http://i49.tinypic.com/2iqcnle.jpg AZERBAYCAN EDEBİYATI / Bölüm - 1 Türk edebiyatlarının, büyük tarihe ve geleneklere sahip bir kolunu da Azerbaycan Edebiyatı oluşturmaktadır. Azerbaycan Edebiyatı’nın tarihi, onu yaratan halkın tarihî gibi eski ve zengindir. Azerbaycan Türklerinin bin yıllık tarihleri boyunca geçtikleri mücadelelerle dolu hayat yolu, yaşadıkları sevinçli ve kederli dönemler, elde ettikleri bilgi ve tecrübeler, inandıkları manevî ve ahlâkî kanaatler tüm yönleri ile bu

Bu konu 1337 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
AZERBAYCAN EDEBİYATI / Bölüm - 1 1337 Reviews

    Konuyu değerlendir: AZERBAYCAN EDEBİYATI / Bölüm - 1

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1337 kez incelendi.

  1. #1
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Yeni AZERBAYCAN EDEBİYATI / Bölüm - 1


    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]

    AZERBAYCAN EDEBİYATI / Bölüm - 1
    Türk edebiyatlarının, büyük tarihe ve geleneklere sahip bir kolunu da Azerbaycan Edebiyatı oluşturmaktadır. Azerbaycan Edebiyatı’nın tarihi, onu yaratan halkın tarihî gibi eski ve zengindir. Azerbaycan Türklerinin bin yıllık tarihleri boyunca geçtikleri mücadelelerle dolu hayat yolu, yaşadıkları sevinçli ve kederli dönemler, elde ettikleri bilgi ve tecrübeler, inandıkları manevî ve ahlâkî kanaatler tüm yönleri ile bu edebiyatta yansımıştır. Son derece elverişli coğrafî mevkide, Asya ile Avrupa’nın kapısında yerleşen, tabiatının güzelliği, topraklarının verimliliği, doğal kaynaklarının zenginliği ile seçilen Azerbaycan, zaman zaman kanlı savaşlara sahne olmuş, muhtelif zümre ve kavimler bu ülkenin topraklarından geçmiştir. Bu, bir taraftan Azerbaycan’ın kültür servetlerine acımasız darbeler indirmiş, binlerce edebiyat ve medeniyet abidesinin ebediyen mahvına neden olmuştur, öbür taraftan ise, farklı dillerde konuşan, farklı dinlere inanan, farklı kültür geleneklerine sahip olan muhtelif toplulukların Azerbaycan’da olması, bu eski Türk yurdunun özgün ve tekrarsız bir edebiyat oluşturmasına imkân sağlamıştır.
    Azerbaycan tarihinin, özellikle de kültür tarihinin en eski dönemleri hala yeterince bilinmese de, burada zengin kültür katlarının, hem de birbirini etkileyen, birbirinin gelişmesine neden olan kültür katlarının varlığı kuşkusuzdur. Farklı dillerde eser veren, farklı kültürlerin etkisini taşıyan Azerbaycan Edebiyatının bin yıllık tarihî de bu kültür katlarının genişliği ve zenginliği hakkında fikir vermektedir. Şimdiki Azerbaycan topraklarındaki ilk siyasi kurum Manna Devleti, üç bin yıl önce kurulmuştu. Tarihî kaynaklar, Urartu ve Asurî devletleri ile bazen barış, bazen de savaş şartlarında yaşayan Mannalıların, ekonomi ve kültür açısından zamanın gelişmiş halklarından birisi oldukları hakkında bilgi verirler. Mannalılardan kalmış bazı kültür abideleri de bu fikri doğrulamaktadır. Kuşkusuz, Mannalıları yahut daha sonra MÖ. VII yy. Azerbaycan’da devlet kurmuş Midiyalıları, çağdaş Azerbaycan Türklerinin ecdatları saymak ilmî ve tarihî açıdan doğru değildir. Burada önemli olan, Azerbaycan’ın en eski dönemlerden beri dünyanın kültür merkezlerinden biri olarak öne çıkmasıdır. Bu gelenek ülkenin bütün tarihî boyunca devam ettirilmiştir.

    Halk Edebiyatı
    Diğer dünya halkları gibi Azerbaycan Türklerinin de yazılı edebiyatlarının temelinde şifahî edebiyat yahut halk edebiyatı vardır. Gerek dil, gerekse konu açısından yabancı etkilerden her zaman uzak kalmış olan halk edebiyatı, onu yaratan, muhafaza eden ve gelecek nesillere ulaştıran milletin iç dünyasını, hayata bakışını, yaşam felsefesini herhangi bir yazılı kaynaktan daha sağlıklı yansıtır. Diğer taraftan, halk edebiyatındaki mitoloji unsurları, rumuzlar, tarihî olaylarla çağrışımlar, onların en eski dönemlerin yadigârı olduklarını, halkın hafızasında bin yıllar boyu yaşayarak günümüze ulaştıklarını göstermektedir.
    Azerbaycan Halk Edebiyatı şekil ve tür açısından çok zengindir. Burada, bir satırlık, ama bir satırında büyük manalar taşıyan atasözlerinden, büyük hacimli destanlara kadar, halk yaratıcılığının en farklı örnekleri vardır. Uzun asırlar boyu derlenip toplanmadığından, araştırıcı, incelemeci nazarlarından uzak kaldığından, halk edebiyatı numunelerinin büyük bir kısmı unutulmuştur. Derlenenler, kitap şeklinde yayımlananlar, âlimlerce incelenenler, belki de halkın yarattıklarının binde biridir. Ama deryada damla gibi görünen bu binde bir de, halkın hayatım tüm ayrıntıları ile, tüm renkleri ile anlatmaya yeterlidir.

    Halk yaratıcılığımızın en eski türlerinden biri Emek yahut Zahmet nağmeleridir. Her halkın şifahî edebiyatında tesadüf olunabilen bu nağmeler, insanın söylediği ilk şiir, bestelediği ilk şarkı olarak adlandırılabilir. Halk edebiyatının diğer örnekleri, özellikle de bayatılar (maniler) ve âşık yaratıcılığı ile mukayesede zahmet nağmeleri edebî yönden basit gözükür. Ama bu basitliğin arkasından ilkinlik, en eskilik durmaktadır.
    Emek nağmelerinin Azerbaycan Halk Edebiyatında en çok yayılmış türleri Holavarlar ve Sayacı sözlerdir. Azerbaycan folklorcularının bir kısmının fikrine göre “holavar” terimi “Ho” hayvan ve “var” yani “git” sözlerinin birleşmesinden türemiştir. Bu manada holavar, hayvanı işe çalışmaya çağıran nağmelerdir. Prof. Dr. Azad Nebiyev ise bu meseleye farklı bakmaktadır. Onun fikrine göre, “Çin, Hind ve İskandinav halklarının folklorundaki “ho”, mukaddes öküz (inek) toteminin adı olmuştur. Türk halklarının Azerbaycan, Özbek, Uygur vb. folklorundaki merasim nağmelerinin ekseriyetinde “ho”lar, mukaddes varlık, mutluluk simgesi gibi terennüm olunur. “Holavar” mukaddes varlık hakkında mahni manasını taşır.”
    Emek nağmelerinin geniş yayılmış numunelerinden olan Sayacı sözleri ise, göçebe hayatının başka bir alanı ile koyunculukla ilgilidir. Sayacı sözlerinin menşei hakkında da farklı mülâhazalar mevcuttur. Bu folklor türünün halk arasında yayılmış örneklerini ilk defa derleyerek yayımlayan Feridunbey Köçerli, (18631920) sayacı sözünün Fars dilinde ki “saye”, yani “kölge” sözünden alındığına ihtimal verir. Fars dilinde bu sözün mecazî manası “himaye etmek”, “savunmaktır”. Fars dilinden Azerbaycan Türkçesine de geçen “saye” sözü Kafkasya Türkleri arasında “bolluk”, “bereket” vb. manalarda kullanılmaktadır. Buradan da “sayacı sözlerinin”, yahut “sayacıların” halk arasında “bolluk getiren”, “bereket getiren” vs. anlamlarında kullanıldığı anlaşılıyor. Sayacılar da âşıklar ve dervişler gibi halk arasında gezerek dolaşır ve kendi şarkılarını söylerdi. Sayacı sözleri orijinal müracaatlarla başlar:

    Salammelik, say beyler,
    Bir birinden yey beyler,
    Saya geldi, gördünüz?
    Salam verdi, aldınız?
    Alnı tepel qoç quzu
    Sayacıya verdiniz?
    Sefa olsun yurdunuz,
    Ulumasın qurdunuz.
    Ac getsin avanınız,
    Tox gelsin çobanınız.


    Bunun ardınca sayacı, ev hayvanlarını, özellikle de koyunu vasfeder, ondan bolluk ve bereket simgesi gibi söz açar:

    Qoyunlu evler gördüm, Qurulu yaya benzer.
    Qoyunsuz evler gördüm,
    Qurumuş çaya benzer.
    Qoyun var kere gezer,
    Qoyun var küre gezer,
    Geder dağları gezer,
    Geler evleri bezer.


    Azerbaycan folkloru bir insanın doğuşundan, mezara konulmasına kadar, hayatının tüm aşamalarını yansıtır. Bu açıdan folklor örnekleri, halk edebiyatı numuneleri çok konulu ve çok çeşitlidir. Emek nağmeleri insanı çalışma anında, iş sürecinde tasvir ediyorsa, merasim nağmeleri de, onun şenliklerini ve törenlerini, çocuk folkloru aile ocuk sevgisi ile ilgili duygularını, tapmacalar (bilmeceler) aklını, zekâsını nasıl geliştirdiğini, atasözleri geçmiş nesillerin ilim ve idraklerinin tecrübesinden hangi yollarla behrelendiğini, efsane ve esatirler tarihe, düne bağlılığım, latifeler, dünyayı, olayları gülerek anlamak arzusunu vs. açıklamaktadırlar.
    Kuşkusuz, halk arasında en fazla popüler olan merasim nağmeleri de Azerbaycan şifahi edebiyatının en eski örnekleri sırasındadır. Belli bir alanda çalışan meslek adamlarının emek nağmelerinden farklı olarak merasim nağmeleri her evde, her ailede bilinir, tanınır. Çünkü bu nağmeler her Azeri Türkünün kutladığı bayramlarla, katıldığı törenlerle ilgilidir. Ecdadlarımızın arzu ve umutları, kaygı ve beklentileri, aynı zamanda onların dünyayı anlamak isteği bu nağmelerde akseder, Folklor uzmanları Azerbaycan Türkleri arasında yayılmış halk merasim nağmelerini ikiye ayırırlar. Bunların bir kısmını, mevsim merasimleri ile bağlı nağmeler, ikinci kısmını ise maişet merasimleri ile bağlı nağmeler oluşturmaktadır. Yeni gün anlamına gelen Nevruz, eski Azerbaycanlıların tasavvurunda, dünyanın yenileşmesi, doğanın tazelenmesi, kışın sıkıntılarından sonra tabiatın yeniden canlanması olarak anlaşılıyordu. Nevruzla ilgili imevsim nağmelerinde, bu halk bayramının getirdiği iyimserlik hissi, hayata, geleceğe güven duygusu önemli yer tutmaktadır:
    Novruz, Novruz bahara, Güller, güller bahara, Novruz gelir, yaz gelir, Neğme gelir, saz gelir. Bağçamızda gül olsun, Gül olsun, bülbül olsun. Bağçalarda gül olsun, Gül üste bülbül olsun. Mevsim nağmeleri içerisinde eskiden beri Azerbaycan Türkleri arasında çok yayılmış, Xıdır ve QoduQodu merasimleri ile ilgili olarak yaratılmış nağmelere de sık şekilde tesadüf olunmaktadır. Xıdır, Xıdır Nebi, yahut Xıdır İlyas hakkındaki nağmelerde yeşillik, barbahar ve bereket arzusu, gıda ve ruzi isteği esas yer tutar. Ebedî hayat simgesi olan Xıdır, zor duruma düşenlerin, darda kalanların kurtarıcısı ve yolgöstereni gibi takdim olunur.

    “Xanım ayağa dursana,
    Yük dibine varsana,
    Boşqabı doldursana,
    Xızırı yola salsana.”


    Maişet merasimi folkloru vasfıhaller, ağılar, nişan ve toy nağmeleri vs.den oluşmaktadır.
    Vasfıhaller kuruluş açısından bayatıları ha tırlatmaktadır. Adından da anlaşıldığı gibi, burada halin vasfı, durumun açıklanması esastır. Vasfı hallar daha çok genç kızlar ve kadınlar arasında yayılmıştı. Nevruz bayramı arefesinde, gelen yeni yılın nasıl olacağı, kimin ne beklediği vs. hakkında vasfıhallar vasıtası ile fal açılarak bilgiler alınırdı. Azerbaycan folklorunun ilk tetkikçilerinden yazar Yusuf Vezir Çemenzeminli bu merasimi şöyle tas vir eder: “Xalqımız arasında Novruz bayramına bir ay qalmışdan başlayaraq çerşenbe axşamı vasfıhal salmag kimi bir adet vardı. Qadın ve qızlar top lanaraq bir badya su qoyar ve hereden bir nişan alaraq suya salardılar. Badya başında oturan qadın tesadüfen eline keçen nişanı sudan çıxarıb bir vasfıhal söyler, bu qayda ile fala saxardılar. De meli, nişan verenin üreyinde bir niyyet olar ve niyyetinin baş vereceyini ve ya vermeyeceyini söy leyen vasfhaldan duyardı”. Mesela birini seven kız için, böyle bir vasfıhalın okunması uğur ala meti idi:

    Oturmuşdum sekide,
    Üreyim seksekide,
    Yardan üç alma geldi,


    Bir qızıl nelbekide. Ağılar da halk edebiyatının en eski ve etkili örneklerindendir. Tarihî kaynaklardan da belli olduğu gibi, eski Azerbaycanda yuğ olarak adlanan merasim mevcut idi. Ölen kahramanlar için yuğlama merasimi yapılırdı. Bu merasimde yuğçular ölen kahramanın sıfatlarını anlatırlardı. Yuğ ve yuğçu sözü Azerbaycan Türkçesinde değişikliğe uğrayarak ağı ve ağıçı şeklini almıştır. Halk edebiyatındaki ağılara hem nesir, hem de şiir şekillerinde tesadüf etmek mümkündür. Nesirle olan ağılarda daha çok ölen adamın keyfiyetleri anlatılır, bayanlardan oluşan kısa şiirlerle söylenen ağılarda ise bu ölümün doğurduğu ıstırablar, onun yakınlarına, çocuklarına etkisi vs. tasvir edilir. Azerbaycan ağıları onu yaratan halkın, özellikle de Azerbaycan kadınlarının iç dünyası, onların kardeş, er, evlat ve anababa sevgisi hakkında açık fikir verir. Hacim açısından küçüklüğüne rağmen, her ağı insan hislerinin, insan duygularının derinliğini ve sonsuzluğunu açığa çıkaran dolgun bir eserdir:

    Bostanda tağım ağlar,
    Basma, yarpağım ağlar. Ne qeder sağam, ağlaram, Ölsem torpağım ağlar.


    Keder ve derd üzerinde köklenmiş ağılardan farklı olarak nişan ve toy nağmeleri şenliği, şuhluğu, esprili havası ve oynaklığı ile seçilir. Azerbaycan halk edebiyatında nişan ve toyun bütün aşamaları ile bağlı şiirler, nağmeler mevcuttur. Bunların arasmda, elçilerin gelmesi, nişan getirilmesi, gelinin eline kına yakılması, gelinin oğlan evine getirilmesi, gelinin ve damadın tarifi vs. merhaleleri ve onlarla ilgili nağmeleri hatırlatmak mümkündür. Aynı zamanda bu nağmeler hal mizahının, alaycılığının tüm inceliklerini yansıtır. Mesela, elçilik yahut nişan için gelen oğlan tarafının nezaketli davranışları, onlarm okudukları nağmelerden de bilinir:

    Quda, gelmişikbiz size,
    Hörmet ediniz bize,
    Bu gün qızımız sizdedir,
    Sabah aparırıq bize.


    Kızın ata anasmın rızası alındıktan ve toy merasimi gerçekleştikten sonra ise, onlarm okudukları nağmelerin tonu ve mazmunu tamamen değişir:

    Verdim bir dana, Aldım bir sona,
    Ay kız anası, Qalyanayana


    Yeni yuvasma sevdiği oğlanın evine getirilen geline müracaatla okunan nağmeler ise inceliği, samimiliği, ile seçilir:

    Anam, bacım qız gelin, Elayağı düz gelin.
    Yeddi oğul isterem,
    Birce dene qız, gelin.


    Toy merasimi sona erer, yeni aile kurulur, genç ataananın ilk çocuğu dünyaya gelir. Çocuk folklorunda, babaananm çocuklarının sağlam ve mutlu büyümeleri ile bağlı arzuları var; çocukları eğitmek, onlarm akimi, zekâsını geliştirmek, niteliklerini inkişaf ettirmek için zaman zaman halk bilgilerine, halk tecrübesine dayanarak ortaya konulan oyunlar ve nağmeler, bilmeceler ve yanıltmacalar da var. Analık sevgisini, evlat mehebbetini ifade eden laylalar ve okşamalar Azerbaycan çocuk, folklorunun en yaygın numunelerindendir. Bu beşik nağmeleri en munis, derunî hislerin ifadesidir.
    Laylalar ve okşamalarla birlikte, Azerbaycan çocuk folklorunda, arzulamalar, beslemeler, nazlamalar, azizlemeler, eğlendirmeler vs. gibi çocuk hayatı ve anaçocuk münasebetleri ile ilgili diğer numuneler de mevcuttur. Mesela, beşikte yatan küçük oğlunu yahut kızını okşayan ana onun nişanı, düğünü vs. ile ilgili nağmeler okur:


    Elinde var def,
    Üstüde sedef,
    Kırmızı köynek,
    Geler qızımçün



    Emine SEVİNÇ ÖKSÜZOĞLU
    Edebiyat Bilimcisi
    Yazar Şair


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: AZERBAYCAN EDEBİYATI / Bölüm - 1

          Kategori: Azerbaycan Edebiyatı

          Konuyu Baslatan: ŞiMaL

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1337


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş