bütün aşklarım kıskanabilir seni... hiçbirinden ayrılmak senden ayrılmak kadar zor olmadı çünkü. ama biliyorum bütün aşklarımı toplasam bir sen etmez, DOSTUM.
insanların söyledikleri geliyordu kulağıma seninle yanyanayken;güvensizlikleri, dostluksuzlukları, paylaşamamalarından ötürü eksiklikleri, yarım kalmışlıkları, bir türlü bir parçalarını ait edemeyişleri, emanetmişçesine sevmeleri...
nasıl da yabancı tınılardı bunlar kulaklarıma ve ne kadar da ürkünçtü bunlar yüreğim için. bir sorun vardı ortada, bize bizimkinin yanlış olabileceği ihtimalini bile zaman zaman düşündürecek kadar büyük bir sorun. zira bu denilenlerden nasibimizi hiç almamıştık. hep paylaşmıştık, en büyük aşklarımızın isimlerini haykırmıştık, birimiz ağlarken diğerimiz hep sarılmayı bilmişti, asla canımızı yakanlara kızgınlığımız, küskünlüğümüz bölük pörçük olmamıştı; birimizin acısı diğerinin içine oturmuştu hep. birçok son sigara vardı paylaşılan, aç karşılanan sabahlar, parasız yürünen sokaklar, bir bardak çayın yanına bir demlik sohbetler...
harcadığımız, yaşadığımız zamandan başka bir şey olmamıştı. ne ben senden, ne sen benden hiç almamıştın vermeyi unutarak...
mesafe ve zaman testi uygulanacak kadar büyümüş şimdi, görüyorum. göre göre gidiyorum. içim rahat senden gitmediğimden ötürü. ben bu sınavı vermiş sayıyorum ikimiz adına da. bu kadar çok güveniyorum.
gitmenin zorluğunda bundan zaten. sokaklarını bilmediğim bir şehrin insanlarında böyle bir güveni bulmam mümkün değil. senden başka bir tane daha yok Dostum, seni başka bir yerde bulmam mümkün değil. zaten senden başka bir tane daha bulmak istemiyorum. kendimi daha fazla bölemem kimseye. yarım kalan cümlelerimi tamamlayamamanın rahatını yaşayamam. anlattıklarımın, anlaşılırlığını düşünmeden konuşamam.
"beni anlıyor musun?" diye sorabileceğim tek insan olman ne güzelmiş. çünkü senden başka kimseye yeterince iyi anlatabildiğimi düşünemedim. hep bu yüzden olsa gerek biraz da; "anlatabildim mi?" diye sordum. anlatabilme telaşı içinde konuşmayalı uzun yıllar oluyor. anlatabilir miyim diye düşüneceklerimi senden başkasıyla konuşmayalı seneler oluyor.
şimdi bir yabancı fırtına içinde yalana çarpmadan yürüme çabası...
şimdi bakıp da yüzlerine hissettiklerini anlayamama beceriksizliği içinde yalnızlığa direnmeler...
şimdi bir gitmek anında sana, "AĞLAYASIM VAR, OMZUNU VERSENE" bile deme lüksümün yoksunluğu...
şimdi sana ilk defa sarılmanın korkusu özlemden ötürü...
beynimin içinde dönüyor "biz". her güzel, her kötü, her acı, her tatlı... her birlikte yaşamışlık birbirne çarpıp sağa sola düşüyor. toparlayamıyorum. hiçbirini koyup cebime gidemiyorum.boyumdan büyük bavulların fermuarları zor kapandı, oysaki hiçbiri yüreğimden büyük değildi. seni sığdıramıyorum şimdi yüreğime ama. ne de olsa ben de en çok kaldığın yere aitim. ben gitmeyi beceremiyorum, anladım. bunu, gittikten sonra becereceğim sanırım. ilk defa bir şeyi yanyanayken değil de uzaktan öğreneceğiz ama güzel olanı da bu; yine birlikte öğreneceğiz.
sana bir başka şehri, bir başka şehrin insanlarını anlatacağım. gözünde canlanana kadar yazacağım. kahve molası verilecek kadar uzun mektuplarla kalmışlığıma uzanmaya çalışacağım, ellerimin yetişemediği yerde mektupların gelecek.
bir türlü bilmedik vedalaşmayı, sonların hatlarını çizmeyi. bak beceremiyorum şimdi sana hoşçakal demeyi. bu uzayıp gidecek böyle, belli.
hadi hep olduğu gibi yapalım o zaman.
sadece kapa gözlerini... ben de kapadım.
alıntı...................................