KIR ZiNCiRLERiNi
Ortasindaydi zemheri ayinin o bilmem kaçinci günü. Kar, boran vardi yüreginde. Günes isitmiyordu buz kesen dünyasini. Dert anasi, biricigim hangi rüzgar kirdi tutunacak dalini? Poyrazda mi kaldi umutlarin? Göz yaslari kan çiçekleri açtirmis gözlerine. Aci çeken kalbine kim açti o derin yaralari? Ah be talihsizim, bahti karalim. Kimler nasil kiydi sana, dalindan kopartmaya; eller kadir kiymet bilmezmis, yasamini çevirmis kör bir zindana. Derin kuyulara seslenir gibi acilarini, haykirsanda sadece aksi sedasini duyarsin kendi sesinin. Sen ki o nadide duygularini bir hayirsiza kurban etmissin. Sessiz ve sakin çileni çekmektesin. Yüzüne bakmaya doyamadigim, dokunmaya bile kiyamadigim bir sen varsin dünyada ve sonra yine sen. Bakma bana boyun büküp öylece.. Bir seda ver ki bileyim hala sevdaya açik yüregin ve solmasin içinde açan umut çiçegin . Söyle küskün yüregine isyan etmesini ögrensin. Geçmise kilit vur, kalsin yasananlar kapadigin kapilarin ardinda. Kanat çirp yeni açilan mutlulukla dolu ufuklara.Ne doktor anlar derdinden ne de bir bilen. Bir ben anlarim seni; bir ben. Ne olur bakma öyle bos gözlerle, sen sevgilerin ötesi, sen sevginin ta kendisi. Teslim etme kendini ümitsizlige. Bir meshale gibi aydinlatir her zerremi, sende buldugum o ziya. Bir nebze olsun duy sesimi, yitirme yasam sevincini.
Bu gün donduran günes yarin çözer içinden çikamadigin dertleri. Yeter ne olur kendine kahretme, hayatini harap etme.
Kir zincirleri, uzat elini. Denize kosan irmak misali. Tutsak degilsin acilara. Haydi gülüm artik karar günüdür. Hakim kirmadan kalemi haykir dünyaya sevdigini. Var mi bundan güzeli? Prangalardan bosalt ve koyuver özgürce hislerini, kucaklassin sevgi ile gidersin hasretini... Sevmesini bilmeyen bir kalbi, tasima bosuna gögüs kafesinde yük misali...
Bak!!, bu dost kapisi sana her zaman açik kalbimde öyle. Deger verirsen, kiymet bilirsen. Paylasmak istersen bir ömrü benimle, uzat elini. Haydi!! izinlisin, çalmadan girebilirsin içeri..
BAKSADA KADIN
Ask gibi bakmasina bakiyordu kadin. Ama aski gözlerinden kalbine indirecek bir yol bulamiyordu. Gözlerine takilip kalan bir sevdali bakisi, yasadikça tasimaya mahkum olacakti. O nazar kalbine nüfuz edebilse eger, mutlulukta yani basinda olacakti. Bir agaç gibi kök salmisti yalnizliga. Sessizdi dört bir yani. Kendi agitlarindan baska bir sey duymuyordu kulaklari. Dudaklarinda donmustu hazin gülücügü. Hüzün kokulu hayati yasiyordu çaresiz. Elinde tutuyordu yildizlari, fakat günesini ariyordu. Yörüngesini ona göre çizecekti. Hala karanlik çöküyordu aksamlar. Rüzgarin sesi acikli bir melodi fisildiyordu inat yaparcasina. Aglatmaya yemin mi etmisti bilmiyorum ki ? Hayatin hep dikenli yollari düsmüstü ona. Cani yanmis, yarinina bile küsmüstü. Bir demet gelincik gibi toplanan acilarini, yüreginde köz misali küllendirip söndürmeye çalisti hep. Bir çikar yol bulamadi. Yolunu kaybetmisti besbelli. Pusulasi bozuktu ya da zemberegi kirik..
Düsündü bir an, su gibi akip, bosa geçen senelerini. Yitirmemisti, yitirmek için bulmak gerekirdi mutlulugu. Ama o hiç yasmamisti. Ah çocuklugum bir tek seni özlüyorum biliyormusun" ? derken içi sizliyordu. Mazide kalan çocukluguna geri dönmeyi nasilda istiyordu. Mutluydu o zamanlar. Bir hedefi vardi çabucak büyümek. Bilseydi büyüyüpte girmek istedigi dünya, nasil bir alem büyümekten vaz geçecekti eminim. Hayat bir ömür kadar uzun, bir gün kadar kisa. Yanimiza kar kalacak eger gerçekten yasadiksa..
Sen yasadin mi ?