Yalan Söylemeyen Çocuk Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, bir arefe günü çift sürmek için tarlaya gitti. Bir öküzün kuyruğuna tutunup ardından giderek oynuyordu. O anda bir ses işitti: ''Ey Abdülkâdir! sen bunun için yaratılmadın ve bunlarla emir olunmadın''! Bu ses, Abdülkâdir Geylâni hazretlerini korkuttu. Eve gelince dama çıktı. Hacıları gördü. Arafat'ta vakfeye durmuşlardı. -Anneciğim! bana izin ver de Bağdat'a gidip, ilim öğreneyim. Sâlihleri, evliyâyı

Bu konu 1245 kez görüntülendi 1 yorum aldı ...
Yalan Söylemeyen Çocuk 1245 Reviews

    Konuyu değerlendir: Yalan Söylemeyen Çocuk

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1245 kez incelendi.

  1. #1
    Asi Güzel - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Yaş;
    39
    Mesajlar
    90
    Konular
    48
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    581
    @Asi Güzel

    Yeni Yalan Söylemeyen Çocuk

    Yalan Söylemeyen Çocuk

    Seyyid Abdülkadir Geylâni hazretleri küçük yaşta iken, bir arefe günü çift sürmek için tarlaya gitti. Bir öküzün kuyruğuna tutunup ardından giderek oynuyordu. O anda bir ses işitti:

    ''Ey Abdülkâdir! sen bunun için yaratılmadın ve bunlarla emir olunmadın''!

    Bu ses, Abdülkâdir Geylâni hazretlerini korkuttu. Eve gelince dama çıktı. Hacıları gördü. Arafat'ta vakfeye durmuşlardı.

    -Anneciğim! bana izin ver de Bağdat'a gidip, ilim öğreneyim. Sâlihleri, evliyâyı ziyaret edeyim.

    Annesi de dedi ki:

    -Ey benim gözümün nûru ve gönlümün tâcı evladım, Abdülkâdir'im! senin ayrılığına dayanamam. Sensiz ben ne yaparım? Bu bakımdan müsâade edemiyorum.

    Abdülkâdir-i Geylâni Hazretleri, tarlada olan bitenleri anlattı. Annesi ağladı. Kalkıp babasından miras kalan 80 altını alıp, kırkını kardeşine ayırdı. Kırkını da bir keseye koydu ve keseyi elbisesinin koltuğuna dikti. Sonra oğlunun gözlerinin içine bakarak dedi ki:

    -Ey benim gözümün nuru ve gönlümün tacı evlâdım, Abdülkâdir'im! Hak teâlânın rızâsı için olmasaydı katiyyen bırakmazdım. Huzur ve esenlik içinde sefere çık! Yolun açık olsun! seninle belki ebedi olarak ayrılıyoruz. Sana son olarak nasihatım şudur ki:''Eğer beni memnun etmek istiyorsan, hiçbir zaman yalan söyleme , doğruluktan asla ayrılma! Allahü teâlâ her zaman ve her yerde doğrularla beraberdir''.

    Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri annesine söz verdi ve ağlayarak elini öptü. Bağdat'a gitmek üzere bulunan bir kervana rastgeldi ve aralarına katıldı. Hemedan'ı geçmişlerdi. Bir müddet yol aldılar. Arz-ı Tetrenk denilen mahalle geldiklerinde kervanda bir bağırıp, çağırma koptu. Önlerine aniden bir sürü eşkıya çıkıp kervana saldırdılar. Bir anda sandıklar yere yıkıldı. Eşyalar yağma edilmeye başlandı. Eşkıyalar, kervandakilere birer birer sual edip, üzerlerinde her ne buldularsa aldılar. Sıra Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerine geldi. Eşkıyalardan biri latife olsun diye bunu önüne çekip sordu:

    -Fakir çocuk, söyle bakalım senin neyin var?

    -Üzerimde yanlız 40 altınım var.

    Eşkıya inanmamıştı. Bırakıp gitti. İkinci bir harâmi sual edip, o da aynı cevabı alınca vaziyeti reislerine bildirdiler.

    ''Bu çocuk 40 altınım var'' diyor dediler.

    Bu defa da reisleri sordu:

    -Senin üzerinde ne var?

    -Hırkamda dikili 40 altınım var.

    Reisleri adamlarına dönerek dedi ki:

    -Açın bakın, bakalım! Adamları üstünü aradılar, içinde 40 altın bulunan keseyi bulup reislerine verdiler.

    Eşkıya reisi hayretle sordu:

    -Peki evlât, sen neden üzerinde altın olduğunu söyledin? Abdülkâdir-i Geylâni hazretleri dedi ki::

    -Ben evden ayrılırken anneme asla yalan söylemiyeceğime söz vermiştim. 40 altın için sözümü bozar mıyım?

    Bu sözleri duyup hakikate şahit olan eşkıya başının gözleri yaşardı. Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinin hakikat dolu gözlerine bakıp onunla kendi yaşını ölçtü. Kendisinin bu yaşa kadar nice hiyanet ve zulümler işlediğini, birgün Hakka yönelmediğini acı acı düşündü ve o güne kadar yaptıklarından pişman olup, ellerini başına vurarak şöyle haykırdı:

    -Eyvah! biz de Allahü teâlâ söz vermiştik.::Bunca zamandır şeytana uyup ahdimizi bozduk. Fenalık yaptık. Yarın Hak huzurunda acaba bizim halimiz ne olacak? Sonra arkadaşlarına dönerek dedi ki:

    -Ey arkadaşlarım! Bana bakınız, beni dinleyiniz! Ben, bunca senedir Hak teâlâ karşı olan ahdimi bozdum. O'na isyan ettim. İçimden gelen bir pişmanlıkla bütün günahlarıma tövbe ile Rabbimin yoluna iltica ediyorum. Bundan böyle inşaallah, Hak teâlânın râzı ve hoşnut olmadığı bir şeyi yapmıyacağım. Reislerine pek ziyade bağlı olan eşkıyalar hep bir ağızdan dediler ki:

    -Efendimiz, reisimiz! Biz de sizden ayrılmayız. Eşkıyalıkta reisimizdin, hidâyette de reisimiz ol!

    Bunun üzerine kervan ehlinden ne alınmışsa sahiplerine iâde edildi. Bir sürü eşkıya Seyyid Abdülkâdir-i Geylâni hazretlerinin önünde tövbe etti. Kendisi tekrar yoluna devam ederek Bağdat'a vardı.




    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Yalan Söylemeyen Çocuk

          Kategori: Dini Hikayeler

          Konuyu Baslatan: Asi Güzel

          Cevaplar: 1

          Görüntüleme: 1245

    ⓢⓔⓝⓘ (¯`·._.• @ Azeribalasi@•._.·´¯)ⓢⓔⓥⓘⓨⓞⓡⓤⓜ


    ¨‘°ºO§§(¯`•.(¯Asi Güzel¯).•´¯)§§Oº°‘¨








    “∂σѕтυ ∂α ѕєνєяιм ∂üѕмαηι ∂α. çüηkι ∂σѕт gü¢üмü,
    ∂üşмαη ö∂єνιмι göѕтєяιя…”




    ☆.¸¸.•´¯`•.¸¸.♡.¸¸.•*´¯`♥ Burcu♥´¯`*•.¸¸.♡.¸¸.•´¯`•.¸¸.☆
    ˙·٠•●●•٠·˙*¨`*:•. Burcu .•¨`*˙·٠•●●•٠·

  2. #2
    zahid - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    22.03.2010
    Mesajlar
    80
    Konular
    2
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    520
    @zahid

    Standart

    Rabbim bizleri sözünde duran sadık kullarından etsin inş.
    Paylaşım için teşekkürleerr..
    NOKTA(.)KADAR MENFAAT İÇİN VİRGÜL(,)KADAR EĞİLMEM

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş