SEVGİLİ Sevgili... Ya da sevgili demeye korktuğum kişi... Aramızda onca perde... Bir başka gözle “sıfır mesafe” çok yakınız birbirimize, ama ayrı ayrı yerlerdeyiz zahirde. Kavuşmak mı güzel, hasretinle yanmak mı? Tattığım bu hal aşk mı yoksa? Aşktan haberim var mı? Âşık olunmadan maşuk olunmaz. Maşuk âşıktır da aslında. Âşık, sevdiği ölçüde sevilmese idi âşıklığa eremezdi, âşık denemezdi adına. Peki ya âşık olmasa maşuk denen nesne var olur muydu? Kâinatta her eş tamamlayıcısı

Bu konu 1581 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Asık olunmadan masuk olunmaz 1581 Reviews

    Konuyu değerlendir: Asık olunmadan masuk olunmaz

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1581 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart Asık olunmadan masuk olunmaz




    SEVGİLİ

    Sevgili... Ya da sevgili demeye korktuğum kişi... Aramızda onca perde... Bir başka gözle “sıfır mesafe” çok yakınız birbirimize, ama ayrı ayrı yerlerdeyiz zahirde. Kavuşmak mı güzel, hasretinle yanmak mı? Tattığım bu hal aşk mı yoksa? Aşktan haberim var mı?

    Âşık olunmadan maşuk olunmaz. Maşuk âşıktır da aslında. Âşık, sevdiği ölçüde sevilmese idi âşıklığa eremezdi, âşık denemezdi adına. Peki ya âşık olmasa maşuk denen nesne var olur muydu?

    Kâinatta her eş tamamlayıcısı birbirinin. Eksik olanı bütüne tamamlayıcı…

    Bir elmanın iki eş parçası deyince ne anlama gelir bu? İnce düşünmek lazımdır. Bu sözden kasıt; “bu elmanın şu yarısı ben, öteki yarısı sen” demek değildir. Evet, o bütün “sen ve ben”den oluşur. Lakin öyle bakmak lazımdır ki o bütüne bakarken “Ben sadece seni görmeliyim ve sen de sadece beni” Bütün içinde kendini kaybedip sevdiğini görmek…

    Mevlana Hz.leri hayatında kendisini hep Şems olarak görüp Şems ile öylece kaynaşmıştır ki bu eserlerine de yansımıştır. O kendisini her daim bütünün “Şems yarısı”nda görmüştür, kendisinden geçerek.

    Kendisinden geçerek sevdiğine bürünmek bir yarım kalmışlık değil, tam tersine sevdiğiyle bütünleşmek ve sevdiğinde ebedileşmektir… Oldukça önemlidir “YARIMI BÜTÜNE TAMAMLAMAK…”

    Ben bütüne tamamlarken bir varlığı diğer eşimi bir yarım, bir yarım kalmışlık olarak görmemeliyim. O beni bütüne tamamlayan parçam ya da ben bir parçayım, o ise benim tamamım…

    Ben, ehl-i tasavvuf’a el bağlamış, benlik yolundan çıkmış öbür yanımla halim selim ama doyumsuz, taşan, yanan, kavrulan öteki yanımla hür olmak sevdalısı… İçimdeki yangın mı? Yangın mı yoksa inşirah mı?

    Bu yangının adı vuslat mı ayrılık mı?

    Sen Şems olup Şam diyarına gittin de, gelmeyecek misin? Arayayım mı Mevlana’ca diyar diyar seni, sevgili… Tebriz’de, Şam’da nerde bulayım, aramak nedir nasıl bulayım? Aşk mı, hasret mi olsun bineğim? Gelecek misin? Bekliyorum tek bir haberini. Şimdiki halim çok başka, çok başkaca diğerlerinden… Bilmezdim senden öncesi beklemeyi, inan bilmezdim… Bırak beklemenin nasıl olduğunu, manasını bilmez idim sevgili. Şimdi çok başkayım, beklemek bambaşka… Ben başka beklemelere büründüm, sana büründüm de beklemeye koyuldum. Ve sen…

    Gelmeyecek misin? Mevlana olup bekliyorum gelmeni Konya ufuklarında.

    Anlatsam seni; gözlerine yüzüne şiir yazsam. Mevlana’ca dillendirsem sen Şems’i. Muktedir olamam bir tek gözlerini bile anlatmaya ey sevgili. Neyi dillendireyim, neyi anlatayım? Ne dökülürse dilimden, kâfi değildir seni tanıtmaya cihana… Gözlerin mavi değil ki göğün mavisini benzeteyim, yosun yeşili değil ki yeşiller benzesin. Alaca ceylanın ala gözleri senden almıştır rengini… Gözlerin kahverengi. Ben kendimi kahverengisinde yitirdim gözlerinin sevgili. Senin gözlerinin kahvesinden gülümsedim dünyaya. Felekler benim gözlerimle ışıdı, aydınlandı yollar. Ben seni öyle sevdim ki sevgimle güzelleştim ben, sen’leştim, sen’ce gülümsedim dünyaya… Bilmedi âlem, sen’den idi güzelliği fakirin. Yüzünde ışıyan senin gülümsemendi. Sustu fakir, kimselere söylemedi. Kıskandı âlemden seni, ışıyışının müsebbibini. Vermedi sırrını. Ama her şeyi sen’le sevdi, sen’ce sevdi. Göğün, denizin mavisini, deniz yosununun yeşil rengini sende sevdi, ceylanın alaca gözlerine senin gözlerinde vuruldu. Sen’le sevdi, sen’ce sevdi her şeyi, bir sen’de sevdi… Bir sen’de sevdi de bilmedi âlem bunları, hiç bilmedi… Güzel’e sen’ce gitti, sen’ce idi Güzel’e hizmeti, Huzur’u Güzel’de, mekân-ı menzil’de sen’ce hizmet eyledi. Ve bir sen’de yitti. Sen bir bütünün yarım kalmışlığı idin ve ben sendeki yarım kalmışlığımla kaynaşmıştım en sonunda… Belki de bir tek biz bütünü tamamlanamadan kalacaktık, kim bilir sevgili? Tamamlanacak mı idi? Kader…

    Kimse bilmedi, Leyla Mecnun’un yarımı idi ve Mecnun tamamı Leyla’nın. Âdem Havva’dan ibaretti. Elif ise bir mim harfinden… Kimse bilmedi. Ben isminin başında yitirdim kendimi. Kendimi sende yitirmelerimde var oldum elifçe, yeni baştan… Ben seni böyle sevdim sevgili… Senleştim, sen’ce elifleştim… Ve sen’ce söyledim mersiyeleri, satırlara sen’ce döküldü gözlerim, izlerinden yürüdü mısralarım. Ve ben sen’ce konuşup, sen’ce verdim kelamın hakkını sevgili… Ve şimdi… Sen’ce susuyorum, bir sen’de kanıyorum. Bir sen’le kanıyorum, kâne boyanışım bir sen’le, devamın adı mim, derdim mi? Yok ki… Derdim sensizlikte bir sen ile yaşamak mı sadece ya da âlemin beni sensiz bilmesi mi acep… Çok sırrımı döktüm satırları. Bir sen’de konuşmak üzere… Şimdi… Susuyorum. Haydi, sevgili, bir sen’de kanıyorum, bir sen’le doyuyorum suya… Birlikte susalım, susayalım ve birlikte kanalım suya. Ve susalım şimdi, Meryem’ in sükûtuyla susalım…


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Asık olunmadan masuk olunmaz

          Kategori: Aşk Hikayeler

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1581


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş