RİSALELER İLHAMLA MI YAZILDI VE İLHAM İLE VAHİY İLİŞKİSİ Risalelerde zaman zaman "bunlar bana yazdırıldı", "kalbime ihtar edildi" gibi ifadeler geçmektedir Ümmi bir insana vahiy geliyorsa, bir başka insana ilham gelmesi reddedilmemelidir Şair gibi hassas bazı kimselerin ilhama mazhar oldukları gözler önünde iken, bütün hayatını Kur'an hizmetine adayan bir Bediüzzamanın ilhama mazhar olduğunu reddetmek, insanfla bağdaşır bir durum değildir “Allah’ın, kulun kalbine bıraktığı şey”, “feyz yoluyla

Bu konu 1514 kez görüntülendi 0 yorum aldı ...
Risaleler ilhamla mı yazıldı 1514 Reviews

    Konuyu değerlendir: Risaleler ilhamla mı yazıldı

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 1514 kez incelendi.

  1. #1
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart Risaleler ilhamla mı yazıldı


    RİSALELER İLHAMLA MI YAZILDI VE İLHAM İLE VAHİY İLİŞKİSİ Risalelerde zaman zaman "bunlar bana yazdırıldı", "kalbime ihtar edildi" gibi ifadeler geçmektedir Ümmi bir insana vahiy geliyorsa, bir başka insana ilham gelmesi reddedilmemelidir Şair gibi hassas bazı kimselerin ilhama mazhar oldukları gözler önünde iken, bütün hayatını Kur'an hizmetine adayan bir Bediüzzamanın ilhama mazhar olduğunu reddetmek, insanfla bağdaşır bir durum değildir “Allah’ın, kulun kalbine bıraktığı şey”, “feyz yoluyla kalbe bırakılan şey” tarzında da ifade edilmiştir Veli kulun kalbine gelen ilham, meleklere yapılan ilham, hatta arı gibi hayvanlara yapılan ilhama kadar şümullü bir ifadedir âyette geçer Onu kirleten de, hüsrana uğramıştır” buyurur İnsan, nefsini hayra da, şerre de yönlendirebilir Bundan dolayı insan, nefsi itibarıyla süfliyata meyyal, ruhu itibarıyla ise, ulviyâta müştaktır Yani, insan nefsi ya güneş gibi nuranî veya ay gibi zulmanîdir Ya sema gibi ulvî veya arz gibi süflîdir Çünkü insan nefsi, hem hayırlı ilhamlara, hem de şerli ilhamlara bir alıcı durumundadır Allah’ın nefse fücur ve takvayı ilham etmesi ise, hayır ve şerri ona bildirmesi anlamındadır İlhamın keyfiyeti, tatmayanlarca bilinmez Bu nedenle, ilhamın keyfiyetiyle ilgili bazı görüş ve tecrübeleri kaydetmekte fayda görüyoruz:


    İlham, vicdanda ani bir surette belirir Açlık, susuzluk, üzüntü ve sevinç duyguları vicdanda nasıl duyuluyorsa, ilham da aynı şekilde duyulur Bundan dolayı da, kalbî hassasiyet ve aklî titizlik daima onu almaya hazır olmalıdır Kalbini ağyarın suretlerinden boşalt ki, maarif ve esrar ile doldurasın” (İsmail Hakkı Bursevî)

    Muhammed Abduh, Menar tefsirinde şöyle der: “Kişi, firaset, ilham gibi gizli ruhî idrak vasıtalarıyla bir bilgiye ulaşabilir Bunun kesinliği, ancak vukûundan sonra anlaşılır”

    Fakat gayb, derece derecedir Ezelî kaderin vukua çıkma, tezahür etme zamanı yakınlaştıkça, o hadise gayb hazinesinden yavaş yavaş ayrılıp, insanın kavrayış ufkuna, dünya semasına doğru gelir Ama dipten ayrılıp yüzeye doğru gelen cisim, yüzeye yaklaştıkça kuvvetli gözler tarafından görülür

    Allah’ın veli kulları ilhama mazhar oldukları gibi, hassas ruhlu sanatkârlar, şairler, kendi sahasında fani olmuş ilim adamları da ilhama mazhar olmaktadırlar Bir başka ifadeyle, bilginin bambaşka bir boyutunda yer alan kimi sezgiler ve dimağlar, bize göre verimsiz gibi gelen bir zeminden diriltici sular, ilâhî temaslar elde edebilirler Bütün bilgi basamaklarını atlayarak bizi ani bir şekilde sonuca ulaştıran bu kabiliyetimiz hadsden (sezgiden) başka bir şey değildir Bugün beşeriyetin istifade ettiği ilim ve teknoloji ürünleri, çoğu kere böyle sezgilerin neticesidir Dâhi insanlar, kendilerinde bulunan gözlem ve anlama gücünden başka, sezgileri ve yaratıcı muhayyileleri ile başkaları için gizli olanı sezer, görünüşte ayrı olan olaylar arasındaki ilişkileri anlar, gizli bir hazinenin varlığını tahmin ederler Bütün dünyalarında araştırdıkları mesele vardır Bir müzisyenin dünyası notalardan meydana gelmiştir Mesleğinde fâni olmuş bir kimyacının nazarında âlem büyük bir laboratuardır Bunlar ve benzerleri, kendi branşlarının gemisinde, sisle örtülü sırlar okyanusunda ilerlerken, zaman zaman ilerdeki kayaları hayal meyal görür gibi olurlar Bazen de bir rüzgâr eser, bütün sis bulutlarını dağıtır Böylece kayalardan aşarlar, kıyılardan geçerler

    Şöyle veya böyle, kendisine bu tarz ilham gelen birisi şiirde yeni bir ufka açıldığı gibi, kendini sanatına adamış mülhem sanatkârlar, kendini ilmî keşiflere adamış mülhem keşşaflar da bir gün kendilerini yepyeni bir iklimde bulabilmektedirler

    İlham ne derece bağlayıcıdır?

    İlhama mazhariyetle elde edilen bilgi, çoğu kere o şahsı ilgilendiren cüzî şeyler içindir

    Bu tarz bir ilhamın değeriyle ilgili olarak ekseriyetin görüşü, ilhamın başkasını bağlayıcı bir bilgi türü olmadığıdır Yoksa şüphesiz ilham yoluyla her hâl ü karda bir ilim elde edilmektedir

    Meselâ birisi “kalbime ilham edildi ki, şu tarihte şu olay olacak” dese, onun bu ilhamı başkasını bağlayıcı bir hüküm taşımaz Zaman onu ya tasdik eder veya yanlış gördüğünü ortaya koyar Nitekim Hz

    Bu noktada şunu da belirtmek isteriz ki: İnsanın kalbi sadece Rahmanî ilhamlara yönelik bir alıcı durumunda olmayıp, şeytandan da ilham almaya kabiliyetlidir Kalbine gelen şeytanî ilhamı, Rabbanî zannedip hem sapar, hem de saptırır Ömer’in oğlu Abdullah’a biri “Yalancı peygamber Muhtaru’s- Sakafî kendisine vahiy geldiğini iddia ediyor” deyince İbn-i Ömer “Doğru söylemiş” der ve şu âyeti okur:


    Şüphesiz şeytanlar kendi dostlarına sizinle mücadele etmelerini vahyederler” (En’am, 121) Yani, vesvese yoluyla ilham ederler

    Demek ki, bilhassa şeytan fikirli insanlar, şeytanî ilhamlara maruz kalırlar

    Hamdi Yazır şöyle der:

    İmansızlıkla şeytanet arasında bir cazibe vardır İmansızlar şeytaneti sever Hayırsız, hayırsızla düşer kalkar Bunun gibi, imansızların bütün temayülleri şeytanette olduğundan, önlerine şeytanlar düşer, başlarına şeytanlar geçer

    Vahiy – ilham farkı

    Vahiyle ilham arasındaki farkları bilmek, ilhamın değerini ve keyfiyetini anlamamıza yardım edecektir Ancak o, çoğunluğu bağlayan bir hüccet değildir Onun için, vahiy katî olup, ilham zannîdir Melekte hata ihtimali yoktur Bundan dolayı, o meyanda yanılmalar olabilir Halbuki ilham, yalnızca buna mazhar olan şahsa mahsustur İlham ise, sadece ilhama mazhar kişiyi aydınlatan bir lamba gibidir Hâlbuki bir veli, kalbine gelen ilhamı tebliğe memur değildir

    5- Vahiy gölgesizdir, safidir, peygamberlere hasdır

    Renkler karışır

    Hz Musa’nın annesine gelen ilâhî ilhamdan bahseder Musa dünyaya geldiği sıralarda Mısır’a hükmeden Firavun, Benî İsrail’in erkek çocuklarını öldürtmektedir Musa’nın annesine şu ilâhî teselli gelir:

    “Çocuğunu emzir, Onun başına bir şey gelmesinden korktuğunda onu (sandık içinde) denize bırak” (Kasas, 7)

    Hz Aynı zamanda ileriye yönelik iki müjdeyi taşımaktadır Musa’nın annesine ilhamın nasıl ve ne şekilde geldiği meçhulümüz olmakla beraber, bunun rüyada bildirilmesi, ya da Hz

    Bu şekilde bir ilhama mazhariyeti, sadece Musa’nın annesine has bir olay olarak görmek hatadır Bu ilhamlar, Musa’nın annesi örneğinde olduğu gibi, “teselli edici, yönlendirici ve gelecekten haber verici” özellikler taşımaktadır


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Risaleler ilhamla mı yazıldı

          Kategori: İslamiyete Dair Herşey

          Konuyu Baslatan: ŞiMaL

          Cevaplar: 0

          Görüntüleme: 1514


Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş