kökleri ile toprağa bağlanan sanatçı''Resül Rıza'' Söz sanatımızın geçmişinitemsil eden büyüksanatkârlarımızdan biri deResul Rıza’dır. EdebiyattaResul Rıza zirvesinin kökleriyletoprağa nasıl bağlandığını,göklere ne kadar yükseldiğini,bu zirvenin eteklerindekimlerin olduğunu vebu zirvenin hangi zirvelerlebakışıp görüştüğünü belirtmekiçin onun şiirini yürektensevmek ve bu şiire tutkunolmak lazımdır. Belki de herhangibir şairin yahut yazarınsanatını veya sevilen biredebiyat araştırması

Bu konu 1984 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
kökleri ile toprağa bağlanan sanatçı''Resül Rıza'' 1984 Reviews

    Konuyu değerlendir: kökleri ile toprağa bağlanan sanatçı''Resül Rıza''

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1984 kez incelendi.

  1. #1
    AyMaRaLCaN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.08.2008
    Mesajlar
    11.371
    Konular
    5172
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @AyMaRaLCaN

    Standart kökleri ile toprağa bağlanan sanatçı''Resül Rıza''

    kökleri ile toprağa bağlanan sanatçı''Resül Rıza''


    Söz sanatımızın geçmişinitemsil eden büyüksanatkârlarımızdan biri deResul Rıza’dır. EdebiyattaResul Rıza zirvesinin kökleriyletoprağa nasıl bağlandığını,göklere ne kadar yükseldiğini,bu zirvenin eteklerindekimlerin olduğunu vebu zirvenin hangi zirvelerlebakışıp görüştüğünü belirtmekiçin onun şiirini yürektensevmek ve bu şiire tutkunolmak lazımdır. Belki de herhangibir şairin yahut yazarınsanatını veya sevilen biredebiyat araştırması problemini incelerkenbu sanatı ve problemi sevmeden araştırmakimkansızdır; ama Resul Rıza’nın sanatı bunundışındadır. Onun edebî mirasının bediîfikir ardınca gidenler, insanın bedii düşünceve tefekkür çizgilerini öğrenmeye çalışanlar,sanatkârın kafa yapısından haberdar olmakisteyenler onu ve onun sanatını öğrenmeli, incelemelidirler.Çünkü Resul Rıza’nın şiiri öylebir tefekkür tarzının yansıması demektir ki oradasıradanlıkla mümtazlık, yakınla uzak, geçmişlegelecek, hayatla ölüm birlikte yaşıyor vebirlikte büyüyor. Adları sanatımızda zirve isimolan sanatkârlara dayanarak bütün edebiyatı,en azından onun temsil ettiği devri, zamanı veasrı değerlendirmek mümkündür. Belki de buöyle bir tarihî fırsattır ki Resul Rıza’ya dayanarak20. asır edebiyatını yeniden tasnif etmekve anlamlandırmak mümkündür.

    Hemen, uzun yıllar boyuncaResul Rıza’ya 1920’li yıllarınyetiştirdiği bir sanatkâr olarakbakıldığını düşünüyorsunuz.Bu geçen asır edebiyataraştırmalarının sıradan bireğilimiydi. Tenkit ve edebiyataraştırmaları Resul Rızaile birlikte Semed Vurgun’ada Mikail Müşfik’e de SüleymanRüstem’e de Sovyet gerçeğininmahsulü olarak bakmaktanhaz alıyordu. SemetVurgun’un “Zamanın Bayraktarı”ve “Komsomol Poeması”bunlardan biriydi. Mikail Müşfik’in “AzadlıkDastanı”; Süleyman Rüstem’in “Elemden Neşeye”şiiri ve “Partbiletin sol cibinde, üreyininbaşında olması” başka bir zevktir.

    Yahut 1950’li yıllarda Resul Rıza “Lenin” manzumesiniyazdığı zaman eleştirmenler ve edebiyataraştırmacıları, dünyanın en meşhur yazarlarınınadını Resul Rıza’nın adıyla birliktezikretmeye başladılar. En tuhafı da şuydu ki oyazarlar da Lenin hakkında yazmışlardı.






    1960’lı yılların başlarında ise Resul Rıza’nın“Renkler” silsilesi ortaya çıktığında eleştirmenlerve edebiyat araştırmacıları hayretedüştüler. Büyük bir münakaşa baş gösterdi.Ay aman Resul Rıza “Bolşevik yazı”dan veLenin’den uzaklaşıyor, denildi.

    Bildiğim kadarıyla bütün bunlar 20. yüzyıltenkidinin yanlışlıkları ve kusurları idi. ResulRıza’nın hemen yanında bulunan edebî tenkidinonu iyi şekilde, etraflıca görmemesininnişaneleri ve alâmetleri artık tarihe karıştı.Bugün Resul Rıza’ya başka başka, kesik kesikdevirlerin prizması ile değil; 20. yüzyıl edebiyatınıntamamının ölçüleriyle yaklaşmak artıkbir hakikate dönüşmektedir. Cesaretle söylemekgerek ki Resul Rıza 1920’li yıllarda boygösteren Sovyet gerçekliğinin, 1930’lu ve1950’li yıllardaki sosyalizmin tam ve kesin olarakhakimiyeti devrinin 1960’lı ve 1970’li yıllardakomünizme doğru yaklaştığımız çiçeklibeşiklerin oluşturduğu edebî sima ve edebîşahsiyet değildir. Resul Rıza geçtiğimiz asrınbaşlarında oluşan Demokratik Cumhuriyetile asrın sonunda kurulan Cumhuriyet arasındayaşamış, eserler yazmış mütefekkir ve filozofşairdir. Şimdi şöyle bir soru ortaya çıkmaktadır:“Bolşevik yazı” şiiri doğrudan bolşevizminvasfı ve terennümü müydü? Elbette,kesinlikle hayır. Resul Rıza’nın sanatının bütüngelişme hattı gösteriyor ki onun “Bolşevikyazı” şiirinin esas tipleri Kür ve Araz idi. Buşiir Kür’e ve Araz’a söylenen, aynı zamandaKür’den ve Araz’dan umulan arzuların, isteklerinşiirsel ifadesidir. Şimdi düşünün, bolşevizmdenhonça1 tutmak nerde, insanın kalbininderinliklerinde koruduğu sırları suya söylemeknerde?

    Bugün köküyle toprağa bağlı olan çınarı ResulRıza’nın şiirinin sembolüne çevrilenlerletartışma fikrinde değilim; ancak bir gerçeğibütün yönleriyle biliyorum ki Resul Rıza şiirininen güzel amblemli ve en parlak bayrağı,üzerinde çaya ve suya akseden gümüş bir sikkeyahut atlas bir parça olabilir.

    Eğer böyle olmasaydı Resul Rıza sonraları“Kür Araz” şiirini yazıp büyük bir inançla söylemezdi:

    Burda kavuşur
    Doğma kadim toprağım
    Ayrı düşmüş balaları

    Belki de size garip gelecek; ama Resul Rızaşiirlerinde hitaplar son derece hasislikle işlenmiş.Mevcut hitapların ekseriyeti saygı karakteritaşımaktadır. Mesela “Keherim, keherim!İgid keherim!” yahut “Göyer çınarım, göyer!Boy at, çınarım boy at!” vs… Bunlarla birliktebütün Resul Rıza sanatında yalnız muhteşembir başvurma hitap var. Bu hitap şairin“Ümid” şiirinde Dicle Nehri’nden bahsederkensöylediği “Koca Dicle” hitabıdır:

    Goca Dicle
    İster sakit ak
    İster dalgalan
    bu akşam gelmedi,
    bu gece gelmeyecek
    balık alan.
    Gurtardı ‘Min bir gece’ hekayeti…

    Resul Rıza’nın dikkati Kür-Araz, Dicle-Fıratarasındaki bölgelere yönelmiştir. Doğrudur,şair iki nehir arasındaki medeniyete açık birşekilde gitmemektedir; ama herhalde yakınasırların edebî mirasından uzak düşmekde mümkün değil. Çünkü, şairin kendi diliylesöylersek Dicle ve Fırat nehirleri arasındanyükselen Baba Fuzulî, Dede Nesimî zirveleriçok zengin ve azametlidir. Aslında bu zirveleretam olarak Resul Rıza zirvesinden bakıldığındaFuzulî ve Nesimî daha muhteşem, dahabüyük görünür.

    Resul Rıza “Çaylar harda dincelir, göresen?”sorusuyla meşguldür; hatta bir falcı hakkındakişiirinde şair “Çaylara benzeyir avcumunbükümleri” mısrasını yazar. Bir başka şiirdeise kurumuş çayın taşının ağrısını çeker:“Neler çekti çaylak taşı, selden sor”. Bunlarınhepsi tesadüf olarak görülebilirdi; ancak ResulRıza’nın “Unutmayın” şiirindeki bir vasiyetiolmasaydı. Bu öyle bir vasiyettir ki dünyadabelki onun kadar ağır vasiyet yoktur: “Aparınbir çayda, basdırın meni.”







    Resul Rıza şiirinin gücü de tam olarak bubeklenmeyen gafil tezatlara bağlıdır; lakin butezatlara bakmayarak Resul Rıza her zamandünya düzeninin, nizamının, yekpare ahenkliidrakin peşinden gider.

    Resul Rıza sanatında bugün, yarından ayrıdeğildir. Orada ekmekten biçmekten bahsedilirseyetiştirmek, büyütmek ister istemez;ona yaklaşır. Şair bahçelerin sıralanıp dizilmesiniistiyor. Onun sevgideki en ulvi isteğişöyledir:

    Benevşeni katar katar,
    Yar, teline düzüm barı.

    Resul Rıza’nın dünya düzeni, dünya ahengifelsefesinde yer ve gök kendi sisteminde hislerinindevamlılığıyla görünür. Şaire has olanyerdeki adlar şunlardır: “Ay ışığı, göy ulduzuyol aydın.” Hatta ilginç ve kendine has birşeydir ki hastalık reçetesinde de bir dizim görülür.

    Yan yana düzülür
    Neçe neçe geşeng latın sözü.

    Şairin Ezopa ilgisi de doğru olana ilgidir.

    Düzdü düzüne deye bilmediyini
    Çevirib eyhamlar diline.

    Dizelerde vurgu yapılan yer, şairin rahatsızlığıdır:

    Siz, ey yeni şiirimin
    Dağınık satırları!
    İsteyen zaman sizi
    Yazıram-pozuram men
    Menim arzum dileyim,
    İrademle
    Yaranıb çıhırsınız sinemden.

    Resul Rıza’nın dünyaya bakış felsefesiyle birlikteduran hayallerin sıradanlığı da seçkinliğide garipliği de var; ama şairin sanatınınilk aşamalarında herhangi bir şiirin hayal unsurlarıkonunun sınırlarını aşmaz. Misal verecekolursak 1941 yılında yazılan “Bal arısı” şiiriAzerbaycan’dan bahsetmektedir ve oradaancak Azerbaycan’a has unsurlar vardır:Guba, Göyçay, Haçbulag, Şahdağ…

    1950 yılında yazılmış ve Azerbaycan’danbahseden “Bugünün hakikati” şiirinde deaynı manzaraların şahidiyiz. Burada Mil, Muğan,Araz ve “Adın kulağına deyip deli Kür!”diye Kür hatırlanır. Yahut 1954 yılında yazılmış“Nizamî’nin heykeli karşısında” şiirindeancak Nizamî’nin karakterleri var: Ferhat, Şirin,Leyla, Mecnun, İskender, Nüşabe.

    Resul Rıza edebî düşüncenin analitik yönelişindensonra yavaş yavaş meydana çıkmayabaşlar. Hatırlayalım onun “Nigaran suallar”şiirinde Tebrizle “Garagile” mahnısı, “Tebrizimmenim” şiirinde Tebrizle bayatı, “Tebrizlidostuma” şiirinde Tebriz’i turna olarak anlatır.Şiirdeki bu tip yaklaşımlar Tebriz’in halini,Tebriz’in dünyasını ifade etmek merakıdır.

    Daha sonraları ise seçkin kafiyeler gibi birçokfikrin ve hayalin birarada kullanılması özgünlüktaşımaktadır. Tasavvur etmek o kadarda kolay değil ki “Kefli İskender’le anlamakderdi”, “İskender’in boynuzu ile danılangargı” ve “İskender’le Çatski, Çayld Harold”bir aradadır. Şair, Behlül Danende ile Kefliİskender’i birarada gösterir; hatta en tuhafışudur ki Hamlet ve Layertle bir düzlükte durandağ eteklerinde ekini dolu vurması, yenisembolün misalidir. Belki de Resul Rıza’nın1964 yılında kaleme aldığı “İnsan şekli” şiiribu seçkinliğin edebî numunesidir. “Banabir sergi salonu verin” diyen şair bu salondaderisi yüzülen Nesimi ile meşale gibi yanmışAzerbaycan kızını, Giordano Bruno külüile Mehemmedhesen’i, Osvensim’i, Sibirya’yı,Hiroşima’yı, Aslı’yı, Kerem’i, Gastellon’u,Lorkan’ı birlikte görmek istiyor.

    Bütün bunlar Bütöv Azerbaycan şiirinde seçilenve tanınan Resul Rıza’nın edebî tefekkürüidi. Öyle bir edebî tefekkür ki hem hayretleriçinde bırakıyor hem de dünyayı sıradanlaştırıyordu.Bunun yanında insanı da büyütüyordu.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: kökleri ile toprağa bağlanan sanatçı''Resül Rıza''

          Kategori: Azerbaycan Şahsiyetleri

          Konuyu Baslatan: AyMaRaLCaN

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1984

    Sinemde yanar dağlar bahçeler bağlar yetim
    Sensizken canım ağlar bensizken memleketim
    Özüme bir kez dokun gör nasıl birisiyim
    Aşka aşıkken bile memleket delisiyim

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş