Yaygın bir söylentiye göre, şapka devriminden sonra Trabzon’u ziyaret eden Mustafa Kemal Atatürk’e vilayetin sorunları hakkında bir brifing verilmiş ve bu esnada Of kazasından Hacı Ferşat Efendi nâmında bir din hocasının şapka giymemekte direndiği kendisine arzedilmiş.
Atatürk özel bir şapka hazırlatır ve hocanın huzura getirilmesini emreder. Hoca derdest huzura çıkarılır. Atatürk şapkayı getirtir, kendi eliyle hocanın başına koyar ve sorar:— Hoca Efendi, sen şimdi gâvura mı benzedin?Hoca Efendi bir yutkunur, sonra ‘hayır’ diye cevap verir. Hocanın başından aldığı şapkayı bu kez kendi başına koyan Atatürk,— “Ya ben” der; “gâvura benzedin mi?”Hoca Efendi ‘evet’ anlamında başını sallayarak mukabelede bulunur. Hiç beklemediği bu cevap karşısında hayrete düşen Atatürk:— “Nasıl olur?!” der; “bir serpuşun şer’î hükmü bir baştan diğerine değişir mi?”Hoca Efendi, durumu şöyle izah eder:— Ben şapka giymeye zorlanıyor ve kerhen giyiyorum. Size gelince, devletin başısınız ve hiçbir mecburiyetiniz yokken giyiyorsunuz. Serpuş aynı olsa da durum farklı ve dolayısıyla hüküm de farklıdır.Hocanın samimiyet ve cesaretini takdir eden Atatürk, hocaya devletten aylık maaş bağlanmasını emreder. Hocanın bizzat Atatürk tarafından tahsisi emredilen bu maaşı hayatının sonuna kadar almaya devam ettiği söylenir.Merhûm Hacı Ferşat Efendi’nin Cennetlik lakabıyla anılan mahdumunu el-Ezher’deki talebeliği yıllarında tanımış ve “Bu rivayetin aslı var mı?” diye sormuştum. Hatırladığım kadarıyla doğrulamıştı. (Osman Z. Soyyiğit, Küçük Hâfız, s. 50-51, İstanbul, 1999)