DTP yalan söylüyor...
Hem de bilerek… Israrla… Kürt halkının gözlerinin içine bakarak yalan söylemekten kaçınmıyor…
O yalan şu: “Öcalan, Kürt halk önderidir.”
Evet, DTP yöneticilerinin tamamına yakını bunu söylüyor…
Daha dün DTP yöneticilerinden biri tekrar bu yalanı Diyarbakır"da savundu. Dediği şu: “Kürt halkı, Öcalan"ın kendi iradesi olduğunu ortaya koydu.”
Nerede, ne zaman?
Öcalan"a yapılan kötü muamelenin Kürt halkına ve onun iradesine yapılmış kötü irade olduğu varsayımından hareketle geliştirilen bu siyasal argümanlar, hem apaçık bir yalana yaslanıyor, hem de faşizm kokuyor…
Yalan olduğu besbelli…
Çünkü Kürt halkı bir bütün olarak Öcalan"ı kendi önderi olarak görmüyor… Sadece o halkın içinden birileri Öcalan"ı böyle görüyor…PKK"ye inan ve biat eden Kürtler için Öcalan böyle…DTP"ye oy verenlerin tümünün dahi Öcalan"ı böyle gördüğünü söylemek mümkün değil… Çünkü DTP oylarının içinde azımsanmayacak tepki oyları var… Bunu kendileri de pekala bilirler…
“Öcalan irademizdir” diye bir dilekçenin imzalanarak ilgili mercilere verildiği doğrudur… Bu dilekçedeki imza, Türkiye"deki Kürt nüfusun çok azını oluşturmaktadır.
DTP"nin bölgede veya tüm Kürtlerden aldığı oy oranı ortada…
Bölgenin birinci partisi Ak Parti… Ak Parti"nin dışında da bölgede irili-ufaklı başka partiler var…
Yani Kürtler bir bütün olarak ne Ak Partilidirler ne de DTP"liler… Kürtlerin siyasal tercihleri çoğulcu…Ama günümüzde bu siyasal tercihin ağırlıklı olarak Ak Parti"den yana olduğu da ortada… Geçmişte de Refah Partisi bölgede ve Kürtler arasında hayli revaçta olan bir partiydi…
Şimdi DTP"nin kalkıp bütün bir Kürtler veya Kürt halkı adına konuşması ve/ya da kendini “Kürt halkının temsilcisi” olarak görmesi siyaseten ahlaki değildir. Dahası ve en kötüsü, kocaman bir yalandan ibarettir bu…
Sadece kendinden olanı Kürt, kendinden olmayanı Kürt olarak görmeyen bir bakış açısı bölücü bir bakış açısıdır. Ne yazık ki DTP, Kürtlerin siyasal tercihleri söz konusu olduğunda bu bölücü bakış açısını esas almaktadır. Tıpkı geçmişte bir partimizin din üzerinden bunu yapması gibi… Şimdilerde de aynı parti liderinin “Ya Milli görüşçüsünüz, ya da işbirlikçi!” DTP ise, “Kürt iseniz ya bendensiniz, ya da Kürt değil işbirlikçi hainsiniz!” demesi gibi…
DTP"nin bu siyasi söylemi, bölücülüğün ötesinde, faşizm içeriyor… Şiddet ve zor içeriyor…Bu siyasi faşizm, PKK"nın silahlı gücünden besleniyor… Normal koşullarda, yani PKK"nın silahlı gücü, tehdit ve yıldırma siyaseti olmazsa, Kürt halkının siyasal tercihinin ne kadar kendilerinden yana olduğu görülür… İddiam odur ki, PKK"nın silahlı gücü ve dayatması olmazsa, DTP hiçbir şekilde Kürt halkından bu kadar oy alamaz…Aksini iddia ediyorlarsa, silahların sustuğu, tehdit ve yıldırmaların olmadığı bir ortamda seçime girsinler de, boyunlarının ölçüsünü alsınlar derim…
DTP tek başına siyaset üretemediği ve kitleleri mobilize edemediği için PKK silah gücünü ortaya koyarak DTP lehine bir ortam oluşturmaya çalışıyor… Gerçek bu…
DTP yalan söylüyor…
Öcalan Kürt halkının önderi değildir; yalnızca ona inanan ve biat eden Kürtlerin önderidir…
Ne PKK ne de DTP Kürt halkının temsilcisi değildir… Ama Kürtlerin bir kısmının temsilcisi olduğu gerçekliğini de kimse inkar edemez…
DTP"nin “temsilcilik” iddiası ne kadar yalan ise, “Öcalan, Kürt halkının iradesidir” veya “Öcalan Kürt halk önderidir” iddiası da bir o kadar yalandır…
DTP"nin bu yalan siyasetini Kürtlerin gözünün içine baka baka sürdürmesinin bir tek anlamı vardır: Ülkenin Batısında PKK-Kürt, Öcalan-Kürt özdeşliğini yaratıp PKK ve Öcalan"a duyulan nefretin bir bütün olarak Kürtlere yansıtılmasını sağlamaktır…
DTP bu yalan siyasetiyle Türk-Kürt kutuplaşmasını derinleştirmeye çalışıyor…Derinleşsin istiyor ki, Kürtlere PKK"lı gözüyle bakan bakış açısından kendisi nemalansın…
Mehmet Metiner-- internethaber