Şia Neden Hz. Ali'ye Önem Veriyor? http://www.karsehlibeyt.org/images/stories/users/ali3.jpg Hamza: Selamun Aleykum. EhliBeyt dostları size bir sorum olacaktı. Niçiin caferilik mezhebi Hz.Ali'ye çok önem veriyor? Ve Hz.Ali'yi diğer halifelerden üstün tutuyorlar? Namaz kılarken topraktan imal edilen maddelere secde ediyorlar? Mesela taş'ın üstüne secde ediyorlar? Bunu sahih kaynaklardan ispatlamanız mümkün mü? Allah'a emanet olun. Vesselam. Sayın Hamza (Yozgat): Selamun Aleykum

Bu konu 1895 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Şia Neden Hz. Ali'ye Önem Veriyor? 1895 Reviews

    Konuyu değerlendir: Şia Neden Hz. Ali'ye Önem Veriyor?

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1895 kez incelendi.

  1. #1
    Kader - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.08.2008
    Mesajlar
    1.653
    Konular
    1155
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    1169
    @Kader

    Standart Şia Neden Hz. Ali'ye Önem Veriyor?

    Şia Neden Hz. Ali'ye Önem Veriyor?




    Hamza:
    Selamun Aleykum. EhliBeyt dostları size bir sorum olacaktı. Niçiin caferilik mezhebi Hz.Ali'ye çok önem veriyor? Ve Hz.Ali'yi diğer halifelerden üstün tutuyorlar? Namaz kılarken topraktan imal edilen maddelere secde ediyorlar? Mesela taş'ın üstüne secde ediyorlar? Bunu sahih kaynaklardan ispatlamanız mümkün mü? Allah'a emanet olun. Vesselam.

    Sayın Hamza (Yozgat):
    Selamun Aleykum
    Ehl-i Beyt mektebi Hz. Ali'ın (Allah'ın selamı ona olsun) diğer sahabeden üstün olduğunu inanmaktadır. Bunun delillerini açıklamak için çeşitli metotlar vardır. Biz sadece bir yönteme işaretle yetineceğiz.
    İmi üstünlük:
    Hz. Ali (a.s)'ın tüm sahabeden ilmi üstünlüğü delile ihtiyaç olmayacak derecede açıktır.
    Peygamber (s.a.a) şöyle buyurmuştur:
    Ben ilim şehriyim Ali ise kapısıdır. İlmi isteyen kimse kapıdan girmelidir. (El-Cam'us-Sagir 1/415, Sevaik'ul Muhrika 73 Tehzib'ut-Tehzib 6/320 ve Müstedrek-i Hakim 3/126)
    -Peygamber (s.a.a), Fatıma (a.s)'a şöyle hitap etmiştir: Eşin (Hz. Ali), ümmetin en hayırlısı, ilim açısından en bilgini, hilim ve sabır açısından en üstünü ve İslam'ı kabul açısından insanların ilkidir.(Kenz'ul-Ummal 11/605, Cem'ul-Cevami'I, Suyuti, 6/398; İstiab 3/1099; Mecme'ul Zevaid 9/101 ve 114; Siyer-i Halebiyye 1/285.)
    Nahiv ilminin büyük şahsiyetlerinden olan ve Aruz ilminin kurucusu sayılan Halil şu gerçeğe işaretle şöyle demiştir: Herkesin ona ilimde muhtaç oluşu ve onun herkesten müstağni oluşu onun herkesin önderi olduğuna delildir.
    Bu cümlesiyle Halil, İslam tarihinde tüm sahabenin hatta birinci ve ikinci halifenin bile bir hükmü bilmediklerinde Hz. Ali'ye müracaat ettikleri gerçeğine işaret etmektedir.
    Biz her türlü taassuptan uzak olarak diyoruz ki günümüzde dünyanın kütüphaneleri herkesin yüzüne açıktır. İnternet yoluyla tüm önemli kütüphaneleri araştırmak bile mümkündür. Siz inceleyin, dost ve düşmanın Hz. Ali'den naklettiği sözler ve ilmi değer taşıyan mektup ve hutbeleri bir yana ve yüz bine aşkın diğer tüm sahabilerin sözlerini de diğer yana bırakın sonra bunlar arasında bir mukayese yapın göreceksiniz ki Hz. Ali'den nakledilen ilmi eser ve sözler tüm sahabeden nakledilen ilim eserden çok daha üstündür. Hatta o yüz bin sahabinin ilmi eseri Hz. Ali'den nakledilen ilim karşısında mukayeseye gelmeyecek derecede küçüktür. Buna dost ve düşman herkes itiraf etmektedir. Örneğin Meşhur Arap Edebiyatçısı Cahiz -ki bu zat Ehl-i Beyt'e düşmanlığı ile tanınır; ama buna rağmen tüm bu edebi gücü sen kimden öğrendin diye kendisine sorulduğunda ben Ali'nin hutbelerini ezberlemek sayesinde bu makama ulaştım diyor.- Arap edebiyatının dört temel eserinden bir sayılan El-Beyan vet- Tibyan kitabında defalarca Hz. Ali (a.s)'ın sözlerinden övgüyle bahsetmiştir; hatta bir çok yerde bu sözler karşısında hayranlığını ifade etmekten bile çekinmemiştir.
    Ebu İshak Şirazi Tabakatul'Fukaha kitabında Hasan-i Basri'den şöyle rivayet etmiştir:
    Ömer Peygamber (s.a.a)'in ashabını istişare için bir araya topladı aralarında Ali de bulunuyordu, Ali'ye hitaben sen bunların en ilimlisi ve en üstünüsün dedi.
    Ahmet b. Muhammed b. Abdi Rabbih (Ö: 328) Ikdı'l-Ferid kitabında Aişe'den şöyle nakleder: Peygamber erkekler arasında en çok sevdiği kişi Ali ve kadınlar arasında en çok sevdiği onun hanımı (Hz. Fatıma) idi.
    Hz. Ali'nin ilmi üstünlüğü hakkındaki delilleri incelemek için lütfen bu sitenin arşiv bölümünde yer alan Ehl-i Beyt Mektebi Sitesinde İmam Ali'nin ilmi başlıklı makaleye müracaat edin.
    Secde konusuna gelince ilk önce şu noktayı hatırlatmak isteriz ki, bir şeyin üzerine secde etmekle bir şey için secde etmenin arasında fark vardır. Başka bir ifadeyle secde anında anlını bir şeyin üzerine koymakla bir şey için secde etmek farklı farklı şeylerdir. Herkes secde anında anlını bir şeye koyuyor ama bu, onun o şey için secde ettiği anlamına gelmediği açıktır.
    Bazı cahil kimseler bu iki konuyu birbirine karıştırdığı için Şia'ya iftirada bulunarak Şia taşa tapıyor diyebilmekteler. Oysa herkes anlını secde anında bir şeyin üzerine bırakmaktadır. Biri halı ve kilime diğeri ise taşa ve toprağa. Bu ise halıya veya taşa tapıldığı anlamına değildir. Secde yalnız Allah içindir. Anlı taş veya toprak ya da başka bir şeyin üzerine bırakmak bu gerçeği asla değiştirmez.
    Ama neden Ehl-i Beyt mektebine uyanlar (Şia) kilime, halıya vb. şeylere secde etmiyor da yalnız taş toprak ve hasır gibi şeylere secde ediyorlar?
    Bu sorunun cevabı ise kısaca şöyledir:
    Ehl-i Beyt İmamları'ndan gelen sahih hadisler gereğince, insanların yiyecek ve giyecek olarak kullandıkları maddeler üzerine secde etmek doğru değildir ve bu tür secde namazı batıl eder. Secde edilen şey Peygamber (s.a.a)'in kesin sünnetine uygun olarak ve Ehl-i Beyt İmamları'ndan gelen sahih hadisler gereğince yer veya yerden biten ama insanların yiyecek ve giyecek olarak kullanamadıkları maddelerden olması şarttır. (Taş, toprak, ağaç hasır vb. şeyler)
    Bu konuyla ilgili olarak Ehl-i Beyt İmamlarından bir hadis nakletmekle yetiniyoruz. İmam Cafer Sadık'ın ashabından olan Huşam b. Hakem şöyle diyor: İmam Cafer Sadık'a: Nelerin üzerine secde etmek sahihtir? diye sordum. İmam Cafer Sadık şöyle buyurdu: İnsanların yediği ve giydikleri maddeler hariç yeryüzüne ve yeryüzünden göveren her şeye secde edilir. Huşam: Bunun hikmeti nedir? diye sorunca da, İmam Cafer Sadık (s.a) şöyle buyurdular: Secde Allah'a karşı huzudur (boyun eğmedir) Bu yüzden secde yenilecek ve giyilecek maddeleri üzere olmamalıdır. Çünkü dünya düşkünleri yedikleri ve giydikleri şeylerin kuldurlar. Yüce Allah'a secde eden bir kimse, secde anında dünya halkının taptığı ve gönül verip aldandığı şeylere alnını koymamalıdır. (El-Vesail, c3, B. 3 Ebvab ma yusced aleyh)
    Secdenin toprağa taşa yapılması Peygamber'in sünnetiyle kesin olarak sabittir.Peygamber (s.a.a) buyurmuştur ki: Yeryüzü bana temizleyici ve secde yeri olarak kılındı. (Buhari 1/91) Peygamber (s.a.a) libas ve giysi türünden olan şeylere secde etmekten sakındırdığı sabittir ve bu konuda onlarca hadis temel kaynaklarda mevcuttur.
    Biz sadece üç örnek vermekle yetiniyoruz:
    Ahmed b. Hanbel kendi Müsned'inde (3/327) ve Beyhaki kendi süneninde (1/439) da Cabir b. Abdullah El- Ensari'den nakleder ki: Biz Peygamber'le öğle namazını kılıyorduk ve bir avuç kum alıp onu bir elimizden diğerine taşıyarak soğutuyorduk sonra sıcaktan korunmak için onun üzerine secde ediyorduk. Beyhaki şöyle demiştir: Eğer elbiseye secde etmek caiz olsaydı kumu elde soğutmak yerine onun üzerine secde etmek yolunu seçerlerdi.
    Yine Beyhaki kendi süneninde (2/105) Hubab b. El-Ert'ten nakleder ki güneşin şiddetli sıcağının anlımızı ve ellerimizi yaktığını Peygamber'e şikayet ettik ama Peygamber (s.a.a) şikayetimizi kabul etmedi.
    Muttaki Kenz'ul-Ummal kitabında Halid el- Cehni'den nakleder ki Peygamber (s.a.a) Suhayb'in secde anında anlını toprağa koymaktan sakındığını gördü; ona Ey Suhayb yüzünü toprak üzerine koy diye buyurdu.
    Ne yazık ki bir kısım halk cehaletten ve bir kısmı ise taassuptan Peygamber'in apaçık sünnetini görmezlikten gelerek sünnete ters düşen secde türünü yani seccade ve halı vb. şeyler üzerine secde etmeyi tercih ediyorlar; sonrada kendilerine Ehl-i Sünnetiz diyebiliyorlar. Peygamber'in sünnetinde sahihliği kesin olan secde türü yalnız toprağa ve kuma (taşa) ve hasıra (yenilecek ve giyilecek maddesi olmadığı için secde hasıra caizdir ve Sahih hadisler gereğince Peygamber (s.a.a)'in secde için bazen hasır kullandığı kesindir) olan secdedir. Başka şeylere secde etmek örneğin halı, kilim ve aynı maddelerden yapılan seccadeye secde etmek Ehl-i Beyt İmamları tarafından kesinlikle menedilmiştir. Ehl-i Sünnet kaynaklarında da bunu destekleyen hadisler çoktur.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Şia Neden Hz. Ali'ye Önem Veriyor?

          Kategori: Ehlibeyt

          Konuyu Baslatan: Kader

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1895


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş