Öz yurdumuz Türkiye'den koparıldıktan sonra, Irak Türklerinin maruz kaldığı kötü muameleler zamanla soykırıma dönüşmüş olup, İngilizler Irak'ta kurmayı başardıkları kukla kraliyet sistemi için yapılan 1921 Halk Oylamasında, Kral Faysal'a aleyhimde oy kullanan Türkmenlere karşı kötü işlerin başlatılacağı beklemiyordu. Bunun ilk belirtisi; Kerkük'te Türkmenlere karşı işlenen ve edebiyatımızda Livi, Nesturi veya Ermeni Katliamı adı ile anılan 4 Mayıs 1924 katliamıdır. İngiliz politikasının da esası: Bu topraklarda yaşayan Türklere yaşama hakkı vermemek, Türkiye (Osmanlı)'ye bir daha dönmemek üzere sıkıntılara sokmak, böylece bu toprakların petrolüne konma hevesi.. Musul meselesini, bununla ilgili olarak çıkartılan isyanlar. Bir yandan da yok etme politikası, Türkmenlerin kovulması, kırılması şeklinde gerçekleşecekti..
İngiliz Ordusundaki gurkalar. (paralı askerlik yapanlar) bu işle görevlendirilmiştir. Hazırlanmış plana göre; Mayıs 1924 (Ramazan 1324)'ün ilk günlerinde, Kerkük civarında mevzileşen gurkalar, şehir içinde Türkmenlere karşı, kışkırtma yapacaklardır. Şehirde bulunan İngiliz yanlısı satılmışlar, işgal ordusunca silahlandırılmışlardır. 4 Mayıs 1924, Ramazan Bayramı arifesinde, zorbalık yapan bir İngiliz askerinin büyük çarşıda bir şekerciden, aldığı şekerlerin parasını keyfi olarak vermeyeceğini, vergi kestiğini söylemesi üzerine Türkmen bakkalın 'bu hakarete karşı koyması planlanan olayların fitilini ateşlemiştir..
Silah sesleri duyulmaya başlayınca, hazır durumda bekleyen ve Kerkük Kalesi'ne giden yolların üzerinde mevzileşen İngiliz paralı askerleri, rast gele Türkmenlere saldırarak, Büyük çarşıyı baştan başa yakmış ve önlerine gelen olaylardan habersiz, savunmasız Türkmenleri kurşuna dizmişlerdir. İngiliz askerleri, Ramazan Bayramı arifesinde hamamlarda bulunan masum Türkmen kadınlarına saldırmış ve zavallı kadınlarda ırz namus bırakmamışlardır. Bu haberler karşısında Kerkük Türkmen'i ve civardaki köylüler silaha sarılmış ve İngiliz güçlerine karşı mücadeleye girişmiş1erdir. Yetmemiş İngiliz Hava Kuvvetleri şehri bombalamaya başlamıştır. Tam 72 saat, 3 gün 3 gece süren katliamda Kerkük'ün önde gelenlerinden Şeyh Mahmut oğulları başta olmak üzere, 280 masum Türkmen, şehit edilmiştir. Kerkük Kalesi ve civarındaki evlerden yağmadan kurtulan ev veya iş yeri kalmamıştır.
Türkiye basınında büyük yankılar yaratan bu katliam ve yağmalamalar ne yazık ki devam etmiştir. Bayramın birinci günü Kerkük Türkmenlerini yasa boğan bu katliamların ardından şehir halkını, galeyana gelen aşiretleri Kerkük'te görev yapan İngiliz hakimi, suçlular cezalandırılacaktır, diyerek sakinleştirmiş, suçluların çarpıldıkları cezaları hemen sıralamış, ama bu bir uyutmadan başka bir şey olmamıştır..
Olayların ardından aynı zamanda Kerkük halkına hitaben, Türkçe olarak kaleme alınan bir bildiri de yayınlanmıştır. İngiliz Siyasi Hakimi H. Dobs'un imzasını taşıyan 5 Mayıs 1924 tarihli bildiride, Liva ordusundaki Asuri askerlerin derhal Kerkük ile Süleymaniye arasındaki Çemçemal'a nakledildikleri, zarar görenlere tazminat ödenmesi, dükkanı yağmalanan veya tahrip edilenlerin uğradıkları zararın karşılanması için, işgal hükümetinin karar aldığı ifade edilmiştir.
Böylece göstermelik olarak Türklerin gönlünü almak için hükümet bazı gayretler göstermiştir. Her zaman olduğu gibi bütün dünya sessiz kalmış. Bu duruma isyan eden Irak Türkmenleri, kimi seslenişlerini, eylemlerini içine gömmüş veya çaresiz duygularını şiire yansıtarak, Türkiye ve milli mücadelenin emsalsiz kahraman ıAtatürk'e seslenmişlerdir.
*Küzeci, Ş., Kerkük Dergisi, yıl: 1, sayı 2, Temmuz 2005, s.19