Araz GÜNEYLİ İngilizlerin desteği ile 1925’de Kaçar Türklerinin hâkimiyetine Pehlevi ailesi tarafından son verildi, böylece İran coğrafyasında bin yıllık hüküm süren Türk hâkimiyeti nihayet son bulmuş odu. Güney Azerbaycan taşıdığı tarihi önemin yanı sıra Kaçarlar döneminde hem şehzadelerin sancak merkezi hem de ekonomi alanında taşıdığı büyük güç nedeniyle ülkenin başta gelen eyaletiydi. Pehlevi Hanedanı’nın Rıza Han’la, başlayan iktidar döneminden itibaren (1925), Güney Azerbaycan

Bu konu 2241 kez görüntülendi 2 yorum aldı ...
Birinci Pehlevi (1924-41) Döneminde Güney Azerbaycan 2241 Reviews

    Konuyu değerlendir: Birinci Pehlevi (1924-41) Döneminde Güney Azerbaycan

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2241 kez incelendi.

  1. #1
    savalan - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    16
    Konular
    17
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    0
    @savalan

    Standart Birinci Pehlevi (1924-41) Döneminde Güney Azerbaycan

    Araz GÜNEYLİ

    İngilizlerin desteği ile 1925’de Kaçar Türklerinin hâkimiyetine Pehlevi ailesi tarafından son verildi, böylece İran coğrafyasında bin yıllık hüküm süren Türk hâkimiyeti nihayet son bulmuş odu. Güney Azerbaycan taşıdığı tarihi önemin yanı sıra Kaçarlar döneminde hem şehzadelerin sancak merkezi hem de ekonomi alanında taşıdığı büyük güç nedeniyle ülkenin başta gelen eyaletiydi.

    Pehlevi Hanedanı’nın Rıza Han’la, başlayan iktidar döneminden itibaren (1925), Güney Azerbaycan yavaş yavaş eski önemini kaybetmeye başladı. Rıza Han’ın takip ettiği Farslaştırma, Türk karşılılığı ve merkeziyetçi politikasından dolayı Güney Azerbaycan gücünü kaybetmeye, hemen hemen bütün alanlarda tıkanmaya yüz tuttu. Azerbaycan Türkleri çok geçmeden siyasi, iktisadi ve kültürel alanlarda bilinçli bir şekilde geri itildiklerini anlamakla kalmayıp, bütün İran’da öteden beri devam eden ana unsur olma değerini kaybettiklerini de gördüler.

    Rıza Han dönemi ile birlikte başta Tahran olmak üzere diğer Fars eyaletleri ve özellikle Rıza Han'ın doğum yeri olan Mazanderan, Türk nüfusunun bulunduğu Güney Azerbaycan’a nazaran bilinçli bir politika ile güçlendirildi; buralarda kurulan fabrikalarla Fars unsurunun adaletsiz bir politika ile Türkler aleyhine güçlendirilmesine çalışıldı.

    1930–1940 arasında Güney Azerbaycan’da devlet sermayesiyle iki fabrika kurulurken bu sayı Türk nüfusunun az olduğu diğer eyaletlerinde 20’ye yükseldi. 1930’da Tahran hemen hemen her alanda gelişme kaydederken zengin kaynakları ve kalabalık nüfusuna rağmen Güney Azerbaycan yoksulluk ve işsizlik içine çekildi. Yatırımsız kalan bu bölge eski önemini kaybedince bu bölgelerden Tahran’a doğru yoğun bir göç hareketi başladı.

    Takip edilen bilinçli bir politika ile Rıza Han döneminde Azerbaycan Türkçe’si engellenmiş, Türklerin bulunduğu bölgelerde iktisadi gelişmenin önüne geçilmiş ve buralarda yönetici kadroların özellikle yerli Türk nüfusu karşısında sert tutumları ivme kazanmıştır. Valilerin ve üst yöneticiler Fars Kökenlilerden seçilmekteydi, bu da halka Türklerin temasını asgari seviyeye indiriyordu. Bu bilinçli politikayı ele veren somut örneklere de rastlıyoruz; Örneğin, Rıza Han dönemi Tebriz Valisi, Abdullah Mostofi hatırlarında şöyle diyor : “Ben, cenaze törenlerinde Türkçe ağıt söylenmesine hiçbir zaman izin vermezdim ve konuşmalarımda Ari ırk olmanıza rağmen niçin Türkçe konuştuğunuzu sorardım .” Tebriz’in Milli Eğitim Müdürü Zogi, okullarda Türkçe’yi yasaklamış ve hemen ardından bu yasayı ihlal edenler için ceza verilmeye başlanmıştı.

    Türklüğün kültürel değerlerinin ortadan kaldırılması için başlatılan hamleler bunlarla sınırlı kalmamıştır. Türkçe kitaplarının yayınlanmasını yasaklamak, Türkçe yer adlarını kaldırarak yerlerine Farsça adların konulması , Azerbaycanlıların Türk değil Ari Irkına mensup olduklarını ileri sürmek ve Azerbaycan Türkçe’sini Ural-Altay dil ailesinden değil de Farsça’nın bir dalı olduğunu iddia etmek gibi birçok teşebbüs eyleme geçirildi.

    Bir yığın soru cevapsız kalıyordu: Niçin Tahran’ın nüfusu Azerbaycan’ın %35’ine karşılık gelirken Tahran’ın bütçesi Azerbaycan bütçesinin 20 katıdır?. Neden Güney Azerbaycan'dan toplanan vergiler Azerbaycan için değil de Fars bölgeleri için kullanılıyor...

    Bütün bunlar olup biterken patlak veren ikinci dünya Savaşı sırasında İran’ı işgal eden İngilizler ve Ruslar, Almanlarla işbirliği yapan Rıza Han’ı İktidardan uzaklaştırdı. Rıza Han'ın yerine oğlu, Muhammed Rıza Pehlevi getirildi. Aynı kötü şartlar devam edince Türkler 12 Aralık 1945’te başkenti Tebriz olan Azerbaycan Milli Hükümeti’ni kuruldu. Büyük bir katılımla Milli Meclis seçimleri yapıldı. Bu seçim sonucu Ali Şebisteri meclis başkanlığına getirildi, Seyit Cafer Pişeveri Başkanlığında 12 bakanlı kabine yönetim kadrosunu oluşturdu. Mili Hükümet, gerçekleştirdiği reformlarla siyasi, ekonomik ve kültürel alanlarda önemli adımlar attı. (Güney) Azerbaycan Ordusu kuruldu. Harp okulları, askeri mahkemeler, istihbarat birimleri ve polis akademisiyle güçlendirilen güvenlik birimleri önemli bir güç meydana getirdi.

    Resmi dilin Azerbaycan Türkçe’si olarak ilan edilmesinin ardından Azerbaycan Milli Hükümeti Sesi adlı radyo yayına başladı, Tebriz Üniversitesi, birçok okul, dernekler ve tiyatro binaları açıldı.16 gazete ve dergi çıkarıldığı gibi Azerbaycan tarihini, dilini ve kültürünü işleyen kitaplar yayınlandı . Toprak Reformu gerçekleştirilerek devlet kontrolündeki topraklar, çiftçilere paylaştırıldı. İş yasası çıkartıldı, bankalar millileşti, yeni fabrikalar kuruldu. Çıkartılan yeni yasalarla vergiler azaltıldı ve fiyatlarda %40 düşüş oldu. Hemen her alanda kaydedilen gelişmeler sonuç vermeye başladı:

    Açılan yeni hastanelerde sağlık hizmetleri iyileştirildi, bayındırlık faaliyetleri artırıldı, işsizlik azaltıldı, kadınlara seçim hakkı verildi, yolsuzluklarla mücadele başlatıldı ve uyuşturucu ticaretinin önü alındı.

    Pehleviler döneminde 20 yıl içinde gerçekleştirilemeyen bütün bu iyileştirilmeler, Azerbaycan Milli Hükümeti bir yıl içinde hayata geçirdi.

    Bu gelişmeler yabancıların da gözünden kaçmadı. Örneğin, Amerikalı Araştırmacı; William. W. Douglas 1950’de geldiği Güney Azerbaycan’da bu yakın geçmişin Türkler üzerinde yarattığı olumlu etkiyi görerek “ Halk Azerbaycan Milli Hükümet’inden ve onun Başbakanı Seyit Cafer Pişeveri’den memnuniyetlerini dile getirmekten hiç kaçınmıyorlardı” diyor.

    Güney Azerbaycan Mili Hükümeti, İngiltere ve Amerika'nın desteğini arkasına alan İran Ordusunun müdahalesi ile 12 Aralık 1946’da son buldu. Kanlı olaylarla ortadan kaldırılan Türk Devleti’nin dağılmasından sonra yaşanan acılar dünya basınında geniş yer aldı.

    İran Ordusunun Generali Hüseyin Ferdust 3 bine yakın Türk’ün yalnız Tebriz’de hiç yargılanmadan idam edildiğini itiraf eder. Ancak bu rakam gerçeği ifade etmemektedir, gerçek sayı 20 bindir. Bunların dışında Güney Azerbaycan’da katledilen Türk sayısı 50 bindir. 70 bin kişi sürgüne gönderilmiş, bir o kadarda ağır cezalara çarptırılmıştır. Bütün olumlu gelişmeler baltalanmış baskılarla dolu yeni bir süreç başlatılmıştır. Azerbaycan Türkü’nün dilini, kültürünü, tarihini ve kısaca varlığını yok etme politikası, Pehleviler’in hâkimiyetinin sonuna kadar (1925-1979) devam etmiştir.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Birinci Pehlevi (1924-41) Döneminde Güney Azerbaycan

          Kategori: Azerbaycan

          Konuyu Baslatan: savalan

          Cevaplar: 2

          Görüntüleme: 2241


  2. #2
    GaRaGaN
    GaRaGaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    Eline Emeğine Sağlık...

  3. #3
    Gara Lele
    Gara Lele - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart

    allah kömeyin olsun

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş