Sahte ermeni soykırımı-türkçe DÜNYANIN VE İNSANLIĞIN GÜVENLİĞİ-HUZURU-BARIŞI İÇİN http://www.kokturkler.net/images/upload/855_41590_132811283430587_4693_n.jpg -TARİHİ GERÇEKLERDE ERMENİ SORUNU- ERMENİLERİN TÜRK,KÜRT VE KAFKASYALI MÜSLÜMANLARA YAPTIĞI KATLİAMLAR

Bu konu 1666 kez görüntülendi 1 yorum aldı ...
Sahte ermeni soykırımı-türkçe 1666 Reviews

    Konuyu değerlendir: Sahte ermeni soykırımı-türkçe

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1666 kez incelendi.

  1. #1
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Sahte ermeni soykırımı-türkçe

    Sahte ermeni soykırımı-türkçe


    DÜNYANIN VE İNSANLIĞIN
    GÜVENLİĞİ-HUZURU-BARIŞI İÇİN



    -TARİHİ GERÇEKLERDE ERMENİ SORUNU-
    ERMENİLERİN TÜRK,KÜRT VE KAFKASYALI MÜSLÜMANLARA YAPTIĞI KATLİAMLAR

    VE
    GÜVENLİ TEHCİR /GÖÇ OLAYI


    Hazırlayan :
    SERHAT KUNAR -Tarih araştırmacısı /Yazar - ANTALYA

    Destek veren Kurum ve Kuruluşlar
    KÖKTÜRKLER Tarih,bilgi kültür araştırmaları-Gönüllü Düşünce Platformu
    Bilgetürkler sivil araştırma platformu(NGO)
    -Antalya Dayanışma Platformu Sivil Toplum Örgütleri
    -Kuvva-i Milliyeciler
    -TÜRKBİR sivil toplum platformu



    ÖNSÖZ

    Bu kitap,
    Arşiv belgelerinin ışığında – duygusallıktan, propagandadan uzak, Akıl – Bilim ve insani değerlere bağlı olarak,
    TARİHİ GERÇEKLERİ,
    Tüm insanlığa ve Dünya kamuoyuna duyurmak için hazırlanmıştır.
    İNSANLIĞIN HUZUR VE GÜVENİ ADALETLE;
    ADALET İSE, DOĞRU VE GERÇEK BİLGİYLE SAĞLANIR.

    TÜRKLER ;
    - Gençlerini sevgi ve adalet hisleriyle yetiştiren,
    - Hakkı – Hukuku savunan ve uygulayan,
    - Dil – Din – Irk ayrımı yapmayan,
    - İnsani değerlere saygılı,
    ERGENEKONDAN BAŞLAYARAK
    Mevlanadan - Bektaşiye,
    İbn-i Sinadan – Ahmet Yeseviye
    Tüm insanları kucaklayan Asil Bir Millettir.

    Bu eser, ŞEHİTLERİMİZİN AZİZ ve ASİL RUHLARINA ARMAĞANDIR.


    ERMENİLERİN TARİHÇESİ

    A. BAŞLANGIÇTAN GÜNÜMÜZE ERMENİLER
    Tarihte ermeni adında bir millet yoktur.

    Batılı tarihçi ve bilim adamlarıyla hatta bazı ermeni yazarlar tarafından da, Ermenilerin etnik kökeni konusunda kesin bilgilerin olmadığı, Kıpçak, Türk, İrani, Arami, Süryani, Gürcü gibi kavimlerin karışımıyla oluştukları varsayılmaktadır. Gürcülere göre Ermeniler, Somehi Deda dan türeyen yani Somehi anadan türeyen güney Kafkasya halkıdır.
    Bazı Ermeni tarihçilerin iddia ettikleri Sasuni David türeyiş mitolojisi ise yakın zamana denk gelmekte olup, yöresel bir özellik taşımaktadır.
    Ermeni adı Aramice coğrafya adı olup ARMANİA dağlık – platolu bölge demektir. Ermenilerde kendilerini ermeni olarak nitelendirmezler. Ülkelerine HAYASTANİ/HAY ÜLKESİ, kendilerine de HAY derler. Ermeniler hep küçük topluluklar olarak başka kavimlerin coğrafyalarında azınlık olarak bulunup, karıştıklarından Hayastanın sınırları hiçbir dönem belli olmamıştır. Kendilerini mitolojik HAYK soyuna dayandırırlar ve aynı Kıpçak TÜRKLERİ gibi NUH oğlu YAFESin oğlu TOGARMAdan türediklerini iddia ederler.
    Bu iddia büyük bir olasılıkla Gürcü tarihi belgelerinde de anlatıldığı gibi Daryal Geçidinden güney kafkasyaya inen ve oradaki halklarla karışan 150.000 kişilik şamanist Kıpçak Türk boylarından alınmıştır.
    Bu Kıpçak Türkleri M.S 6.yy dan itibaren Gregoryan Kilisesi tarafından Hıristiyanlaştırılmışlardır. M.S. 7. yy başlarında ise Türk boylarından Memikoğlu komutasında Avşarlar Erivan bölgesine hakim olmuşlar ve Eçmiadzin Kilisesi tarafından kutsanarak Hıristiyan yapılmışlar, başbuğları Memikiyan adını alarak dağınık ermeni topluluklarını bir araya getirmiş ve ilk ulusal Ermeni kahramanı ilan edilmiştir.
    Bugün bile Ermenistanda Memikyan/Memikoğlu ulusal kahraman olarak tanınmaktadır. Günümüzde Ermeni kültür, folklor, müzik, mutfak, töre ve yaşayış tarzında açıkça Kıpçak Türklerinin izleri görülmektedir.
    Ermeni dili, Gürcü, Süryani, İrani ve Kıpçak Türk diyalekti özellikleri taşımaktadır.
    Ermeni alfabesinde bulunan 13 adet Göktürk harfi, Gürcü kilise dilinden harfler ile Süryani harfleri onların homojen bir halk olmadıklarının en açık göstergesidir. Bunun dışında Ermenilerin yaşadıkları her coğrafya da, özellikle soyadlarındaki Türkçe kelimelerde dikkat çekicidir.

    Ermeniler, tarihsel süreç içerisinde yaşadıkları her dönemde komşuları tarafından horlanmışlardır. Önce ARAMİLERin sonra sırası ile Asur, Süryani, Hitit, Kimmer, Makedon, Pers, Yunan, Bizans, Arap ve İranlıların egemenliklerinde yaşamışlar ve adı geçen unsurların kültürlerini alarak sentezlemişler ve böylece günümüz ermeni kültür ve yaşamını ortaya çıkarmışlardır.

    Tarihe bakıldığında Ermenilerin kendilerini en rahat ve güvenli hissettikleri dönemler Türklerle beraber yaşadıkları dönemdir.

    ÖNTÜRK boylarından Etrüskler, İskitler, Hattiler, Hititler, Hazarlar, Kıpçaklar, Selçuklular ve Osmanlılar dönemlerinde Türkler Ermenilerin yaşamlarını güvence altına alarak inanışlarına hoşgörü göstermişlerdir. Hiçbir baskı yapmamışlardır.
    Ermenilerde, Urfalı Matheus gibi din adamlarının da belirttiği gibi Türk sultanlarına kiliselerinde şükran duaları etmiştir. Ayrıca Kuzeydoğu Anadoluya gelen Alpaslan komutasındaki Türk ordularını sevinçle ve kurtarıcı olarak karşılamışlar ve Türklerle birlikte Bizansa ve diğer düşman unsurlarına karşı mücadele etmişlerdir.
    Tarihsel süreçte Ermenilere en büyük kötülükler kronolojik sırayla önce Persler tarafından uygulanmış ve Ermeniler Zerdüştlük ile ateşperestliğe inanmaları için zorlanmışlardır. Daha sonra Makedon orduları ve büyük İskender, Doğu Anadoluda kendine direnen ermeni gençlerini zorla tutsak alarak asker yapmışlar, halkı sindirmeye ve yok etmeye çalışmışlardır.

    Hıristiyanlığın çıkışından sonra ise kendi Gregoryan kilisesini kuran Ermeniler, en büyük katliamı ayrı bir kiliseye bağlı olan Bizanslılardan görmüşlerdir.
    Doğu Roma imparatorluğuna bağlı Yunanlılar, Ermenileri Türkler Anadoluya gelene kadar defalarca katletmiştir ve onları Toros Dağlarının tepeleri, Doğu Anadolu Dağ silsilesinin çorak yamaçlarına, kuzey Kafkasyaya, Kırım Azak Denizi ve kuzey Karadeniz kıyılarına kadar sürmüşlerdir. Ne zamanki 1071 yılında Bizans ordusu Türklere karşı yenilince Ermeniler o günü bayram ilan etmişlerdir.

    En büyük ermeni katliamı Bizanslıların Malatya ve çevresindeki 150.000 Ermeniye yaptığı katliamdır (9. yüzyıl sonu).

    Türk Selçuklu ve Türk beylikleri döneminde ise başlayan haçlı seferlerinde zorla Katolik yapılan Ermenilerin dışında direnen Ermeniler Türklerle beraber haçlılara karşı koymuşlardır.

    Doğu Roma imparatorluğu tarafından Karadeniz kıyıları, İran ve Kuzey Kafkasyaya sürülen Ermeniler Osmanlıların bu bölgelerin fethinden sonra bugünkü Türkiye coğrafyasına getirilmişlerdir.
    Anadolunun ücra dağ platolarında yaşayanlar ise 1453 İstanbulun fethinden sonra başta İstanbul olmak üzere bugünkü Türkiyenin büyük şehirlerine getirilmiş ve kendilerine her türlü haklar tanınmıştır. Hatta İstanbuldaki Ermeni Patrikhanesi Osmanlı padişahı Fatih Sultan Mehmetin teşviki ve maddi katkılarıyla kurulmuştur. Osmanlı döneminde en iyi vatandaş olarak kabul edilen ve her türlü göreve çekinmeden-güvenle getirilen Ermeniler tarihlerinin en parlak ve huzurlu günlerini bu dönemde Osmanlı İmparatorluğu tebaası iken yaşamışlardır.
    Ancak, Osmanlı da hakim ve yönetici sınıflardan biri olan Ermenilerden bazıları maalesef imparatorluğun çöküş sürecinde bu kadar hak elde ettikleri devlete, millete ve toprağa ihanet ederek emperyalistlerle işbirliği yapmışlardır.
    Ayrıca bir kısım Ermeni de bu dönemde gelişen egemen güçlerin mezhebi olan Protestanlığı ve Katolikliği kabul ederek önce kendi Gregoryan Ermenilerini sonra komşuları olan TÜRK – KÜRT ve diğer Müslüman unsurları çete örgütleri kurarak katletmeye başlamışlardır.

    Bu hem ermeni milletinin hem de Türk ve Kürtlerin düşmanı olan bir kısım Ermenilerin, İngilizlerin ve Fransızların teşviki ile kendilerini, güya ermeni milletinin öncü savaşçıları olarak ilan ederek Ki bu Anadoludaki Ermenilerce onaylanmamıştır TAŞNAKSUDYUN çete örgütünü kurmuşlar ve işgalci emperyalist kuvvetlerle birlikte onların üniformalarını giyerek insanların etnik kökenine bakmaksızın KATLİAMLARA ve YAĞMALAMAYA başlamışlardır.
    Çarlık Rusya etkisindekiler ise HINÇAK çete örgütü etrafında toplanmışlardır. Bu örgütlerin işbirlikçi Ermenileri vatanını savunan Türk, Kürt ve Müslüman orduları sabotaj ve taktiklerle arkadan vurmaya başlamış, Türk köylerinde çocuk, yaşlı ve kadınları öldürüp, katletmişlerdir.
    Bu unsurlar, Emperyalist kuvvetlerin yenilerek Türkiyeden geri çekilmesi üzerine kendileri de emperyalistlerin savaş gemilerine binerek Fransa, İngiltere, İtalya, A.B.D. Rusya ve Latin Amerika ülkelerine kaçmışlardır. İşte bugün feryat – figan ederek Türklere saldıran, uzlaşmayan, yalan ajitasyonlarla soykırım iddia ve bahanesi ortaya atan ermeni diasporası bu HAİN, kaçak, vatanı satan, işbirlikçi bir kısım Ermenilerin torunlarıdırlar.
    Bu hainlerin atalarının yaptıkları vahşetten sonra insanlık adına söyleyecek haklı hiçbir sözleri yoktur.
    Günümüzde ise ; Dünyaya yayılmış hain Ermenilerin torunlarının bazıları aklıselime gelmelerine rağmen, bir kısmı dedelerinden aldıkları genetik hainlikleri devam ettirmektedirler.
    (Eşcinsel bir ingiliz gizli servis ajanı.Eşcinsel ilişki teklif ettiği kudüs komutanından ret cevabı alınca bu arzusunun araplarca karşılanması üzerine -Azılı bir Türk Düşmanı-olan ve kadınlık yaptığı arap şeyhlerini ve bedevilerini Türklere karşı bir maharetmiş gibi kışkırtan ve bugün bile ortadoğu ile arap ülkelerinin açmazının sorumlusu olan Lawrance adlı kişi.Daha sonra Londra da sapıklıklarına devam ederken bilinmeyen kişilerce işkence edilerek öldürüldü!!!)
    Bu hain, uzlaşmaz ve emperyalizmin işbirlikçi uşağı Ermeniler, bulundukları ülkelerde her fırsatı değerlendirerek geldikleri konumları Türkler aleyhinde kullanıp Arabistanlı Lawrance (Gece Yarısı Ekspresi) (Ararat) gibi Türk aleyhtarı filmler yaparak insanları yalan haber ve hayali uydurma senaryolarla yanlış bilgilendirmektedirler.
    Bu işbirlikçi hainler başta A.B.D., Fransa, İngiltere, Latin Amerika ülkeleri olmak üzere Ortadoğu ülkeleri, İran ve Almanyada siyasi partileri, Devlet Başkanlarını, bakanları, milletvekillerini, valilerini ve diğer görevlileri çeşitli yöntemlerle kandırıp, etkileyerek parlamentolarından Türklerin aleyhine kararlar aldırmışlar ve aldırmaya da devam etmektedirler (örnek ; Fransada –CRDA-,Papazyan,Toranyan,Kebadjian,Deveciyan ve ABDde faaliyet gösteren ANCA Taşnak Sutyunun ABD kolu).
    Dün olduğu gibi bugünde Ermenileri kendi çıkarları için kullanmaktan çekinmeyen ve Ermenileri Türklerin karşısına çıkaran maskeli emperyalist sömürgeci devletler gerek kendi ülkelerinde gerekse işbirliği yaptıkları ülkelerde Ermenileri destekleme adına geçmişte kendilerinin yapıp uyguladıkları katliamları unutarak insanlığın yüz karası YALANCILIK ANITLARI yaparak yüzsüzlüklerini, sahtekarlıklarını şehirlerinin meydanlarında sergilemektedirler.
    Ermeni diasporası ve Ermenistan ;
    1862 yılından itibaren başta Çarlık Rusyası, İngiltere ve Fransa olmak üzere bugünde bu ülkeler ve ABD tarafından YALAN ve SAHTE BİLGİLERLE kandırıldığını, kullanıldığını ve Türklere karşı kışkırtıldığını, en önemlisi de bu ülkeler yerine Türklerle savaş yaptığını ayrıca emperyalist ve işbirlikçi ülkeler tarafından hazırlanıp yayınlanan kitapların propaganda materyali olduğunu, gerçek bilgi ve belgelerle yazılmadığını, kitaplardaki olay-şahıs haberlerinin yalan ve hayal mahsulü olduğunu bildiği için Türk Tarihçilerin yaptığı Belge ve Arşivlerin Karşılıklı Görüşmeye Açılması çağrısını kabul etmemektedir. Yalanla, iftirayla sorun çözülmez.
    Türk sivil toplum örgütleri olarak bizler, tarihi gerçekler ve belgelerle konuşuyoruz. Dünya kamuoyu ile uydurma Ermeni soykırımını parlamentosundan geçirip tanıyan devletleri somut belgelerle ispata davet ediyoruz. Aksi halde bunu kabul eden devletlerin insanlık tarihinin en büyük sahtekarlığına ortak olacağı uyarısını yapıyoruz. Ermeniler lehine kasti yalanları bilerek ve isteyerek tanıyıp aksi düşünceleri insanlık hukuka aykırı olarak düşünce cezası uygulayan ülkeler ile bu iftiraları çeşitli platformlarda dile getiren diplomat, siyasetçi, yazar, gazeteci gibi Türk karşıtlarını iddiaları derhal ispatlamaya ve delil göstermeye çağırıyoruz. Aksi halde, kendilerini hangi ülke veya hangi konumda insan olurlarsa olsunlar yalan ve iftira ile katillerle işbirliği ve yataklık suçundan başta Birleşmiş Milletler olmak üzere İnsan Hakları Mahkemesine şikayet edeceğimizi ve cezalandırılmalarını isteyeceğimizi bildiririz. Ayrıca, Türkiye ile her türlü işbirliğine girmek isteyen ülke, kurum ve kişilerin bazı çeteci Ermenilerin Türklere yaptığı hainlik ve katliamları onaylamasını bekliyoruz. Bu konuda en küçük bir taviz vermemiz söz konusu değildir.
    Bugün Türkiyede yaşayan Ermeniler ise; emperyalist işbirlikçi güçlerle işbirliği yapmayan, vatanını işgalcilere karşı Türklerle birlikte savunan ve hatta ermeni Taşnak örgütü tarafından dedeleri – neneleri öldürülmüş olanların torunlarıdırlar. Bu nedenle Türkiyede yaşayan Ermeniler Osmanlı döneminde olduğu gibi Türkiye Cumhuriyeti devletinin eşit ve has vatandaşlarıdır.
    T.C. vatandaşı Ermenilerin ataları içinde emperyalist güçlere karşı verilen kurtuluş savaşı sırasında Çanakkalede – Sakaryada Kuvva-i Milliye içinde görev alan gerçek vatanseverler bulunmaktadır. (PANDİKYAN, TERZİYAN, HOGASYAN,Yakın tarihte ABDde hayatını kaybeden ve Türk kolyesini boynundan çıkarmayarak Türk mezarlığına gömülen Edward Taşcıyan ve 1962 de ilk Türk roketini yapan ve Türk olmaktan gurur duyduğunu anlatan Kirkor Divarcı gibi).
    T.C. Vatandaşı Ermenilerin geçmişteki isyan ve olaylarla ve de çeteci Ermenilerin faaliyetleri ile ilgisi yoktur.
    Bu vatanın ekmeğiyle büyüyen ve onun hakkını kanlarıyla – canlarıyla işgalci emperyalistlere karşı savaşarak ödeyen her dil – din, renk ve ırktan vatandaşlarımızı takdir ve şükranla anıyoruz.
    OSMANLI İMPARATORLUĞU DÖNEMİNDE ERMENİLER

    B. Osmanlı imparatorluğu döneminde Ermeniler:
    19 y.y. endüstri devrimi neticesinde gelişen emperyalist zihniyet dönemin Çarlık Rusya, Avrupa burjuvasının teşviki ve Siyonist Yahudilerin kışkırtması ile Ortadoğunun petrol – zift ve madenlerini ele geçirmek istemiştir. Bunlar Siyonistlere Siyon dağı etrafında bir ülke kurmak için Osmanlının iç işine karışıp, Osmanlı tebaasını kışkırtmasaydı dili – dini ne olursa olsun İNSANLIK eziyet görmez, zulmü, savaş ve ölümü yaşamazdı.
    Osmanlı imparatorluğundaki bütün ayaklanma ve isyanların ortak özelliği; Osmanlı ülkesini bölüp parçalamak isteyen başta çarlık Rusyası olmak üzere İngiltere ve Fransa gibi ülkeler tarafından planlanması ve kandırılan, satın alınan işbirlikçilerle birlikte gerçekleştirilmiş olmasıdır.
    Nitekim, işgalci ve emperyalist zihniyetteki güçlerin teşviki ile katliamlara başlayan, TAŞNAKSUDYUN ve HINÇAK Ermeni çeteleri; yalnız yüzlerce yıldır dostluk içinde bir arada yaşayan Türk – Kürt ve Müslümanları öldürmekle topraklarına, el koymakla ve kadınların ziynetlerini almak için onları kesmekle yetinmemiş aynı zamanda kendi soydaşı olan Ermenileri de katletmişlerdir. İşgalcilerle işbirliği yapmayan ve ülkesine ihanet etmeyen Ermenilerin büyük çoğunluğu Türk, Kürt ve diğer Müslüman komşularına katliam yapmadıkları için bizzat ermeni TAŞNAKLAR tarafından vahşice öldürülmüşlerdir.
    İsyan ve olaylara Osmanlı toprağında yaşayan Ermeniler katılmamıştır. Edmando de Amicisin Seyahatnamesinde de belirtildiği gibi Osmanlı İmparatorluğu döneminde Ermeniler, devletin en üst kademelerinde, sarayda ve en önemli görevlerde bulunuyorlardı. Osmanlının has ve eşit tebaası idiler.
    Nitekim bir çok Ermeni, Osmanlı Devletinde dışişleri, maliye, ticaret, ulaştırma bakanlığı gibi görevlerde bulunmuş ve valilik, Belediye Başkanlığı yapmıştır.
    Ayrıca Ermeniler dinsel, ekonomik, toplumsal ve kültürel baskılardan uzak REFAH içinde yaşıyorlardı. İbadet, eğitim ve içişlerinde tamamen serbesttiler.
    Hatta Amicis, Ermenilerin Türkler gibi giyinip, onlar gibi davrandıklarından ve Türklerden ayırt edilemediklerinden bahsetmektedir.
    Ermeni asıllı 29 paşa, 22 Bakan, 33 Milletvekili, 7 Büyükelçi, 11 Başkonsolos ve konsolos, 11 Üniversite öğretim üyesi ve 41 yüksek rütbeli memurun Osmanlı hükümetinde bu makamlara atanması, meselenin Ermeniler tarafından ne denli tek taraflı sergilendiğinin ve de Türk tarihindeki hoşgörü ve adaletin kavranması açısından açık bir göstergedir.


    İKİNCİ BÖLÜM
    ARŞİV BİLGİ VE BELGELERİYLE TARİHİ GERÇEKLER
    A. ERMENİLERİN YAPTIĞI KATLİAMLAR
    1. 24 Nisan 1915de ne oldu?
    Tehcir (göç) kararı neden alındı.
    2. Ermenilerin isyan ve olayları.
    3. Ermeni HAGOP SİVASLİYANın sözleri.
    4. Patrik Şinosık Kalusyanın açıklaması.
    5. İngiliz Arnold Joseph Toynbeein açıklaması.
    6. Osmanlı – Ermeni nüfusu.
    7. Ermenilerce öldürülen Türk diplomatları.
    8. Ermeni katliamının fotoğrafları.

    B. SONUÇ
    C. YARARLANILAN KAYNAKLAR

    24 NİSAN 1915DE NE OLDU?
    TEHCİR (GÖÇ) KARARI NEDEN ALINDI?
    Çarlık Ruslarıyla işbirliği yapan bir kısım Ermeniler, İngilizlerin ve Fransızlarında desteğini alarak kurdukları dernek – cemiyet ve komiteler vasıtasıyla Osmanlı toprağında refah içinde yaşamalarına rağmen Ermenileri kışkırtarak Osmanlı imparatorluğuna isyan ettiler. Ermeni çete faaliyetlerinin Osmanlı İmparatorluğunu parçalamak isteyen emperyalist ülkelerin kışkırtmasıyla ve teşviki ile başladığını birçok yabancı yazarlar da ifade etmektedirler.
    İşbirlikçi Ermenilerin çıkardığı olaylar ve isyanlar Osmanlı devletinin en zayıf zamanına rastlar. Bunlar, hükümetin güçlükler içinde çırpınmasını fırsat bilmişlerdir. (Rus generali Maslowski kitabında; Türkiyede 1890 yılına kadar bir ermeni eylemi yoktu. Türkler Ermenilerle aralarında hiçbir ayrımı gözetmezler ve asla kötü bir his beslemezlerdi. 1890 yılında Londrada bulunan ermeni ihtilal komitelerinin kışkırtmalarıyla Bitlis bölgesinde Ermenilerden oluşan bir grup, yerli Türk ve Kürt halklarına saldırmıştır.
    Böylece ermeni sorunu başlamıştır. Ermenilerin silahlanarak en bunalımlı zamanlarda devlet ve millete karşı gösterdikleri nankörlük, kuşkusuz Türkler ve Kürtler arasında da düşmanlık duygularının doğmasına etken olmuştur. Bunun sorumluluğunu Türk ve Kürtlere yüklemek kesinlikle doğru olmaz. Asıl sorumlular Ermeniler ile Ermenileri silahlandıran ve kışkırtanlardır demektedir.
    Ermeniler; 1890 yılı ile 1919 yılları arasında Türk – Kürt ve Müslüman kasaba ve köyleri basarak insanları vahşice katledip her türlü işkenceyi yapmak suretiyle Türkleri ve Müslümanları öldürmüşlerdir. Alınan insani tedbirlere rağmen Türklere pusu kurup, silahsız insanları öldürmeye acımasızca devam etmişlerdir. Devlet nizamına karşı gelmişlerdir. İşbirlikçi Ermenilerin isyan ve vahşice katliamlarına rağmen Osmanlı İmparatorluğu soğuk kanlılığını koruyarak gerek Türk ve Müslümanların gerekse tebaası olan Ermenilerin can ve mal güvenliğini sağlamak ayrıca orduları Çarlık Rusyası ile savaşırken ihanet uğrayıp kendi topraklarında arkadan vurulmayı önlemek için vatanını savunmak ve ülkesindeki tüm sivil halkın can ve mal güvenliğini temin etmek maksadıyla devletin varlığını tehlikeye sokan Ermeni çete ve komite merkezlerinin kapatılması ve komitacıların dağıtılması kararı aldı. 24 Nisan 1915.
    Ancak Komitacı çetelerin eylemlerine devam ederek katliam ve yağma yapmaları üzerine Osmanlı hükümeti insani çare olarak savaş bölgelerinde ki halkın yine Osmanlı toprağı olan güvenli bölgeleri gönderilmesi ile ilgili sevk ve iskan kanunu 27 mayıs 1915 tarihinde çıkararak TEHCİR (göç) uyguladı.
    Lütfen Dikkat ! Tehcir (göç) kararı, Osmanlı imparatorluğunun birinci dünya savaşına katıldığı 11 kasım 1914 tarihinden ve Ermenilerin düşmanla işbirliği yaparak çıkardığı isyanlardan, yaptığı vahşi katliamlardan sonra ülke güvenliği ile vatandaşlarının canını – namusunu koruması maksadıyla alınmıştır. Bu dönemde 1,5 milyon Ermeni katledildiği uydurma senaryosunun doğru olması mümkün değildir. Çünkü güney Kafkasyadaki Rus orduları generali Minorsky nin anılarında açıkladığı belgelerde o dönemde tüm Osmanlı topraklarında yaşayan Ermeni sayısı 1,3 milyon civarında olup, göç ettirilen Ermenilerin sayısı bu miktarın yarısı kadardır. Göç ettirilen Ermenilerin başında güvenlik için Osmanlı askerleri bulunmaktaydı. Gözlemci olarak ABD Hemşire Örgütü ve İngiliz Kızıl Haçı vardı. Bunların kayıtlarında herhangi bir Türk veya Kürtlerin Ermenilere katliam yaptıkları görülmemektedir. Ancak göç sırasında salgın hastalıklardan (kolera, tifüs v.s.) ve açlıktan bir kısım insanın yaşamını yitirdiği, diğer büyük çoğunluğun ise Irak, Suriye, Lübnan ve hatta İrana canlı olarak ulaştıkları belirtilmektedir. Aynı dönemde doğu Anadolu, Irak çölleri, güney Kafkasya, Balkanlardan göçen Osmanlı tebaası Türk, Kürt ve Müslüman insanların salgın hastalık ve benzeri savaş şartlarından ölen sayısı 2 milyon civarındadır. Bu türlü güvenlik amacıyla yapılan göçlerin ve yer değiştirmelerin dünyada sayısız örneği mevcuttur. Tehcir (göç) uygulaması ilk uygulayan Osmanlı değildir. Türk ve Ermenilerin savaşın cephe şartları, salgın hastalıklar ve açlıktan öldükleri bir gerçektir.
    Osmanlı imparatorluğu; din – dil – ırk ayrımı yapmayan insan hakların saygılı dünyanın en hoş görülü ve topraklarındaki dini otorite ve merkezleri koruyan, maddi – manevi destekleyen ve tebaasındaki tüm insanları sevgi ile koruyan bir imparatorluktur.
    Ayrıca bilinmesi ve Osmanlı İmparatorluğu ile ilgili bir değerlendirme yaparken göz önünde tutulması gereken çok önemli husus ise ; Osmanlı İmparatorluğu yönetimindeki başta Ermeniler olmak üzere Yunan, Yahudi, Sırp, Hırvat, Makedon, Bulgar, Arnavut, Gürcü, Cezayirli, Mısırlı ve diğer milletlerden insanların din ve soy ayrımı yapmadan imparatorluğun en üst kadrolarında görev almalarıdır. Bu insanlar imparatorluk işinde başbakan, bakan, milletvekili, konsolos, vali, kaymakam olmuşlardır. Öyle ki birinci Dünya Savaşı sırasında Anadoludaki vali ve kaymakamların çoğunluğu ermeni idi. Osmanlıya sadık bu Ermeni vatandaşlar bizzat soydaşları olan komiteciler tarafından öldürülmüştür.
    1.Dünya savaşı sonrasında gerçekleşen Sevr anlaşmasında Osmanlı imparatorluğunun parçalanması esnasında Ermeni Terör örgütü İŞGALCİLERE YARDIM ETTİĞİNİ VE SAVAŞTA TARAF OLARAK TÜRKLERİ KATLETTİĞİNİ bizzat yazılı bir dilekçe ile İtilaf devletleri komiserliğine sunmuş ve BU ANLAMDA YAPTIKLARI CİNAYET VE KATLİAMLARIN KARŞILIĞINI GANİMET OLARAK İSTEMİŞLERDİR.İlginç olan şudur ki;Hiçbir Ermeni örgütü bu Sevr Anlaşması ve daha sonra yeni Türkiyenin kurulduğu Lozan anlaşmasında HİÇBİR ŞEKİLDE BİR ERMENİ KATLİAMINDAN SÖZ BİLE ETMEMİŞLERDİR.Çünki BÖYLE BİR KATLİAM YOKTUR.Aksine yalnızca ERMENİ TERÖR ÖRGÜTLERİ TAŞNAK ve HINÇAKLARIN Türk,Kürt ve Müslümanlara yaptıkları toplu cinayet ve yağmalar vardır.
    Yeni Türkiye devletinin de kurulan Ermenistan ile yaptığı Barış Anlaşmasında da herhangi bir katliamdan söz edilmemekte.Sadece tarafların savaşın acıların unutmaları tavsiye edilmektedir.Yani Ermenilerin katledildikleri iddiası temelinden YALAN ve büyük bir İFTİRADIR.Bunun en güzel ispatı Ermenistanın ilk Cumhurbaşkanı olan Ovanes Kaçaznuni 1923 yılında yapılan Taşnak partisi genel kurulunda yazılı olarak ifşa etmiş ve bu raporunda kendilerinin emperyalist güçler tarafından kandırıldırıldıklarını ve savaşın olağanüstü ortamı içinde türk,kürt ve ermenilerden karşılıklı olarak hastalık,açlık ve savaş içinde ölümler olduğunu ve türklere bu ihaneti asla yapmamaları gerektiğini açıklamıştır.

    TÜRKLERİ VAHŞİCE KATLEDEN ERMİNİLERİN İSYAN VE OLAYLARI
    Ermeni Hınçak Komitesinin kurulması
    Ermeni Taşnaksudyun Komitesinin Kurulması
    20 Haziran 1890 Erzurumun İsyanı
    15 Temmuz 1890 Kum kapı Gösterisi
    1829-1893 Merzifon, Kayseri, Yozgat Olayları
    8 Ağustos 1894 Birinci Sason İsyanı
    16 Eylül 1895 Zeytun (Süleymanlı) İsyanı
    18 Eylül 1895 Babı ali İsyanı
    21 Eylül 1895 Trabzon Olayı
    1895-1896 Birinci Van İsyanı
    14 Ağustos 1896 Osmanlı Bankası Baskını
    13 Nisan 1904 İkinci Sason İsyanı
    21 Temmuz 1905 II. Abdul Hamite Suikast
    14 Nisan 1909 Adana İsyanı
    30 Ağustos 1914 Zeydun (Süleymanlı) İsyanı
    19 Nisan 1915 İkinci Van İsyanı
    24 Nisan 1915 Ermeni Komite Merkezlerinin Kapatılması ve Üyelerinin Dağıtılması
    27 Mayıs 1915 Güvenlik ve Göç Ettirme Kanunun Çıkartılması
    Haziran 1915 Şebinkarahisar İsyanı
    1915 Bursa,İzmit,Adapazarı,Adana, Urfa, Fındıkçık,Musa dağı olayları

    ERMENİ GAZETECİ VE YAZAR HAGOP SIVASLIYANIN SÖZLERİ
    (Milliyet Gazetesi, 23 Şubat 1976 gün ve 10166 sayılı nüsha )

    Ben Anadoluda 1915 yılında meydana çıkan olayların Türklerle Ermenilerin birbirlerini sevmemesinden ileri geldiğine inanmam.Yüzyıllar boyunca birbirleriyle beraber yaşamış, içli dışlı olmuş, yemesi, içmesi, müziği, oyunu aynı olan kişilerin nedenleri ne olursa olsun birbirleriyle geçinememesini doğru bulmam.Olaylara birinin veya ötekinin sebep olduğu tartışmasını da olanaksız bulurum.
    Eğer bu iki unsur tek başlarına olsaydı birbirlerine bu kadar fazla kötülük yapmalarına olanak yoktur.Dış güçler, bunların ikisini de zaman zaman aksi yollarda harekete geçirmiş; taraflarda maalesef bu etkinin altında kalmış ve olayları oluşturmuştur.1915teki dış kışkırtıcıların İngiltere, Almanya ve Rusya olduğu söylenebilir. Fakat birinci planda herhalde İngiltere ve Almanya vardır.
    İngilizler, Fransızlar ve hatta Amerika Türkiye üzerindeki amaçlarını bir an evvel ulaşmak için, Doğuda bir çok karışıklıklara dayanarak Türkiyeyi itham edici bir hava yaratma çabası içinde olabilirler. Böyle bir hesap yapıldığı zaman dıştaki kuvvetlerin şunun veya bunun yanında olması doğaldır.Bunlar kendi politikalarını yürütmek için bir gün bunun, yarın ötekisinin yanında olabilirler.
    Hiçbir zaman Türkiyedeki Ermeni asıllı vatandaşlara baskı yapılıyor diye söylenemez ve düşünülemez. Dışarıdaki Ermeniler ezilmişlik duygusuyla karşı fikirlere sahip oluyorlar.görüldüğü gibi gerçek bilgi ve belgelerle yazan, konuşan her insan ister ermeni olsun ister herhangi bir milletin mensubu olsun doğruları görüyor. Gerçek bilgi ve belgelerle yazan konuşan her insanın söylediği söz şudur ; Türkler Ermenilere KATLİAM YAPMADI. Ermeni diasporası ve işbirlikçi Ermeniler YALAN söylüyorlar. Gerçek, bazı Ermenilerin söylediği gibi değildir. Ermeni diasporası Emperyalistlerin oyununa geliyor. Emperyalist ülkelerin tetikçiliğini yapıyor. Ayrıca Ermenistan dışında ki Ermeniler varlıkları devam ettirmek ve bulunduklar ülkede söz sahibi olmak için Türklere saldırmaktadırlar. Ermeni diasporası varlığı ve yaşamının devamını Türk düşmanlığına borçludur. Ermeniler Türk düşmanlığı yapmak için düşmanımın düşmanı dostumdur diyen bazı Türk düşmanı ülkeler tarafından desteklenmektedir.
    Emperyalist ülkelerce hazırlanmış kitaplar YALAN bilgi ve belgeler ihtiva eden propaganda amaçlı SİYASİ kitaplardır.

    İstanbul Ermeni Patriği Baş Piskopos Şinork Kalusyanın 6 Şubat 1967 ve 4 Nisan 1967 Tarihlerinde devam eden Ermeni Olaylarına Karşılık Dünya Kamuoyuna Yaptığı Açıklama

    Biz, Türk vatandaşı olarak,Türkiyeyle ilgili her konuda, ancak vatandaşımızın çıkarlarına uygun olarak hareket ederiz,Yalnız Amerikada değil nerede olursa olsun, Türkiye aleyhindeki herhangi bir hareket kuşkusu bizi üzer.İnsanlar bugün, geçmişe değil geleceğe bakmak zorundadır. İnsan olarak kardeşçe yaşamak hepimizin amacı olmalıdır. Gerek şahsen gerek cemaat olarak bizler, vatanımıza bağlıyız.Vatandaşımızın kalkınması ve refahı için dua ederim.Bugün Ermeni sorunu diye bir şey kalmamış olup, olaylar tarihe mal olmuştur. Bu gibi girişimleri hem üzüntü ile karşılar hem kınarım.
    Montebello Şehrinde dikilecek anıt için Rusyadaki Ermenilerin Ermeni Patriğine bağlı olan Amerikanın Kaliforniya Ruhani Dairesi Başkanlığına 21 Ocak 1967de bir ikaz telgrafı çektim. Cemaatimde benim fikrimdedir ve böyle bir hareketi uygun bulmamaktadırlar.
    Görüldüğü gibi, bütün kötülüklerin yabancı kışkırtmalarıyla Ermeni Komitecileri ve bazı işbirlikçi din adamları tarafından yapıldığını bilen akıl ve mantık sahibi Ermenilerde Türk düşmanlığı yerine Türk dostluğu vardır.


    Gerçekleri gören Ermeniler bütün baskı ve kışkırtmalara rağmen Türkiyeyi, Türkleri ve Türkçeyi sevmekte ve ona gönülden bağlanmaktadırlar. Türkleri T.C.de yaşayan T:C vatandaşı Ermenilerle hiçbir sorunu yoktur. T:C vatandaşı Ermeniler Türklerin kardeşidir. Türkler T:C vatandaşı olan her dil, d,n ve ırktan vatandaşı ile ülkesinin bütünlüğü için birlikte mücadele eden, kederi de sevinci de paylaşan asil bir milletin mensubu olarak LAİK DEMOKRAT SOSYAL hukuk devleti ile bir bütündür.

    İngiliz ARNOLD JOSEPH TOYNBEEnin Açıklaması:
    Arnold Joseph Toynbee, birinci dünya savaşı sırasında İngiliz istihbaratının (MI 6)talimatıyla yaptığı mavi kitapta yer alan Türklerle ilgili iddiaların yalan olduğunu, Türklerin Ermenilere katliam yaptığını TEHCİR (GÖÇ) uygulamasının ise güvenlik için yapıldığını açıkca beyan etmiştir.
    Toynbee, Tanıdıklarının (Acguaintances Oxford Universirty Press 1967) adıyla yayınladığı hatıralarında Mavi Kitabın Propaganda maksatlı olarak kullanılmasından da üzüntü duyduğunu ifade ederek Böyle olacağını bilseydim yazmazdım demiştir.
    Toynbee, Hatıralar-Tanıdıklarım Klasik 2005 adlı kitabında Türk halkının Ermenilere asla kötülük yapmadığını belirterek Ermeni meselesinin dönemin siyasi şartları gereği propaganda malzemesi olarak gündeme taşındığını ifade etmiştir.
    Toynbee, Ermeni tehciri sırasında Ermeni halkına Türklerin ve Kürtlerin şiddet uygulamadığını, hatta savaş bölgesi dışına çıkarılan Ermenilere yolculuk sırasında ellerinden gelen iyiliği yaptığını belirtmiştir.

    Arnold Joseph Toynbee Kimdir?

    1889-1975 yılları arasında yaşayan Arnold Joseph Toynbee uzun yıllar İngiltere Kraliyet Enstitüsü Uluslar arası ilişkiler bölümünde yöneticilik yapmıştır, Birinci ve İkinci Dünya Savaşı esnasında İngiltere Dış İşleri Bakanlığı İstihbarat Dairesinde görev almış bir akademisyendir.
    İtiraflarında MAVİ KİTABI, Birinci Dünya Savaşı sürerken, İngiliz Hükümetinin kararı, avam kamarasının onayı ve asistanı olduğu İngiliz İstihbaratçı Lord Bryce talimatıyla yazdığını (1916 ) belirten Toynbee, kitabın siyasi maksatla kullanılacağını bilmediğini söylemiştir.
    Toynbeenin Mavi Kitabında katliamın canlı şahitleri diyerek ağızlarından olayları anlattığı kişiler (150) Ermeni TAŞNAK SUTYÜN komitesi (partisi) üyeleridir.
    Ayrıca 04 Ocak 1918 günü BAYBURTa yetimhane sorumlusu olarak gelen tıp öğrencisi TATYANA KARAMELİnin hatıralarında; yöredeki Rus drijan taburunun komutanı POPOFun Ermeni ARŞAK paşa çetesine kendi yetimhanesindeki çocukları ve şehirdeki insanları vahşice öldürttüğüne ve bir kısmının da taş mağara ve tandırlarda yaktırttığına şahit olup nasıl isyan ettiği açıkça anlatılmaktadır.

    OSMANLIDA ERMENİ NÜFUSU
    Ermenilerin yaşadıkları bölgedeki nüfus sayısı hakkında kesin bilgiye sahip değiliz.Çeşitli kaynaklar şu bilgileri vermektedirler.
    a-Trunbitenin 1900 yılında yayınladığı Eserde
    Memleket Ermeni Nüfusu
    Türkiyede (tamamında) 1.300.000
    İranda 50.000
    Rusyada 1.200.000
    Toplam: 2.555.000

    b-L.de Constenson, 1913 yılında Pariste bastırdığı eserinde Ermeni nüfusu:
    Memleket Ermeni Nüfusu
    Anadoluda 1.150.000
    Rumelide 250.000
    Rusya ve Kafkasyada 1.500.000
    İranda 150.000
    Mısır,Amerika ve diğer yerler 50.000
    Toplam: 3.100.000
    c-Rus Yazarı Selenoy; Erzurumdaki Rus askeri görevlisi ve konsolosu Korgeneral Tredderdan aldığı bilgiye göre Doğu Anadolunun dokuz vilayetindeki Ermeni nüfusunun 726.750 olduğunu söylüyor.
    d-03 Kasım 1869 tarihinde Fransız Parlamentosunda Denis Cochin ve Jauses tarafından verilen gensoruyu hükümet adına cevaplayan Hanotaux şöyle demiştir:Elimizdeki istatistiki bilgilere göre bütün Osmanlı memleketlerinde (Rumeli, Anadolu, Kafkasya gibi) Ermenilerin toplamı KESİNLİKLE üç milyon DEĞİLDİR.Ermeni nüfusun çoğunluk olduğu hiçbir vilayet, bir sancak hatta bir tek kasaba bile YOKTUR.
    e-Muhtelif kaynaklara göre Ermeni nüfusu;
    İngiliz yıllığına göre 1.056.000
    Osmanlı İstatistiklerine göre 1.295.000
    Revuede Parise göre 1.300.000
    H.F.B. Lynche göre 1.345.000
    Ludavic de Constensona göre 1.400.000
    Encylopedia Britanicaya göre 1.500.000
    Sonuç: Osmanlı İmparatorluğundaki toplam Ermeni nüfusu çeşitli kaynaklara göre (1.056.000 ile 1.500.000) arasında değişiyor.O dönemde bu nüfusun bir kısmı Suriyeye, Rusyaya, A.B.D.ye gittiğine yine bir kısmı olaylara karışmayarak Anadolunun batısında yaşamlarını devam ettirdiğine ve diğer bir kısmı da savaş şartlarında hayatını kaybettiğine göre öldürüldüğü iddia edilen Ermeni nüfusu miktarı tamamen YALANDIR.
    GERÇEK DEĞİLDİR. Bugünkü iddialar yalnızca DÜZMECE BİR SENARYODUR, SİYASİDİR.

    ERMENİ TERÖRÜ VE ERMENİLERCE KATLEDİLEN TÜRK DİPLOMATLARI
    1973 ile 1984 yılları arasında ERMENİ ASALA (Ermenistanın Kurtuluşu İçin Gizli Ermeni Ordusu) ve JCAG (Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları) örgütleri tarafından bir çok eylem yapılarak savunmasız Türk Diplomatları öldürülmüştür.
    Ermeni terör örgütlerinin gerçekleştirdiği cinayetlerin ve yaptıkları eylemlerin failleri olan teröristler bu cinayetlerin gerçekleştirildiği (Fransa, İsviçre, İtalya, Lübnan, Amerika, İspanya, İran, Belçika, İngiltere, Yunanistan, Kanada, Danimarka, Almanya, Hollanda,Portekiz, Avusturya, Avustralya, Irak, Sovyetler Birliği, Bulgaristan, Yugoslavya) ülkeler tarafından yakalanıp adalete teslim edilmemiştir. Göstermelik yakalananlar da bir süre sonra serbest bırakılmıştır. Serbest bırakılan bu katiller SSCB nin dağılmasından sonra Ermenistan Cumhuriyetine gitmişler ve orada Leonter Petrosyan ile Demirciyan gibi aklıselim, pozitivist Ermeni politikacılarını iktidardan uzaklaştırmışlardır.
    (Bu katil ve kalleşler çetesi , yani diplomatlarımızı sadece arkadan vurarak öldürebilen bu soysuzların böyle poz vermelerine bakmayın.En kendilerince yiğit olabilenleri bile dünyanın en ücra köşesinde bulunup temizlendiler.Canlarını kurtaran birkaç katil ise Ermenistanda barınıyor ama yerleri de gayet iyi biliniyor.)
    Yüzyıl önceki Taşnak katillerinin torunları olan Asala örgütü katilleri hemen Ermenistan Cumhuriyeti n dede eylemlerine başlamışlar, devlet kadrolarını ellerine geçirerek Karabağda 250.000 Azeri türkünü katletmişlerdir.
    (Karabağda sadece kadın ve çocuk azeri türkü öldüren bu katil karabağ ermenisi davidian er bir türk savaşçısı görünce kaçması ile tanınıyor.Azerbaycan Türkleri bu yüzü hiç unutmuyor)
    1,2 milyon Azeri türkünü ise sürgüne göndermişlerdir. Bu ideolojinin ve eylemlerin başı olan Koçeryan bugün Ermenistan Devleti nin Cumhurbaşkanıdır.
    Diğer Asala örgütü katilleri ise Ermenistan parlamentosunda, devlet kadrolarında ve bakanlıklarda bulunmakta olup, demokratik platformlarda her yere gidip, gelerek aynı yalan ve iftiralarıyla kin kusmaya devam etmektedirler. Eğer insanlık için hesap soruluyorsa ; Dünyadaki insan hakları örgütleri ve insan hakkından yana olan parlamentoların bugünkü Ermenistan Cumhuriyeti yöneticilerinden hesap sorup, Azeri Türklerine yaptıklarından dolayı İnsan Hakları Mahkemelerinde yargılanmaları gerekir.
    Türk Diplomatlarını öldüren Ermeni Teröristlerine karşı (Terörle Mücadele Dünya Demokrasisi için vazgeçilmez temel ilkedir) diyen başta A.B.D. , İngiltere ve Fransa olmak üzere bir çok batılı ülke sessiz kalmakta hatta Ermeni Teröristlerin hamisi olabilmektedir.
    Dikkat çeken diğer bir hususta asılsız yalan – uydurma Ermeni iddialarına karşı duyarlı olan A.B.D , İngiltere, Fransa gibi ülkelerin ve diğer devletlerin Ermenistan Cumhuriyeti tarafından KARABAĞ da on binlerce Azeri Türkünün katledilip öldürülmesine ve bir milyon Azeri Türküne TEHCİR uygulamasına sessiz ve seyirci kalmasıdır. Bugün artık tüm gerçekler, dünya kamuoyunun gözleri önünde durmaktadır.
    Nerde Adalet! Nerde İnsani Değerler!
    SONUÇ

    Eğer Ermeniler yabancı devletlerin özendirme ve kışkırtmaları ile işbirlikçi Ermeni Komitecilerinin arkasına düşerek memleketin çeşitli yerlerinde karışıklıklar, isyanlar çıkarmasalardı, emperyalist işgalcilerle bir olup yurt içinde sabotajlar yaparak Türk Ordusunu arkadan vurmak hevesine kapılmasalardı, işgal güçleriyle işbirliği yapmasalardı, her cins ve yaştaki Türk-Kürt- Müslümanlara işkenceler yaparak öldürmeselerdi, ne bu isyanların bastırılması için bir askeri harekâta girişilir nede harekât alanındaki azınlıkların başka bölgelere göç ettirilmesi söz konusu olurdu.
    Çarlık Rusyası, İngiltere ve Fransa gibi devletlerin kışkırtmasıyla Ermeni Komitecilerce öldürülen suçsuz günahsız çocuk – kadın – genç – ihtiyar Türk-Kürt- Müslümanların sayısı, sözde öldürüldüğü iddia edilen Ermenilerin sayısından çok daha fazladır.
    Bugün, propaganda ve yalan – uydurma haber ve iddialara rağmen Türkiyede yaşayan Ermeniler, yıllarca önce olduğu gibi, bir arada karşılıklı sevgi, saygı ve hoş görüyle aynı devletin eşit haklara sahip insanları ve savunucuları olarak huzur içinde yaşamlarını sürdürmektedirler. Kendileri her konuda güven içindedirler. 1890 yılından başlayarak Osmanlı topraklarından dünyanın çeşitli ülkelerine göç eden ve bu ülkelerde sahip oldukları mevkilerini, ilişkilerini ve ticari zenginliklerini kullanarak bulundukları ülkenin ve dünyadaki diğer ülkelerin kamu oyunu etkileyen Ermenistan devleti dışındaki Ermenilerin, Ermenistanda yaşayan Ermenilere yardımda bulunup Ermenistanı kalkındırmak veya yaşadıkları ABD ve Fransa gibi ülkelerden Ermenistana dönüş yaparak Ermenistanda hayatlarını devam ettirmek, Ermenistanı vatan bilip Ermenistanda yaşamak gibi istekleri kesinlikle yoktur.
    Ermenilerin amacı, Türk düşmanlığı yaparak varlıklarını bu yolla başlayarak devam ettirmektir.
    Türkler asil bir millettir. Türkler, tarihleri boyunca hiçbir dönemde hiçbir millete eziyet yapmamıştır. Yazılı ve kayıt altına alınmış tarihi bilgi ve belgelere göre dünyada soykırım yapan ülkeler bellidir. Ermenilerin taleplerinin gerçekle ilgisi olmayıp siyasi ve politiktir.
    Gün gelecek bilgi toplumuna dönüşen dünya insanlığı gerçeği öğrenecek ve siyasilerin-işbirlikçilerin politik söylem ve taleplerinin yalan olduğunu öğrenecektir. Böylece tarihi gerçeklerin politik nedenlerle çarptırarak ülkelerinde YALAN BİLGİ VE BELGE ABİDESİ dikenler, YALANCILIĞIN ANITINI törenlerle açanlar, bir gün bu yaptıkları insanlık ayıbı için TÜRK MİLLETİNDEN ÖZÜR DİLEYECEKLERDİR.

    Yasaların TARİHİ YARGILAMAYA HAKKI YOKTUR. Parlamentolarından yasa çıkaranlar Türklere haksızlık yapmaktadır. Olayın hukuki ve tarihi yönüne bakmadan siyaseten alınan kararlar kabul edilmez.
    Bilinçli her insan ; yapılan propagandalara – yalan – uydurma haberlere inanmaz, somut kanıtlar görmek ister. Kin ve nefret duyguları beslemek insanlık için utanç vericidir. Yeni nesillere kin ve nefreti miras bırakmayalım, sevgi aşılayalım.
    Geçmişten ders almak gerekir. Düzmece- yalan haber ve iddialarla insanlığı felakete sürüklemekten vazgeçmek insanlık onurunun gereğidir.
    Bir topluluk, azınlık olarak bulunduğu bir devletin toprakları üzerinde hak iddia eder, diğer insanlara tahakküm kurmak ister ve bu yolda emperyalist devletlerin aracılığına başvurursa, bu durum tüm dünya devletlerinde ve milletlerinde aynı tepkiyi görür ve asla hoş görülemez ve kabul edilemez.
    Yıllarca birlikte kardeş gibi ve huzur içinde yaşayan Türklerle Ermenilerin arasını açan ve insanların huzurunu bozanları iyi tanımak ve bu gibilerin oyununa gelmemek gerekir.
    Taraf tutan sözde bilginler, politikacılar ve yazarlar ne şekilde düşünür ve yazarlarsa yazsınlar, yüz yılardan beri beraber yaşamış, acı ve tatlı olay ve anıları paylaşmış bulunan Türk-Kürt- Müslümanlar ile Ermenilerin dostluk ve bir arada kardeşçe yaşama duyguları yapılan tüm olumsuz tutum ve davranışlara rağmen sağduyunun gücüyle zoru başaracak ve böylece KARDEŞCE YAŞAM devam edecektir.
    SÖZÜN ÖZÜ ;
    Tarihi süreçte eğer ermeni halkına bir KATLİAM yapılmışsa bu katliamı ; bugün Ermenilere katliam yapıldı diyen ülkeler ve onların askerleri ile bazı hain Ermeniler birlikte yaptılar.
    Bizi bize bıraksalar Türklerle gerçek Ermenilerin problemi yoktur. Dün olduğu gibi bugünde HUZUR İÇİNDE kardeşçe yaşayabiliriz. Kimse suni koruyuculuğa soyunmasın esas niyetlerini gizleyerek hiçbir milleti ve ülkeyi BÖLMESİN VE PARÇALAMASIN.

    YARARLANILAN KAYNAKLAR
    BELGELER

    1. T.C Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü,
    Osmanlı Arşivleri
    2. Genel Kurmay Askeri Tarih ve Stratejik Edüt
    Başkanlığı Arşivi ve Askeri Tarih Belgeleri Dergisi
    3. Sovyet Rusya Devlet Arşivi
    4. Türk Dünyası Kütüphanesinde Bulunan Araştırmacı
    Yazarların Kitapları ;
    - Kunar Serhat, Türkiye – Anadolu Tarihi
    - Kunar Serhat, Kafkasya ve Orta Asya Derlemeleri
    - Sezer Abidin, T.M.G.D – Antalya

    -Akçora Ergünöz (Van ve Çevresinde Ermeni
    İsyanları.İstanbul.1994)
    -Akgün Seçil (General Harbordun Gezisi ve Ermeni
    Meselesine Dair Raporu.İstanbul.1981)
    -Banoğlu Niyazi Ahmet (Ermenin Ermeniye
    Zulmü.Ankara.1976)
    -Sevinç Necdet (Ermeni İddiaları ve
    Gerçekler.İstanbul.2004)
    -Arnold Joseph Toynbee (Hatıralar – Tanıdıklarım –
    Klasik 2005)
    -Edward Taşo (Armenian Allegations, The Truth Must

    Kaynak..
    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    __________________


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Sahte ermeni soykırımı-türkçe

          Kategori: Türk Soykırımı

          Konuyu Baslatan: AyMaRaLCaN

          Cevaplar: 1

          Görüntüleme: 1666

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

  2. #2
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart Cevap: Sahte ermeni soykırımı-türkçe

    armenıan genocıde-englısh


    *FOR THE ATTENTION OF ALL PEOPLE ON THE WORLD !*
    1.250.000 innocent people such as Turks, Kurts and people belonging to other nationalities have been genocided by the criminal Armenians who had cooperated with imperialists until 24 April 1915. Most of people murdered by Armenians were women, children and elderly people. Today, the grandchildren of these Armenians who have escaped to the different parts of the world are deceiving you by weeping over an onion.
    Mostly, the Turks and Kurts were genocided on 24 April 1915 and the assassins who carried out this genocide are the Armenians who escaped to your country. Dont feel pity for them and dont believe them. All the documents are submitted below.
    ***THE ARMENIAN ISSUE ***
    (SAHTE ERMENİ SORUNU)
    Armanier tell too much!!

    FOR THE SECURITY-TRANQUILLITY/PEACE OF THE MANKIND IN WORLD

    THE ARMENIAN ISSUE & ITS HISTORICAL FACTS

    THE MASSACRES COMMITTED BY THE ARMENIANS ON THE TURKS,KURDS AND CAUCASİAN MUSLİMS

    AND THE RELOCATION (MIGRATION) EVENT


    Author: Serhat KUNAR-Historiker-Köktürkler/Antalya
    KÖKTÜRKLER HİSTORY AND KULTUR RESEARCH PLATFORM , ANTALYA

    ***FOREWORD
    This book was prepared for the purpose of relaying the
    HISTORICAL FACTS
    To all the mankind and the World public opinion,
    In the light of the Archive documents-untainted by sentimentality & propaganda, respectful of Reason-Science, and human values.
    THE TRANQUILLITY AND SECURITY OF THE MANKIND IS ENSURED BY JUSTICE,
    AND JUSTICE IS ENSURED BY TRUTH AND FACTUAL INFORMATION.
    THE TURKS

    Are a Noble Nation who;
    - Raise their youngsters with feelings of love and justice,
    - Defend Rights - Laws and implement them,
    - Do not discriminate between Languages - Religion - Races,
    - Respectful of human values,
    Have embraced all human beings
    STARTING FROM THE ERGENEKON VALLEY
    From Mevlana to Bektashi,
    From İbn-i Sina, to Ahmet Yesevi.
    This work is dedicated to the DEAR and NOBEL SOULS
    OF OUR MARTYRS
    PART ONE
    A SHORT HISTORY OF THE ARMENIANS
    In history, there isnt a nation by the name of Armenian. The western historians and scientists and even some authors stated that there are no definite information on the ethnic roots of the Armenians, and it is assumed that their origins are the mixtures of several tribes such as the Kipchak, Turk, Iran, Arami, Syrian and Georgian. According to the Georgians, The Armenians are the people of south Caucasus who derived from *Somehi Deda, meaning they have derived from *Somehi anadane.The mythology of derivation from *Sasuni David as alleged by some Armenian historians is in more recent times and has a regional characteristic.
    (Sasunti David)
    The name Armenian in the Arami language is the name of a geography and *ARMANIA means a mountainous-plateau area.
    The Armenians do not consider themselves as Armenians. They call their country HAYASTAN/HAY COUNTRY, and call themselves the HAY. As Armenians were always small communities living as minorities within other tribes geography and mixing up with them, the frontiers of Hayastan were never defined at any period. They always link their roots to the mythological HAYK lineage and just like the Kipchak TURKS; they claim they have derived from TOGARMA, the son of YAFES who was the son of NOAH. It is strongly possible that this claim, as also told in the historical Georgian documents, was taken from the 150.000 strong tribes of Shamanist Kipchak Turks who have descended from the Daryal Pass to southern Caucasus, and mixed with the peoples there.
    As of the 6th century A.C., these Kipchak Turks were made Christians by the Gregorian Church.
    At the beginning of the 7th century A.C. one of the Turkish clans, the Avshars under the command of Memikoğlu have taken over the Erivan region, and later were blessed and made Christians by the Eçmiadzin Church, their leader changed his name to Memikian and have gathered the scattered Armenian peoples together and was pronounced the first national Armenian hero.
    (/-After Vartan)
    Even today Memikian/Memikoğlu is recognized as a national hero in Armenia. In the Armenian culture, folklore, music, kitchen, tradition and life style today, the traces of Kipchak Turks can openly be seen.
    The Armenian language carries the characteristics of Georgian, Syrian and Kipchak Turkic dialects. In the Armenian alphabet the presence of 13 Göktürk letters, Georgian church language letters and Syrian letters are a clear indication that they are not a homogenous people. Besides this, in all the geographies that the Armenians have lived in, the fact that there are Turkish words especially in their family names is very peculiar.
    (Armenish Alphabet)
    The Armenians, within the historical process, were always ill treated by their neighbours at every period they lived through. They have lived under the dominance of first the ARAMIS, later on the Assyrians, Syrians, Hittites, Cimmerians, Macedonians, Persians, Greeks, Byzantines, Arabians and Persians respectively, and picking up and synthesizing the cultures of those they have lived with, they have formed the present Armenian culture and way of life.

    Looking into the history, the periods that the Armenians felt most comfortable and secure were during the times they lived with the Turks.
    The PROTOTÜRK clans, such as the Etrusks, Iskits, Hattie, Hittites, Khazars, Kipchaks, Seljuks, and the Ottomans have ensured the lives of the Turkish Armenians and tolerated their beliefs. They never oppressed them. And the Armenians, as men of religion such as Matheus from Urfa have stated, have said prayers f thanks to the Turkish Sultans, in their churches. Moreover, they have met the Turkish armies under the command of Alpaslan coming to Northeast Anatolia with elation and as saviours have fought alongside the Turks against the Byzantines and other enemy elements.
    In the historical process the greatest atrocities against Armenians were exerted chronologically first by the Persians and the Armenians were forced into believing in Zoroastrianism and fire-worshipping. Later on the Macedon armies and Alexander the Great have imprisoned the Armenian youngsters opposing them and have forced them into becoming soldiers for them, have tried to assimilate them and annihilate them.
    (Alexander and the armenierjung
    After the rise of Christianity, the Armenians have formed their own Gregorian Church, and the Byzantines belonging to another Church made the greatest massacres of Armenians. The Greeks attached to the Eastern Roman empire have massacred the Armenian time and time again until the arrival of the Turks in Anatolia, and have forced them to retreat to the tops of the Taurus mountains, to the barren slopes of the Eastern Anatolian mountain chains, to north Caucasus, to the shores of Crimea, Azhak Sea, and as far as the northern shores of the Black Sea. When in 1071 the Byzantine army lost against the Turks, the Armenians have declared that day a holiday. The greatest Armenian massacre was the one committed by the Byzantines around Malatya region; massacring 150.000 Armenians there (end of 9th Century).During the Crusades that began at the time of the Seljuk Turks and the Turkish Principalities, with the exception of the Armenians who were forcefully turned Catholics, the resisting Armenians have stood against the Crusaders together with the Turks.

    The Armenians whom the East Roman Empire exiled to the Black Sea shores, Iran and Northern Caucasus were, after the Ottoman conquest of these regions, brought to the present day Turkeys geography. As for those who were living on the remote plateaus of Anatolia, after the conquest of Istanbul in 1453 they were brought to big cities starting with Istanbul and all sorts of rights were granted to them. In fact the Armenian Patriarch in Istanbul was founded with the encouragement and financial contributions of the Ottoman sultan Fatih Sultan Mehmet, the Conqueror.
    (Turks bring Freedom for Armeniers)
    The Armenians who were accepted as the best citizens and were assigned to all sorts of duties without any reservations-with trust during the Ottoman era have lived their most glorious and peaceful days in this era, while they were the subjects of the Ottoman Empire. (LEON PANOS DABAĞYANs The History of the Armenians of Turkey.)
    (Armenianchurch in İstanbul with Freedom)
    However, the Armenians who were one of the ruler and administrator class people, during the decline of the Ottoman Empire, unfortunately have betrayed the state, the peoples and the land where they had gained so many rights for themselves, and have collaborated with the imperialists.
    ( Armeniens Terror commite in Europe)
    Moreover, some Armenians have accepted the sects of Protestantism and Catholicism of the developing dominant forces of that era and have started murdering first their own Gregorian Armenians and then their neighbours who were the TURKS-KURDS and other Muslim fractions by forming organized mobs for the purpose.
    ( The Turks killed from Armenians)
    These fractions of Armenians, who were the enemies of both the Armenians and the Turks and Kurds, declare themselves, with the encouragement of the British and the French, as the so-called fore-fighters of the Armenian nation, *which is confirmed by the Anatolian Armenians have founded the TAŞNAKSUDYUN gang organization and together with the occupational imperialist forces, wearing their uniforms, have started MASSACRING and PLUNDERING the people with indiscrimination as to their ethnic roots. Those of them who were under the influence of the Tsars Russia have gathered around the HINÇAK gang organization.
    Armenianskiller commite
    The Armenian collaborators of these gang organizations had started to hit in the back, using sabotage tactics, the Turks, Kurds and the Muslim armies who were defending their motherland, and had massacred the children, women and the elders in the Turkish villages.
    (Taschnaks killer organisation)
    When the Imperialist forces were beaten and retreating from Turkey, these fractions themselves got onto the war ships of the imperialists and flew to France, England, Italy, U.S.A., Russia and Latin American countries.

    So now, today the ones that cry out the loudest and attack the Turks, those who do not wish for a compromise, those who, by lying, with untruthful agitations allege a genocide and try to use it as an excuse are the Armenian Diaspora who are in fact the grand children of a fraction of TRAITOROUS Armenians who are fugitives, collaborators who have sold out the motherland.
    Armenians terror diaspora in USA
    After all the atrocities that their ancestors have committed, these traitors have no rightful word to say in the name of humanity.
    (Armenianskiller/Diasporas propaganda film)
    In our present day; although some of the grandchildren of the treacherous spread around the world have come to their senses, some of them are still continuing with the genetic treachery that they have inherited from their grand fathers. These treacherous, uncompromising servants of imperialism are using their positions reached in the countries they are located at against the Turks at every opportunity they get like making movies such as the *Lawrence of Arabia, *Midnight Express, *Ararat that are anti-Turk, and thus misinforming the public opinion with untrue news and imaginary concocted stories.
    (Killerorganisation Armeniens USA)
    These collaborating traitors have, beginning in the U.S.A., then in France, England, Latin American countries and the Middle Eastern countries, in Iran and Germany, deceived and otherwise influenced by various methods the political parties, Heads of States, the ministers, members of the parliaments, governors and other persons in authority, had them ratify decisions against Turkey and are continuing to do so (example: Deveciyan in France, and the U.S.A. arm of the *ANCA Tashnak Sutyun).
    Just as in the past, even today the masked imperialist colonist states that did not hesitate to use the Armenians for their own interest and put up the Armenians against the Turks are still exhibiting their audacity, their fraud by erecting *MONUMENTS OF FALSEHOOD that are discredits to humanity, in both their own countries and the countries of those they are collaborating with, in the name of supporting the Armenians, forgetting all the while the massacres they themselves had committed and implemented.
    (Armenians freedom in Turkey)
    The Armenian Diaspora and Armenia;
    It is because they know very well that they have been deceived with LIES and FALSE DOCUMENTS ever since 1862 beginning with the Tsarist Russia, England and France and even today by the same countries with the addition of the U.S. of A. that they have been used and provoked against the Turks, and more important, rather than fighting against these countries, they fought the Turks, and that the books that have been prepared and published by the imperialist and their collaborators were all propaganda materials, that they were not written with real information and documents, that the news of the incidents-persons in the books were figments of the imagination, the Armenians are not accepting the invitation of the Turkish Historians to mutually open up the *Documents and the Archives for Discussions. Such matters cannot be resolved by lies and slanders.
    Armenians kill the Turks in Van
    As the Turkish Non Governmental Organizations, we speak out with historical truths and documents. We invite the world public opinion and the states that have ratified and recognized the fictitious Armenian genocide to prove this with concrete documentation. Otherwise, we are warning the states that have accepted/ratified these lies that they are going to be a party to, a part of the greatest fraud in the history of mankind.
    Armenienskiller by Taschnak
    We ask that those countries which knowingly and wilfully recognize/ratify the purposeful lies in favour of the Armenians and which, despite human rights and against law, apply *penalty for thought to those who think otherwise, and those anti-Turks such as diplomats, politicians, writers, journalists who bring up these slanders at various platforms, to prove them and show evidence. We hereby let them know that we shall lodge complaints against them with the United Nations and the Court of Human Rights and demand that they be punished for crimes of lying and slander and aiding and abating murderers, no matter which countries these are and whoever the persons are and whatever their positions may be. Additionally, we expect that any country, establishment and persons wishing to co-operate with Turkey in any way should first recognize the fact that a gang of Armenians have committed treachery and massacres against the Turks.
    ( Armeinerministery by Ottoman)
    We shall not show the slightest tolerance on this subject. Hovhannes Katchaznuni ,the first President of Armenian Republik ,in the written document he presented to the Taschnak Cogress in 1923,stated that the Turks and the Kurds did not kill the Armenians but the majority died of war,hunger and illnesses.He proclaimed the primary guilt belonged to the imperialist states that had deceived the Armenians
    ( Armenien family)
    As for the Armenians living in Turkey today; they are the grand children of those who did not co-operate with the collaborators of the imperialist forces, of those who have, along with the Turks, defended their motherland against the occupiers and in fact of those whose grand dads and mothers were murdered by the Armenian Tashnak organization. Therefore, the Armenians living in Turkey are the equal and real citizens of the Republic of turkey just as they were during the Ottoman era. Amongst the ancestors of the Armenians living in the Republic of Turkey, there are real patriots who have fought in the Nationalist Army during the war of independence against the imperialist forces at Çanakkale/Dardanelles-Sakarya.
    (Armenien killer)
    (Such as PANDİKYAN, TERZİYAN, HOGASYAN.)
    The Armenians who are citizens of the Republic of Turkey have nothing to do with the past uprisings and events and/or the activities of the Armenian gangs.

    THE ARMENIANS DURING THE OTTOMAN ERA
    The imperialist mentality that had developed as a result of the 19th century industrial revolution had, with the incitement of the then Tsarist Russia, European bourgeoisie and the provocation of the Zionist Jews, wanted to take over the Middle Eastern petroleum-tar and mines. Had they not mingled with the interior affairs of the Ottomans and provoked the Ottoman subjects Just to build a country for the Zionist around mount Zion, the HUMANITY would not have suffered no matter what their language-religion were, and would not have experienced such atrocities, war and death.
    The mutual characteristics of all the revolts and rebellions in the Ottoman Empire; then were planned leadingly by the Tsarist Russia and other countries such as England and France, and were realised together with the collaborators who were deceived and bought by them.
    Document for armeniens)
    In fact, the TASNAKSUDYUN and HINCHAK Armenian gangs, upon incitement of the imperialist minded forces, did not stop at murdering the Turks-Kurds and Muslims that they have been living together for hundreds of years, forcefully took their lands, cut up their women to get at their ornaments, but at the same time they murdered their own kind, the Armenians. The majority of the Armenians who did not collaborate with the occupiers thus did not betray their motherland were brutally killed off by the TASHNAKS for not murdering their neighbours the Turks, Kurds and the Muslims. The Armenians living on Ottoman land did not participate in the revolt and the incidents that followed. As was stated in the Travelling Memoirs of Edmando de Amicis , the Armenians were assigned to the highest levels of the state, and in the palace, performing most important tasks during the Ottoman era.
    (Armenier to lebanon)
    They were the proper and equal subjects of the Ottomans. In fact many Armenian were assigned to posts such as ministers of external, financial, trading, transportation affairs and were Governors and Mayors. Whats more, the Armenians were living in prosperity, not troubled with religious, economical, social or cultural suppression. They were absolutely free in their worshipping, education and internal affairs. In fact Amicis states that the Armenians were dressing like the Turks, acting like them and could not be differentiated from them. The fact that 29 Pasha, 22 Minister, 7 Ambassadors, 11 General Consuls and Consuls, 11 University teachers and 41 high-ranking officials of Armenian origin having been assigned to these posts in the Ottoman Government is a clear indication of just how one-sidedly this matter is being exhibited by the Armenians and of comprehending the tolerance and justice in the Turkish history.

    PART TWOWHAT HAPPENED ON 24 APRIL 1915?
    WHY THE RELOCATION DECISION WAS TAKEN?
    Some Armenians collaborating with the Tsarist Russia, also by getting support from the English and the French, have formed societies-associations and committees through which they provoked the Armenians, despite the fact that *They were living in prosperity on the Ottoman land , and rebelled against the Ottoman empire. Many foreign authors also state that the Armenian gang activities have started due to the provocations and encouragement of the imperialist countries.
    The incidents caused by the Armenians, and their rebellion coincides with the weakest period of the Ottoman state. The instigators have taken advantage of the government struggling in difficulties. (Russian General Maslowski describes in his book *Until the year 1890, there were no Armenian incidents in Turkey. The Turks would not differentiate the Armenians from themselves and would never harbour ill feelings. In 1890 there were Armenian rebellion committees in London and upon their provocations; a group consisting of Armenians located in Bitlis area have attacked the local Turks and the Kurds. This was how the Armenian problems had started.
    The ingratitude the Armenians have shown by taking up arms against the state and the nation at most difficult times have, no doubt had an effect and caused feelings of enmity between the Turks and the Kurds. It would definitely not be right to hold the Turks and the Kurds responsible for such an outcome. The real responsible parties are the Armenians, and those who have provoked and armed the Armenians. Unquote.
    The Armenians, between the years 1890 and 1919 have raided Turkish-Kurdish and Muslim towns and villages and savagely massacred people and tortured the Turks and the Muslims to death. Despite the humanitarian precautions taken, they have ambushed the Turks and ruthlessly continued to murder unarmed people without any pity for them. They have rebelled against the order of the state. Despite the rebellion and savage murdering of the collaborator Armenians, the Ottoman Empire have kept its cool and in order to protect the lives and property of the Turks, the Muslims and its subjects the Armenians and also to make sure not to be betrayed and hit in the back on its own lands while its armies were fighting the Tsarist Russia, for the purpose of *defending its motherland and *to ensure the security of the lives and properties of all the civilian peoples in its land has taken a decision to close down all the Armenian gangs and secret society centres and dissolve the secret society members. 24 April 1915.
    However, when the secret society gangs continued with their attack and commitments of murder and pillage, the Ottoman government, as a humanitarian solution, have passed the *dispatch and settling law on 27 May 1915 and by sending the people in the war front areas to safer lands again within the Ottoman realm and implemented RELOCATION (immigration).
    Please pay attention! The Relocation *immigration decision was taken long after 11 November 1914 when the Ottoman Empire joined the World War One and after the Armenians collaborated with the enemy and rebelled and committed savage massacres, in order to protect the security of the country and the lives-honour of its citizens. It is impossible that the false scenario of 1.5 million Armenians were killed in that period can be true. Because in the documents where the commander of the Russian armies in Caucasus, General Minorsky has stated in his memoirs, the total of the Armenian population living in Ottoman lands were about 1,3 million and only half of them were relocated. The relocated Armenians were accompanied by Ottoman soldiers for their safety and security. As observers there were the USA Nurse Organization and the English Red Cross. In their records there are no mentions of any murdering of Armenians by the Turks or the Kurds. But it is stated that during the relocation some people have lost their lives due to epidemics (cholera, typhus etc.) and famine, where as the majority of them had reached Iraq, Syria, Lebanon and even Iran alive. In the same period the death number of the Ottoman subjects, the Turks, Kurds and the Muslims emigrating from Anatolia, the deserts of Iraq, southern Caucasus, and the Balkans were about 2 million due to epidemics and similar war conditions. There are countless of examples in the world of such relocations and migrations implemented for safety-security purposes. It is not the Ottomans who first implemented relocation (immigration). It is a fact that the Turks and the Armenians have lost their lives due to war front conditions, epidemics and famine.
    Ottoman empire; was an empire that did not differentiate between religion-language-race, was respectful of human rights, the most tolerant in the world, that protected the religious authorities and their centres upon its lands, having supported them financially and spiritually and has protected all peoples who were its subjects.
    Another very important issue to be taken into consideration when making an evaluation about the Ottoman Empire is that; the peoples of all nations under the Ottoman Rule, starting with the Armenians then the Greeks, Jews, Serbians, Croatians, Macedonians, Bulgarians, Albanians, Georgians, Egyptians and others have, without any discrimination between religion and race, served at the highest levels of the empire. These people within the empire have become prime ministers, ministers, and members of the parliament, consuls, governors and the like. It was so much so that during the First World War, most of the Governors of the cities and towns in Anatolia were Armenians. These loyal Armenian subjects of the Ottoman were murdered by their own races who were the members of the secret society.
    THE REVOLT AND INCIDENTS OF THE ARMENIANS WHO HAVE SAVAGELY MURDERED
    THE TURKS
    (Armenianskiller)1886 Foundation of the Armenian Hinchak Committee
    1890 Foundation of the Armenian Tashnaksudyun Committee
    20 June 1890 Erzurum Revolt
    15 July 1890 Kum kapı Protest
    1829-1893 Merzifon, Kayseri, Yozgat Incidents
    8 August 1894 First Sason Revolt
    16 September 1895 Zeytun (Süleymanlı) Revolt
    18 September 1895 Babı ali Revolt
    21 September 1895 Trabzon Incident
    1895-1896 First Van Revolt
    14 August 1896 Ottoman Bank Raid
    13 April 1904 Second Sason Revolt
    21 July 1905 , Assassination attempt on II. Abdul Hamit
    14 April 1909 Adana Revolt
    30 August 1914 Zeytun (Süleymanlı) Revolt
    19 April 1915 Second Van Revolt
    24 April 1915 Closing down of the Armenian
    Committees and Dissolving of its Members
    27 May 1915 Security and Migration Law coming into force.
    June 1915 Şebinkarahisar Revolt
    1915 Bursa, İzmit, Adapazarı, Adana, Urfa, Fındıkçık, Musa mountain incidents
    THE STATEMENT OF THE ARMENIAN JOURNALIST AND AUTHOR HAGOP SIVASLIYAN (Milliyet Newspaper, dated 23 February 1976, issue number 10166).
    I do not believe that the incidents in Anatolia in 1915 were because the Turks and Armenians do not like each other. I do not think it to be correct that people who, for hundreds of years, have lived together, mixed with each other whose eating, drinking habits, music, folklore are the same could not get along for whatever reason. I would find any argument saying that one or the other party has caused the incidents to be impossible.

    It would be impossible for these two peoples to so harm each other if they were left by themselves. Outside forces have activated both parties from time to time in the opposite direction; and the parties unfortunately were affected and caused the incidents. It could be said that the outside provocateurs were England, Germany and Russia. But I guess England and Germany were in the front.
    The English, French and even America may be striving to create an atmosphere to accuse Turkey based on many disturbances in the East, only to reach their aims on Turkey as soon as possible. When such calculations are made, it is natural that the outside forces shall side with one or the other. They may be siding with one today, and with another tomorrow in order to carry out their own politics.
    It can never be said or even thought of that the Armenian origin citizens in Turkey are oppressed. The Armenians outside of Turkey, in their frustrations are having opposite ideas. But as is obvious, any person who writes with real knowledge and documents, be it an Armenian or a citizen of any other nation can see what is right and the truth. Every person who writes and talks based on real knowledge and documents says the following; *The Turks DID NOT MASSACRE the Armenians. The Armenian Diaspora and the collaborating Armenians are LYING. The truth is not like some Armenians say. The Armenian Diaspora is being tricked by the Imperialists. The Diaspora is acting like the triggerman of the Imperialist countries. Whats more the Armenians living outside of Armenia are attacking the Turks in order to sustain their presence and to rise up in the countries they are living at. The Armenian Diaspora owes its presence and the continuation of its life to their enmity for Turks. To continue their enmity towards the Turks, the Armenians are being supported by some countries who are the enemies of the Turks with their motto of *the enemy of my enemy is a friend of mine.
    The propaganda books prepared by the Imperialist countries are for POLITICAL purposes containing FALSE information and documents.
    The Istanbul Armenian Patriarch Diocese Şinork Kalusyans Statement for the World Public Opinion in lieu of the Armenian Incidents that Continued during the dates of 6 February 1967 and 4 April 1967.
    Kalustyan
    We, as Turkish citizens, act in accordance only with the interests of our citizens regarding each and every event that concern Turkey. Not only in America but wherever there may be the suspicion of any movement against Turkey shall no doubt grieve us. In our present day people should look into the future rather than the past. As human beings, it should be our aim to live in brotherhood. Personally and as a congregation we are bound to our motherland. I pray for the prosperity and development of our citizens. Today, there is no such thing left as the Armenian issue, but the incidents have become history. Such attempts as these I regard with both worry and condemnation.
    Armenier in İstanbul
    Concerning the monument to be erected in Montebello City, I sent a warning telegram on 21st of January 1967 to the California Spiritual Office Directorate in America, attached to the Armenian Patriarch of the Armenians in Russia. My congregation is of the same mind as myself, and they do not find this movement as suitable.
    As can be seen, the Armenians who are wise and logical harbour no enmity against the Turks but are in fact friends of the Turks because they are aware that all the harmful deeds are done by Armenian secret society members and some collaborating missionaries who are provoked by foreign forces.
    The Armenians who see the truths do, despite all the pressures and provocations, really love Turkey, the Turks and the Turkish language with all their hearts. The Turks have no problems with the Armenians who are the citizens of the Republic of Turkey, living in Turkey. The Armenians who are the citizens of the Republic of Turkey are the brothers of the Turks. The Turks, and every citizen of the Republic of Turkey, its citizens of every language, religion and race, struggling together for the entirety of their country, sharing sorrow and joy, belonging to a honourable nation, are a whole with the SECULAR DEMOCRATIC SOCIAL law state.
    Statement by English ARNOLD JOSEPH TOYNBEE:
    Arnold Joseph Toynbee has clearly stated that during the first world war he had prepared a blue book upon instructions from the British intelligence (MI6) and the allegations attributed to Turks in it were lies, that it was the Armenian who had massacred the Turks, and the implementation of RELOCATION (immigration) were for safety/security reasons.
    Toynbee expresses his regrets in his memoirs published under the title *Acquaintances, Oxford University Press, 1967, that the Blue Book was used for propaganda, saying that *If I knew this would happen, I would not have written it.

    In his book titled *Memoirs-Acquaintances Classic 2005 points out that the Turkish people have never harmed the Armenians, stating that the Armenian issue was put on the agenda as propaganda material due to the political conditions of that period.
    Toynbee has stated that the Turks and the Kurds did not use violence against the Armenian people during the relocation of the Armenians, and in fact treated the Armenians very kindly and helped them as bet as they could during their voyage when the Armenians were taken away from the war zone.
    Who is Arnold Joseph Toynbee?
    An academician who lived between1889-1975, Arnold Joseph Toynbee was for many years an administrator in the British Royal Institutes International relations department, and served in the Intelligence Department of the British Ministry of Foreign Affairs during the First and the Second World War.
    n his confessions Toynbee stated that he had written the BLUE BOOK during the World War One, with the decision of the British Government, the approval of the house of commons, and upon his superiors instructions, British Lord Bryce (1916), an intelligence officer, and he further stated that he was not aware that his book was going to be used for political purposes.
    In Toynbees Blue Book, the persons he describes as the living witnesses of the massacre in whose words he tells the events (150) are the members of the Armenian TASHNAKSUDYÜN committee (party).
    Monument for Turks in Bayburt
    In addition, in the memoirs of TATYANA KARAMELİ, a student of medicine who came to BAYBURT on 04 January 1918 as the administrator of the orphanage there; it is clearly stated that she had witnessed how POPOF, the commander of the local Russian drijan battalion had the Armenian ARSHAK Pasha gang savagely murder the children in her orphanage and the people in the city, and had some of them burnt to death in stone caves and wells, and how she was revolted by these events.
    THE ARMENIAN POPULATION OF THE OTTOMAN
    We do not have definite information on the population of the Armenians in localities they have lived. Various sources give out the following information:
    Monument for Turks in Iğdır
    a- In Trunbites Work published in 1900
    Country Armenian Population
    Turkey (in whole) 1.300.000
    Iran 50.000
    Russia 1.200.000
    2.555.000
    b- L. de Constenson, in his Work published in Paris in 1913:
    Country Armenian Population
    In Anatolia 1.150.000
    The Thrace 250.000
    Russia & Caucasus 1.500.000
    Iran 150.000
    Egypt, U.S.A. & other places 50.000
    3.100.000
    c- Russian author Selenoy; according to the information he obtained from Lieutenant General Tredder, the Russian military duty officer and Consul in Erzurum, states that the Armenian population in the nine provinces of Eastern Anatolia was 726.750.
    d- Hanotaux, answering on behalf of the government the interpellation posed by Denis Cochin and Jauses in the French Parliament on 03 November 1869, said the following; * According to the statistical information we have in hand, the total numbers of the Armenians in the Ottoman countries (such as the Thrace, Anatolia, Caucasus) is DEFINITELY NOT three million. THERE IS NOT a province, a banner or even a single town where the Armenian population is the majority.
    e- Armenian population according to various sources;
    According to British Almanac 1.056.000
    According to Ottoman statistics 1.295.000
    According to Revue de Paris 1.300.000
    According to H.F.B.Lynche 1.345.000
    According to Ludavic de Constenson 1.400.000
    According to Encyclopedia Britannica 1.500.000
    Conclusion: The total population of the Armenians in the Ottoman Empire varies between 1.056.000 and 1.500.000 according to various sources. Since during that period some of this population went to Syria, Russia and the U.S. of America, and since some of them were not involved in the incidents and continued to live in eastern Anatolia, and since some of them lost their lives under war conditions, the number of the Armenian population alleged to be killed is completely a LIE. IT IS NOT TRUE AT ALL. The present day allegations is a CONCOCTED SCENARIO, for POLITICAL purposes.
    ARMENIAN TERROR AND THE TURKISH DIPLOMATS ASSASSINATED BY THE ARMENIANS.
    (Armeniensterror organisation Asala)
    During the years of 1973 and 1984, many defenceless Turkish Diplomats were assassinated as many plots committed by the organizations called the ARMENIAN ASALA (Armenian Secret Army for Liberation of Armenia) and JCAG

    These murderers who were let go free have, following the disintegration of the USSR, moved to the Armenian Republic and there they removed from power the positivist, wise Armenian politicians like Leon ter Petrosyan and Demirciyan.
    Karabagh Killer in Yerevan are Kocherian and Sarkissian

    These grandchildren of the Tashnak murderers of a Century ago, now themselves the murderers for the Asala organization have started right away their actions in the Armenian Republic, and after getting control of the state departments have massacred 250.000 Azeri Turks in Karabağ. And 1.2 million Azeri Turks were forced to migration. The head of these ideologies and actions, Kocherian today is the President of the Armenian State.
    (Armenians are only Killer.They are not Human)
    The other Asala organizations murderers are in the Armenian parliaments staff, have positions in the state departments and ministries, who widely travel to back and forth to democratic platforms and continue vomiting hatred and animosity using the same old lies and slanders. If a judgement is being made in the name of humanity; the human rights organizations in the world and the parliaments who are on the side of human rights should ask the present day administrators of the Republic of Armenia to account for themselves and bring them to judgement at the Courts of Human Rights for *their crimes committed against the Azeri Turks. Those countries who have said (Fighting Against Terrorism is an indispensable basic principle for the World Democracy) beginning with the U.S. of A., England and France and many other western countries are staying silent against the Armenian Terrorists who have assassinated the Turkish Diplomats, and some of such countries are even the protectors of the Armenian Terrorists. Another notable fact is that those countries such as U.S. of A., England, France and other states, which are sensitive about the baseless, untruthful, concocted allegations of the Armenians, are remaining silent spectators in the face of the Republic of Armenias massacring tens of thousands of Azeri Turks in KARABAĞ and the forced migration of over one million Azeri Turks from the region. Today all the truths are in front of the eyes of the world public opinion.
    (Chief Killer in Karabagh,now president in Armenien)
    Where is justice! Where are Humanitarian Values!

    CONCLUSIONIf the Armenians had not, upon temptations and provocations of foreign states, joined up with the collaborating Armenian Committee members to commit revolts and uprisings in various parts of Anatolia, if the had not joined up with the imperialist occupiers and had not, by sabotages, tried to shoot the Turkish Army in the back, if they had not collaborate with the occupying forces, if they had not tortured and murdered the Turk-Kurd-Muslims of all gender and ages, then there would not have been a counter military move to subdue these revolts nor would it have been necessary to migrate the minorities from the manoeuvres areas to other regions.
    The numbers of innocent, sinless, children-women-juveniles-elderly Turks-Kurds-Muslims that have been massacred by the Armenian Committee members upon provocations of countries such as the Tsarist Russia, England and France are very much in excess of the allegedly killed Armenians.

    Despite all the propaganda and untruthful-concocted news and allegations today, the Armenians living in Turkey, just as for years in the past, are continuing their lives in reciprocated love, respect and tolerance as the equal peoples of the same state with equal rights as the defenders of such rights and living in peace. They are safe in every respect. The Armenians who are living outside of the Armenian state who, beginning in 1890, migrated from the Ottoman lands to various countries in the world, who by using the posts, relations and trade riches they have achieved in the countries they live in, are influencing the public opinion in such countries and others, have no intention of helping the Armenians living in Armenia in order to develop and improve Armenia, or to leave the countries they are living in such as the U.S. of America, France to return to Armenia and continue their lives in Armenia, to recognize Armenia as their fatherland and live in that country. No they definitely do not have such intentions.
    The Aim of the Armenians is to continue their existence by carrying on with their animosity for Turks.
    The Turks are a noble nation. In all their history the Turks have never persecuted any nation.
    The countries of the world, which have committed genocide, are known by written and registered historical information and documents. The requests of the Armenians have nothing to do with the truth but they are political purposes.
    The day will come when the peoples of the world that are becoming an information society shall learn the truth, and shall find out that the political sayings and demands of the politicians-collaborators are lies. Therefore those that have contorted the truth for political reasons and have erected MONUMENTS OF FALSE INFORMATION AND DOCUMENTS, those who have inaugurated the MONUMENTS OF DECEIT, shall one day APOLOGISE FROM THE TURKISH NATION for the shame on humanity that they have committed.
    The Laws CANNOT JUDGE HISTORY. Those who ratify laws at their parliaments are doing wrong to Turks. The laws ratified for political purposes without taking into consideration the legal and historical aspect are unacceptable.
    Anyone with a conscious will not believe in the propagandas-untruthful-concocted news without seeing concrete evidence. Nursing feelings of animosity and hate is a shame on humanity. Let us not pass animosity and hate unto the new generations as their heritage, let s instil love in them instead. We must learn from the past. To give up dragging humanity into a catastrophe with false-untruthful lies is a requisite of the honour of humanity.
    If a community living as minority in a state alleges rights to land of that state, wants to dominate other peoples and applies for intermediation of imperialist states for that purpose, this situation shall face the same reaction from all the states and nations of the world and they shall never be tolerated nor accepted.
    We must get to know well those who are trying to create enmity between the Turks and the Armenians who have been living together like brothers and in piece for years and years, and we should not fall into the trap they have set. No matter what the so called scholars/scientists, politicians and authors think and write, the Turk-Kurd-Muslims and the Armenian who have lived together in brotherhood for centuries, shared bitter and sweet events and memories shall, with their feelings of living in friendship and together in brotherhood, overcome all difficulties with common sense, despite all the negative attitudes and behaviours, and continue to LIVE LIKE BROTHERS.
    THE ESSENCE:
    If at any time in history there ever was GENOCIDE of the Armenians, then it was committed by the countries and their soldiers, together with some of the traitorous Armenians, who are today saying that there was a genocide of the Armenians.
    If we were left to each other, there are no problems between the Turks and the real Armenians. We can live like brothers and IN PEACE today, just as we did so in the past.
    Let no one come forward as artificial protectors by hiding their real aims of trying to DIVIDE AND DESTROY any nation or country.
    -A CALL TO HUMANITY-
    Having lived through the Stone Age-Bronze Age-Medieval Age-New Age and in our present day the TERROR Age, the HUMANITY must now oppose all sorts of inhuman attitudes and realize the INFORMATION-PEACE AND LOVE AGE- just as in the saying of the great leader ATATÜRK, -PEACE AT HOME-. Without discriminating between RELIGION, LANGUAGE, RACE, the HUMANITY must live SECURELY and peacefully.
    Köktürkler
    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş