hakkında bilgi edinmelerini sağlayabilir, bireysel tecrübelerinize de yer verebilirsiniz..bizlerde sayenizde bilgilenir ogrenmis oluruz

Bu konu 3931 kez görüntülendi 7 yorum aldı ...
ogretmenler odasi 3931 Reviews

    Konuyu değerlendir: ogretmenler odasi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 3931 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart ogretmenler odasi

    Öğretmenlerimize Özel Bölüm..
    Değerli ogretmenlerimiz, bu sayfada dilerseniz görev yerleriniz hakkında özet de olsa bilgilere yer vererek diğer arkadaşların da buralar hakkında bilgi edinmelerini sağlayabilir, bireysel tecrübelerinize de yer verebilirsiniz..bizlerde sayenizde bilgilenir ogrenmis oluruz




    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: ogretmenler odasi

          Kategori: Ödev İstek

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 7

          Görüntüleme: 3931


  2. #2
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart

    Öğretmenlerin performansını ölçmek ve artırmak için yeni bir sistem üzerinde çalışılıyor. Hizmet içi eğitim kursu ve beş yılda bir ‘başarı sorgusu’ planlıyor

    Milli Eğitim Bakanlığı (MEB), öğretmenleri her beş yılda bir branşlarıyla ilgili “başarı sorgusuna” çekecek. Öğretmenlerin meslek hayatları boyunca yerinde saymamaları için yeni bir proje hazırlayan bakanlık, öğretmenleri hizmet içi eğitim kursuna alacak. Başarısız öğretmenler teşvik edilecek, başarılı öğretmenler ödüllendirilecek. MEB, kurslar süresince öğretmenlerin psikolojik durumlarını da inceleyecek.

    Veliler değerlendirecek
    Öğretmen Yetiştirme Genel Müdürlüğü bünyesinde, üniversiteler ve YÖK ile de görüşerek yeni bir proje hazırlayan MEB, öğretmenlerin bireysel performanslarını ölçecek. Projenin hedeflerinden biri, “Öğretmenlerin bilgi ve becerilerini 360 derecelik performans değerlendirmesi ile ölçmek” olarak belirlendi. Atandıktan sonra kendilerini geliştirmeleri teşvik edilecek olan öğretmenler, meslekten atandıkları gibi emekli olamayacak.

    Öğretmenler, her beş yılda bir branşlarıyla ilgili “başarı sorgusuna” çekilecek. MEB tarafından hizmet içi eğitim kursuna alınacak olan öğretmenler, okul aile birlikleri, veliler ve meslektaşları tarafından da değerlendirilecek. Öğretmenin iletişim becerisi ve ruhsal durumu değerlendirilecek. Proje öncelikle Ankara, İzmir, Kocaeli, Hatay, Samsun ve Van’da, 2011’de tüm Türkiye’de uygulanacak.

    Psikolojik durum
    Öğretmenlerin davranışlarından şikayet gelmesi halinde, bulundukları ilin milli eğitim müdürlüğünce müfettiş görevlendiriliyor. Müfettiş, öğretmenin psikolojik durumunu olumlu bulmazsa hakkında bir rapor düzenliyor. Bazı durumlarda, hastanede tedavi olması gerektiğini belirtiyor. Tedavi sonrasında öğretmenlerin çoğu görevine geri dönüyor.

    MEB, tedaviye yanıt vermeyen öğretmenleri heyet raporu doğrultusunda geri hizmetlerde görevlendiriyor. Hastalığı ilerleyen öğretmenler, malulen emekli sayılıyor
    __________________

  3. #3
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart Dağlıca baskını ders kitaplarına girdi.

    DAĞLICA BASKINI DERS KİTAPLARINA GİRDİ.
    Dağlıca'da 12 askerin şehit düştüğü PKK baskını İnkılap tarihi kitaplarına girdi. Okkan'a yapılan saldırı da ilköğretim öğrencilerine ders olarak öğretiliyor.

    İlköğretim okullarının 8'inci sınıf "İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" ders kitabında, terör örgütünün Dağlıca Karakolu'na saldırısı sonucu 12 askerin şehit olması, Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'a yapılan saldırı gibi, yakın tarihte meydana gelen bazı olaylara da yer verildi.

    Milli Eğitim Bakanlığınca, Samettin Başol, Tuğrul Yıldırım, Miyase Koyuncu, Abdullah Yıldız ve Ömer Faruk Evirgen'den oluşan bir komisyona yazdırılan, "İlköğretim Türkiye Cumhuriyeti İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" dersi 8'inci sınıf ders kitabında, Türkiye'de yaşanan olaylar ve yakın tarihe ayrılan bir ünite yer aldı..

    7. ÜNİTENİN KONUSU PKK OLDU

    7. ünitede, "Türkiye'ye yönelik tehditler" bölümünde, bölücü unsurların faaliyetleri, irticai faaliyetler, misyonerlik faaliyetleri, Türk-Ermeni ilişkileri hakkında bilgi veriliyor.

    Gazete kupürlerinin de gösterildiği bu bölümde Türkiye Cumhuriyeti'nin son 40 yılının belli başlı olayları ele alınıyor.

    DEVRİM OTOMOBİLLERİ DE KİTAPLARDA

    Kitabın 1970'li yılların sonlarında vatandaşların çeşitli malları satın almak için girdikleri kuyruklar ile yerli otomobil olan Anadol'un bir fotoğrafının yer aldığı bu bölümünde, TRT'nin kuruluşu ile Antalya Uluslararası Altın Portakal Film Festivali'nin gelişim öyküsüne de yer veriliyor.

    GAFFAR OKKAN'IN KATLEDİLMESİ DE ANLATILIYOR

    Bölücü unsurların faaliyetlerinin anlatıldığı bölümde ise Diyarbakır Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'ın katledilmesi, bölücü teröristlerin Dağlıca Karakolu'na saldırısı sonucu 12 Mehmetçiğin şehit olması, terör saldırılarına karşı vatandaşların çeşitli illerde düzenledikleri mitinglerin haberlerinin yer aldığı gazete kupürleri kullanıldığı görülüyor.

    Bu bölümde, Ermeni terör örgütü Asala'nın Türk diplomatlarına yönelik suikastleri ile Irak ordusunun 1991'de Kuveyt'e girmesiyle baş gösteren Körfez Krizi de çeşitli örneklerle anlatılıyor.

  4. #4
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart Ders Anlatmanın Püf Noktaları...

    Ders Anlatmanın Püf Noktaları...
    Ders Anlatmanın Püf Noktaları (Rafet Saltık)

    Çok iyi hatırlıyorum, özellikle ilkokul yıllarımda öğretmenime hayrandım; ne kadar çok şey biliyordu öğretmenimiz. Teneffüslerde ve dışarıda gayet hırçın biri olmama rağmen, derslerde büyük bir dikkatle onun anlattıklarını dinler ve dinledikçe büyük bir zevk duyardım. Birçok defa da beni beğensin, hatta beni övsün diye fazla fazla çalıştığımı hatırlıyorum, öğretmenimiz hem çok şey biliyordu, hem de çok iyi kalpli bir insandı.

    O zamanlar, benim de ileride öğretmen olacağımı söyleseler hem bir yandan inanamaz, hem de hayâl kurmaktan uyuyamazdım. Kendimi hayallerimde onun yerine koyardım herhalde, müthiş bir bilgi dağarcığına sahip olurdum biranda, çok şey anlatırdım, gözlerindeki pırıltılardan öğrencilerimin konuyu gayet iyi öğrendiğini anlasam bile yine de sorardım "Peki şimdi size şunu sorsam, kim cevaplayabilir?" "Şu konuyu kim bana açıklar bakalım?" Bütün parmaklar kalkardı, konu yeniden anlatılırdı, birçok öğrencim tarafından. Sonra da öğretmenimizin takındığı o tebessümlü eda ile sınıftan çıkardım.

    DERSTE BAŞARILI OLMAK YA DA OLMAMAK
    Gerçekten öğretmenlerin tamamı sınıftan çıkarken tabii olarak o dersin başarılı mı yoksa başarısız mı geçtiğini bilirler, ama belki de "neden başarılı" veya "başarısız" şeklinde bir soru yöneltseniz açıklamakta zorluk çekerler, çünkü başarının yada başarısızlığın nedenini bazı genel gözlemlere dayandırmak yeterli değil, etkin öğretimi getiren faktörlerin bilinmesi burada önemli rol oynuyor. Ayrıca böyle bir durumda objektif davranmanın güçlüğü de meydanda.

    Verilen derslerin başarı oranını değerlendirmek üzere hazırlanmış bulunan gözlem ve analiz tekniklerinin oldukça başarılı uygulamaları bulunmasına rağmen, bunların zaman alıcı olması ve 3. şahısları devreye sokma ihtiyacı duyulması bakımından bize oldukça zor teknikler olarak gözüküyor, ama tabii ki bir öğretmenin de kendi kendine yapabileceği bazı pratik teknikler mevcut, örnek olarak Marburg Üniversitesinden Reinhold Freudenstein derslerde bir teyp ile ses kaydı yapılmasını ve bunu öğrenciler ile öğretmen tarafından doğal olarak kabul edilene kadar devam edilip ondan sonra rast gele bir tanesini yeniden dinleyerek değerlendirme yapılmasını öneriyor.

    "Başarılı Yabancı Dil öğretmenlerinin Sınıf içindeki Durumu" adlı kitabın yazarı G.Moskowitz, başarılı öğretmenleri şöyle tarif ediyor: "Başarılı öğretmen, öğrencilerinin kendisinin okulu bitirdikten yıllar sonra bile, öğretmenlik gücü ve öğrendikleri şeylerle, takdirle hatırladıkları öğretmendir. Böyle öğretmenler sınıf içersindeki sözleri ve davranıştan ile mütemadiyen gözlenmiş ve diğer tipik öğretmenlerle mukayese edilmiştir." Gerçekten doğru bir tespit, öğretim içinde birçok işten farklı olarak insan olgusu ile karşı karşıya bulunduğunuz için devamlı olarak gözlem altındasınız. Bu bakımdan "gözlem tekniği" ister istemez devrededir, yani siz kendinizi gözlemleme ihtiyacı duymasanız bile.

    PEDAGOJİ Mi METODOLOJİ Mi?
    Öğretim olgusunu iki temele dayandırmak mümkün. Pedagojik temel ve metodolojik temel. Bunlardan hangisi önce gelir veya hangisi yardımcı hangisi ana temeldir tartışmaları süredursun, ben her iki temelin de yapının sağlamlığı açısından şart olduğuna inanıyor, herhangi birisinin zayıf kalması durumunda problemler doğacağına inanıyorum. Adeta bir beden ile beynin fonksiyonları gibi. Bir beynin komuta edeceği bir beden olmasa beynin ne fonksiyonu olur veya bir bedeni bir beyin yönlendirmese beden ne yapabilir? Bu örnekteki beyin olgusunu, öğretimin pedagojik temeline benzetiyorum. Pedagoji ise öğretmen-öğrenci ilişkisini, öğretmen ve öğrencinin derse konsantrasyonunu, psikolojik yapılarını, o andaki psikolojik durumlarını ve bunları olumlu yönlendirme tekniklerini içine alıyor. Bu faktörler hem öğretmen hem de öğrenciler için geçerli ama öğretmenin payına burada hemen dikkat çekmek istiyorum; çünkü öğretmen aktör olmalı, o andaki rolünü oynamalı, içinde fırtınalar kopsa bile... öğrencinin payı ise oldukça geniş kapsamlı ve yönlendirilmesi tamamıyla öğretmene düşüyor. Bir öğretmen her şeyden önce kendisini, öğrencilerinin öğrenmek isteğiyle sınıfta bulunduklarına şartlamalı bence, sınav geçmek için değil. Ve onları daima ciddiye almalı, öğretmenin, öğrencisini ciddiye almaması, sınıf huzurunda sinirlendiğini belli etmesi kadar olumsuz etki yapıyor en az. Çok basit kaideler gibi gözükse de, tavana, sağa-sola bakmak yerine öğrencinin gözlerinin içine bakarak konuşmak, onlara saygı ile yaklaşmak sizi birdenbire öğrencinin gözünde yüceltiyor. Dünya sınıf kadar küçülüyor, sınıf dünya kadar büyüyor aniden. Siz de dünya kadar büyük bu sınıfın en saygın kişisi oluyorsunuz. Her şeyi siz biliyorsunuz, bildikleriniz mutlak doğru olarak kabul görüyor, öğrenciyi her fırsatta takdir etmek, onların ruhunu okşamak gerekiyor. Bu suretle öğrenci de çalışmalarının karşılığını nottan başka bir kriter ile görmüş oluyor.

    DERS ANLATABİLMENİN İKİ PÜF NOKTASI
    Yukarıdaki küçük ama çok önemli noktalar öğrenciyi anlama, kabul etme aşamasına getirmesi açısından son derece önemli. Bundan sonraki aşama, dersin kendisidir. Bu şartlar altında öğrenci anlatılanları kabul etmeye sadece hazır değil, meraklıdır. Tabii bir konunun iyi öğrenilmesi, o konunun veriliş tarzına da düpedüz bağlı. Verilecek her konuyu iki aşamada değerlendirmek gerekiyor: Hazırlık ve uygulama aşaması. Hazırlık aşaması konuya ayrılacak sürenin, konunun kapsamının, öğrencilerin konuyla ilgili önceden öğrendiklerinin ve öğrencilere sorulacak soruların tespitini kapsıyor. Uygulama safhasında ise konuya, öğrencilerin önceden aşina oldukları kısımlarla başlamak, konuyla iyi bir bağlantı kurmak, konunun önce nispeten basit kısımlarını anlatmak, sonra kısım kısım anlaşılması daha zor olan yerlere dönmek konunun daha iyi öğrenilmesini sağlar, öğretmen konuyu anlatırken, hazırlık aşamasında yazdığı notlara mümkünse hiç başvurmamalıdır. Hele hele bu notları sınıfa direkt okumak hiç mi hiç öğretmenlik değildir. Öğrenciler karşılarında daima karşılıklı iletişim kurabilecekleri bir öğretmen görmek isterler. Ders esnasında tahtanın mümkün olduğunca kullanılması, çeşitli anahtarların ve çizimlerin, herkesin görebileceği şekilde ve çeşitli renklerde tahtaya geçirilmesi öğrencilerin konuya daha çabuk adapte olmalarını ve hafızalarında yer etmesini sağlıyor.
    Yazı ve çizimler sırası geldikçe yazılmalı. Ayrıca bir konuya gereğinden fazla yer verilmesi de onları bunaltacaktır. Bu sebeple öğretmen, konuya ayrılan süre üzerinde dikkatli olmalıdır.

    İŞİN ANAHTARI SES TONUNUZ
    Gerçekten başarılı bir öğretmen misiniz? Bunu kendi kendinize gözlem yaparak da değerlendirebilirsiniz. Yukarıda ki birkaç püf noktası her ne kadar çok basit gözüküyorsa da, uygulandığında sınıfı çok zevkli bir çalışma ortamına döndüren noktalardır. Ancak bir nokta daha var ki aslında hepsinden önemli; "öğretmenin ses tonu." Arka sıralarda duyulamayacak kadar alçak veya mikrofon patlatacak kadar yüksek sesle konuşmak herhalde bütün bu püf noktalarına rağmen, dersin ciddiyetini alıp götürür mutlaka.

    Rafet Saltık İstanbu Üniversitesi iktisat Fak. Öğr. Üyesi

  5. #5
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart 2009 Meb Müdür Yardımcılığı Sınavı


    Sınav 1 kasımda yapılacakmış açıklandı sonunda ve herkes kaynak aramaya başladı.

    Online testlerle çalışabileceğiniz bir kaynak vermek istedim.

    Aşağıdaki linkten ulaşabilirsiniz.


    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  6. #6
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart Hazırlık ödeneği ile ilgili yeni gelişme

    HAZIRLIK ÖDENEĞİ İLE İLGİLİ YENİ GELİŞME.
    28 Eylül 2009

    MALİYE BAKANLIĞININ AÇIKLAMASI

    Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneği 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 32 nci maddesinin birinci fıkrasındaki; "Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfına dâhil öğretmen unvanlı kadrolarda görevli olup; fiilen öğretmenlik yapanlara (ilköğretim ve okul müdürleri ile yardımcıları, cezaevi okullarında çalışan öğretmenler, yönetici, eğitim uzmanı ve eğitim uzman yardımcıları dahil ilköğretim müfettişleri hariç) her öğretim yılında bir defaya mahsus olmak üzere ve öğretim yılının başladığı ay içinde Milli Eğitim Bakanı tarafından belirlenecek tarihte Bakanlar Kurulunca belirlenecek miktarda, öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenir." hükmüne göre ödeniyor.


    Bu hüküm ışığında hazırlanan Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünün 02.07.2009 tarihli ve 8302 sayılı görüş yazısındaki aşağıdaki açıklamalar çerçevesinde Öğretim Yılına Hazırlık Ödeneğinin ödenmesi işlemi gerçekleştirilecektir.

    1- Milli Eğitim Bakanlığınca tespit edilen öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödenmeye başlanacağı tarihten, 30 Eylül tarihine kadar fiilen görevinin başında bulunan öğretmenlere bu ödenek ödenecektir.

    2–657 sayılı Kanunun 4/B maddesi kapsamında sözleşmeli öğretmen olarak görevlendirilen öğretmenlere hazırlık ödeneği verilmektedir. Ancak 30 Eyülden sonra göreve başlayan 4/B'li öğretmenlere de hazırlık ödeneği verilmeyecektir.

    3-Öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödendiği aydan sonraki bir tarihte öğretmenlik görevine ilk defa açıktan atanan öğretmenlere Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenmeyecektir.

    4- Öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödendiği aydan sonraki bir tarihle öğretmenlik görevine ücretsiz izin dönüşü başlayanlara Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenmeyecektir.

    5- Öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödendiği aydan sonraki bir tarihle öğretmenlik görevine askerlik görevinden sonra başlayanlara Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenmeyecektir.

    6-Disiplin soruşturması nedeniyle açıkta bulunan ve öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödendiği ay içerisinde gayri iradi olarak görevinin başında bulunamayan öğretmenlere, daha sonra idare tarafından görevlerine başlatılmaları halinde Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenecektir.

    7-Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfına dahil öğretmen unvanlı kadroda bulunup Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü yöneticilerine Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenecektir.

    8-Öğretmenevleri. 3797 sayılı "Milli Eğitim Bakanlığı"nın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun un 7aşra Teşkilatı başlıklı 53 üncü maddesinde belirtilen Bakanlık merkez ve taşra teşkilatı kapsamında yer verilen eğitim ve öğretim kurumları arasında sayılmadığından ve eğitim ve öğretim faaliyetleri ile herhangi bir ilişkileri bulunmadığından bu işletmelerde Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfına dahil öğretmen unvanlı kadroda bulunmakla birlikte yönetici olarak görevlendirilenlere Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenmeyecektir.

    9-Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulu olarak faaliyet gösteren ve eğitim öğretim ile ilgili bir birim olarak kabul edilen söz konusu birim yöneticilerine ise Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenecektir.

    10-Eğitim ve Öğretim Hizmetleri sınıfına dâhil öğretmen unvanlı kadroda bulunup Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürlüğü yönetici ve öğretmenlerine ise Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenecektir.

    11-Eğitim ve Öğretim Hizmetleri sınıfına dâhil öğretmen unvanlı kadroda bulunup Milli Eğitim Müdürlüklerinde eğitim ve öğretimle ilgili çalışma yapmak üzere geçici görevle görevlendirilen öğretmenlere Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenecektir.

    12-Eğitim ve Öğretim Hizmetleri sınıfına dahil öğretmen unvanlı kadroda bulunup Milli Eğitim Müdürlüklerinde yönetici (il, ilçe milli eğitim müdürü ve müdür yardımcısı veya şube müdürü) olarak vekaleten veya tedviren görevlendirilenlere Öğretim yılına hazırlık ödeneği ödenecektir.

    13-Öğretim yılına hazırlık ödeneğinin ödendiği tarihte görevde olup daha sonraki bir tarihten geçerli olmak üzere emeklilik talebinde bulunanlar ile ölüm, emeklilik ve istifa halinde önceden ödenmiş bulunan Öğretim yılına hazırlık ödeneği geri alınmayacaktır.

  7. #7
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart Öğretmen maaşları Çok Yüksekmiş !

    Dünya Bankası Türkiye Direktörü Zachau, Türkiye’de öğretmen maaşlarının çok fazla olduğunu ve OECD standartlarına göre yüksek kaldığını, Türkiye’nin önündeki en önemli iki konunun iş piyasası ve eğitim olduğunu belirterek, “Öğretmenlerin maaşları Türkiye’nin Gayri Safi Yurtiçi Hasılası göz önünde bulundurulursa OECD standartlarına göre yüksek kalıyor, bu düzeltilmeli” dedi.Dünya Bankası’na göre Türkiye’nin Gayri Safi Milli Hasılası’ndaki büyüme yüzde 5.1’den yüzde 5.4’e yükselecek. Bankanın Türkiye Direktörü Ulrich Zachau, başarılı reform ve makroekonomik gelişmelere rağmen cari açığın önemli bir risk teşkil ettiğini söyledi. Risklerin azaltılması içinse yüksek faiz dışı fazla vermenin gerekliliğine işaret etti.

    Türkiye’nin önündeki en önemli iki konunun iş piyasası ve eğitim olduğunu belirten Zachau, uyarı ve önerilerini de şöyle sıraladı:

    * Çalışma şartları esnetilmeli. yarı zamanlı işler getirilmeli.
    * Sosyal güvence prim katkı payları azaltılmalı.
    * Öğrenci başarısı sistematik olarak ölçülmeli ve herkese duyurulmalı.
    * Ortaöğretim müfredatı değiştirilerek, dershaneler sistemden çıkarılmalı.

    Bu önerileri sıralayan Dünya Bankası Türkiye Direktörü, öğrenci başarı seviyesinin, Türkiye’yi OECD ülkeleri arasındaki en başarısız ikinci ülke haline getirdiğine dikkat çekti.

    Zachau ayrıca yetişkinlerin sadece yüzde 40’ının istihdam edildiğini belirterek, bu oranın uluslararası ortalamaların çok altında kaldığını ifade etti.

  8. #8
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart GÜNÜMÜZ ÖĞRETMENİ EĞİTMEN Mİ?

    Geçmişini düşünen her insan anılarının bir yerlerinde öğretmenim der. Bu ilkokul öğretmeninden tutun da lise öğretmenlerinden herhangi biri yada bir kaçı olabilir. İyi bir isme sahip olan öğretmenler, öğretmenlik sıfatından kaynaklanan bir pozitif enerjiyi insan psikolojisinin en etkin noktasında kullanırlar. Çünkü ismi üzerinde bu insanlar öğretendir bu sebeple son derece önemlidirler.

    Önemlilik kavramı geçmişten günümüze her devirde ve her insanda kullanılabilir bir özellik olarak vahim etkiler yaratmıştır toplumlarda. Toplumda önemli meseleler hiç eksik olmaz. Her insanın anlık mutlaka önemli işleri vardır ve bu önemli işler mutlak surette önemli kişilerle ilgilidir. Peki kimdir hayatımızın her anına işleyen bu önemli şahıslar? Kendimizden koparanlar diye kısa bir cevap versem, kesinlikle haklısınız dersiniz. Düşünsenenize doğduğumuz andan itibaren özgürlüklerimiz o denli kısıtlanıyor ki öldüğümüzde kısıtlanmaktan kurtulduğumuza sevinmemiz gerektiğini ancak idrak edebiliyoruz. Sen ne zaman öldün diye soranlar çıkarsa cevabım gayet açık, her gün ölüyorum. Yozlaştırılıyorum, gençlerim yok oluyor, öğretmenlerim öğretemiyor ve eğitemiyor, batı kültürü ve batı medeniyeti benim medeniyetimi emperyalizmin en sert yüzüyle yok ediyor. Şimdi soruyorum, sizce ben yaşıyor muyum? Ve sizler yaşıyor musunuz?

    Öğretmenler gününde öğretenler övgülerle anılıyor. Eğitici öğretmenlere duyduğumuz ihtiyaçtan öteye bir meselemiz olmadığı aşinadır. Tüm sorunlarımızın alt yapısında öğretmenlerimizin öğretmenlik mesleğine atıldıklarında aldıkları eğitimi, eğitilmesi gerekene verebilecek düzeyde olmamaları yatmaktadır. Bu nokta da bu mesleğin hakkını verebilecek bir eğitimin öncelikle öğretmenlerimize verilmesi gerektiğini bilmemiz gerekiyor. Öğretmenler geleceğin öğretmenlerini yetiştirirler. Tabi diğer bir çok meslek grubu üyelerini de. Yeni nesil öğretmenler popüler kültürün genel kültürün önüne geçtiği bir yapının asli elemanları konumundalar. Bu da git gide bizim kültürümüzün bir kenara bırakılıp bize iliştirilmeye çalışılan kültürlerin bizzat öğretmenlerimizce öğretilmesini sağlamaktadır.

    Yazdıklarım, düzenin eleştirisidir. Eğitim sisteminin yanlışlığı eleştirisidir. Öğretmenin öncelikle eğitmen olması gerektiğinin açık eleştirisidir.

    Buradan ilkokul öğretmenlerim Halide ve Muhammet Düden ikilisine sonsuz saygı ve hürmetlerimi sunuyor, eğiticiyi yaratabileceğimiz umuduyla selamlıyorum.

    Mehmet Yücedağ

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş