Asıl Ermeniler Türklerden özür dilemelidir! Tehcir Yasası'nın içeriği http://www.turksolu.org/219/fotolar/ermeni_vahseti.jpg 1915 öncesi ve 1915 yılı olaylarında, bir tarafı mazlum, diğer tarafı cani gibi göstermek hangi insanlık kuralına uymaktadır? Bir tarafın acılarını paylaşırken diğer tarafın acılarını göz ardı etmek insanlık duygularının hangisi ile örtüşmektedir? Ermeni aydınlarının açıklamaları, onların hala kin, nefret ve husumet duygularıyla dolu olduklarını açık olarak

Bu konu 1375 kez görüntülendi 1 yorum aldı ...
Asıl Ermeniler Türklerden özür dilemelidir! 1375 Reviews

    Konuyu değerlendir: Asıl Ermeniler Türklerden özür dilemelidir!

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1375 kez incelendi.

  1. #1
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Asıl Ermeniler Türklerden özür dilemelidir!

    Asıl Ermeniler Türklerden özür dilemelidir!


    Tehcir Yasası'nın içeriği



    1915 öncesi ve 1915 yılı olaylarında, bir tarafı mazlum, diğer tarafı cani gibi göstermek hangi insanlık kuralına uymaktadır? Bir tarafın acılarını paylaşırken diğer tarafın acılarını göz ardı etmek insanlık duygularının hangisi ile örtüşmektedir? Ermeni aydınlarının açıklamaları, onların hala kin, nefret ve husumet duygularıyla dolu olduklarını açık olarak göstermektedir. Bu durumda ne yapacaksınız? Türk Milletinden özür dilemeyi de düşünüyor musunuz?

    Şimdi tarihi belgelere dayanarak tehcir sorununa ve öncesi olaylara gelebiliriz. Tehcir yasası, 27 Mayıs 1915 tarihinde Osmanlı Meclisi'nde kabul edildi. Yasa “Savaş zamanında hükümet uygulamalarına karşı gelenler için, asker tarafından uygulanacak önlemler hakkında geçici kanun” adıyla çıkarıldı. Yasanın birinci maddesi, Ordu, Kolordu ve Fırka komutanlarına: “Savaş zamanında hükümetin emirlerine, ülkenin savunulmasına karşı çıkanlara ve huzuru bozanlara, silahlı saldırı ya da silahlı direnişte bulunanlara önlem alma, saldırı ve direnişte bulunanları yok etme” yetkisi veriyordu. Yasanın ikinci maddesi, yine aynı komutanlara; “Savaş sırasında casusluk yaptıkları ve vatana ihanet ettikleri anlaşılan köy, kasaba ve şehir halkını tek tek ya da toplu halde başka yerlere sevk ve iskan etme” yetkisi veriyordu. Yasada özel olarak Ermenilerden söz edilmemektedir. Yasada belirtilen suçları işleyenler kim olursa olsun cezalandırılacaktır.

    Yasa tamamen Türk Milletini, Türk devletini ve kamu düzenini korumaya yönelik bir yasadır. Yukarıda söz ettiğimiz gibi, yasa metninde herhangi bir etnik grup ya da zümreden söz edilmemiştir. Yasa kapsamına giren Müslüman, Türk, Arnavut, Kürt, Hıristiyan Rum, Ermeni vatandaşlar yerlerinden alınmış ve başka yerlere iskan edilmişlerdir. Yasa kapsamına en geniş şekilde Ermeniler girdiğine göre, bu suçları toplu halde işlemişler demektir. Gelin biraz tarihin tozlu yapraklarını karıştıralım ve Ermenilerin 1915 öncesi neler yaptıklarına ve suç işleyip işlemediklerine kısaca bir göz atalım.

    “Ermeni Sorunu”, Ermeni terörü ile ortaya çıktı

    Ermeni sorunu, resmi olarak 1877- 1878 Osmanlı-Rus savaşından sonra gündeme gelmiştir. O güne kadar, Ermenilerle Türkler, kardeş gibi geçinmişler, hatta Türkler Ermenilere “Sadık-ı Teba” diyerek bazı vergilerden onları muaf tutmuşlardır. Eskilerin 93 Harbi dedikleri bu savaş müthiş bir felaketle sonuçlanmış, Ruslar İstanbul'a kadar gelmişlerdir. Kaybedilen milyon kilometre kare topraklarda binlerce silahsız, savunmasız Türk öldürülmüş, milyonlarca insan yerini yurdunu bırakarak Anadolu'ya doğru kaçmaya çalışmış, yarısından fazlası yollarda ölmüş, öldürülmüş, ancak çok az bir kısmı İstanbul'a ulaşabilmiştir. (Soykırım arayanların bu tarihteki olaylara bakmasını öneririm.)

    Osmanlı devletini derinden sarsan bu savaşın hemen sonrasında İsviçre'de yaşayan Ermeni, Avedis Nazarbekyan tarafından 1887 yılında Cenevre'de Hınçak (Çan sesi) adlı gizli bir Ermeni örgütü kuruldu. Bundan birkaç yıl sonra (1890) Rus Çar'nın yaveri Aleksandr İpsalanti tarafından desteklenen ve Rusya Ermenilerinden Kristapor Mikaelyan adında birinin başkanlığında, Rusya Ermenileri olan Stefan Zoran ve Simon Zavaryan tarafından Taşnak (Taşnaksutyun) adıyla gizli bir örgüt daha kuruldu.

    Bu iki örgütün kurulması Ermeni sorununun miladıdır. Sorunun başlangıcıdır. Yani, Osmanlı devletindeki esas Ermeni sorunu bu terör örgütlerinin kurulmasından sonra ortaya çıktı ve tehcire kadar uzadı. Bu terör örgütlerinin amacı, “Denizden denize Ermenistan” ya da “Büyük Ermenistan” devletini sosyalist düzende kurmaktı. Bu amaçlarına ulaşabilmek için, Osmanlı toprakları üzerinde ve başka yerlerde her türlü eylem yapılacak, bu amacı engellemeye yönelen kim olursa olsun yok edilecekti. Acımasız birer terör örgütü olan bu teşkilatlar, aldıkları kararları uygulamışlar, her türlü terörist eylemi (suikast düzenlemek, bombalamak, adam kaçırmak ve milliyeti ne olursa olsun karşı çıkanı öldürmek) gerçekleştirerek ve binlerce Ermeni ve Türk'ü katletmişlerdir.

    Terör örgütleri, kendilerine katılmayan ya da maddi ve manevi destek vermeyen, karşı çıkan Ermenileri de hiç acımadan katletmişlerdir. Bunun örneklerini yukarıda verdim. Ermeni tarihçi K.S. Papazyan, “Değiştirilmiş Vatanseverlik: Ermeni Federasyonu” isimli kitabında, Taşnak ve Hınçak çetecileri tarafından öldürülen Ermenilerin listesini vermiştir.

    Taşnak ve Hınçak çetecilerinin esas hedefi, onların ana vatanı saydıkları altı Osmanlı vilayetindeki Osmanlı halkıydı. Bu altı vilayette Sivas, Erzurum, Diyarbakır, Van, Bayburt ve Bitlis vilayetlerinde bir milyon Türk bu çeteler tarafından katledildi. Bu katliamın belgelerini biraz sonra sunacağım. Ermeni Tarihçisi Leon Arakel Babakhaniyan Taşnak ve Hınçak çetelerinin 1915 öncesi neler yaptıklarını şöyle anlatır:



    1887 yılında kurulan Hınçak örgütünün hemen ardından 1890'da üstte amblemi görülen Taşnak örgütü kuruldu. Bu iki örgütün kurulmasından sonra Ermenilerin Türklere yönelik sistemli yok etme girişimleri arttı.

    “Taşnak ve Hınçak liderleri yetiştirdikleri teröristlere hem Ermenilerin, hemde Osmanlı ve Azerbaycan Türklerinin arasında, şehirlerde ve köylerde kendileri için tehlikeli olabileceğine inandıkları insanları öldürme emri vermişlerdi. Bu teröristler Türklerin kanını dökmekte hiç tereddüt etmediler. Onlar, kendi yanlarına çekemedikleri ve para alamadıkları varlıklı Ermenileri de tereddüt etmeden öldürdüler. Yani, bu katiller sürüsü, şeytani emellerine ortak olmak istemeyen ve onları reddeden kendi insanlarını da acımadan öldürdüler.

    Şeytani emellerine ulaşabilmek için ‘Ölüm Çeteleri' adını verdikleri silahlı birlikler kurmuşlardı. Bu suretle Türkiye Ermenilerinin kaderi, bir avuç Rusya Ermenisinin ellerine teslim edilmiş oldu.

    Bu olay Ermeni tarihinin dönüm noktasıdır. Çok uzun sürecek kanlı olaylar, bundan sonra başlayacak ve bu kanlı olaylardan Ermeni kilisesi de bir araç gibi yararlanacaktır.” (Leon Arakel Babakhaniyan. Türk Ermenileri Devrim İdeolojisi Cilt:2, sayfa 642, Paris, 1. Baskı 1934, 2. baskı 1945)

    Babakhaniyan'ın kanlı olaylar dediği olaylara şöyle bir göz atalım:

    Tehcir'e giden süreç

    14 Ağustos 1896 günü, yirmi üç Taşnak üyesi Ermeni, İstanbul'daki Osmanlı Bankasını bastı. Kendilerine engel olmak isteyen jandarmalara ateş açtılar ve reisleri başta olmak üzere beş jandarma erini şehit ettiler. 21 Haziran 1905 günü padişah İkinci Abdülhamit'e Hınçak örgütü tarafından suikast girişiminde bulunuldu ve bu eylem sırasında yirmi altı asker şehit oldu. 21 Ocak 1915 tarihinde, Kafkasya Cephesine silah ve malzeme götürmekte olan askeri konvoya, Muş vilayetinin Kır Köyü yakınlarında Ermeniler tarafından saldırı düzenlendi. Yardım malzemeleri yağma edildi ve on altı asker şehit düştü. 12 Nisan 1915 tarihinde Erzurum'da Ermeni teröründen kaçan yüzlerce yaşlı, erkek, kadın ve çocuk dağlara çekilmiş ve soğuktan donarak ölmüştür. 26 Mayıs 1915 tarihinde Sina Cephesi'ne askeri malzeme götüren askeri konvoya Ermeniler tarafından saldırı düzenlenmiştir. Bu saldırı sonucunda malzemeler yağmalanmış ve on asker şehit edilmiştir.

    1912 ile 1916 yılları arasında Anadolu'da iki buçuk milyon Türk, Ermeniler tarafından şehit edilmiş, yüzlerce köy yakılmış, cephede savaşan askere arkadan saldırılar düzenlenmiş, götürülen yardım malzemeleri yağmalanmış, ülkenin işgali için düşmanla işbirliği yapılarak onlara yardım ve yataklık yapılmış, yol gösterilmiştir. Bütün bunlara karşı Osmanlı hükümeti, Ermeni ileri gelenleri ve kilise mensuplarına başvurarak bu tür eylemlerin durdurulmasını istemiş, fakat bu istek bir zaaf olarak algılandığı için kabul görmemiş ve eylemler daha geniş alanlara yayılarak arttırılmıştır.

    Bunun üzerine Osmanlı hükümeti, her hükümetin yapacağını yaparak “Savaş zamanında hükümet uygulamalarına karşı gelenler için asker tarafından uygulanacak önlemler hakkında geçici yasa”yı 27 Mayıs 1915 tarihinde Meclis'e sevk etmiştir. Yasa aynı gün kabul edilmiş ve 01 Haziran 1915 günü yürürlüğe girmiştir. Yasanın, kimlere, nasıl uygulanacağı birinci ve ikinci maddelerde belirtilmiş ve yasa gereği “Tehcir” uygulaması başlatılmıştır.

    Tehcir, büyük kısmı Kafkas ve Sina cephelerinin arka kısımlarını kapsayan Erzurum, Van, Bitlis, Sivas, Mersin ve İskenderun vilayetlerinden yapılmıştır. Urfa, Canik, Birecik, Aydın, Trabzon, Edirne, Çanakkale, İstanbul, İzmir, Bolu, Halep, Konya, Tekirdağ vilayetlerinde yaşayan Ermeniler, Katolik ve Protestanlar, hasta ve amalar, askerler ve aileleri, bazı tüccarlar, amele ve ustalar tehcirden ayrı tutulmuşlardır.

    Tehcire tabi tutulanlar, 438.758 kişidir. Bunlardan 382.148 kişi tehcir edildikleri yerlere varmışlardır. 56.610 kişi yollarda, hastalık, yaşlılık ve saldırılardan hayatlarını kaybetmişlerdir.

    Türkleri soykırımcılıkla suçlayanlar bir de bunları okusunlar

    Bu olayları araştıran, üzerinde yıllarca ciddiyetle çalışan, Ermeni dahil, yabancı, tarafsız bilim adamlarının konu üzerindeki görüş ve düşünceleri son derece önemlidir. ABD'deki “Ermeni Üniversitesinin rektörü ve Ermenistan Bilimler Akademisinin başkanı Prof. Hovannisyan”ın kitabından başka kitap okumayanlara, bu yazarların eserlerini hararetle öneririz. Belki biraz bilgi sahibi olurlar.

    “Biz hayatımızı Türk milletine borçluyuz. Türkler olmasaydı, bugün ne Ermeni milleti olurdu, ne de Ermeni medeniyeti…” (Torkum Stepanyan-Ermeni Tarihçi)

    “Türkleri herhangi bir vahşetle suçlayabilirler. Yalnız şunu rahatlıkla söyleyebilirim: Türkiye'nin çeşitli şehirlerinde meydana gelen Ermeni-Türk vuruşmalarından bana ulaşan bilgilere dayanarak şöyle bir kanaate ulaşıyorum; bütün kanlı işler Ermeniler tarafından başlatılmıştır ve zulmü yapan Ermenilerdir.” (Mayewski-Van ve Erzurum'daki Rus Başkonsolosu)

    “Türkiye Türkleri, geçen yüzyılda Ermenilerin yaptıkları zulüm ve kitle halindeki öldürmeler hakkında hiçbir şey bilmiyor. Aralarında meydana gelen vuruşmalar neticesinde ve tehcir olayında ölenler iki tarafın savaşının yasaya uygun sonucudur ki, soykırım sayılamaz.” (Pierre Dumon-Strasburg Doğu Bilimleri Araştırma Enstitüsü'nün Müdürü)

    “Ermeniler milli varlıklarını koruyabilmelerini Selçuklu ve Osmanlı Türklerine borçludurlar. Bizanslıların ya da başka bir Avrupa milletinin elinde kalsalardı, bugün Ermeni adı sadece tarih kitaplarında geçen bir ad olarak kalırdı.” (Levon Dabağyan-Ermeni Tarihçi)

    “Ermeni soykırım iddiaları ile ilgili gerçek şudur: Osmanlı hükümeti, Ermenileri soy kırıma uğratmak ya da yok etmek için hiçbir girişimde bulunmamıştır. Bunun tam aksi olmuş, Ermeni kilisesi ve Ermeni hükümeti el altından ya da açıkça günahsız Türklerin öldürülmeleri için çetecilere destek sağlamıştır.” (Samuel A. Weems-ABD'li araştırmacı)

    “Elime geçen belgelere dayanarak şunu rahatlıkla söyleyebilirim; Ermenilerin Anadolu'da soykırım yaptıkları açık bir gerçektir.” (Binbaşı O. Ryan-İngiliz istihbaratçısı)

    “Osmanlı hükümeti soykırım emri vermemiştir. Aksine, İçişleri Bakanlığının verdiği emrin son paragrafında kitlesel öldürme olaylarına yol açılmaması için uyarılar bulunuyordu.” (W. S. Edmonds-İngiltere Doğu Bölgesi Konsolosluk Subayı)

    “Avrupalıların, genel olarak tüm dünyanın bildiği tek şey Ermenilerin iddialarıdır. Birinci Dünya savaşının öncesinde ve savaş sırasında Ermenilerin ne kadar Türk öldürdüğünden kimsenin haberi yoktur.” (Joseph Lung-Eski NATO Genel Sekreteri)

    “Anadolu'daki Ermeni sorununu anlamak isteyenler, unutmamalıdır ki ‘Büyük Felaket (Tehcir)' Birinci Dünya savaşının neseb-i gayri sahih (anası babası bilinmeyen) bir çocuğu gibi Milli bağımsızlık isteklerinin sonucunda ortaya çıkmıştır. Yani, tehcirin öncesi vardır.

    O zamana kadar 2.5 milyon Türk'ün Ermeniler tarafından öldürüldüğünü tarihi belgeler çok açık olarak göstermektedir. Ermenilerin yoğun olarak yaşadığı vilayetlerde bir milyondan fazla Türk öldürülmüştür.” (Justin McCarty-ABD'li Tarihçi)

    “1912- 1915 yılları arasında Ermenilerin, kendi vatanı saydıkları altı vilayette bir milyon Türk'ü öldürdükleri unutulmamalıdır.” (1920 yılında Tehcir olayını araştıran 69 ABD'li bilimadamının kongreye sundukları raporun 97. sayfası)

    “Taşnakların soykırımından dolayı Ermenistan'da on bin civarında Türk kalmıştı” (Korkadyan, Ermenistan'ın Nüfusu: 1831-1931, sayfa: 137, Erivan 1937).

    (Rus nüfus kayıtlarına göre 1895 yılında 575.210 olan Azerbaycanlı Türk nüfusu 1920 yılında on binden aşağıya inmiştir. Yirmi beş yılda 565.000 insana ne oldu? Buhar olup uçtular mı?)

    1992 Şubat ayında Hocalı'da bine yakın savunmasız insanı vahşice katleden Ermeni çetelerinin başı, bugün Ermenistan devletinin başkanlık koltuğunda oturmaktadır. Daha önceki başkan Koçaryan da zalim bir çetecidir. Bunlara onlarca örnek verilebilir.

    Yani Ermeni terörünün arkasındaki güç, her zaman Ermeni devleti ve kilisesi olmuştur. Türkiye böyle bir şey (tehcir) yapmamalıydı, diyenlere ithaf olunur. Taşnak demek, terörist demek, Ermeni devleti demektir! Bu yüzden ABD'li araştırmacı Samuel A. Weems kitabının adını “Terörist Hıristiyan Devlet Ermenistan” koymuştur.

    Türk Milletinden özür dilemeyi düşünüyor musunuz?

    Bu açıklamalardan sonra “özür dileme” kampanyası başlatanlara şunları sormak hakkımızdır:

    Uzun yıllara dayanan husumet, kin ve nefret sonucu ortaya çıkan çeşitli terör olayları ve öldürmelerin sonucunda Tehcir olayı meydana gelmiştir. Tehcir olayından önce taraflardan biri, karşı taraftan 2.5 milyon insan öldürmüştür.

    Diğer taraf Tehcir'i gerçekleştirerek bu öldürme olaylarını durdurmuş ve vatandaşlarının can ve mal güvenliğini sağlamıştır. Tehcir sırasında belgelerin gösterdiği gibi tehcire uğrayanlardan 56.610 kişi yollarda ölmüştür. İki tarafında büyük acılar çektiği bu olaylarda, 1915 öncesi ve 1915 yılı olaylarında, bir tarafı mazlum, diğer tarafı cani gibi göstermek hangi insanlık kuralına uymaktadır? Bir tarafın acılarını paylaşırken diğer tarafın acılarını göz ardı etmek insanlık duygularının hangisi ile örtüşmektedir? Ermeni aydınlarının açıklamaları, onların hala kin, nefret ve husumet duygularıyla dolu olduklarını açık olarak göstermektedir.

    Bu durumda ne yapacaksınız? Türk Milletinden özür dilemeyi de düşünüyor musunuz?

    Aklıma gelmişken söyleyeyim; sizler bir yıl kadar önce İstanbul sokaklarını “Hepimiz Ermeniyiz!” diye inletenlerden değil misiniz? Eğer insanlık için Ermenilerden özür diliyorsanız, Ermeni olduğunuza göre -ki kendi ifadeniz- Ermenilerin öldürdükleri Türkler için Türk Milletinden de Ermeni milleti adına özür dilemek zorundasınız!..

    Sizler, özür dilemekten başka bir iş bilmeyen ve yapamayan aydıncıklarsınız…

    Sizler dikkate alınmayacak kadar zavallısınız. İmza kampanyanıza bir bakarsanız ne demek istediğimi anlarsınız. Size tavsiyem; aydın olmaya çalışın, çünkü; “ben aydınım” demekle aydın olunmuyor.

    Aydın olmanın gereğini yerine getirmeye bakın, yoksa bu millet sizi öyle bir aydınlatır ki, bir daha düşmanlarınızın değil, dostlarınızın da yüzüne bakamazsınız.
    (Sayı 219, 12/01/2009)



    kaynak
    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Asıl Ermeniler Türklerden özür dilemelidir!

          Kategori: Türk Soykırımı

          Konuyu Baslatan: AyMaRaLCaN

          Cevaplar: 1

          Görüntüleme: 1375

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  2. #2
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: Asıl Ermeniler Türklerden özür dilemelidir!

    Bu Yapilan Soykirimlar Özürle Kapanacak Bir Dava Deyil Kana Kan !!!
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş