Azerbaycan'da Nevruz
NAHÇIVAN'DA NEVRUZ GELENEKLERİNİN DÜNÜ VE BUGÜNÜ
Asker KADİMOV *
Türkiye Türkçesine Aktaran : Mustafa KALKAN **
Nevruz, Azerbaycan Türklerinin ve bu cümleden bütün Türk halklarının millî bayramıdır. Her yıl yazın gelişi ile alâkadar olan bütün Türk Dünyası Nevruzu bayram olarak kutlamaktadır. Nevruz'un izleri ve onun miftik kaynakları bizim asrımızdan çok daha öncelere, kadim devirlere kadar ulaşmaktadır. Ayrıca bu millî bayramın İslam tarihi ile hiçbir alâkası yoktur. İlmi tetkikatlarda Nevruz, kadim ateşperestlikle, Zerdüştlükle alakalı olan bir yaz mevsimi ve bayramıymış gibi takdim edilir. Ateşperestlik dinine göre zaman ve kader tanrısı Zurvan'ın birleşmesinden dünyaya gelen iki ikiz kardeş olan Hürmüz ve Ehirmen dünyayı idare ediyorlardı. Güya hayatta olan bütün şeyler Hürmüz ve Ehirmen arasında bölünmüş, ebedi hayatı, iyiliği, hayrı, ışığı Hürmüz alınış, karanlığı, zulümü, ölümü, hastalığı, hileyi, şeri ise Ehirmen kabul etmiştir. Ayrıca ateşperestlerce Hürmüz güneş şeklinde tasavvur edilmiştir. Güneş, Hürmüz'ün kendidir, her şeyi gören gözü veya onun oğlu gibi tasavvur edilmiştir. Yerdeki ateş Hürmüz'ün remzi, onun sembolü gibi kabul edildiğinden ateşperestler ateşe sitayiş edip onu mukaddesleştirmişlerdir. Hürmüz İnsanlara od (ateş) vermekle onlara ebedî hayatı bahşetmiştir. Ayrıca, İnsanlar Hürmüz'ün en yakın dostu olup onun da beraberliğinde kötüye, Ehirmen'e karşı savaşır ve mücadele başlar.
Gönül ve iyilik tanrısı olan Hürmüz kendi âteşi ile kötülük tanrısı Ehirmen'i, yarattıklarını mahveder. Bununla beraber, eski İnsanlar her yıl Nevruz'un geliş zamanı, son Çarşamba denilen vakitte Nevruz'un ateşinin üstünden atlarlardı. Bununla bütün şer ruhlardan ve Ehirmen'in şerrinden temizlenirlerdi. Lâkin ben bir araştırmacı olarak "Nevruz"un ateşperestlikle alâkasının olduğunu sanmıyorum. Çünkü Nevruz'un kaynakları daha eskilere ve Şamanizm düşüncesine kadar dayanmaktadır. Eski Türk dünya görüşünün esasını da Şamanizm'den gelen bazı düşünceler etkilemiştir. öyle ki şaman törenleri, ak şaman, kara şaman merasimleri, ateş üzerinden atlanarak yapılan ayinler eski Türklerin yenileşme bayramı olan Nevruz'la büyük benzerlik gösterir. Göğün katlarına yükseliş ve seyahat yalnız Gök Tengri'ye inanmakla ilgili değil, aynı zamanda dört unsuru ile beraber (ateş, su, hava, toprak) (kültleri) olan eski Türk inanç sistemini ifade eder Sonraki din ve inanışlar bu cümleden ateşperestlik merasimleri de Şamanizmle alâkalı olan eski Türk düşünce sisteminden bazı esasları da ihtiva eder. İlk Türklerin tanrı inancı Azerbaycan ve Nahçıvan inanışlarında ve masallarında da fazlasıyla görülür.
Eski İnsanların ateşe olan inançları bazı miftik şekillerin ortaya çıkmasına da sebep olmuştur. Türkçeyi konuşan bütün halkların folklorunda olan Hızır İlyas veya Hıdır Nebi de ateşe olan sitayişle alâkadar olarak meydana getirilen mifolojik görünümlerdir. Hızır'ın asıl leksik manasına göre bu kelime Türkçe’dir. Hız, Türk dillerinde ateş, ısı demektir. Ir, er ise yiğit, kahraman manasını verir. Demek ki, Hızır ateşi, sıcaklığı (ısıyı) getiren erkek kişi, kahraman demektir. Bu miftik görünüş Nevruz merasimi ile daha yakından alakalıdır. Çünkü Nevruz'un yakınlaştığı vakit Şubat ayının ilk günlerinde Nahçıvan'da ve Azerbaycan'ın diğer yerlerinde Hıdır Hebi, Hızır İlyas adlarıyla özel bir merasim yapılır. Bu merasimde buğday kavrulur, undan gavut hazırlanılarak yenilir. Lâkin yemeden önce gavut saklanır ki, Hızır boz atıyla gelip elini veya atının nalını gavuta vursun ve Nevruz'dan sonra gelen yılın unu bereketli olsun. Hıdır Nebi merasiminde okuldaki küçük çocuklar ellerine değerek ve torba alıp kapı kapı gezerek, Hızır hakkında bütün halk değişlerini söyleyip Hızır'dan payını isterler:
"Hızır, Hızır od getir
Var dereden od getir
Hızır'a, Hızır diyorlar
Hızır'a Çırag goyarlar
Ben Hızırın neyiyim?
Ayağının nalıyım,
Başının torbasıyım
Hızır battı balçığa
Çıkarttılar hayınan
Birce bile huyunan
Kara tavuğun kanadı
Kim verdi kim sanadı?
Mahallenizden geçende
İtler bizi taladı, hay taladı
Hanım, ayağa dursana
Yük dibine varsana
Torbanı doldursana
Hızırı yola salsana... "