Maymun Peri Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde güzel ülkelerden birinde, bir padişah yaşarmış üç erkek evladıyla birlikte. Evlatları büyümüş, yakışıklı birer delikanlı olmuş yıllar geçince. Derken, padişah oğullarının mürüvvetini görmek istemiş: - Hadi evlatlar buyurun evlenin, demiş. Demiş de, üç delikanlı, evlenecek kız görememiş çevrelerinde. - Hani padişah babamız, kısmetimiz nerede? diye sormuşlar, evlenecek kimsecikler bulamayacakları endişesiyle. Padişah

Bu konu 1111 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Maymun Peri 1111 Reviews

    Konuyu değerlendir: Maymun Peri

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1111 kez incelendi.

Konu: Maymun Peri

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart Maymun Peri

    Maymun Peri

    Bir varmış bir yokmuş, evvel zaman içinde kalbur saman içinde güzel ülkelerden birinde, bir padişah yaşarmış üç erkek evladıyla birlikte. Evlatları büyümüş, yakışıklı birer delikanlı olmuş yıllar geçince. Derken, padişah oğullarının mürüvvetini görmek istemiş:

    - Hadi evlatlar buyurun evlenin, demiş. Demiş de, üç delikanlı, evlenecek kız görememiş çevrelerinde.
    - Hani padişah babamız, kısmetimiz nerede? diye sormuşlar, evlenecek kimsecikler bulamayacakları endişesiyle. Padişah bu, bütün düğümleri çözmek onun görevi. Düşünmüş nerede, nasıl bulabilir evlatlarının kısmetini. Sonunda karar vermiş, üçünü de çağırtmış yanına. Birer ok ile yay uzatmış onlara:

    - Atın bu okları. Okunuz kimin avlusuna düşerse, size o adamın kızını alacağım, demiş. Delikanlılar arasında bir heyecan rüzgarı esmiş. Ama delikanlı değiller mi? Yayı gererken elleri titrer mi?... Titrememiş tabii.

    İlk atışı büyük oğlan yapmış. Oku bir atmış, pir atmış. Ok gitmiş gitmiş, vezirin evinin avlusuna düşmüş. Padişah hemen vezire adamlarını göndermiş, kızını istetmiş. Vezirin kızı pek güzelmiş. Güzel olduğu kadar elinden iş de gelirmiş. Kırk gün kırk gece süren düğün dernek ile büyük oğlan ile vezirin kızı, mutlu mesut dünya evine girmiş.

    Derken sıra ortanca oğlana gelmiş. Ortanca oğlan da okunu atmış. Ok yaydan bir fırlamış, kaşla göz arasında vekilin evinin avlusunu boylamış. Padişah hemen oraya da adamlarını salmış. Vekilin kızı da alınmış. Vekilin kızı da vezirin kızını aratmıyormuş hani. O kapkara ceylan bakışlı gözleri, o kapkara kıvrım zülüfleri. Bir bakan bir daha dönüp bakar, bakışları çok can yakarmış. Kırk gün kırk gece düğün dernek, ortanca oğlan ve vekilin kızı içinde yapılmış, düğünün güzelliği de dillerde yankılanmış.

    Sonunda sora küçük oğlana gelmiş. Küçük oğlan almış okunu, şöyle güzelce germiş yayını. Gerilen yayı değil, gönül teliymiş sanki. Tam bırakacak, oku, kaçıp kısmetini bulacak, güneş bulutların arasından başını uzatmış, küçük oğlanın gözünü almış. Oğlan bir an ne olduğunu anlamamış, gözleri kamaşmış, tam o sırada ok yaydan kurtulmuş, almış başını, taa ormana doğru fırlamış. Sonra ağaçların arasına düşmüş kalmış. Küçük oğlan hemen ormana koşmuş, okunu bir maymunun elinde bulmuş. Maymun bir yandan oku kemiriyor, bir yandan da küçük oğlana gülümsüyormuş.

    Tam o sırada büyük ve ortanca oğlanlar gelmişler kardeşlerinin peşi sıra. Bir maymun görüverince karşılarında gülmeye başlamışlar. Bu maymun senin kısmetin, bu maymunla evlenmek zorundasın diye, kardeslerini maymunla evlenmek zorunda bırakmışlar. Küçük oğlan kimselere gösterememiş eşini. Ormanda maymunla birlikte yaşamaya başlamış. Ama ağabeyleri rahat durmamış:

    - Babamız evinize gelmek istiyor, diye küçük oğlanı kandırmış. Bunu duyan küçük oğlan, karısı maymunun yanına varmış:
    - Babam evimize gelmek istiyormuş, ne yapacağız? diye dert yanmış. Maymun hiç telaşlanmamış:

    Babana istediğin adamlarını al ve filan dağa git de demiş. Padişah, söylenen dağa gitmiş. Beraberinde adamlarını da getirmiş. Bir de bakmışlar dağda, her birinin atı için bir altın kazık çakılı. Yemek vakti sorda ise, kurulabilecek bütün sorfalardan farklı. Yemekler altır tabaklarda, altın çatallar kaşıklar yanlarında. Böyle yemek yemek pek de keyifliymiş ya, yemek bittikten sonra da herkesin yediği tabak, atını bağladığı kazık kendine kalınca keyifler katlanmış, ağabeyler şaşırmış.

    - O zaman, demişler babamızın eşlerimizi de çağırmasını isteyelim. Maymun geldiğinde biraz gülelim.

    Gerçekten de çok geçmemiş, padişah oğullarını eşleriyle birlikte saraya davet etmiş. Küçük oğlanın paçaları tutuşmuş bu davet karşısında. Yine soluğu almış maymun karısının yanında:

    - Şimdi ne yapacağız, babam çağırıyor demiş. Maymun sonunda beklediği gün geldiği için heyecanlı ama görünüşte oldukça soğukkanlı, kocasının misafir ağırladıkları dağa çıkıp Gülnar diye bağırmasını istemiş. Küçük oğlan denileni yapmış;

    - Gülnarr diye bağırmış. Karşısına öyle bir peri çıkmış ki, dayanamamış, bayılmış. Bir süre sonra ayılınca peri:

    - Ben senin karın Gülnar'ım deyip postunu oğlana vermiş sonra devam etmiş. Yıllardır bu postu çıkarmak için senin gibi bir şahzade ile evlenmeyi ve padişahın sarayına davet edilmeyi bekliyordum. Hadi gidelim. Ama bu postuma sahip ol. Onu sakın çaldırma. Çaldırırsan beni bulamazsın, demiş.

    Saraya gitmişler, padişahın huzuruna gelmişler. Padişah, ağabey, ağabeylerinin karıları, görüverince küçük oğlanın eşsiz benzersiz karısını, düşüp bayılmışlar. Ayıldıklarında, yiyip içip eğlenmişler.

    Karısının postunu sıkı sıkı saklayan küçük oğlan ile eşsiz benzersiz güzellikteki maymun perinin kırk gün kırk gece düğünleri yapılmış. Onlar ermiş muradına biz çıkalım kerevetine.

    Gökten üç elma düştü biri bana, biri sana, biri kısmetine inananlara


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Maymun Peri

          Kategori: Hikayeler

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1111


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş