Radyoda Candan Erçetin “Git” derken… Gel- Git lerimin sonuna geldim! Yol bitti ve ben ;gitmeyi öğrendim! “ Git, iş işten geçmeden git, çok geç olmadan vakit… Günahıma girmeden, katilim olmadan git”* Cemal Safi “Git” kelimesiyle başladı hiç bitmeyecek sandığım yolcuğum… yolun sonunu o gün görebilseydim;

Bu konu 1376 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
yol bitti ve ben gitmeyi öğrendim.. 1376 Reviews

    Konuyu değerlendir: yol bitti ve ben gitmeyi öğrendim..

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1376 kez incelendi.

  1. #1
    Aylin's - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    24.03.2009
    Mesajlar
    3.559
    Konular
    3321
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    1
    Tecrübe Puanı
    1052
    @Aylin's

    Standart yol bitti ve ben gitmeyi öğrendim..

    Radyoda Candan Erçetin “Git” derken… Gel- Git lerimin sonuna geldim!

    Yol bitti ve ben ;gitmeyi öğrendim!
    “ Git, iş işten geçmeden git, çok geç olmadan vakit…
    Günahıma girmeden, katilim olmadan git”*

    Cemal Safi

    “Git” kelimesiyle başladı hiç bitmeyecek sandığım yolcuğum…
    yolun sonunu o gün görebilseydim;
    git demene vakit bile bırakmadan kaçardım!

    “ Git” dedin.
    Hepsi bu. Neden? Kiminle? Nereye? …
    O günlerde hiç bilemedim.
    Nereye varacağımı kestiremeden ve hiç istemeden çıktım o kapıdan.
    Çok uzun süre arkama baktım, duyduğum o kelime kulaklarımda yankılandı durdu.
    Aslında çok uzun süre gidemedim istediğin yere…
    İş işten geçmemiş, çok geç olmamış mıydı? Git dediğinde…
    Katilim olmadan mı göndermiştin beni?
    Asla!
    Günahıma girmiştin çoktan ve anlattıklarımla da asla günahını almış olmayacağım.

    Seninle geçen en şiddetli kavgalarda bile sesimi yükseltemeyen, seni kırmamak adına söyleyeceklerini kâğıtlara döküp rahatlayan ve o kağıtları asla sana gösteremeyen bendim. Gönderilmemiş onca mektubumda seni üzmemek için,sana söylenmemiş onca sözü ben sakladım. Sen ise soğukkanlı bir katilden bile daha acımasız bir kere de söyleyivermiştin;

    -“GİT!”

    Cümle içinde kullanımı kadar basit bir anlam taşımasını, sadece önemsiz bir yüklemden ibaret olmasını çok isterdim. Ama başı - sonu belirsiz bu içi nefret dolu YÜK-lemi taşıyacak kadar güçlü değildi o zamanlar omuzlarım. O kelime, o tüm belirsizlikleri içinde taşıyan “Git” katilim olmaya yetmişti…

    Gitmiştim… en azından sen gittiğimi sanıyordun ama ben sadece yerimde sayıyordum!
    Kaçtıkça, gitmek istedikçe çıkmaz sokaklarda cevapsız sorular peşimden kovalıyordu…
    Hiç durmadan aralıksız ağlarken, duvarları yumruklarımla kanatırken “Neden” diye haykırmaktı tek yapabildiğim..

    Günler geçti, soruların cevapları bir bir yüzüme vurulmaya başladı. O cevapların bu kadar iğrenç olabileceğini önceden bilebilseydim, öğrenmek için çırpındığım, durmadan sürüklendiğim bilinmezlikler içinde her şeyden bi’haber kalmayı yeğlerdim.

    Aldığım tüm cevapların içindeki nefreti algılamayacak kadar büyük sevgim inatla reddediyordu tüm gerçekleri. Sımsıkı gözlerimi yumup çok uzun süre saklandım herkesten. Gerçekleri kabullenen, benim reddedişimi acıyarak seyreden herkesten.
    Gözyaşlarım akmaya devam ediyordu hala… ama artık gizli saklı köşelerde çıt çıkarmadan damlıyordu yastığıma.

    “Kopsun nerden inceyse artık bu bağ, bu düğüm!
    Her gece daha berbat, daha vahim gördüğüm.” *

    Yolculuk devam ediyordu ..
    gitmeye başlamıştım ciddi ciddi …
    ve o günlerde öğrenmiştim gerçeklerle yüzleşmeyi.
    Yaşanan tüm olayları tüm iğrenç detaylarıyla kabullenmiştim artık. Gözyaşlarım dinmiş, yerini mide bulantılarına bırakmıştı. İğrenerek öğreniyor ve bir bir cevaplıyordum soruları. Yerinde sayan ,sonra geri geri giden adımlarım yüzleşmeyi öğrendikten sonra hızlanmıştı. Çözdüğüm her düğüm diğerini için yol gösteriyordu.

    “Korkulu düşlerimi yorumdan kaçıyorum;
    Sırf sana üzülüyor, sırf sana acıyorum!” *

    Gerçek acıtırdı. Bunu zaten biliyordum.
    Ama yalanın bu denli mide bulandırıcı olduğunu o günlerde öğrendim.
    Sinsice oyunlarla bezenmiş yalanlar, kalleşlik ve ahlaksızlık bir sinema filmi titizliğiyle kurgulanmıştı.
    Hayatımı adadığım kişilerse en usta aktörleri kıskandıracak bir yetenekle oynamışlardı…
    Her şeyden bi’haber olan ben; hayatımın hiçbir döneminde bu filmin başrolünde olacağımı düşünmemiştim. En azından senden asla gitmeyi düşünmediğim zamanlarda.
    Artık ne senaryolar, ne korku filmleri var kafamda ben bile ürküyorum kendimden.
    Yazan da Ben’im yöneten de. Başrol de: ‘tabiî ki Ben’im’.

    Kendi senaryom başlamıştı ve artık gitmiştim. Hatta ona gitmek denmez, bunca şeyle yüzleştikten sonra arkama bakmadan kaçmıştım.

    Gitmek için çok geç kaldığımı bana göstermeyen o perde çoktan kalkmıştı gözlerimden.
    Dişlerimi yine sıktım uyurken yaptığım gibi, hani o sevmediğin gibi. Hatta belki daha da çok. Uyanır gibi, hiç uyumamış gibi, yeniden doğar gibi…

    Sustum bilerek, düşündüm , sorguladım ,kabullendim görerek.
    Yaptıklarının hepsini avucumda biriktirip bir kere de attım ağzıma. Suya bile gerek kalmadı yutmam için, yutkundum sadece ve…
    Gittim; bu defa gerçekten isteyerek!

    Gerçekten gittiğim o gün buldum beni ben yapacak gerçeği.
    Her şeyin cevabını bulmuştum ya, peki bunca zaman uykusuz bırakan, aylarca ağlatan, duvarları yumruklatan çıkmazlarım, içimi kanatan her şey… bunları yaşadıktan sonra ne vardı beni bekleyen? Bu sorunun cevabıyla açıldı tüm kapılar, önümdeki tüm engeller kalktı. Bunları yaşamanın karşılığını elbet alacaktım.
    Hatta belki de tek başıma olmayacaktı. Benim bunu anladığım gün, tıpkı o gün çıktığım kapı gibi bir yerlerden başka biri yanıma gelmek için yola çıktı belki kim bilir?

    Yaşadıklarım hediyesini alacağım gün için hemen kendime çeki düzen vermeliydim. Aniden gelirse fırsatım olmayabilirdi.

    “Sanma ki hüsranını görmeye ömrüm yetmez.”*

    Ben her şeyi fark etmişken, bunca acıya tek başıma göğüs germişken;
    “Katilim” için Tanrı da bi güzellik düşünecekti tabiî ki.. emindim..
    Üstünde durmaya bile değmezdi artık.

    Gittim!
    Açtığım her kapı yürüdüğüm her yol, çıktığım her basamak biraz daha yukarı taşıdı beni.
    Gitmesem bilmeyecektim. Artık biliyorum.
    İyiyi ve kötüyü ayırt edebiliyorum.
    Öyle kaleler yarattım ki kendime.
    Şimdi o bir zamanlar yumruklarımla kanattığım taş duvarlar ağlıyor da, ben sadece tebessüm ediyorum?

    GEL - GiT lerimin sonuna geldim!

    Yol bitti ve en sonunda;

    GİT - meyi öğrendim!

    İçim kanaya kanaya güçlü olmayı, düşe kalka yere sağlam basmayı, yaşanan her şeyi sindirmeyi, kötülükleri kötüleri yok saymayı, devam etmeyi, büyümeyi, başarmayı yani eninde sonunda kendime GEL-meyi öğrendim!

    Teşekkürler, sen göndermeseydin, kendime geç kalacaktım !

    Cihan Hatipoğlu.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: yol bitti ve ben gitmeyi öğrendim..

          Kategori: Hikayeler

          Konuyu Baslatan: Aylin's

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1376

    HÜZÜNLER KALDI BENDE...

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş