Rasulallah…Kainat ağacının hem çekirdeği hem en kamil meyvesi, tüm varlık aleminin manasının keşşafı, hakikatin iç yüzünü gösteren, gaflet ve dalalet perdelerini yırtan nur, Rabbimizin en yüce hediyesi ve başı secdede miraca yükselen.Bize kendini şefkat peygamberi olarak tanıtan Efendimiz, Habibimiz. Satırlar tereddütlü…Anlattığım, yok hayır “anlatmaya çalıştığım” insanların ser-rehberi.Titreyen ve kirli ellerimden, kendi bulanık dünyamdan, taşlaşmış kalbimde onu anıyor olmaktan hicab

Bu konu 1709 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
şefkatinin sonsuzluğuyla yetiş ya rasulallah 1709 Reviews

    Konuyu değerlendir: şefkatinin sonsuzluğuyla yetiş ya rasulallah

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1709 kez incelendi.

  1. #1
    Aylin's - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.03.2009
    Mesajlar
    3.559
    Konular
    3321
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    1
    Tecrübe Puanı
    1052
    @Aylin's

    Standart şefkatinin sonsuzluğuyla yetiş ya rasulallah

    Rasulallah…Kainat ağacının hem çekirdeği hem en kamil meyvesi, tüm varlık aleminin manasının keşşafı, hakikatin iç yüzünü gösteren, gaflet ve dalalet perdelerini yırtan nur, Rabbimizin en yüce hediyesi ve başı secdede miraca yükselen.Bize kendini şefkat peygamberi olarak tanıtan Efendimiz, Habibimiz.
    Satırlar tereddütlü…Anlattığım, yok hayır “anlatmaya çalıştığım” insanların ser-rehberi.Titreyen ve kirli ellerimden, kendi bulanık dünyamdan, taşlaşmış kalbimde onu anıyor olmaktan hicab ediyorum.Kendisini ne kadar övsem de övemeyeceğim kadar övülecek tarafı olduğunu, onu hakkıyla anlatamadığımı, dilimin acizliğini, anlayışımın kıtlığını tekrar tekrar beyan etmek isterim. Rasulallah’ı bir iki sayfaya sığdırmak…Ne haddime!Ona karşı duyduğum özlemimi, kırık dökük ifadelerimin gölgelemesini istemem, kelimelerin acizliğinden onun engin şefkatine sığınırım.
    “(Ey Muhammed!)Seni ancak alemlere rahmet olarak gönderdik.” Rabbimiz ilk onun ruhunu yaratmış.Onun duasını işitmiş, öncelikle kendi cemal ve kemalini göstermek ve onun risaleti için bizleri yokluk aleminden varlık alemine çıkartmıştır. Karanlık dalgaları andıran bir hengamda, insanlığın en çok muhtaç olduğu bir zamanda bir güneş gibi tulu etmiş.Cenab-ı Hakk’ın Rahim isminden rahmet katreleri kupkuru çölleri cennete çevirdiği gibi gönül çöllerini de yeşertip neş vü nema bulmasına vesile olmuştur.
    Hüznün destanlaştığı zaman…Köhne düşünceler, senin ikliminde hak ile yeksan olmuş.Hoyrat rüzgarların akılları felce uğratan şiddeti, senin şefkatli yüreğinde bedenleri mest etmiş.Senin deryandaki bir damlayı içen kalplerin buhranları ber-taraf olmuş.Rahmet ikliminden sağanak yağmurlar yağmış, zulmeti nur kaplamış.
    “Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın.Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi…”Karanlık düşüncelerin içinde bir nur…Her yer öyle zifiri karanlık ki…Taşlaşmış sinelerden, her güzel söze bir ihanet oku fırlatılıyor. “Biz atalarımızın söylediklerinden başkasını bilmeyiz ve yapmayız(!)”diyen katranlaşmış yürekler…Kalpleri fetheden en derin sözler hedefini bulmaya başlıyor.İnsanlar etrafında pervane…Susuzluktan çatlayanların bazısı sadece dudaklarını ıslatıyor, gönül kuşu Kaf Dağı’nın ardında; bazısı da kana kana bu pınardan içiyor, yedi kat göğün semasında seyr-i süluk-u ruhanide…İçtikçe alemleri bir seyyah gibi geziyor.Doymak bilmeyen yürekler… Dahası yok mu diyen susuzluktan çatlamış bedenler.Ama kaynağının eksilmediği bir umman…Sonu olmayan bir aleme dalıyor içen.
    Ümmetine o kadar şefkatli ki…Bütün görünürlük içinde görünmezliği yaşayan insanları, sinesinin sıcaklığında topluyor. Adab-ı muaşeretten bi-haber olan insanlar kendilerinden sonra gelecek nesillerin birer yıldızı konumunda…İnsanlara karşı o kadar yumuşak davranırdın ki, herkes kendi nefsinden önce senin nefsin üzere biat etmeye can atardı.Uzanan kılıçlara karşı elleriyle seni korumak onlar için dünyanın bütün nimetlerinden daha önce gelirdi.Aman, yeter ki Rasulallah’a bir şey olmasın; ana, baba, bacı, kardeş feda olsun.Yeter ki onun bir kılına zarar gelmesin.Ama, yine senin davranışındaki hassasiyettendir bu…Senin güzel ahlakının bir tezahürü. Soba misaliydin.Önce kendini ısıtmış, şimdi ise etrafındakileri ateşinle yakıp kavurmuştun.
    Taif içimizi yakıyor.Sineler bu ismi duyduğu zaman billur damlaları revan ediyor.Rasulallah taş yağmurunda…Aman Allah’ım!Bu sözü söylemek bile içimi titretiyor.Ne dedin ki bu insanlar bu kadar kinli?Neden hınçla bakan simsiyah gözlerin ve katranlaşmış kalplerin hücumuna uğradın? “Bir olan Allah’a inanın.”demek ne de büyük bir suçmuş. Alemlere rahmet olarak gönderilen beşir ve nezir insan, taşların hedefi konumunda.Senin bir damla kanının yere düşmesi alemin ecel şerbetini yudumlaması değil mi?Bu ne cüret…Cebrail(as) iniyor göklerden.Her yerde bir hiddet, kainat güneşinin öğretmeninin gözlerinde hafsalaları çatlatacak bir şiddet: ”Ya Rasulallah! İstersen onların başlarına dağı geçireyim.”diyor.Cevap akılları infilak ettirecek tarzda: “Bilselerdi yapmazlardı.” Allah’ım!Bu nasıl bir şefkat ki atılan taşlara karşı gül kokulu bir cevap. “Bilselerdi yapmazlardı.”Şefkatiyle dillere destan olan anaların kaldırabileceği bir yük mü?Bu zaman da bir çocuğun, annesine attığı taş on katıyla çocuğuna iade edilmez mi?Hele elin oğlunun attığı taş meydan muhaberelerini meydana getirir.Ümmeti, ümmeti diyen peygamberin dudaklarından incileri kıskandıracak kadar değerli sözler yol buluyor.1400 yıllık zamanı aşıp her döneme altın harflerle yazılıyor.Senin canları canandan vazgeçirecek bedenine atılan taşlar içimizi burkuyor, kalbimizi çatlatacak duruma getiriyor; ama ümmetine gösterdiğin şefkat tohumlarından bugün hadsiz hesapsız çiçekler etrafı tütsülüyor.
    Şefkatin sarmış alemi…Her canlı nasibini arıyor.Bulanlar meczup olarak kendinden geçiyor.Kedi, köpeklerin diri diri yakıldığı, boğulduğu bu zaman medeniyetlerin en ilerisi olarak gösteriliyor.Adına da “milenyum” deniliyor.Allah aşkına, bunun neresinde medeniyetin bir emaresi saklı?Gösterin de biz de görelim. Yok, bir örnek istiyorsanız Gül Peygamberimizi temaşa edelim.İslam ordusu harekete geçmiş.Sahabe “Allah” adına tatlı canını anka kuşu gibi uçurmaya hazır.Yol boyunca tespih taneleri gibi birbirine kenetlenmiş her biri.İbretlik olaylardan biri yaşanacak birazdan.Rasulallah orduyu durduruyor.Yolun kenarında yavrularını emziren bir köpeğin zarar görmesinden endişeli.Ordudan bir askeri köpeklerin başında nöbetçi durduruyor.Sahabe yine yoluna devam ediyor.İnsan hayatının hiç mesabesinde olduğu şu zaman…Maşallah, medeniyet fışkırıyor her yerden.Aman, etrafını çevirelim de bir yere akmasın.Etrafını kapatma duruma üzülüp, açalım da her tarafa yayılsın diyen insanlar da var.Hani teşbihte hata olmaz ya.Hz.Hacer’in zemzemin akıp ziyan olmasını önlemesi durumu var ya…Bugün bunun için hayıflanan insanlar var.Keşke hiç kapatmasaydı da hep aksaydı diye.
    Sesinin kalpleri rikkate getiren o şefkat yüklü ahengi var ya…İşte o ses o tatlılığıyla devenin çileli hayatına da ilaç oluyor.Ya Rasulallah!Sen bir deve deyip de geçmedin.Onun derdiyle en mükemmel bağlamda ilgilendin.Bugün sorunlar içinde boğuşan gençlerin durumuna inat.Kim bilir, belki onlar da sahiplerinden(aile, çevre) şikayetçiler… Senin yaptıklarına bakıp, şu günkü durumu mütalaa etmeden geçmek gerçekten sinemi yakıyor.
    Taif halkı taşlasa, Mekkeliler zehir kussa, şefkati onlara beddua etmeye bırakmıyor.Vahşi, amcasını öldürse de onu İslam’a davet eder, affeder. Affedebilmeyi, birbirini sevmeyi öğretti insanlığa.İşte, bu şefkatine vurulmuşum. Meftunum, sulardan daha narin bu gönül sultanına.Yandım, yandım Ona.
    Rasulallah, ailesine karşı en merhametlisiydi.Enes bin Malik “Ailesine, Rasulallah kadar şefkatli birisini görmedim.”demiş.Hanımlarına karşı en nazik olanı, çocuklarına karşı en şefkatli olanıdır.Bir çocuğun ağlamasını duysa namazı hızlandırırdı.Oysa, namazın gözünün nuru olduğunu belirtirdi.Belki ağlayan çocuğun annesi de cemaatle namazdadır; diye çocuk ağlamasını dikkate alacak kadar şefkatli.Bugün bir yetim çocuğun başını sıvazlayan bir el varsa, şunu biliyorum ki sen aklımıza getirdin bu duyguyu.Yetim büyümüşlüğünü en hassas şekilde insanlara aksettirmeye çalıştın.Babasızlığın zorluğunu senin duygularınla öğrendik.Babasız kalanlara umut oldun.Gül peygamber babasız büyüdükten sonra Ahmet, Mehmet babasız büyümüş çok mu?Tesellinin en güzelini senin ikliminde bulan yetim ve öksüzler var.
    Ey Rasulüm!Ummanlardan daha derin, dağlardan daha büyük şefkat ve merhametini aciz dilim ifade edemez.Çünkü, sen Cenab-ı Hakk’ın bütün isimlerine mazharsın.Her ismin en azami mertebesinde bulunursun, ismi azama mazharsın.Yeryüzündeki bütün ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa senin hakiki mahiyetini anlatamaz.Nadan olmuşum bütün hallerine.Halimi sana arz ediyorum.Bir demet hediye verememenin hüznü sinemde duruyor ve senin aşkın ile yanmak istiyorum.Eline aldığın taşlar seni bir bir haklı çıkarıyor.Ay senin için yarılırken, melekler senin için saygıya dururken, bir elin ile ordu doyarken, bu simada yalan olmaz diye diz çökerdi insanlar.Ben kırılmış halimi tercüman edeyim dedim.Senin ikliminden, zamanından şu güne gelmeye çalıştım.Kırıldım şu zamana.Senin yönlerin anlatmayla bitmez, benim halim seni anlatmaya hiç ama hiç yetmez.Senin deryandan bir damla nasiplenirsem bu benim için ab-ı hayat suyundan daha güzeldir.Kıyamette ümmeti ümmeti derken benim de elimden tutmanı ümit ediyorum.Bu ümitle yatıp kalkarım. Tertemiz ruhuna milyon kere salat ve selam eylerim.

    RIDVAN BATUR


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: şefkatinin sonsuzluğuyla yetiş ya rasulallah

          Kategori: Peygamber Efendimiz (S.A.V.)

          Konuyu Baslatan: Aylin's

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1709

    HÜZÜNLER KALDI BENDE...

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş