*
Dikenlerden incinenlerin değil; aşk uğruna can vermeye gelenlerin yapacağı çalışmalar...
“Başladığı noktaya gelen daireyi tamamlamak"...
*
Fenâfillah ve bekâbillah isimli iki aşamaya dayalı çalışmalar bütünü...
*
"BÂTIN" ismi ve "ZÂHİR" ismi mânâsı içinde yapılan seyir...
*
Kişinin yedi mertebeyi aşma çalışmaları...
"İnsan"ların kendi hakikatlarını tanıma yolunda yaptıkları çalışmalar Dindeki mistisizm’i meydana getirmiştir..
İşte Tasavvuf da insanın kendi aslını, orijinini bilme ve yaşama konusundaki çalışmaları esas alır.
Tasavvuf, tarikat, bir iyi ahlâk derneği değil; varlığın hakikatini, vücudun aslını, özünü bildiren bir çalışma düzenidir.
TASAVVUFUN GAYESİ
Tasavvufun gayesi, kişinin, kendini meydana getiren bu Esmâ-i ilâhi’yi tanıması, bilmesi ve bunu gereğini yaşayabilmesi hali ve bu yolda yapılan çalışmalardır, kişinin Allah'ı bilmesi; Allah indinde ve ilminde "yok"luğunu hissedip yaşaması; ve nihayet "Allah ismiyle işaret olunan BÂKÎ"dir hükmünün tesbit olmasıdır.
Tasavvuf çalışmalarının temeli; şirki hafiden kurtulup, başını nereye döndürsen, yani ne yöne bakış atsan TEK'liği görebilmek içindir...
Bir kişi tasavvufa yani iman nurunu esas alan çalışmalara dayanmadan, kendindeki şartlanmaları ortadan kaldırabilr...
İşte "tasavvuf" çalışmaları ve terbiyesinin çok önemli bir amacı da insanı bu en büyük belâdan; perdelilikten korumaktır...
Bu yüzdendir ki "tasavvuf" en değerli konudur!
TASAVVUF, İLME-İRFANA TESLİM OLMAKTIR!
Tasavvuf, külliyen TAHKİK mesleğidir; asla taklid değil!.
Tasavvuf, dinin temelindeki düşünsel tabandır!. İman nuruna dayanan bir tarzdaki çalışmalar bütünüdür.
Bugünkü tarikat uygulamalarıyla, gerçek mürşid-tâlip uygulamasının isim benzerliğinden başka uyar tarafı yoktur kanaatime göre!...
Teslimiyet, körü körüne denileni yap diye anlaşılıyor ki günümüzde, bana göre bu anlayış da yanlıştır... İnsan beynini, aklını, en geniş şekilde kullanarak ancak hedefine varabilir...
Teslimiyet demek; kişinin kendisini İLME, İRFANA teslim etmesi demektir... Ayakkabı boyayıp, havlu tutmaya demek değil; anlayışındayım... bilmem yeterince açıklayabildim mi?
İşte bu sebepledir ki, bu incelikleri kavramış olan geçmişteki pekçok hakikata ermiş zâtlar, "Tasavvuf" denilen öğretiyi oluşturmuşlardır.
"Eğer, varsayımın olan varlığından, benliğinden tümüyle kurtularak "nefs"ini tanımak istiyorsan, teslim ol; kendinden kurtul, Allah`a er!."
Demişlerdir..
TASAVVUF, BİLFİİL TATBİKATLA YAŞANIR!
Tasavvuf, nazarî bilgilerle değil; bilfiil "tatbikatla" yaşanır!.
Tasavvuf bahçesi, aşk uğruna can vermeye gelenlerin yeridir; dikenlerden incinenlerin değil!
TASAVVUF, ŞERİATLA İLGİLİ HUSUSLARIN ÜZERİNE
BİNA EDİLEN “VAHDET SIRRINA ERMEK” AMACINA
YÖNELİK ÇALIŞMALAR İLE BAŞLAR
İyi ahlâk, yasaklardan kaçınmak, ibadet, tasavvufun değil; şeriatın konusudur!.
Eğer kişi, tasavvuf toplantılarında, bu saydığımız şeriatla ilgili hususlarla vakit geçiriyorsa, o henüz tasavvufla ilgilenmeye başlamamıştır.
Tasavvuf, şeriatla ilgili bu hususların üzerine bina edilen "VAHDET SIRRINA ERMEK" amacına yönelik çalışmalar ile başlar... Ki bu da ilgili eser ve kişilerden araştırılabilir.A.Hulusi
Devam edecek