http://img03.blogcu.com//v2/images/big/b/o/z/bozmaz/bozmaz_1296565623.jpg 1 1944 yılları arasında Ahıska Türkleri: 16 Mart 1921 yılında Ahıska'nın Sovyet topraklarına bağlanması ile Ahıskalılar için kara günler yeniden başladı. 1956 yılındaki verilere göre bu yerlerdeki Türk nüfusu 138.000 kadardır. Sovyet yönetimi, zorla Gürcistan sınırları içerisinde bıraktıkları Abhaz, Asetin ve Acarlılara, Özerk Cumhuriyet kurma hakkı tanırken, Ahıska Türkleri yokmuş gibi farz edilerek, göz ardı

Bu konu 1523 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Tarihte Türk Soykırımları - AHISKA TÜRKLERİ SÜRGÜNÜ ! ( SOYKIRIM 1523 Reviews

    Konuyu değerlendir: Tarihte Türk Soykırımları - AHISKA TÜRKLERİ SÜRGÜNÜ ! ( SOYKIRIM

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1523 kez incelendi.

  1. #1
    NeCeSeN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    03.11.2011
    Mesajlar
    500
    Konular
    258
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    476
    @NeCeSeN

    Standart Tarihte Türk Soykırımları - AHISKA TÜRKLERİ SÜRGÜNÜ ! ( SOYKIRIM



    1 1944 yılları arasında Ahıska Türkleri:
    16 Mart 1921 yılında Ahıska'nın Sovyet topraklarına bağlanması ile Ahıskalılar için kara günler yeniden başladı. 1956 yılındaki verilere göre bu yerlerdeki Türk nüfusu 138.000 kadardır. Sovyet yönetimi, zorla Gürcistan sınırları içerisinde bıraktıkları Abhaz, Asetin ve Acarlılara, Özerk Cumhuriyet kurma hakkı tanırken, Ahıska Türkleri yokmuş gibi farz edilerek, göz ardı edildiler. Bu yıllarda Ahıskalılar, okullarda önce Arap, sonra Latin ve daha sonra da Kiril alfabesi ile eğitim gördüler.


    Ahıska'da kolhozlar 1927 yılında kurulmaya başladı. 1921'den 1927'ye kadar bu geçen 6 yıllık süre içerisinde Ahıskalıların ileri gelenleri Sovyet yönetimi tarafından hapishanelere atıldı. 1930'lu yıllarda başlatılan baskı ve şiddet (Represiya) döneminde binlerce aydın ve din adamı "Kemalist ve Pantürkist" suçlaması ile evlerinden toplanarak cezaevlerine atıldılar. Bu insanlardan bir daha hiç bir haber alınamadı. Daha sonra Stalin'in de desteği ile Gürcü şovenizmi güçlenerek, Ahıska Türkleri’nin büyük bölümünün soyadlarını Gürcüce’ye çevirdiler. 1938 yılında Sovyet Anayasa'sının kabulünden sonra, Ahıskalılar kayıtlara Azerbaycan milleti, dilleri ise; Azerice olarak geçti. Fakat bu durumda, Rusların kendi amaçları ve politikaları açısından pek fayda getirmeyeceği anlaşılınca bundan da vazgeçilip, 1940'da Ahıskalıların resmi dili Gürcüce’ye çevrildi. Bu uygulamadan anlaşılan Ahıskalılar, bağlı bulundukları Türk kimliğinden tamamen koparılmak istenmiştir.


    Diğer taraftan bu yıllarda, İkinci Dünya harbinin patlak vermesi, bu harbe Rusya'nın dahil olmasıyla birlikte 1938-40 yıllarında Ahıska ve çevresine, Türkiye'ye mücavir sınırın korunması adı altında, on binlerce Sovyet askeri yerleştirildi. 1940 yılına kadar hiç askere alınmayan Ahıskalılar’dan birden bire 40 bin civarında kişi Alman cephesine sevk edildi. Askere sevk edilenlerin kız, gelin ve çocukları Borcom'a demiryolu inşaatında çalıştırdılar. 1944 yılında Borcom'dan Vale'ye döşenen 70 kilometrelik demiryolu yapımında binlerce Ahıska Türkü kötü koşullar sebebiyle hayatını kaybetti.
    Kaynaklardan öğrendiğimiz bilgilerden anlaşılıyor ki; Ahıska Türkleri’nin sürgün edilme düşüncesi Rus yöneticileri tarafından 10-15 yıl öncesinden planlanmaya başlanmıştır. Çünkü 1921 yılından sonra komünist Sovyet yönetimin, Abhaz, Asetin ve Acarlara Özerk Cumhuriyet kurma hakkı tanırken; Ahıska Türklerine bu hakkı tanımaması; 1930'lu yıllarda halkın lideri durumunda olan binlerce aydın ve din adamının hapse atılması; 1940 yılına kadar diğer özerk Cumhuriyetlerden askere adam alındığı halde, Ahıskalılar’dan askere alınmayıp, ancak Rus-Alman Harbi’nde 40 bin civarında kişinin Alman cephesine gönderilmesi ve geri kalan kadın ve ihtiyarlara da demiryolunun yaptırılması gibi olay ve uygulamalar gösteriyor ki, sürgün olayını daha önceden hazırlanmış bir planı tam istedikleri bir anda gerçekleştirmişlerdir.


    1944 Sürgünü ve Sürgününü Hazırlayan Koşullar
    Bilindiği gibi 1944 yılı Mayıs'ında hazırlanmış olan bir belgeye göre, önce Ahıska Türkleri’ni, S.S.C.B. üyesi olan Gürcistan'ın Şark ilçelerine (Rayonlarına) nakletmek kararı alınmış. Ancak daha sonra büyük ihtimal ki, bu karar halkın kafasını karıştırmak ve meşgul etmek için hazırlanmış sahte bir belge olduğu ortaya çıkmıştır. Öyle anlaşılıyor ki, gerçek niyeti ve planı gizlemek suretiyle; ortaya çıkacak tepkiyi ölçmek, gibi gayelerle aslı olmayan bir dedikodu ortaya atılarak halkın zihni bulandırılmış ve dikkatler başka tarafa çekilmeye çalışılmıştır. Daha sonra, aynı yılın Temmuz'unda yeni plan tasdik olunuyor. Tasdik edilen bu yeni kararda, ahaliyi Gürcistan Cumhuriyeti'nden dışarıya çıkarmak, Orta Asya ve Kazakistan'a sürmek planı açıklanıp uygulamaya konuluyor.
    Sürgünün Uygulanması


    Bu acımasız Stalin rejimi, Devlet Savunma Komitesi kararına dayanarak sınır güvenliği gerekçesiyle 110 bini aşkın Türkü, Ahıska'nın 209 köyünden alarak kargo trenleriyle Orta Asya'ya sürmüştür.
    Şimdiye kadar gizli olan belgelerin açıklanmasından sonra sürgün olayını kısaca özetlersek Stalin rejiminin biraz daha iç yüzünü görmüş olacağız.


    13 Kasım 1944 yılında "Komünist İmecesi" uygulamasıyla yollar, köprüler v.s. gibi tesisler, daha başlarına geleceklerinden haberi olmayan halka tamir ettirildi. 14 Kasım 1944 günü, gece saat 12.00'de, daha önce sınıra takviye amacıyla yerleştirilmiş olan on binlerce Rus askeri, silahlarıyla Türklerin evlerine girdiler. Dört saat içerisinde kamyonlara doldurulan mazlum ve çaresiz Türk insanı demir yoluna getirildiler. Diğer taraftan bu sırada yüzlerce Ahıskalı aile ise, her türlü riski göze alarak, Rus askerleriyle çarpışarak, onlarca şehit verme pahasına Türkiye'ye geçmeyi başardı. Bu aileler halen Ağrı, Muş, Kırıkhan, İnegöl, Bursa, Ankara, İstanbul ve diğer yerleşim birimlerinde yaşamaktadırlar.


    Türkiye sınırına yakın köylerdeki insanlarımızın toplanması için 15 dakika izin verildi. Babaları, kocaları, kardeşleri Alman Cephesi’nde bulunan bu kimsesizleri ve ihtiyarları kim, hangi sebeple, nereye sürüyordu? belirsizdi.


    Böylece 100-120 bin civarındaki Ahıska Türkü, kara kış gününde yük vagonlarına 8-10 aile halinde koyunlar gibi doldurularak kapılar kilitleniyordu. Yer gök Allah-Allah haykırışlarıyla inliyor, ağlama, sızlama ve hıçkırık sesleri kulakları sağır ediyordu. Halbuki bu yakarışları işitecek vicdana sahip kimse yoktu. Vagonlar Hazar Denizi'ne yaklaşmaya başlayınca, bu insanlar kendilerinin denize döküleceklerini sandılar. Bu olay karşısında Azerbaycan'ın o dönemdeki yöneticileri, Ahıskalıları Azerbaycan'da iskan etmek istediler. Ancak Stalin'in kararı kesindi. Azerbaycan yöneticilerini kurşuna dizmekle tehdit etti. Azerbaycan Türkleri’nin gayretleri de netice vermedi. Üç gün sonra vagonlar tekrar Urallar Bölgesi’ne hareket etmeye başladı. Ural Dağları’nın soğuk havası bir çok insanın hayatına mâl oldu. Onlara kefen ve mezar bile nasip olmadı. Kefenleri Sibirya'nın bembeyaz karıydı. Bir buçuk ay süren yolculuk sonunda bu talihsiz insanlar Kazakistan, Kırgızistan ve Özbekistan'a dağıtıldılar.


    Ahıska Türkleri sürülürken: Onlara; “Sizleri Alman tehlikesinden korumak için başka yerlere geçici olarak göç ettiriyoruz, en kısa zamanda topraklarınıza geri döneceksiniz” diye yalan söylediler. Sürgün anılarını anlatan başta babam Rahmetli Mihrali BİNALİOĞLU ve sürgün yaşamış 100’den fazla insanların anılarını çok kısa olarak şöyle ifade edebiliriz: ”Gece Rus askerleri köyümüzün evlerini kontrol altına aldılar ve iki saat içinde toplanmamızı emrettiler. Sonra da silah zoruyla tren istasyonunda topladılar. 220’ye yakın Ahıska köyünün Türk ve Müslüman nüfusunun kırk-elli kişi bir hayvan vagonuna dolduruldu. Vagonlar hayvan vagonları olduğu için ısıtma sistemi yoktu. Tuvaletsiz, susuz, dışarıda -15, -20 derece soğukta, bir buçuk ay bir yolculuk yapıldı. Rus askerleri her istasyonda vagonları açarak: açlıktan, soğuktan ve hastalıktan ölenleri trenlerden dışarı atıyorlardı. Tren kapıları günde bir kez açılıyordu. Erkeklerin gözleri önünde utandıkları için tuvalet ihtiyaçlarını yapamayan kadınların idrar keseleri patlayarak ölenler vardı” Onları bu insanlık ayıbına düşürenler neden utanmadılar? Bu insanların suçu neydi?, Türk ve Müslüman olmak mı, nerde bu insanların cesetleri? Kim bu insanlık ayıbını üstlenecek? Altmış yıl içinde kimse üstlenmemişse, bundan sonra birilerinin üstlenmesi zor olur.

    alinti


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Tarihte Türk Soykırımları - AHISKA TÜRKLERİ SÜRGÜNÜ ! ( SOYKIRIM

          Kategori: Türk Soykırımı

          Konuyu Baslatan: NeCeSeN

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1523


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş