http://www.turkopedi.com/wp-content/uploads/2010/12/araz-elseS.jpg Günümüzde Türk milleti olarak yakındığımız konulardan biri, Türk edebiyatında nitelikli eser veren yazar ve şairlerin artık çıkmaması, hâlâ edebiyatımızda klasik olan eserlerin tekrar edildiği ve buna paralel olarak müzik kültürümüzün farklı etkilerle değişerek özünden uzaklaşmasıdır. Gerçekten de yakın dönemde yaşayan birkaç yazar ve şairi sözümüzün dışında tutarsak, kaliteli eserler veren çok az edebiyatçı çıkmıştır.

Bu konu 2052 kez görüntülendi 1 yorum aldı ...
21. Yüzyılın Kara Ozanı: “Araz Elses“ 2052 Reviews

    Konuyu değerlendir: 21. Yüzyılın Kara Ozanı: “Araz Elses“

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2052 kez incelendi.

  1. #1
    ATSIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    05.08.2011
    Mesajlar
    585
    Konular
    107
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    644
    @ATSIZ

    Standart 21. Yüzyılın Kara Ozanı: “Araz Elses“



    Günümüzde Türk milleti olarak yakındığımız konulardan biri, Türk edebiyatında nitelikli eser veren yazar ve şairlerin artık çıkmaması, hâlâ edebiyatımızda klasik olan eserlerin tekrar edildiği ve buna paralel olarak müzik kültürümüzün farklı etkilerle değişerek özünden uzaklaşmasıdır. Gerçekten de yakın dönemde yaşayan birkaç yazar ve şairi sözümüzün dışında tutarsak, kaliteli eserler veren çok az edebiyatçı çıkmıştır. Edebiyatta hâl, geçen yüzyılları tekrar iken müzikte de durum farklı olmamıştır. Dahası müzik kültürümüz, yabancı etkilerle farklılaşmaya ve bozulmaya başlamıştır. İşte bu bozulan Türk müzik kültürünü, anlamlı sözlerin etkili ezgilerle bir araya geldiği türküler ile 21. yüzyılda unutturmayan bir ozanımız vardır: Araz Elses…

    Güney Azerbaycan‘ın Sulduz şehrinde doğan ve Karakalpak Türkleri‘nden olan Araz Elses, hannenesinden (babaannesinden) duyduğu nağıllarla büyüyen şair ruhlu bir ozandır. Duyduğu mahnılar (türküler) küçük yaşlarından beri kulağında yer edinen Araz Elses, 15-16 yaşlarındayken saz ile yoldaşlık etmeye başlamıştır. Ozan bugün Güney Azerbaycan olarak adlandırdığımız topraklar, bugün İran sınırları içerisinde bulunduğu için doğup büyüdüğü topraklarda bir kültür çatışması da yaşamıştır. İçinde yaşattığı Orta Asya türkülerine olan sevgi ve bağlılığını sazla – sözle dillendirme isteği, çoğu kez Türk karşıtı siyaset güden İran’ın “günahlarıyla” engellenmiştir. Daha az yaşındayken bu engellenmişliğin verdiği sitemi, dillendirmeye başlamıştır.

    Küçük yaşındayken akordiyon çalabilen Araz Elses, bir sazı olmadığı dönemlerde bir ağacı saz gibi kesip üzerine plastik teller takarak onu saz timsali yanında taşırmış. Daha sonra Sulduz’da bir saz evine gidip, satın almak üzere bir saz beğenip bunu atasına (babasına) söylediğinde; “Eğer söyleyeceğim türküleri çalarsan sazı sana alırım.” teklifiyle karşılaşmış. Araz Elses’in “Sudan Gelen Sürmeli Kız” ve “Kaşların Arasında Domdom Kurşunu Değdi” türkülerini çalmasını beğenen atası, ona sazı almıştır ve o günden sonra Araz’ın saz ile yoldaşlığı başlamıştır. Fakat İran’da sazı dillendirmek, sözünde ne olursa olsun devlete başkaldırı olarak algılandığından Araz Kuzey Azerbaycan’a göç etmek zorunda kalmıştır. Kuzey Azerbaycan’dan ise Norveç’e bir ozan sıfatıyla çağrılmış ve oraya yerleşmiştir.


    Araz Elses‘in en önemli özelliklerinden biri, ona saz çalmayı veya türkü söylemeyi öğretecek bir öğretmeninin bulunmayışıdır. O saz çalmayı, şiirleri mahnılara aktarmayı ancak gönlündeki aşıklık gücüyle başarmıştır. Bu durum, onun özgün bir tarz yaratmasına öncülük etmiştir. Çünkü onun da dillendirdiği üzere, bir kişinin yaptığı işte, o işi öğrendiği kişinin büyük etkisi olmaktadır. Ozan saz çalmayı kendi kendine öğrendiği için, başka bir etki altında kalmamış ve sadece kendi içindeki sesi yansıtmaya çalışmıştır. Bu anlamda ozanımız kendisinden önce var olan aşıklık, ozanlık ve hanendelik gibi adlarla bilinen müzik kültürüne, yeni bir açı kazandırmayı başarmıştır.

    Bazen insan içindeki duyguları anadilinde bile olsa, anlatmayı başaramaz. İşte o anda, yüreğindeki duyguyu sözün ezgisine katmayı dener. Araz Elses, sanatın bu yönünü de örneklemektedir; çünkü küçük yaşından itibaren içinde büyüttüğü acılara sazını ortak ederek belki de romanlara sığmayacak anlamları sözün ezgisine gömmeyi başarmıştır. “O zaman ki dil – ağız söylemekten usanır – yorulur ve diyebilmir, söylemek yasaktı ve ağız açmak yasaktı… O zaman sazdan sözden daha yahşı dertleri söylemek olur.” sözleriyle Elses, müziğin ezgisiyle ozanın derdini anlatmasının daha kolay olduğunu dile getirmiştir. Gerçekten de sazıyla sohbet edercesine veya yüreğine kulak veren o ağacı dillendirircesine sazını sözüyle birleştirmiştir.

    Araz Elses, gerçek bir halk ozanıdır; çünkü bu işi ün salmak veya pul (para) kazanmak için yapmamak üzere yola çıkmıştır. İçindeki büyük sıkıntıları, kendisi gibi olan herkese anlatabilme ülküsüyle işe koyulmuştur. Bu işi, ruhundaki kıpırdanışı dindirmek için bir ihtiyaç olarak görmüştür. Türk’ün türkülere bağlılığını, onlardan ne kadar etkilendiğini bildiği için derdini böylece dile getirme yolunu seçmiştir. Kaldı ki Araz’ın dilinde türküler, sıradan bir sözün ezgiyle söylenişinden ötedir. O sazıyla resmen konuşmakta, yüreğindeki acıyı en etkili biçimde ortaya koymaktadır.

    Ana dilinde konuşmasına yasak koyan İran rejmine olan sitemini, yurdundan kaçıp önce Kuzey Azerbaycan’a; daha sonra ise Norveç’e yerleşerek göstermiştir. İçindeki feryadın dinmesine gönlü razı olmamış, önüne çıkan her engel onun Türklüğe ve türkülere olan bağlılığını arttırmıştır. İçindeki duyguları tüm derttaşlarıyla paylaşmak için yola çıkan Araz Elses, bu amacına ulaşmış gibidir. Bugün öncelikle Güney Azerbaycan’da olmak üzere tüm Türk dünyasında onun yüreğine ses veren milyonlarca Türk genci bulunmaktadır. Bu gençler, onun türküleriyle içlerindeki haykırışları dillendirmektedirler. İşte bu, Araz Elses’in mutluluk kaynağıdır ki gençler (cavanlar) yüreğinde bu derdi paylaşmışlardır.

    Araz Elses, özellikle gençlere çok önem vermektedir. Çünkü ona göre Güney Azerbaycan’dan başlayarak, esir tüm Türk yurtlarını ve daha sonra üzerinde nice oyunlar oynanan Türk dünyasını mutluluğa kavuşturacak Türkçülük hareketinin öncülüğünü yapacak olanlar, güçlü ve bilgili olmalıdırlar. Bu anlamda Türk gençlerine çok büyük bir görev düşmektedir ve onlar Türkçülük hareketinin çeken lokomotifler gibi olmak için içlerindeki kıvılcımı alevlendirmek zorundadırlar. Bu nedenle türkülerinin %90′ını gençlerin içindeki Türklük aşkını canlandırmak, onlara ülkü zihniyeti kazandırmak ve her birini Türklük yolunda birer bozkurt olacak biçimde yetiştirmeye yöneliktir. Ayrıca kendisini ayrın, üniversite mezunu, bilgili ve güçlü gençlerin dinlemesinden ve böylece ondan etkilenmesinden çok büyük bir gurur duymaktadır.


    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    İran’daki faşist rejime ve Ruslar’ın komünist baskısına karşı yılmadan Türklük mücadelesi veren kahraman Azerbaycanlıların sokaklarda “Haray haray, men TÜRK’em!” hayrkırışları, Araz Elses’e güç vermiştir. O tüm baskılara rağmen bir şeyler yapabilme cesaretini ve gücünü, kendisini yalnız bırakmayan Türk gençlerinin kahramanlıklarında bulmuştur. Bugün İran’da yaşayan 35 milyon TÜRK’ün uğradığı zulme karşı her gün sokaklara dökülmelerine öncü olmak, Araz Elses için tarifi mümkün olmayan bir gururdur. Ve bu gurur, kaynağı hiç bitmeyen işe koyulma hevesini ona sağlamaktadır. Yapılan tüm çalışmaların bir gün sonuca ulaşacağını ve bütov (bağımsız) Azerbaycan’ın yeniden Türk dünyasına önderlik edeceğine inancı tam olan Araz, işte tüm gücünü bu ülkünün şeref taşan efsanelerinden almaktadır.

    Türklüğü yalnızca Azerbaycan’dan ibaret görmeyen ve tüm Türk dünyasına değer vererek türkülerinde işleyen Araz Elses, esir Türk yurtlarındaki kandaşlarımıza destek olmak için elinden geleni ardına koymamaktadır. Türklerin ırkına, toprağına ve ülküsüne olan sevgisini daim ve yüce etme gayreti içindedir. O, sesi ve sözüyle Nihal Atsız‘ın Bozkurtlar romanında da anlatıldığı üzere Göktürkler‘in Kara Ozan‘ını çağrıştırmaktadır. Tıpkı Kara Ozan gibi, Türk’ün yüreğindeki acıyı da sevinci de korkmadan dillendiren Araz Elses, 21. yüzyılda GökTanrı‘nın Türk budununa gönderdiği bir kahramandır. Onun türküleri, yüreklere serpilen su gibi bir armağandır.


    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    (Araz Elses’ten İran’a Sitem: “Yazık Sene”)

    Çin Seddi‘nden Akdeniz’e, Anadolu’dan Orta Asya‘ya, Balkanlar’dan Uzak Doğu’ya kadar yaşayan Türk budununun her ferdi için, Araz Elses bir değerdir. Çünkü o, bu coğrafyada tutsak edilmeye çalışılan, türlü bahanelerle işgal edilen Türk yurtlarındaki bozkurtların yüreğindeki sesin yankısıdır. Araz Elses, Tanrı Dağları‘ndaki atalarımızın ruhlarına bozkurtça haykıran bir büyük kahramandır. Duruşuyla, sazının tellerine vuruşuyla o Göktürkler‘den bugüne aktarılmış bir Kara Ozan’dır.

    Türk dünyasına verdiği emek ve dillendirdiği muhteşem türküler için kendisine minnettarız.

    Tanrı TÜRK’ü korusun!


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: 21. Yüzyılın Kara Ozanı: “Araz Elses“

          Kategori: Azerbaycan Müzik Adamları

          Konuyu Baslatan: ATSIZ

          Cevaplar: 1

          Görüntüleme: 2052


  2. #2
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart

    ellerine saglik tskler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş