Bayram geliyor… Herkes bir telâş içinde, pür telâş o günü yaşamanın heyecanı içinde… Oysaki ben sevinemiyorum… Gidecek bir yerim, kapısında şeker bekleyebileceğim kimseler yok… Hayat ne zor değil mi ağabey? Sen mezar taşında, ben gam yüklü hayatı sırtlamakta… Bugün kimseler gelip geçmiyor, bekliyorum… Birileri gelsin de ayakkabı boyayıp, yarın için benim gibi fukara olan arkadaşlarıma bir çikolata alayım… Tadı güzeldir, güzeldir değil mi ağabey? Hani hep görüyorum bayram sabahında

Bu konu 2236 kez görüntülendi 3 yorum aldı ...
BAYRAM GELİYOR 2236 Reviews

    Konuyu değerlendir: BAYRAM GELİYOR

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2236 kez incelendi.

  1. #1
    dilaraaks - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    07.10.2009
    Mesajlar
    17
    Konular
    6
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    0
    @dilaraaks

    Standart BAYRAM GELİYOR

    Bayram geliyor… Herkes bir telâş içinde, pür telâş o günü yaşamanın heyecanı içinde… Oysaki ben sevinemiyorum…

    Gidecek bir yerim, kapısında şeker bekleyebileceğim kimseler yok…

    Hayat ne zor değil mi ağabey? Sen mezar taşında, ben gam yüklü hayatı sırtlamakta… Bugün kimseler gelip geçmiyor, bekliyorum…

    Birileri gelsin de ayakkabı boyayıp, yarın için benim gibi fukara olan arkadaşlarıma bir çikolata alayım… Tadı güzeldir, güzeldir değil mi ağabey?

    Hani hep görüyorum bayram sabahında küçücük çocukların elinde, oynayıp zıplayıp yiyorlar… Ben o tadı hiç bilmedim Ağabey…

    Benim bildiğim tek bir şey var bu hayatta… Senin yokluğun… Anamda babamda sendin, barakamızı bile senin varlığın ısıtırdı…

    Şimdi çok üşüyorum ben ağabey… Şimdi üşüyorum, sokakları ezberledim yokluğunu ezberleyemedim… Bak işte saatler oldu boyam elimde kaldı kurudu…

    Sanki boyadığım ayakkabılar bile ayağımdan hiç çıkarmadığım; eskiyen fakat senin hediyen olan ayakkabımın ayarında…

    Sanki sen olsan şu sersefil hâlimle bile en üstün olurdum… Korkuyorum geceleri ağabey, öyle çok korkuyorum ki korkmamaya yemin bile edemiyorum…

    Yarın bayram… Elini öpeceğim, gözlerine bakıp güleceğim kimse yok…

    Kimsesizlerinde bayramı olmalı be ağabey… Kimsesizlerde nasibini almalı bu bayramlardan, ellerimiz boya kokmadan çikolata yemeliyiz, gözlerimiz dolmadan büyüklerimizin elini öpmeliyiz… Bizlerde artık gülebilmeliyiz değil mi ağabey?

    Namlunun ortasında durmasaydın harcanmazdın… Biz yaşarken harcandık değil mi ağabey? Yaşarken yaşayamadık ki…

    Bugünde bir lokma ekmeğe talim edeceğiz arkadaşlarla… Etin tadını da hiç bilmedim güzelmiş diyorlar, sahiden güzel midir ağabey? bazıları çok şişman olduğu için içerleniyor bazıları ise çok zayıf diye…

    Bizde para olsa ne zayıf kalırız ne de şişman… Bazılarının hiç derdi yokken derdim var faslında… Geçen gün çarşıda bir müzik duydum…

    Şarkıcının adı neydi unuttum… Çok güzel söylüyordu be Ağabey, sen olsan barakamızı neşeyle doldurur mırıldanırdık… Sen varken de bir kap yemeği zor bulurduk ama hevesimiz, yüreğimiz toktu… Şimdi her türlü açlığın peşinde bayramı bekliyorum, yarın bayrammış ağabey…

    Bayrammış, duydun mu?

    Sesini duyuramamış biçarelere…

    Dilara AKSOY


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: BAYRAM GELİYOR

          Kategori: Makaleler,Köşe Yazıları

          Konuyu Baslatan: dilaraaks

          Cevaplar: 3

          Görüntüleme: 2236


  2. #2
    Doktor Amca - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    4.252
    Konular
    1062
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    100
    @Doktor Amca

    Standart

    [YOUTUBE]jIOsaXH2J28[/YOUTUBE]

    [YOUTUBE]zM2VzkhtK6U[/YOUTUBE]
    Ben dostlarımı ne kalbimle ,
    Ne de aklımla severim...
    Olur ya... Kalp durur... Akıl unutur...
    Ben dostlarımı ruhumla severim...
    O , ne durur... Ne de unutur...


    Axtardim men seni yuxularimda..
    seninle sensiz oldum xeyallarimda..
    ömür yollarimiz ayri olsada...
    bir ömür yasadim bakislarinda...

  3. #3
    Aybalam76 - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.08.2008
    Mesajlar
    2.619
    Konular
    479
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    100
    @Aybalam76

    Standart Onların bayramı böyleydi, ya sizinki nasıl?



    Medine'de bir ev. Vefasızlar arasında en vefalı, insanlar arasında en sadakatli kimselerin yaşadığı bir ev. Küçük ama büyük insanların yaşadığı bir ev. Babaları vefa ve şefkatte, anneleri ise sabır ve sadakatte insanlar arasında eşi benzeri bulunmayan birisi. Bir de ay parçası sayılacak kadar masum ve sevecen iki çocuk. Aylardan rahmet, günlerden ise arefe. Yarın bayram.

    Medine sokaklarında bayram telaşı, büyüklerin alışveriş içerisinde bulunduğu, küçüklerin ise pazarlarda sevinç naraları atarak oynadıkları bir şehir.

    Ve günlerden arefe, evin babası vaktinin çoğunu fedek hurmalıklarında kuyu kazarak geçiriyor, annesi ise ev işlerini yapmaktan beli bükülmüş, su taşımaktan omuzlarına su kırbasının izi çıkmış durumda. Çocuklar ise medine sokaklarından akranlarının sevincine ortak oluyorlar.

    Vakit öğleden sonra, iki çocuk biraz sevinçli birazda buruk şekilde terkediyorlar medine sokaklarını. Gün batmadan evlerinin yolunu tutuyorlar. Çok geçmeden küçük ve sade evlerine varıyorlar.Anne,kapıyı açarak tebessümle karşılamakta çocuklarını. Yorgunluğunu bir nebze de olsa çocuklarına bakarak geçirmekte.

    Çocuklar merak içinde anneleri ile bir daha göz göze gelmeyi umut ediyorlar. Oysa anne ev işleri ile meşgul. Vakit geçmeden,çocuklardan küçük olanı soruyor; Anne, yarın bayram,herkes yeni elbiseler içerisinde medine sokaklarında geziniyor. Herkes elbiselerini arkadaşlarına gösteriyor. "Bakın bunu babam aldı,bakın bunu annem aldı bana" diyorlar. Anne,bizim elbiselerimiz nerede?

    Anne,bu soru karşısından biraz muzdarip aynı zamanda temkinli. Çocuklarının üzüntülerini anlamışcasına yanına varıp o iki ay parçası çocuğu kucağına alıyor. "Sizin elbiseleriniz terzide, merak etmeyin akşam siz uyurken terzi getirecek. Sabah kalktığınızda yeni elbiselerinizi giyinip sizde arkadaşlarınızla bayramlaşmaya gideceksiniz diyerek avutmaya çalışmakta.

    Vakit akşam. Baba geliyor huzur bulduğu ve hergece pirlerin uğradığı kendi evine. O da günün yorgunluğunu iki çocuğunu kucağına alarak unutmaya çalışmakta. Merhamet ve şefkatle okşarken çocuklarının başını,günlerinin nasıl geçtiğini soruyor.

    Çocuklar,annelerine söylediklerinin aynısını babalarına söylemekteler. Yarın bayram, herkes yeni elbiseler içerisinde medine sokaklarında geziniyor. Herkes elbiselerini arkadaşlarına gösteriyor. "Bakın bunu babam aldı,bakın bunu annem aldı bana" diyorlar. Baba,bizim elbiselerimiz nerede?

    Baba ile anne göz göze geliyorlar. Ve anne bir kez daha müdahele ediyor, "sizin elbiseleriniz terzide, merak etmeyin akşam siz uyurken terzi getirecek.

    Bir umutla akşam yemeğine oturuyorlar çocuklar. Kişi başı bir parça ekmek ve biraz tuzla arefeyi geçiriyorlar. Az sonra dede geliyor bu mutluluk yuvasına, çocuklar son bir kezde dedelerine soruyor elbiselerini. Dedeleri de olumlu cevap vererek, umutlanmalarına neden oluyor.

    Vakit ilerlemekte. Çocuklar, büyük bir umut ve sevinç ile yataklarına giriyorlar. Yarının hayalini kurarak ve elbiselerinin renklerini merak ederek.

    Vakit gece yarısı, anne,ibadetle meşgul.namaz sonrası kafasını meşgul eden ise çocuklarının soruları. Onları avutmak için elbiselerinin terzide olduğunu söylemiş ancak onlara elbise alacak para ve dikecek kumaş bile yoktu.

    Az sonra uyanıyor çocuklardan birisi,soruyor anneye, "Anne, elbiselerimiz geldi mi?

    Anne, "gelmedi daha ama sabaha kadar hazır olacağını" söyledi.

    Ve sabah, yani bayram,kalkıyorlar büyük sevinç ve umut ile yataklarından. Gözleri onlara büyük haberi verecek annelerini arıyor. Ancak,annelerini evde bulamıyorlar. Evden dışarı çıktıklarında,kapı önünde annelerini görüyorlar.

    Tekrar soruyorlar, "Anne elbiselerimiz terziden geldi mi?"

    Anne, o iki çocuğu ellerinden tutarak evin içerisine götürmeye çalışıyor ve "sabredin birazdan terzi getirecek" diyor. Ancak,çocuklar dışarıdaki mutluluk gösteriminden kendilerini alamıyorlar.

    Günlerden bayram,medine sokakları bayram kuşatması altında, büyükler bayramlaşmadayken çocuklar yeni elbiseleri ile ellerindeki şekerleri paylaşıyorlar.

    Huzur evinin iki incisi, kapı önünde annelerine, "Bak anne,o elbiseyi ona babası almış, bak şunu da annesi almış, ne kadar güzel değil mi anne? Acaba bizimkiler de bu kadar güzel mi?”

    Annenin gözünden yaşlar akmakta ve bunları o iki çocuğundan gizlemekte. Anne ve çocuklarının bayram alanına kendilerini kaptırdıkları sırada, kapı önünde fazla uzun boylu olmayan, güneş altından kalmaktan yüzü esmerleşen bir genç beliriyor. Selam vererek ellerinde geniş bohcaya sarılmış bir paketi anneye uzatarak, bunlar sizin hazır olması için terziye verdiğiniz kumaşlar. Onları en güzel şekilde hazırladık.

    Ve az sonra o gençte bayram alanına karışmakta. Çocuklar sevinç ile paketi açarken, yeni elbiselerinin heyecanı ile sevinirken, anne ise yaşadıkları karşısında hayretini ve gözyaşlarını saklayamıyor.

    Çocuklar annelerinin ağladıklarını göremeyecek kadar heyecanlı. Anne ve iki çocuğu eve girip yeni elbiselerini giyinip kuşandığında,bayram için dedelerinin de geldiğini farkediyorlar.

    Çocuklar,"dedeciğim elbiselerimiz gecikmeseydi biz seni ziyarete gelecektik" diyorlar. Dede ise tebessüm ile o iki inciyi kollarına alıp kokluyup öpüyor.

    Medine'de bir ev. Vefasızlar arasında en vefalı,insanlar arasında en sadakatli kimselerin yaşadığı bir ev. Küçük ama büyük insanların yaşadığı bir ev. Babaları Allah'ın velisi Ali (a.s) anneleri Allah'ın kevseri, o iki inci tanesi Hasan ve Huseyin (a.s) ve resulullah (s.a.a) dedeleri.

    Az sonra Resulullah Hz.Fatıma'ya soruyor, “Kızım, bu elbiseleri kimin getirdiğini biliyormusun?” Fatıma (a.s) “Ashaptan bir genç” diye cevap veriyor. Resullulah (s.a.a) "vallahi o Allah'ın meleği Cebrail(a.s) idi.” diyor.

    Ve Resulullah (s.a.a) Hasan ve Huseyin (a.s)ı kucağına alarak, onları öpüp şöyle diyordu: “Ne mutlu size, şüphesiz Allah da Resul'u de ve tüm melekleri de sizi seviyor.”

    Rahman ol dedi herşey hazır oldu
    insanların hayal bile edemeyeceği malzemeler bulundu
    istedi ki, üzülmesin nur incisi Hasan ve Huseyn
    büyük bir sevinçle,tüm melekler bu işi yapmaya koyuldu.



    Fatih Kahramani
    Kralların taçları beni bağlar büyümü
    Orduları açamaz gönlümdeki düğümü
    Saraylarda süremem dağlarda sürdüğümü
    Bin cihana değişmem şu öksüz TÜRKLÜĞÜMÜ..

  4. #4
    NAZLICAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    27.08.2009
    Yaş;
    41
    Mesajlar
    819
    Konular
    189
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    555
    @NAZLICAN

    Standart

    Çok eskidendi belki el öpmeler, kenarı dantelli mendiller içinde şekerler,
    avuca zor sığan kocaman 2,5 liralık bayram harçlıkları...Postacının getirdiği, uzaktaki dostların bayramı kutlayan bayram kartlari...Aniden yok oldular, yittiler eskilerde bir yerlerde. Yıllarca sadece seyahate gidenler tesadüfen karşılaştılarsa kutladılar birbirlerinin bayramlarını. Artık bayramlar sadece birer "fırsat" oldu, yorgun bedenlerin dinlenmesi için...Ve birgün sanal alemle tanıştık ve yeniden hatırladık bayramlaşmanın keyfini... Kenarı dantelli mendiller, parlak kağıda sarılı şekerler, madeni 2,5 liralık bayram harçlıkları yoktu belki ama bir küçük haber vardı dostlardan;uzun süredir karşılaşmadığın, hala aynı adreste olup olmadığını bilmediğin... Sanal da olsa hatırlandığını, unutulmadığını öğrendiğin.....Ve eski, tek yaprak bayram kartlarında yazıldığı gibi: Bayramınız Kutlu Olsun

    Hiçbir şehre sığmadı yüreğim.
    İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın.
    Ve sen düştün ben kanadım.
    Ezildim yarama yine koskoca bir kenti bastım...

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş