MANAS DESTANI MOTİFLERİ Bu yazıda, Manas Destanı ve Manas Destanı’nda geçen motifler ele alınmış olup bu motiflerin günümüze yansıyan şekilleri de çalışmamıza eklenmiştir. Bizim bu çalışmayı yapmamızdaki amaç, Türkiye’de sadece “Türk kavimleri içerisindeki bilinen en uzun destan” olarak bilinmesini istemememizden kaynaklanmaktadır. Popüler bilgiyi yıkıp yerine Türk destanları içerisinde dünyaya gururla sunacağımız bir Manas Destanı’mızın olduğunu kanıtlamak içindir. Bunu da destanda geçen

Bu konu 2534 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Manas Destanında Bulunan Motifler( Ödev) 2534 Reviews

    Konuyu değerlendir: Manas Destanında Bulunan Motifler( Ödev)

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2534 kez incelendi.

  1. #1
    Aylin's - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.03.2009
    Mesajlar
    3.559
    Konular
    3321
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    1
    Tecrübe Puanı
    1052
    @Aylin's

    Standart Manas Destanında Bulunan Motifler( Ödev)

    MANAS DESTANI MOTİFLERİ

    Bu yazıda, Manas Destanı ve Manas Destanı’nda geçen motifler ele alınmış olup bu motiflerin günümüze yansıyan şekilleri de çalışmamıza eklenmiştir. Bizim bu çalışmayı yapmamızdaki amaç, Türkiye’de sadece “Türk kavimleri içerisindeki bilinen en uzun destan” olarak bilinmesini istemememizden kaynaklanmaktadır. Popüler bilgiyi yıkıp yerine Türk destanları içerisinde dünyaya gururla sunacağımız bir Manas Destanı’mızın olduğunu kanıtlamak içindir. Bunu da destanda geçen motifler ve bu motiflerin günümüze yansıyan şekilleri ile mümkün olacağı kanısındayım.
    Manas Destanını araştıran bilim adamları arasında ortak bir görüş vardır ki o da; Manas Destanı içerisinde bulunan motifler ve bu motiflerin günümüze yansıyan şekillerinin olduğudur. Destanın teşekkül şartlarının farklı olmasıyla birlikte göçebe Kırgızların devamlı olarak yer değiştirmesi, destanı tarihî vakalar ve motif açısından zenginleştirmiştir.Bu destan motif olarak o kadar zengindir ki bu zenginlik destanın çekirdeğini oluşturan unsurların unutulmasına ya da form değiştirmesine sebep olduğu da ifade edilir.Biz burada destan üzerindeki motiflerin daha anlaşılması açısından destan hakkında kısaca bilgi vermek gerekir:

    MANAS DESTANI
    Manas Destanı, Kırgız’ların millî destanıdır. Destan Kırgız sözlü edebiyatının en güzel ve en büyük örneği olup Kırgız kültürünün de temel kaynağıdır. Destanın baş kahramanı Manas adlı bir bahadırdır ve bu destan da onun başından geçen şeylerin hikayesidir. Dolayısıyla da destan adını bu kahramandan alır. Destanı baştan sona ezbere çalıp okuyan ozanlara eskiden “comokçu” denilirken şimdi “manasçı” adını almıştır. Manas destanı’nı okumak bir sanat, bir meslek sayılmaktadır. Bu comokçu/ manasçılar sayesinde destan asırlar boyunca ağızdan ağza, nesilden nesile aktarılmış ve tasvir edilerek varlığı korunmuş, günümüze kadar getirilmiştir. Manas Destanı, dünyada bilinen en uzun destandır. Manas Destanı, sadece bir destan olmanın ötesinde, Kırgız Türklerinin tarihini, örf- âdetlerini, düşüncelerini, görüşlerini, halkın günlük hayatı vs. bütün kültürel özelliklerini kapsayan ansiklopedik nitelikte bir eserdir. Bu destan, Kırgız halkının bağımsızlık mücadelelerinin yanı sıra diğer Türk destanlarındaki mitolojik özelikleri ve Şamanizm unsurlarını da bulundurmaktadır. Destanda, bütün Türk boylarının kültür unsurlarının ortak motifler olarak yer alması bu destanın sadece Kırgızlar için değil, bütün Türk boyları için bir abide eser olduğunun göstermektedir.
    Destanda anlatılan eski Türk hayatı, öteki Türk destanlarında da yer alan ortak unsurlar ve diğer özellikleri dikkate alınırsa Manas Destanı’nın sadece Kırgız Türkleri’ nin değil bütün Türklüğün ortak bir kültür ürünü olduğu görülecektir. Bunu da daha sonra bahsi geçecek olan motiflerde daha iyi göreceksiniz.
    Destanın kahramanı olan Manas, bazı rivayetlere göre Nogay-Hanı’nın neslinden hatta bazı manasçılara göre Nogay-Hanı’nın torunlarındandır. Ancak Manas’la ilgili bazı hadiseler, tarihin çok daha derinlerinde cereyan etmiş hadiselerle de çağrışırlar.

    “ Manasın destanî hayatı ilk tespitlere göre: Boyan-Han’a, Kara-Han’a kadar götürülür. Destan sanki Kırgız tarihinin, Nogay-Han ve onun oğulları Orozd, Usen, Cakıp ve Bay ile başladığını kabul ettirmek istercesine sergilenir. Bununla sanki Rus hakimiyetinde ezilen halk, kendisine şanlı geçmişini ve Ruslara galip geldiği yılları hatırlatmak ister.Manas Destanı ile halkın hafızasından henüz silinmemiş olan Nogay devrindeki şanlı yıllar, sanki eski çağların efsanelerine büründürerek; Türk’e Türklük hatırlatılmak istenir.” (Tacemen: 1998: 151)

    Manas Destanı’nın ilk verilere göre dört yüz bin mısra olduğu ortaya çıkmıştır, ama bugünkü hâli birçok varyanttan oluşması neticesinde hacim olarak bugün bir milyon mısrayı aştığı tahmin edilmektedir ve destan Manas’ın ölümünden sonra onun oğlu Semetey, torunu Seytek, küçük torunları Alımsarık ve Kulun sarık etrafında dairleşerek devam etmektedir.
    Manas Destanı ile ilgili ilk belgelerin ve ilk defa “Seyfeddin Ahsikendî’nin XVI. Asırda yazdığı Mecmûu’t-Tevarih adlı eserde yer aldığı ve yazarın Manas’ı XIV. asır Altınordu kahramanlarından biri olarak zikrettiği bilinmektedir.” (Yıldız:1974:218)Bu ilk ve sınırlı bilgilerden sonra, uzun asırlar boyunca Manas Destanı ile ilgili herhangi bir bilgiye, kaynaklarda rastlanılmamaktadır. Yıllar sonra destandan bahseden kişi K.L. Vrangel olmuştur. “ Vrangel, XIX. asrın başlarında Türkistan’da yaşayan kavimleri ve coğrafyalarını incelemek üzere çıktığı bir gezinin raporunda Kırgızların soy kütüğünde ve Manas ile oğlunun Semetey’ den bahsetmektedir.” (Yıldız:1974:218) Destan hakkında ilk tafsilatlı bilgileri verip bu destanı ilim dünyasına tanıtan ise Kırgız-Kazak Türklerinden olan Çokan Velihanoğlu olmuştur. “Çokan Velihanoğlu Kırgız Türkçesi ile derlediği orijinal metin uzun müddet ortaya çıkmamış, derlendikten aşağı yukarı bir asır sonra Alkey Mangulan tarafından 1864 yılında Leningrad Kütüphanesi arşivinde bulunmuştur.” (Yıldız:1974:218) Mangulan bu Arap harfli Türk alfabesiyle derlenmiş metni yayımlar. Böylece ilim dünyası ilk defa Manas Destanı’nın orijinal derlemesi ile karşılaşmıştır. Manas Destanı, ilk defa tam olarak ünlü Türkolog Wilhelm Radloff tarafından derlenmiştir. Radloff, 1862 ve 1869 yılları yazında Kırgız Türkleri arasına düzenlediği ilmî seyahatler sırasında bu destanı bir bütün olarak derleme imkanı bulmuş, derlediği bu malzemeyi, kısaca “Proben” olarak tanınan külliyatının Kara- Kırgızlara ayırdığı beşinci cildinde yayımlamıştır.Ancak W. Radloff, destanı derlediği ozanların kendisini Rus memuru zannederek destan metninde değişiklik yaptıklarını anladığını belirtmiştir. Bunu da diğer varyantlarda yer almayan Rus Çarı ile dostluk motifinin sadece W. Radloff’’ta bulunmasından çıkarılmaktadır. Bugün elimizde bulunan Manas Destanı metinlerinin eski Kırgızların yaşayış ve geleneklerini aksettirmesi bakımından en önemlisi W. Radloff’ un tespit ettiği metinlerdir. Manas Destanı’nın W. Radloff tarafından derlenen varyantı hakkında ilk bilgileri veren Abdülkadir İnan’ın ayrıca bu metnin 164 mısradan oluşan birinci bölümünü Türkiye Türkçesine aktarma çalışması da vardır.
    MANAS DESTANI’NDAKİ MOTİFLER


    1. Kahramanların Özellikleri ve Vazifeleri:
    “Manas-Han günlük işlerle meşguldür. Sık sık akın yapacağı ülkelerden bahsederken alacağı atlardan develerden ve güzel kızlardan söz açar. Onda toprak alma ve iline katma isteği de görülmez. Önceki iki karısını da yine düşmandan ganimet yolu ile almıştır.” (Ögel: 1998: 497)

    “Manas’ta büyük bir ‘Han Özelliği’ yoktu.O gider, kendisine baş eğen kabilerle yemek yer, kölelerle aynı sofraya oturur ve bu sebeple de Karabaşlı bu halklar onu zehirler veya yaralarlardı.” (Ögel: 1998: 497)

    “Manas ‘Müslümanlığın bir sembolüdür.’ Müslümanlığın yayılması için çok parlak vuruşmalara girmiş ve harpler yapmıştır. Fakat bu harplerin ne kadar tesirli olduğu ve hangi kavimleri Müslüman ettiği destanda pek görülmüyor.Bu nedenle Müslümanlığın yayılışında büyük bir tesiri olduğu söylenemez.” (Ögel: 1998: 498)

    Sn. Ögel’in değindiğine hak vermek gerekiyor. Çünkü destanı incelediğimizde sadece Manas’ın beşikteyken söylediği “ Ben İslâm yolunu açacağım, gavurların malını yağma edeceğim.”sözü üzerine Müslümanlığın sembolü olduğunu iddia etmek yanlıştır. Zaten destanın oluşum devreleriyle ilgili belli bir zaman verilmemektedir. Kimisi bunu milattan öncesine dayandırırken kimisi dokuzuncu yüzyılı sayıyor. Çünkü bu destan yer yer Şamanizm yer yer İslamiyet’ten motifler yer almaktadır. Misal; Manas zehirlenirken söylenen “Uçan ruhu çoktan çıkıp gitmiş, gerçek yuvasına yerleşmişti.” Sözünde ruhun uçup gitmesi Şamanistliğin getirdiği bir motif iken gerçek yuva ise ahiret inancının getirdiği yani Müslümanlığın izini taşır.
    Manas için “Kaplan doğan, Er-Manas” denilmiştir. Onun bu unvanını Sn. Ögel şu şekilde açıklar: “Kaplan yılında doğduğu için böyle denmiştir.” der.
    Manas anne karnında on ay kalıyor, onun yakın arkadaşı ve savaşçısı Almambet ise on iki ay anne karnında kalıyor. Bu durum onların kahraman olmaları özelliğinden kaynaklanır. Anne karnında kahramanlık gelişimini tamamladığı gibi annesinin aş erdiği kuş gözü yağı, jaguar kalbi ve kaplan dili bu kahramanın kahramanlık özellikleri daha doğmadan belli olduğunu vurgular.

    2. Doğum Adetleri:
    Manas Destanı’nın başlangıcını Manas’ın babası Cakıp-Han’ın evleneli on dört yıl olması ve hâlâ bir çocuğunun olmamasından dert yanan kişinin sitemleriyle başlar. Bu, destanda Kırgız Türkleri’nin doğumla ilgili gelenek-görenek ve töreleri hakkında ipuçları vermektedir:

    “Çıyırçı’yı alalı
    Ben bir çocuk öpmedim,
    Çıyırçı çözdüğü saçını taramadı,
    Tanrı’ya tövbe deyip hiç işime bakmadı
    Belini sıkı boğmadı,
    Çıyırçı bana bir oğul doğurmadı.
    Çıyırçı’yı alalı,
    Yazı kışı oldu tam on dört yıl,
    Evliya mezarlarına gitmedi,
    Elmalıkta yuvarlanamadı,
    Kaplıcalarda gece yakmadı!”

    Aynı zamanda Sn. Ögel “Doğum Adetleri” içerisinde sayabileceğimiz “Elinde kan tutarak doğma” motifinden bahseder. Bu motifin aynısı ünlü Moğol hükümdarı Çingiz-Han’da da görülür. Bu motif aslına bakılırsa kanın “kötü, hain, sadakatsiz” olduğunu ve bunun Kırgızlar’a ait bir inanış olmadığını söyler. “Çünkü yerli inanışta böye bir doğuş, iyiliğe alamet değildir.” der. Kendi fikrimizi katmak gerekirse; bu destan oluşu itibariyle Şamanist ve Müslümanlığın izlerini taşıdığını söylemiştik.Bu inanışın belki de İslamiyet öncesi kazanılan fakat iyiye yorulan bir inanış olduğunu tahmin etmekteyiz ki Ertuğrul Yaman da: “Bu kahramanlığa işarettir.” (Yaman: 1997: 112) diyerek zannederiz ki bunu doğrulamaktadır.

    3. Ad Koyma:
    Doğumdan sonra çocuğa ad koyma geleneği de Orta Asya Türk kavimleri arasında oldukça önemlidir. Müslüman Türk boylarının hemen hepsinde “Ad Toyu” adı altında yemekli bir şölen düzenlenmekte, çocuğa verilecek ad ve yemekle ad konulur.bu motif Manas Destanı’nda şöyle yansımıştır:

    “Cakıp-Han, karısı Çıyırçı’dan,
    Şimdi bir oğlan doğurttu.
    Oğlunun yüzüne baktı,
    Beyaz eti pamuk gibi,
    Kemikleri bakır gibi.
    Bir ak kısrak kestirdi,
    Cakıp-Han doğan oğlunun adını
    Dört ulu peygambere
    “Manas” koydurdu.
    Dört peygamber onu kucakladı,
    Peygamberler çocuğu sınadı.
    Yarkent’ten gelen yedi elçi,
    Yemeği övüp yiyip gitti,
    “Manas obur kıkacak!” deyip gitti,
    Çin’den gelen kırk elçi
    Yemeklerden bol yiyip gitti,
    “Manas Çinliler’i kıracak!” deyip gitti.
    Nogay’dan gelen on elçi
    Oturup eti yiyip gitti,
    “Manas korkunç olacak!” deyip gitti.

    Manas Destanı’ndan alınan bu bölümden “ad verme toyunu” daha iyi görmekteyiz. Hatta her hanı temsilen gelen kişilerin sözleri de bu “toyu” düzenleyene sunulan övünç armağanıdır.

    4. Cömertlik:
    Bütün Türk destanlarında beyler için övünç kaynağı halka hizmettir.Manastaki:

    “Yoksullara bay etmiş
    Çıplakları giydirmiş
    Açları doyurmuş
    Arıkları semirtmiş”

    Yukarıdaki ifadelerin hemen hemen aynısına Orhun Yazıtları’nda, Oğuz Destanı’nda ve Dede Korkut Hikayeleri’nde de rastlanabilir. Keza ziyafetlerde; tepe gibi et yığdırmak, göl gibi kımız yağdırmak bir övünç meselesidir.

    5. Yiğitlik:
    Kahramanlarda aranılan temel meziyet fizikî güçtür. Kahramanlara verilen değer bu konudaki yetenekleriyle orantılıdır. Manas’ın babası Cakıp-Han Temir-Han’a gidip kızını istediğinde Temir-Han: “Manas kan döküp baş mı aldı?” der. Bu motif Dede Korkut Hikayeleri’nde de geçer. Yalnız onda kız isterken kendini ispat etme yerine çocuğa ad verirken yaptığı kahramanlığa göre ad verilir.

    6. At:
    Bir yiğidin başarılı olması ancak iyi bir ata sahip olmasıyla mümkündür. Manas’ın en sıkışık zamanda, karısı Kanıkey özel yetiştirdiği atı ona gönderir ve at onu kurtarır. Dede Korkut Hikayeleri’nde ise bu motife uygun bir ata sözü vardır: “Yayan erin umudu olmaz.”
    Manas Destanı’nda, Manas’ın ölünce dirilmesi için sorguya çekilen hayvanlardan biri at olduğu gibi, iyi olan şeylerin sonucunda hep en iyi kısraklar kurban ediliyordu.Bu da Manas’ta ata verilen değeri açıkça ortaya koyar.
    Aynı zamanda Dede Korkut Hikayeleri’nde “Akboz” atlar makbul olarak tavsif edilir. Manas2ın meşhur atı da “Akboz” adını taşır. Ancak Manas Destanı’ndaki at motifleri Dede Korkut Hikayeleri’ndekinden daha üstündür.
    7. Kırk Yiğit:
    Manas Destanı’nda geçen Kırk-Yiğit önemli bir motiftir. Çünkü bu motif Kırgız kültüründe hem kahramanın çevresinde bulunan yiğitlere vurgu yapmış hem de kırk sayısının önemi bir kez daha vurgulanmıştır. Manas destan boyunca hiçbir işini Kırk-Yiğidinden ayrı yapmaz. Ava giderken, akınları yaparken, kız alamaya giderken, vs. hep birlikte hareket ederler. Kırk sayısı Türk destanlarının vazgeçilmez bir motifidir. Manas’ın Kırk-Yiğidi olduğu gibi karısı Kanıkey’in de Kırk-Kız Yiğidi vardır. Aynı husus Dede Korkut Hikayeleri’nde de vardır.

    8. Alp Kadın:
    Türk mitolojisi erkek özelliklerini kadında da görmek ister. Çünkü destanlarda halk, kahramanın yanında ona layık eş olmasını istemektedir.İşte Manas’ın Kanıkey’le evlenmeden önceki iki karısı daha olmuştur. Manas onlarla sevdiği için değil, hayat şartları nedeniyle evlenir. Üstelik bu iki karısı sahip oldukları nitelikler açısından kahraman Manas’a layık değillerdi.Bu durumu destandaki bilge Bakay’ın sözünde görebiliriz:

    “Şoorok’un kızı Akılay,
    Mağrurdur, eyvah!
    Adet bilmez kadın
    Nereden gelmiş kafir?
    Kadınım var diye zannedersin
    Zavallı Manas bekarsın.

    Zaman zaman kadın kahramanların da fizikî güç olarak erkeklerle yarıştıkları hatta onları alt ettiği olur. Manas’ın karısı Kanıkey de bu tür bir kadındır. Manas Destanı’ndan örnek vermek gerekirse: Kendisine yaklaşmak isteyen kocasını bıçaklar. Manas bir hile ile esir düşünce onu karısı Kanıkey kurtarır.
    Manas Destanı’nda alp kadın özelliği bulunan Kanıkey Hatun’a saygı gösteren Manas’ın Kırk-Yiğidini Bahaeddin Ögel şu şekilde anlatır:

    “Manas Destanı’nında Kırk-Yiğit, Manas’a olduğu kadar, karısı Kanıkey-Hatun’a da çok bağlıdırlar. Bu hatun geldiği zaman Manas’ın Kırk-Yiğidi: “Bu gelin, nasıl gelinmiş?” diyerek hemen “ellerini yüzlerini yıkayıp” gelini ziyarete gelmişler.Burada önemli olan nokta şudur: Kırk-Yiğit, ellerini yüzlerini yıkamadan, temizlenmeden gelinin karşısına çıkmamışlardı.” (Ögel: 1998: 503)

    Yukarıdaki alıntıdan da anlaşılacağı üzere Manas-Han’ın karısına duyulan saygı aslında bu kadının alp özelliklerini taşımasından gelmektedir.


    9. Silahlar:
    Destan kahramanlarının silahları da olağanüstüdür.Manas’ın kılıcı su verilirken birkaç pınarı kurutmuş bir kılıçtır. Kılıcın olağanüstülüğü ise Er Kökçe ile savaştığında atıyla Er Kökçe’yi ikiye bölmesi kılıcının olağanüstülüğünü ortaya koyar.
    Manas Destanı’nda demircilik kutsal bir meslek olarak görülmektedir ki bu Ergenekon Destanı’ndaki “Demir Dağ” motifinde de bu özelliklerin tümüne rastlanır.

    10. Ağır Çeyiz:
    Manas’ın babası Cakıp-Han Temir-Han’ın kızı Kanıkey’i istemeye gittiğinde Temir-Han kızını verme karşılığında ağır şartlar koşar: “Altı yüz tek hörgüçlü kızıl deve, üzerinde torba torba altın olsun. Bakıcısı kız olan iki yüz ak alınlı sığır, doksan sungur, yedi pars, iki aslan, vs.” şeklinde uzayıp giden birçok istek sunmuştur. Dikkatimizi çeken nokta şudur : O zamanın şartlarına göre istenilen şeyler hep hayvanlar üzerinedir ve Manas’ın akın ettiği yerden ganimet olarak kız aldığını bilen Temir-Han’ın da istek olarak kızları sunması da bir o kadar ilginçtir.

    11. Av:
    Av motifi, Manas Destanı’nda pek mühim bir yer tutar. Manas Kırk-Yiğidiyle ava çıkar, kendini oyalar. Hatta dirildiğinde yaptığı ilk şey; Manas kalkıp atına biner, alır kuşu eline ve köpeği de önüne katarak ava çıkar.

    12. Kıskançlık ve İftiralar:
    Manas Destanı’nda çekemezlik ve iftiralar söz konusudur. Bunların en belirgini; Manas ölünce Kırk-Yiğidi onun oğlu Semetey’e itaat etmek istemezler ve Semetey de bu baba yadigarları ile savaşmak zorunda kalır.
    Keza Er Kökçe’nin kırk-Yiğidi de beylerinin yanında Almambet’in itibarını çekemezler ve onun Er Kökçe’nin karısı Akerkeç’te gözü olduğunu yayarlar. Böylece iki kahramanın arası açılır.

    13. Rüya ve İnanışlar:
    Rüya ve inanışlar Manas’ta büyük yer tutar. Kanıkey, Manas’ın esir düştüğü gece düş görür; “Avucu yanıyor, gözü seğiriyordu..” Bundan Manas’ın ölümcül bir yara aldığı anlaşılıyor. Manas’ın son seferinde yine Kanıkey düşünde, Manas’ın tahtının ayaklarının kırıldığını görür ve felaketi anlar.
    Manas’ın yakın dostu ve savaşçısı Almambet, Manas’ın bünyesine katılmadan önce bir rüya görür ve bu rüya üzerine yapılanlar destanda şu şekilde verilir:

    “Er-Manas, gecelerden bir gece bir rüya görür. Oturup etleri şişlere dizip ateş üzerinde pişirip kızartırken birdenbire dizildiği demir şişler tutuşup yanmaya başlar. Şişler yanarken Manas uyanır. Bir türlü bu rüyaya bir mana veremez. Düşünür, düşünür. Kırk-Yiğidini toplar. Onlara sorar, onların tabir etmesini ister; ama hiç kimse tabir edemez. Rüyayı hiç kimse tabir edemediğinden toylar yapılıp şölenler veriliyor; bu rüyayı tabir edene çok mal vereceğini duyurmak için. Ama yine boştur. En sonunda Kara-Han’ın oğlu Almambet’in kendi hizmetine geleceğine yorulur ve doğru da çıkar.” (Ögel: 1998: 509-511)

    Sn. Ögel’den yaptığımız bu alıntı Manas Destanı’ndaki “Rüya Motifi” ni daha güzel ortaya koyduğu gibi rüya yorumlatmak için yapılan “toy”lardan da bizi haberdar etmektedir.

    14. Büyü ve Büyücüler:
    Manas Destanı’nda büyü ve büyücüler de dikkati çekecek kadar yer tutmaktadır. Büyücü bir kişiyi seksen kılmakta, hayalî ejder ve yabanî hayvanlar gösterebilmektedir. Bazen bunlar kılık değiştirip tüccar kılığına girip hileler düzenlerler. Zor durumlarda “yada taşı”(cada taşı)na müracaatla havanın karartılması, yağmurun yağdırılması, vs. bu taşın Kırgız folklorundaki önemini göstermektedir.

    15. 9 ve 60 Sayıları:
    9 sayısı cenaze merasimlerinin anlatımında büyük bir rol oynamaktadır. Ölü 9 gün bekletiliyor. 90 kısrak kesiliyor, 9 kat altınlı kumaş halka dağıtılıyor. Aynı zamanda Manas dirilip geri iline döndüğünde Kırk-Yiğidi9 deve 9 inek ile gelir onu kestirir.
    60 sayısı aynı cenaze töreninde önemli bir yere sahiptir. 60 gün bekletilir, 60 kısrak kesilir ve ölü mezara konarak merasim biter.
    “60 sayısı bir “Takvim” rakamıdır. Bir nevi takvimlere “Sexagénaire” takvim derler. Çin takviminin esası bu sisteme dayanır.” (Ögel: 1998: 513- 514)
    16. Yas ve Yas Törenleri:
    Manas Destanı’nda görülen bu motifin yansımalarını Bahaeddin Ögel’den alalım:

    “Manas’ın “Uçan ruhu çoktan çıkıp gitmiş, gerçek yuvasına yerleşmişti.” bile. Başka çare yoktu. Aldılar ölüsünü , götürdüler yurduna. Ona bir “Aksaray” yaptılar. Koydular “Gök-saray” gibi bir mezara. Dokuz gün beklediler. Doksan kısrak kestiler. Dokuz kat altınlı kumaş aldılar, halka dağıttılar. Karagay ağacından bir tabut yapıp tabutu altınladılar. Dışını gümüşlediler. Altmış gün beklediler, altmış kısrak kestiler. Koydular Manas’ı tabutun içine. Mezara bırakıp döndüler.” (Ögel: 1998: 518)

    Manas’ın yas töreni bu şekilde düzenlendiği gibi yukarıda geçen “Uçan ruhu çoktan çıkıp gitmiş, gerçek yuvasına yerleşmişti.”ifadesi daha çok Şamanist fikirlerle İslamiyet çok güzel bir şekilde uygulanmıştır.
    Mezar için de “Aksaray” ve “Gök-saray” deyimleri kullanılıyor. “Aksaray” genel olarak dünya otağları için kullanılır. “Gök-saray”daki “gök” sözü de kutsal bir renk ifade eder. Bu öbür dünya; yani ahiret inancını ifade eder.

    “Ağıtlar yakılır, karalar giyilir, ocakta ateş yakılır. Manas’ın babası yemeden içmeden kesilir ve bir gün içinde yaşlanır. Manas’ın annesi de aynı durumdadır. Onları teselli eden de karısı ve kız kardeşidir. Manas’ın “Ak-kula” atını kimse ahırdan çıkaramaz. Doğan’ı evin üzerine tüner durur. Köpeği başını yerden kaldıramaz. Hiç biri yemez içmez.” (Ögel: 1998: 519)

    Manas ölünce yukarıdaki anlatımda geçenler yaşandığı gibi; “…kızıl giyim çıkarıp kara giydiler. Askerler bağıra bağıra ağladı. Kanıkey beyaz yüzüne tırnaklarını batırdı, saçlarını dağıttı.” (Okuyucu: 1995: 67) şeklinde de yas törenleri düzenlenir.
    Manas dirilip eve gelince Manas’ın annesi, ocakta devamlı yanan ateşi söndürüyor ve oğlunu emziriyor. “Ateş yakma” bir tören icabı olduğunu söyler Bahattin Ögel. Belki de yas merasimi bitinceye kadar bu ateş yakılıyor ve söndürülmüyordu. Fakat Manas dirilince artık buna lüzum kalmadığı anlaşılıyor.

    MANAS DESTANI’NDA BULUNAN MOTİFLERİN GÜNÜMÜZE YANSIYAN ŞEKİLLERİ
    1. Ad Koyma:
    Bu motifi hatırlarsanız “Manas Destanı’nda Motifler” adlı konuda ele almıştık. Bu motifin günümüze yansıyan şekline bakacak olursak; çocuğa verilecek olan ad kararlaştırıldıktan sonra sağ kulağına ezan okunmakta ve daha sonra “Besmele” ile ad söylenmektedir. Bu gelenek aslında Manas’ta geçen motifin izlerindendir.

    2. Yada Taşı:
    Manas Destanı’nda; büyücülerin, havanın karartılması ve yağmurun yağdırılması için kullandığı kutsal kabul edilen bu taş günümüzde yağmur duası şeklini almıştır.

    3. Yas:
    Manas Destanı’nda Manas’ın ölümü üzerine halkının; özellikle yakınlarının kara giyinmesi, ağıt yakılması, eşinin yüzünü tırnaklayıp saçlarını dağıtması, vs. şeklinde giden merasim aslında günümüzde hâlâ yaşamakta olan bir gelenektir.

    4. Ailenin Önemi:
    Manas Destanı’nda geçen babasının kızı seçip oğlunu evlendirme isteği; yani bir nevi görücü usulü evlenme aileye olan saygıdan ötürü kabul edilir. Sadece bu destanımızda değil, bütün Türk destanlarında da aile fertleri birbirlerine kuvvetli bir şekilde bağlıdırlar. Destan metinlerinde rastladığımız anneye olan sevgi ve saygı da şöyle işlenmiştir:

    “On iki ay beni taşıdın,
    Omurganı sızlattım,
    Dar karnının genişlettim
    Taş (gibi sert) memeni gevşettin
    Sen oğlunun dışlama”

    Bu motif günümüzde hâlâ devam etmektedir. Türk boylarının tümünde aile sevgisi ve öneminin bilindiğini de açıkça ortaya koymaktadır bu destan.
    5. Kurban Adeti:
    Manas Destanı’nda önemli bir olayın ardından hep Tanrı’ya şükretme manasında kısrak kurban edilirken günümüzde bu motif kısrak yerine koyun, deve, sığır, öküz gibi İslamiyet’in derin izlerini taşıyan gelenek almıştır.

    6. Çocuk Sahibi Olmak İçin Yapılanlar:
    Manas Destanı’nda geçen bu motifin yansımaları destanda şu şekilde geçmiştir:

    “Çıyırçı’yı alalı,
    Yazı kışı oldu tam on dört yıl,
    Evliya mezarlarına gitmedi,
    Elmalıkta yuvarlanamadı,
    Kaplıcalarda gece yakmadı!”

    Manas Destanı’nda geçen bu motif aslında günümüzde batıl inanış şeklini almıştır. Çocukları olmayan insanlar destandaki Cakıp-Han’ın dediği gibi evliya mezarı; yani türbelere gidip mum yakma, bez parçaları bağlama, dar kaya diplerinden geçme gibi değişik inanış şekillerini almıştır.
    Sonuç

    Sonuç olarak destanlar, milletlerin büyük işler yapmak için kendilerine güven duymalarında, çeşitli sosyal ve tarihî sebepler unuttukları millî öz benliklerine geri dönmelerinde, yeniden doğarak büyük millet olmak, hürriyet ve istiklallerini korumak veyahut kaybetmiş oldukları istiklallerini yeniden kazanmak için davranıp kalkınmalarında da rol oynamıştır. Manas Destanı bu belirttiğimiz nitelik ve unsurlara canlı bir örnektir.İşe bu çalışmamızda bir nebze de olsa sizlere Manas Destanı ve bu destanın Kırgız Türkleri açısından önemi, destanın özeti, destanda bulunan motifler ve günümüze yansıyan şekillerini yazımıza ekledik. Çalışmamızda, Manas Destanı içerisinde on altı motif saptamış olup bu motiflerin birer yansımaları olan altı motifin de günümüze yansıyan şekillerini de vermeye çalıştık.
    Bunların dışında, Manas Destanı’nın başta Dede Korkut Hikayeleri olmak üzere, Oğuz Kağan Destanı, Orhun Yazıtları, Köroğlu, Battal Gazi gibi hikayelerle de benzerlikleri vardır ki, biz bunu tüm saydığımız eserlerde aynı motiflerin bulunmasından böyle bir çıkarımda bulunuyoruz.
    Baştan beri anlatmaya çalıştığımız ve bir kısmını küçük mukayeselerle verdiğimiz destan, tam anlamıyla Türk destan geleneği içerisinde, kopmaz bir bütündür. Kırgız Türklerinin, ünlü Manas Destanı’nın, ünlü Manasçılardan derlenmesi ve sadece Kırgız Türkleriyle değil bütün Türk lehçelerinde yazılması gerekmektedir.








    KAYNAKÇA
    ALPTEKİN, Ali Berat, 1993, “Manas Destanı’ndaki Gelenek ve Göreneklerle İlgili Hususlar”, Türk Kültürü, 363, s: 435-444.
    CAMGIRÇIYEVA, Gulina, 1995, “Manas Destanı’ndaki Gelenek ve Motifler, Türk Lehçeleri ve Edebiyatı Dergisi, Özel Sayı (3), s: 43-49.
    GEYİKOĞLU, Hasan, 2001, “Tarih Açısından Manas Destanı ve Sovyetler Birliği’ndeki Türklerin Millî Duygularına Etkisi”, Atatürk Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitü Dergisi,16, s: 201-207.
    OKUYUCU, Cihan, 1995, “Manas Destanı’na Konu, Tip ve Motif Bakımından Umumi Bir Bakış” , Manas Destanı: Manas Destanı’nın 1000. Yıl Paneli, Erciyes Üniversitesi Türk Dünyaları Araştırma Merkezi Yay., No:1, s: 55-69.
    ÖGEL, Bahaeddin, 1998, “Manas Destanı”, Türk Mitolojisi, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara, s: 495- 521.
    TACEMEN, Ahmet, 1998, “Türkistan Destanı Manas”, Türk Kimliği II, Niğde Üniversitesi Yayınları, Niğde, s: 150-155.
    YAMAN, Ertuğrul, 1997, “Manas Tipi ve Günümüze Uzanan Mesajlar”, Türk Dünyası Dil ve Edebiyat Dergisi, 3, s: 112-118
    YILDIZ, Naciye, 1995, “Radloff ve Manas Destanı”, Türk Kültürü, 384, s: 217- 223.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Manas Destanında Bulunan Motifler( Ödev)

          Kategori: Ödev İstek

          Konuyu Baslatan: Aylin's

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 2534

    HÜZÜNLER KALDI BENDE...

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş