Baba koç sürüden ayrılıp dere kenarına gitmiş. Bakmış ki, bir yavru kurt su içiyor. Hemen bir ağacın arkasına saklanmış. Yavru kurt su içtikten sonra baba koç ortaya çıkmış. Baba koçun sivri boynuzlarını gören yavru kurt kaçmaya başlamış. Baba koç ilerdeki kayaların arasında yavru kurdu sıkıştırmış. Çaresiz kalan yavru kurt şöyle demiş: “ Ama baba koç, ben sana ne yaptım ki? Neden beni öldürmek istiyorsun? Suçum neyse söyle de bileyim? “ Baba koç: “ Senin suçun kurt yavrusu olman.

Bu konu 2054 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Baba Koç İle Kızıl Kurt 2054 Reviews

    Konuyu değerlendir: Baba Koç İle Kızıl Kurt

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2054 kez incelendi.

  1. #1
    Serdar Yıldırım - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    25.04.2009
    Mesajlar
    128
    Konular
    110
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    9
    Tecrübe Puanı
    573
    @Serdar Yıldırım

    Süper Baba Koç İle Kızıl Kurt

    Baba koç sürüden ayrılıp dere kenarına gitmiş. Bakmış ki, bir yavru kurt su içiyor. Hemen bir ağacın arkasına saklanmış. Yavru kurt su içtikten sonra baba koç ortaya çıkmış. Baba koçun sivri boynuzlarını gören yavru kurt kaçmaya başlamış. Baba koç ilerdeki kayaların arasında yavru kurdu sıkıştırmış. Çaresiz kalan yavru kurt şöyle demiş:

    “ Ama baba koç, ben sana ne yaptım ki? Neden beni öldürmek istiyorsun? Suçum neyse söyle de bileyim? “

    Baba koç:

    “ Senin suçun kurt yavrusu olman. Belki şimdilik koyun sürülerine saldıramıyorsun ama kısa bir süre sonra can almaya başlarsın. Kurt milletini bilirim ben, acımasızca saldırırlar sürülere. Yıllardır ne koçlar, ne koyunlar, ne kuzular parçalandı gözlerimin önünde. Şimdiye kadar hep bizden gitti, bir de sizden gitsin. Öleceksin yavru kurt “ demiş.

    Baba koçun üstüne doğru geldiğini gören yavru kurt:

    “ Senin yanlışın var baba koç. Kimseye zararım dokunmadı benim “ demiş.

    Bunun üzerine baba koç bağırmış:

    “ Dokunmadı ama dokunacak. Sen de sürülere saldırıp can alacaksın. “

    Yavru kurt:

    “ Baba koç, sen kendinle çelişki içindesin. Hem can alanlara düşmansın, hem de can almak istiyorsun. Fikirlerin birbirini tutmuyor. Sorarım sana beni öldürürsen katil olmayacak mısın? O zaman sana ne derler: Katil baba koç. Haydi, şimdi gücün yeterse gel öldür beni “ demiş. Yavru kurt, hoplayıp-zıplarken baba koçun şaşkınlığından faydalanıp kaçmış.

    Baba koç tekrar sürüye dönmüş. Onu gören Çoban Osman kaval çalmayı bırakıp:

    “ Ne haber, baba koç? Hiç sağına, soluna bakmıyorsun? Bir selam vermek de mi yok? “ diye sormuş.

    “ Sen benim kusuruma bakma be Osman Efendi. Öyle dalmış gidiyordum işte. “

    “ Boş ver şimdi dalgıçlığı baba koç. Gel otur şöyle yamacıma. Söyle bakalım, nerelere gider, nerelerden gelirsin? “

    “ Ha şu mesele. Biraz susamıştım da, dere kenarına gitmiştim. “

    “ Eee, sonra? “

    “ Sonrası gittim, döndüm işte. “

    “ Onu biliyoruz gittin döndün ama canını sıkan her neyse oralarda bir şeyler olmuş. Gözün dünyayı görmüyor. Haydi, anlat be baba koç, ne olur, bak yalvarıyorum sana. Anlatıver gitsin, sen sıkıntıdan kurtul, ben de meraktan. “

    “ Aslında bir şey olmadı gibi, ama oldu gibi de. “

    “ Yaşa be baba koç, kulaklarımı dört açtım seni dinliyorum. “

    Baba koç olanları anlatmış. Yavru kurdu elinden kaçırdığı için üzüntüsünün sonsuz olduğunu söylemiş. Çoban Osman ise, üzülmemesini, olanları birkaç gün sonra unutacağını söyleyip, baba koçu teselli etmiş.

    Aradan iki yıl geçmiş. Bu sürede kurtların koyun sürülerine saldırıları aralıksız devam etmiş. Önceleri küçük gruplar halinde gelen kurtlar son bir yıldır sayıları yüzü bulan tek bir grup halinde gelerek ölüm saçmaya başlamışlar. Bu kurtların başkanı kızıl kurdun adını anmak, yüreklerde korku uyandırmaya yetiyormuş. Kızıl kurt, çevredeki son koyun sürüsüne saldırı için, kurtlarına emir vermiş:

    “ Söylediğim gibi, sadece baba koç sağ kalacak, diğer koyunlar, çoban köpekleri ve çoban parça parça edilecek. Haydi kurtlarım, hücum..”

    Kurtlar tarafından sarıldıklarını gören Çoban Osman’ın içi cız etmiş: “ Olacağı buydu, sonunda kızıl kurt bizi de buldu. Ama mecburduk be, günlerdir ağılda kapalıydı koyunlar. Yeter ki, kızıl kurttan uzak duralım, aç kalalım da canımız var olsun diyorlardı, diyorlardı da, nereye kadar? Bir koyun kaç gün açlığa dayanır? Sonunda birkaç saatliğine çıktık meraya ve yakalandık. Belki milyonda bir kurtuluş şansımız var, ama bakarsın o milyonda bir şans bize güler. Daha her şey bitmedi. “

    Bu düşünceler birkaç saniyede Çoban Osman’ın aklından geçmiş ve elinde tuttuğu tüfeğini kaldırıp tetiğe basmış. Bir kurt cansız yere düşerken, sesten irkilen çoban köpekleri ve koyunlar, hemen savunma durumuna geçmişler. Meradaki tek ağacın üstünde bulunan Çoban Osman bir yandan tüfeğini ateşlerken, diğer yandan da sürüye komut vermeye başlamış. Ağacın dibinde kuzular, kuzuların çevresinde koyunlar, koyunların çevresinde koçlar, koçların çevresinde on tane çoban köpeği birer daire çizmiş.

    Çoban köpekleri, dört bir yandan dalgalar halinde gelen kurtların üstüne kahramanca atılmış. Korkunç bir savaş başlamış. Bu sırada aradan sıyrılan kurtlar koçlarla burun buruna gelmiş. Koyunlar melemiş, kuzular meleşmiş. Çoban köpeklerinin ölmesi kurtları galeyana getirmiş. Kurtlar, çığlıklar atarak sürüye dalmış. Koçlar, koyunlar, kuzular birer birer parçalanmış ve koca sürüden yalnızca baba koç kalmış. Çevresi kurtlar tarafından sarılan baba koç, gözlerinin kararmasına, başının dönmesine karşın, güçlükle ayakta duruyor, ama bazen dizlerinin üstüne düşerek kurtların alaylarına hedef oluyormuş. Az sonra kızıl kurt ağır adımlarla karşıki tepeden aşağı inerken, baba koç: “ Korktuğum başıma geldi. Kızıl kurt yavru kurtmuş “ demiş içinden.

    Kızıl kurt iki yıl önceki yavru kurt olduğunu söylemiş ve şöyle demiş: “ Baba koç, eğer beni yenersen kurtlarım sana dokunmayacaklar ve dağlara dönecekler. Benim dişlerim varsa senin de boynuzların var. Yaşamın sana bağlı, kolla kendini. “

    Yorgun baba koç, ağzından köpükler saçarak gelen kızıl kurdun ilk ataklarını güçlükle karşılamış. Geçen zaman baba koçun yararınaymış ve sivri boynuzlarını kızıl kurdun karnına takan baba koç, onu kaldırdığı gibi yere vurmuş. Kızıl kurdun cansız yere serildiğini gören kurtlar çekip gitmişler. Daha sonra pek çok kurt avlayan fakat kurşunlarının bitmesi üzerine çaresiz kalan Çoban Osman ağaçtan inmiş ve perişan durumdaki baba koçu sırtına alarak birlikte köye dönmüşler.

    SON

    Yazan: Serdar Yıldırım




    Selamlar,

    Ben Serdar Yıldırım. İşte size özellikle çocuk hikâye ve masal basımı üzerine yoğunlaşmış ve bu konuda deneyim sahibi bir yayınevi. İnternetten eserlerimi okuyup çok beğenmişler. Bunun üzerine benimle irtibata geçerek yazdığım hikâye ve masalları kitap olarak hazırladılar ve okuyucunun ilgisine sundular. Sıradışı Yayınları'na çok teşekkür ederim.

    30.İstanbul Fuarında 13-11-2011 tarihinde bu güzel yayınevinin standında, kitaplarımı imzaladım. Hazırladıkları site de çok şirin ve ziyaret etmenizi tavsiye ederim.


    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    Yayınlarımız bölümünde, Gökten Üç Elma Düştü serisini tıklarsanız yayınlanan hikâyelerimi görürsünüz. Kitaplar, 10 tane ve her biri 16’şar sayfadır. Büyük boy olan kitaplar, 20 – 28 cm. ebatlarındadır. Her iki sayfayı tam olarak dolduran resimlerin içinde, yazılar vardır. Kitapların her sayfası kuşe kâğıttan yapılmış olup, baskı kaliteli ve parlaktır. Ben de hikâye kitaplarımı ilk olarak İstanbul Fuarı’nda gördüm ve nasıl bulduğum sorulduğunda, inanılmaz güzel, dedim. Sevgiyle kalın.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Baba Koç İle Kızıl Kurt

          Kategori: Çocuk Hikayeleri ve Öyküleri

          Konuyu Baslatan: Serdar Yıldırım

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 2054

    Konu Serdar Yıldırım tarafından (04.12.2011 Saat 17:16 ) değiş;tirilmiş;tir.

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş