Şam evliyasından “Ebu İdris Havlanî” hazretleri bir günkü sohbetinde;
- İnsan bir sefere çıkacak olsa, yanına eşya olarak ne alır? diye sordu cemaatine.
- Gittiği yerde ne lazım olacaksa, o şeyleri alır, dediler.
- Pekii daha fazlasını alırsa ne olur?
- Ahmaklık olur efendim.
Buyurdu ki:
- İşte bizler de birer ahiret yolcusuyuz kardeşlerim. Bize orada ne lazım olacaksa, onun tedarikine bakalım.
- Onlar nedir ki efendim?
- “Salih amel”dir. Yani ihlasla yapılan iyi iş ve ibadetlerdir. Bu dünyada Allah için yaptığımız her icraat, orada işe yarar.
Nimetler içindeyiz
Bir gün de;
- “Kardeşlerim, Allahü teâlâya sonsuz kere sonsuz hamd olsun ki, bizlere çok büyük nimetler vermiş” buyurdu.
Sordular:
- O hangi nimetler efendim?
- Mesela “Îman nimeti”. Kâfirlere vermemiş bunu. Onlar, hem dünyada azap içindeler, hem de ahirette.
- Efendim, onların da huzur içinde olanlarını görüyoruz.
- Hayır, o, görünüşte öyledir. İslâmın dışında rahat ve huzur yoktur ve olamaz. Kâfirler, “Sarhoş” gibidirler bu dünyada. Nasıl ki sarhoşlar bir müddet sonra ayılırlar. Bunlar da ölünce ayılacaklar. Ama o ayılma fayda vermeyecek onlara.
Müddet bitmiştir
Ve ilave etti:
- Çünkü müddet bitmiştir. Ne “Tövbe etme” fırsatı vardır artık, ne de “Îman etme” imkânı.
***
Bir gün de “Ana baba hakkı”ndan bahsediyordu ki;
- En büyük ibadet, ana babanın kalbini kazanmaktır, buyurdu.
- Ya kalpleri kırılırsa? dediler.
Buyurdu ki:
- Bu, o evlat için en büyük felakettir.
- Efendim, Allahü tealanın rızası, ana babanın rızasına bağlı deniyor, bu doğru mu?
- Elbette. Ana babanız sizden razı olmadıkça Allahü teâlânın sevgili kulu olamazsınız.