İstanbul'dan Hicaz'a yaşanmış bir sadaka hikâyesi İstanbul Atatürk Havalimanı'nda hiç tanımadığım bir kşi umrede dağıtmam için sadaka verdi. Hira'daki taş ustalarından Medine'de Afgan öğrencilere kadar onlarca insan 100 dolardan nasibini aldı. Günlerdir beklediğimiz umre yolculuğumuz artık başlamıştı. İhramlarımızı giymiş uçağa alınacağımız salona doğru ilerliyorduk. Dillerde 'lebbeyk' duası, gönüllerde heyecan vardı. Her adımda kalp ritmimiz artıyor, ayaklarımız hızlanıyordu. Gruptan

Bu konu 1948 kez görüntülendi 3 yorum aldı ...
Gözyaşartan sadaka hikayesi 1948 Reviews

    Konuyu değerlendir: Gözyaşartan sadaka hikayesi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1948 kez incelendi.

  1. #1
    Apancene - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.08.2008
    Mesajlar
    4.254
    Konular
    278
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    716
    @Apancene

    Standart Gözyaşartan sadaka hikayesi

    İstanbul'dan Hicaz'a yaşanmış bir sadaka hikâyesi
    İstanbul Atatürk Havalimanı'nda hiç tanımadığım bir kşi umrede dağıtmam için sadaka verdi.
    Hira'daki taş ustalarından Medine'de Afgan öğrencilere kadar onlarca insan 100 dolardan nasibini aldı. Günlerdir beklediğimiz umre yolculuğumuz artık başlamıştı. İhramlarımızı giymiş uçağa alınacağımız salona doğru ilerliyorduk. Dillerde 'lebbeyk' duası, gönüllerde heyecan vardı.

    Her adımda kalp ritmimiz artıyor, ayaklarımız hızlanıyordu. Gruptan kopmamak için acele ederken, karşıdan gelen orta yaşlı biri, aniden önümüzde durdu. Cebinden 100 dolar çıkardı ve uzattı. "Rica etsem, sadaka olarak dağıtabilir misiniz?" diyordu. Kısa süren şaşkınlığın ardından adını sorabildim. "Önemli değil, Allah rızası için Kâbe'nin etrafındaki garibanlara dağıtırsanız çok memnun olurum." dedi bu kez. Israrlarım üzerine sadece ismini ve Laleli'de bir esnaf olduğunu söyledi.

    "İnşallah" deyip emaneti kabul ettiğimde, Zafer Bey tebessüm eder vaziyette ve "Allah razı olsun!" dualarıyla uzaklaşıyordu. Açıkçası sadaka konusunu hiç düşünmemiştik. Kime, nerede, nasıl verilirdi? 'Hayırlısı' deyip yolumuza devam ettik...

    Mukaddes beldede, o eşsiz mekânların hakkını vermeye çalışırken, aklımın bir kenarında Zafer Bey'in emaneti vardı. 100 dolarını, riyale çevirmiştik... Mescid-i Haram'da geçirdiğimiz ilk gecenin sonunda sabah namazını Davudi sesli imamın arkasında eda ettik. Sonrasında otele doğru yola koyulduk. Hava yeni aydınlanıyordu. Dış avluda ilerlerken, yanımızda siyah giysili, yüzü peçeli bir kadın belirdi. Bir şeyler söylüyordu. Dikkatli dinleyince "Ya hacci, sadaka!" dediğini anladık. Galiba, Zafer Bey bu kişileri kastetmişti. O halde emaneti teslim etmenin tam zamanıydı.

    Önemli bir görevi ifa etmenin huzuru ve gururuyla çantadan 10 riyal çıkarıp uzattım. Kadın, hiç kesmediği dualar eşliğinde parayı alırken, peşinden ona benzeyen birisi daha geldi. Olsun, nasıl olsa Zafer Bey'in 100 doları 370 riyal etmişti. Ona da 10 riyal uzatıyordum ki, arkasından bir kadın daha... "Acaba az önceki kişi miydi?" Bu arada sayıları artmaya başladı. 4, 5, 6..15 derken etrafımız sarılmıştı. Hepsi birden makineli tüfek hızında sadaka istiyordu. "Aman Allah'ım, ne olacak şimdi?" Ama bir kere başlamıştık, hepsine vermeden olmazdı. 'Sadaka' almadan bırakacak gibi gözükmüyorlardı. Sayıları iyice artmıştı, en az 15 kişiydi. Ortak ifade, "Ya hacci sadaka!" idi. Bir ara eşimin, "Yanlış yaptın, hiç başlamayacaktın!" dediğini duydum. Galiba haklıydı. Artık kaçmaktan başka çare kalmadı. Yoksa, değil Zafer Bey'in sadaka parası, kendi harçlığımdan bile olabilirdim...

    Servise ulaştığımda rahat bir nefes aldım ve hemen Zafer Bey'in riyallerine baktım. 90 riyal eksikti, yani 9'uncu kişiden sonra kurtarmıştık paçayı! (Sonradan öğrendik ki, bazı zenginler buraya gelip sadaka almayan kalmayıncaya kadar para dağıtırmış. Galiba bizi de onlardan zannetmişlerdi.)

    Sadaka işi böyle olmayacaktı. En iyisi kurumsal bir muhatap bulup meseleyi oraya havale etmekti. Rehberimiz Suudi devletinin yetiştirdiği kurrâları (hafız) işaret etti. Kafamıza yatmıştı; ama çok geçmeden Zafer Bey'in "Garibanlara dağıtın!" sözleri çınladı kulaklarımda. Aksi halde, emanetin hakkına halel gelebilirdi. Herhangi bir irtibat numarası olmadığı için de soramıyorduk. Bu durumda 'garibanlara' dağıtmaktan başka çare yoktu. Ama bu sefer daha tenha mekânları seçtik.

    Zafer Bey'in sadakası çok bereketliydi. Hira ve Sevr dağlarının eteklerinde Türk hacıları gözetleyen garibanlardan tutun, Mescid-i Nebevi'deki temizlik görevlisi fukaralara, oradan Medine'de okuyan Afgan öğrencilere kadar pek çok kişinin hayır duasını aldı. Onlar Zafer Bey'i bilmiyordu, haliyle dualar bize ediliyordu; ama yerdeki ve gökteki her şeyden haberdar olan Zat (cc) hem vereni, hem alanı, hem aracıyı, hem de niyetleri biliyordu..

    Hıdır Ala - ZAMAN


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Gözyaşartan sadaka hikayesi

          Kategori: Atış Serbest

          Konuyu Baslatan: Apancene

          Cevaplar: 3

          Görüntüleme: 1948

    NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
    Yeşil çay, siyah çay, Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...



    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  2. #2
    -
    - - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Harika bir hikaye hocam ya hersey yürekte baslayip yürekte bitiyor ameller niyetlere göredir diye bosa denmemistir,cok etkilendim ins hep veren ellerde oluruz övünerek verenlerden degilde mütevazilikle Alah rizasi icin verenlerden oluruz ne mutlu böyle olanlara...Bir elin verdigini diger el görmemeliymis yani bu isler sessiz sedasiz olmali Allah icin olan hic bir seyde gösteris aranmamali zira mükafatini ztn Yaratan verecektir cok güzel bir paylasim emegine saglik Hocam ....Ne güzel az bir miktarin pek cok kisiye ulasmasi elinin uzanmadigi yere birilerinin vesilesiyle uzanmasi...

  3. #3
    Apancene - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    04.08.2008
    Mesajlar
    4.254
    Konular
    278
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    716
    @Apancene

    Standart

    Allah cc sendende razı olsun Güzelde yorumladın gönlüne sağlık .
    NE YARDAN, NE ÇAYDAN..!!
    Yeşil çay, siyah çay, Çay dünyanın gürültüsünü unutmak için içilir...



    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

  4. #4
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart

    teşekkürler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş