Mahmut Sami Efendi 1892 yılında her insan gibi ağlayarak dünyaya gelir. Hayatı boyunca ağlamayı göze alan bir Allah dostu olur. Hukuk fakültesinde öğrenim görür. Boş konuşmayı sevmez ona sorulan sorulara da ya bir ayetle ya da bir hadisle karşılık verirdi. Gümüşhanevi Dergâhında bir zat ondaki bu hali görür ve onu yoğurur. Sami Efendi çok kabiliyetli ve çalışkandır. Vaktinin büyük kısmını hizmet etmekle geçirir kalan kısmında da ibadet ederdi. Şüphesiz Allah ve insanlık için yapılan hizmet bir

Bu konu 2435 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Mahmut Sami Efendi 2435 Reviews

    Konuyu değerlendir: Mahmut Sami Efendi

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2435 kez incelendi.

  1. #1
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart Mahmut Sami Efendi

    Mahmut Sami Efendi 1892 yılında her insan gibi ağlayarak dünyaya gelir. Hayatı boyunca ağlamayı göze alan bir Allah dostu olur. Hukuk fakültesinde öğrenim görür. Boş konuşmayı sevmez ona sorulan sorulara da ya bir ayetle ya da bir hadisle karşılık verirdi. Gümüşhanevi Dergâhında bir zat ondaki bu hali görür ve onu yoğurur. Sami Efendi çok kabiliyetli ve çalışkandır. Vaktinin büyük kısmını hizmet etmekle geçirir kalan kısmında da ibadet ederdi. Şüphesiz Allah ve insanlık için yapılan hizmet bir ibadettir. Akşam herkesle beraber uyumasına karşın sabah çok erken uyanır dergâhın temizliğini yapardı.Genç yaşta Allah yolundaYaşı 28 olduğunda memleketi Adana’ya döner. Ailesinden kalan mirası üzerine almaz ve hepsini bağışlar. Mirası almaktan korkar çünkü çalışmadan almak onu çok rahatsız ederdi. Mirasın sakıncasının olmadığı halde takvasını çok yoğun yaşardı. Sami Efendi zaten kendi kazandığı parayı da infak ederdi. Dünya işleriyle pek ilgilenmez sohbetlerinde de siyasi yahut ticari söz bulunamazdı. Her sohbetinde kalbin ıslahına dikkat çekerdi. Namazı huzurla kılmayı, Kur’an-ı Kerim’ i manasıyla okumayı tavsiye ederdi.Mukaddes topraklara 54 yaşında basmak nasip olmuştu. Sami Efendi’nin küçük yaşlardan beri içinde Medine arzusu vardı. Medine’den döndüğünde hüzünlenmişti. Orayı çok özlüyordu. En çok arzuladığı şey Medine’de yaşamaktı. İkinci hac vazifesinden sonra ailesiyle Şam’ a taşındı. Medine’den ayrılalı çok olmasa bile Medine kokusu burnunda tütüyordu. Şam’da bir zaman kaldıktan sonra tekrar İstanbul’ a döner. Tahtakale’de muhasebe işlerini görürdü. Bir yandan hocalık yapıyor bir yandan kendi ekmeğini el emeğiyle kazanıyordu. Sami Efendi el emeğine, alın terine çok önem verirdi. Çok sevilen ve saygı gören bir kişi olduğundan hediyelerle geçinebileceğini hiç düşünmez aksine buna şiddetle karşı çıkardı.Az yer az uyurduHocanın derslerine her kesimden insan gelirdi. Sami Efendi sohbetlerinde mutlaka Ashab-ı Kiramdan söz ederdi. Tevazusu ve cömertliğiyle insanların gözünde çok değerli bir zat olmuştu. Çok düşünceli bir insandı. Bir yere giderken dolmuşu kullanmaz, yürürdü. Dolmuş parasını da infak ederdi. Paradan, dünya işlerinden vazgeçmeyi onun yanına gelenlere de söylerdi. Onu çok tanımayanlar da Sami Efendi’de farklı bir hava olduğunu hissedebilirdi. Nitekim bazı derslerde Hocayla cemaat diz dize oturur, bir süre konuşmazlar ve ardından hıçkırarak ağlamaya başlarlardı. Duygularını etrafındakilere yayabiliyordu. Diyaneti olmayan insanlar bile ona hürmet ederdi. Az yer, az uyurdu. Gecenin neredeyse her saati uyanık olurdu. Secdeye çok önem verir bunu da sohbetlerinde dile getirirdi.Ayağını hiç uzatmadıSıradan bir insan olmayı yeğleyen bu zat şöhretten hep kaçmıştı. Halkın içinde bir Müslüman güzeli olarak yaşardı. Daima edep ve ciddiyet içinde olurdu. Öyle edepliydi ki hep dizlerinin üzerinde oturdu. Ayağını uzatmaz bağdaş bile kurmazdı. Ona yapılan saygı ve hürmete karşılık o daha saygılı ve hürmetli davranırdı. İnsanları aşağılamaz., onları yaratandan ötürü severdi. Kimsenin kusurunu yüzüne çarpmazdı. Kırmadan incitmeden o kimseleri uyarırdı. Evinde misafir eksik olmazdı. Onu ziyarete gelenleri ayakta karşılar, sohbet eder, yemekler yedirir ve yine ayakta kapıya kadar uğurlardı.Hayatı hocasından aldığı öğüt doğrultusunda yaşardı. İncitmemek kolay, incinmemek zor olan. Her yaşananın Allah’tan olduğuna inanır, hiç sitem etmezdi. Bu yüzden incinme duygusunu yaşamazdı. Tabi etrafındakileri de incitmezdi. Çocukları çok sever onlara efendi diye hitap ederdi. Sünnet-i seniyyeye çok bağlıydı. En büyük endişesi de kul hakkıyla, Rabb’ın karşısına çıkmaktı.Her daim abdestliTüm bunların yanında iyi derecede Fransızca bilirdi. Fakat asla bu kelimeleri kullanmaz, Türkçe’nin duru kullanılmasına özen gösterirdi. Hocanın en önemli özelliklerinden bir tanesi de sürekli abdest almasıdır. Muhasebe defterine yazı yazacakken dahi abdest alırdı. İnsanlara öğüt vermekten hoşlanmazdı. Konuşmaktan çok kendi haliyle örnek olmayı daha doğru buluyordu.Ölüme yaklaştığı yıllarda ciddi rahatsızlıklar geçirdi. Fakat kimseyi üzmemek ve halinden şikâyetçi gibi olmamak için sesini çıkarmazdı. Bir gün eşine Medine’ ye gitme vaktinin geldiğini söyledi. Bu Hocanın en büyük arzusuydu. Bir süre sonra Medine yollarına düştüler. Mukaddes yerlerde 5 yıl kadar kalırlar. Yıl 1984 olmuştur, Mahmut Sami Efendi 92 yaşında ahir ömrü boyunca kalbinden ve dilinde düşürmediği Allah’ a kavuşmuştu. Ölüm arzusuna Medine’de kavuşmuştur. Edep ve tevazuuyla yaşadığı hayatı öyle tamamlar. Ölürken dahi dizlerinin üzerinde, edeple beyaz yolculuğuna çıkmış ve Cennet’ül Baki’ye defnedilmişti.
    (Sevde Kaya, Temmuz 2011)


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Mahmut Sami Efendi

          Kategori: İslamın Temel Esasları

          Konuyu Baslatan: ŞiMaL

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 2435


Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş