Kurumlar Vergisi Kurumlar Vergisi (KV) kurum kazançları üzerinden alınan vergidir. 5520 sayılı KV Kanunu 21/06/2006 tarihli 22205 sayılı resmi gazetede yayımlanarak 03/06/2005 tarihli ve 5422 sayılı KV Kanunu yürürlükten kaldırarak yürürlüğe girmiştir. KV oranı %20'dir. Kanunun 1. maddesinde verginin konusu belirtilmiştir: MADDE 1: 1. Aşağıda sayılan kurumların kazançları kurumlar vergisine tâbidir: 1. Sermaye şirketleri. 2. Kooperatifler. 3. İktisadî

Bu konu 6180 kez görüntülendi 8 yorum aldı ...
Türkiyedeki Vergiler ve Oranları 6180 Reviews

    Konuyu değerlendir: Türkiyedeki Vergiler ve Oranları

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 6180 kez incelendi.

  1. #1
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart Türkiyedeki Vergiler ve Oranları

    Kurumlar Vergisi

    Kurumlar Vergisi (KV) kurum kazançları üzerinden alınan vergidir. 5520 sayılı KV Kanunu 21/06/2006 tarihli 22205 sayılı resmi gazetede yayımlanarak 03/06/2005 tarihli ve 5422 sayılı KV Kanunu yürürlükten kaldırarak yürürlüğe girmiştir. KV oranı %20'dir. Kanunun 1. maddesinde verginin konusu belirtilmiştir:

    MADDE 1:

    1. Aşağıda sayılan kurumların kazançları kurumlar vergisine tâbidir:
    1. Sermaye şirketleri.
    2. Kooperatifler.
    3. İktisadî kamu kuruluşları.
    4. Dernek veya vakıflara ait iktisadî işletmeler.
    5. İş ortaklıkları.
    6. Kurum kazancı gelir vergisinin konusuna giren gelir unsurlarından oluşur.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Türkiyedeki Vergiler ve Oranları

          Kategori: Hukuk Köşesi

          Konuyu Baslatan: Dygsuz

          Cevaplar: 8

          Görüntüleme: 6180


  2. #2
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Varlık Vergisi
    Varlık Vergisi 11 Kasım 1942 tarih ve 4305 sayılı kanunla konulan olağanüstü servet vergisinin adıdır.

    Yasanın Gerekçesi

    Varlık Vergisi kanununun resmi gerekçesi hükümet tarafından "olağanüstü savaş koşullarının yarattığı yüksek kârlılığı vergilemek" olarak dile getirilmiştir. Oysa basına kapalı olarak yapılan CHP grup toplantısında başbakan Şükrü Saracoğlu'nun vurguladığı gerekçe farklıdır:

    "Bu kanun aynı zamanda bir devrim kanunudur. Bize ekonomik bağımsızlığımızı kazandıracak bir fırsat karşısındayız. Piyasamıza egemen olan yabancıları böylece ortadan kaldırarak Türk piyasasını Türklerin eline vereceğiz."

    Yasanın Uygulanışı

    Başbakan Saracoğlu 5 Ağustos 1942'de okuduğu hükümet programında "Biz Türküz Türkçüyüz ve daima Türkçü kalacağız. Bizim için Türkçülük bir kan meselesi olduğu kadar ve laakal o kadar bir vicdan ve kültür meselesidir. (...) Biz ne sarayın ne sermayenin ne de sınıfların saltanatını istiyoruz. İstediğimiz sadece Türk milletinin hakimiyetidir." diyerek yeni hükümetin sosyal politikasını açıkladı.


    1942 yazı boyunca İstanbul gazetelerinde hırsızlık karaborsacılık vurgunculuk ve ihtikârla ilgili haber ve yazılar ön plana çıkarıldı. Hemen her gün ve her gazetede "karaborsacı Yahudi" tiplemesini içeren karikatürler yayınlandı.
    12 Eylül 1942'de İstanbul defterdarlığı görevine atanan Faik Ökte'nin anılarında anlattığına göre Maliye Bakanlığı savaş dolayısıyla fevkalade kazanç elde ettiği iddia edilen kimselerin cetvelinin yapılarak müslümanların M gayrımüslimlerin G dönmelerin D harfiyle işaretlenmesini talep etti.


    11 Kasım'da Varlık Vergisi kanunu TBMM'de hiç tartışılmadan kabul edildi. Kanun her il ve ilçe merkezinde kimin ne kadar vergi ödeyeceğini belirleyecek servet tespit komisyonları kurulmasını komisyon kararlarının nihai ve kati olmasını vergi ödeme süresinin 15 gün olmasını bu süre içinde tahakkuk eden vergiyi ödemeyenlerin mallarının haczedilerek icra yoluyla satılmasını buna rağmen borcunu ödeyemeyen mükelleflerin borçlarını "bedenen çalıştırarak ödetmek" amacıyla çalışma kamplarına gönderilmesini öngörüyordu.
    İstanbul'da kurulan üç komisyon tahakkuk eden vergi listelerini 18 Aralık 1942'de açıkladı. Tahakkuk eden vergilerin %87'si gayrımüslim %7'si müslim mükelleflere yüklenmişti. Geri kalan %6 değişik kalemlerde olup bunların da çoğu gayrımüslim azınlıklar ve ecnebilerdi. 4 Ocağa kadar vergisini ödemeyen mükelleflere birinci hafta için %1 sonraki haftalar için %2 gecikme zammı uygulanacağı ilan edildi.


    Aralık 1942 ve Ocak 1943'te İstanbul'da gayrımüslimlere ait binlerce taşınmaz mülk el değiştirdi. El değiştiren mülkler arasında İstiklal Caddesi'ndeki yapıların büyük bir kısmı bulunuyordu. Satılan mülklerin %67 kadarı müslüman Türkler %30 kadarı resmi kurum ve kuruluşlar tarafından alındı. 21 Ocak 1943'ten itibaren İstanbul'da binlerce gayrımüslime ait ev ve işyerleri haczedilerek haraç mezat satıldı.


    27 Ocak ile 3 Temmuz 1943 arasında tümü gayrımüslimlerden oluşan toplam 1229 kişi çalışmak üzere Erzurum Aşkale'ye yollandı. Sözlü anlatımlara göre bu kişilerin aileleri Aşkale'ye sürülenlerin "sağ dönmeyeceğine" inanıyordu. Sürgünlerden 900 kişi 8 Ağustos1943'te yük vagonlarıyla Eskişehir Sivrihisar'a nakledildi.


    9 - 13 Eylül 1943 tarihlerinde New York Times gazetesinde Cyrus Sulzberger imzasıyla Türkiye'deki Varlık Vergisi uygulamasını eleştiren bir dizi yazı çıktı. Bu yazılardan hemen sonra 17 Eylül'de toplanan TBMM henüz tahsil edilmemiş olan Varlık Vergisi borçlarının silinmesine karar verdi. Aralık ayının ilk günlerinde Aşkale ve Sivrihisar sürgünleri yaklaşık on aylık esaretten sonra evlerine gönderildi.Çünkü o dönem ikinci Dünya Savaşı'nın kritik günleriydi ve Türkiye bu durumdan etkilenmek istememiştir.
    VARLIK VERGİSİ...Yasa metni11 Kasım 1942 Cumhuriyet tarihinin tartışılan yasalarından biri olan "Varlık Vergisi" Şükrü Saraçoğlu Hükümeti tarafından 9 Kasım 1942'de TBMM'ye sevkedildi. Yasa 11 Kasım'da Genel Kurul'da kabul edildi ve 12 Kasım 1942'de Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe girdi.


    17 Eylül 1943 tarih ve 4501 sayılı yasa ile bir kısım mükellefin vergi borçları silindi.


    15 Mart 1944 tarih ve 4530 sayılı "Varlık Vergisi Bakayasının Terkinine Dair Kanun" ile o tarihe kadar tarh edilmiş ancak tahsil edilememiş vergilerin silinmesiyle "Varlık Vergisi" uygulaması ortadan kalktı.
    Verginin sonuçları

    Varlık Vergisi kanunu ile toplam 314.900.000 TL vergi tahsil edildi. Bu sayının %70'i İstanbul'da toplandı. Toplam tahsilat 394 milyon TL olan 1942 devlet bütçesinin %80'ini buluyordu.
    1935 sayımında Türkiye nüfusuna oranı %198 olan gayrımüslim azınlıklar vergiden sonra başlayan göç nedeniyle 1945'te %156'ya ve 1955'te %108'e düştü.

  3. #3
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Yurt Dışına Çıkış Harcı

    Yurt Dışına Çıkış Harcı yurt dışına giderken Türkiye'den TC Pasaportu ile çıkış yapanlardan alınan harçtır. 1 Nisan 2007 tarihinden itibaren muafiyetleri sınırlandırılarak 15 YTL olarak belirlenmiştir. Daha önce 70 YTL idi. Bu harçtan muaf tutulacaklar (bazı kamu görevlileri v.s) kanun ve yönetmeliklerde ayrıca belirtilmiştir.

  4. #4
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Özel Tüketim Vergisi

    Özel Tüketim Vergisi (ÖTV) belirli mal ve ürünler üzerinden maktu veya oransal olarak alınan bir harcama vergisidir. İlk olarak Avrupa Birliği ile uyum çerçevesinde yapılan kanunu değişiklikleriyle gündeme gelmiş ve yine aynı amaçla 2002 yılında 4760 kanun sayısı ile kabul edilmiştir. Avrupa Birliğinin bu vergiyi uygulamasındaki amaç gelir elde etmekten ziyade sosyal fayda sağlamaktır üzerine ÖTV konulan mallar genellikle lüks (mücevher kürk vb.) sağlığa zararlı (alkol sigara vb.) çevreye zararlı (benzin vb.) mallar olmakla beraber ülkemizde tıraş köpüğü gibi temel tüketim mallarından dahi alınmaktadır. Anlaşılamamış olan nokta sudur ki ithalata donuk yüksek vergiler üretimi arttıracak yatırımlara dönüşmediği takdirde dış ticaret açığını kapamak mümkün değildir: ithalati) azaltmak için yatırımı kısmak akilci olmayacağından tüketim harcamalarını yatırımı destekleyecek birikimlere çevirmek mantıklıdır. Müşteri olmayan yerde yatırım da olmayacağı için tüketicileri vergi ile korkutmak kısa vadede bütçe açığını kapamaya yarasa da uzun vadede ekonomiye zarar verir. Sonuçta vergi de kotalar gibi bir ekonomik verimsizlik kaynağıdır. KDV gibi aynı malın her el değiştirmesinde ÖTV doğmaz. Malın ithal edilmesi veya üretilen malın ilk alıcısına teslimi nedeniyle ÖTV doğar. Motorlu taşıtlarda ise nihai tüketici adına ilk ÖTV ödemek gerekir. Verginin mükellefi ithalatçılar ve ilk satıcılar olmaktadır. ÖTV aslında 1950'li yıllardan başlayarak uzun yıllar uygulanan 'İstihsal Vergisi'nden başka bir şey değildir.


    Özel Tüketim Vergisi Kanunu

    * Kanun No : 4760
    * Kabul Tarihi : 06/06/2002
    * Resmi Gazete No : 24783
    * Resmi Gazete Tarihi : 12/06/2002

  5. #5
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Gelir Vergisi

    Gelir vergisi gelir üzerinden verilen bir vergidir. Gerçek kişilerin gelirleri gelir vergisine tâbidir. Gelir bir gerçek kişinin bir takvim yılı içinde elde ettiği kazanç ve iratların safi tutarıdır.
    Türkiye'de gelir vergisi

    Gelir vergisi tarifesi:
    7.500 YTL'ye kadar % 15
    19.000 YTL'nin 7.500 YTL'si için 1.125 YTL fazlası % 20
    43.000 YTL'nin 19.000 YTL'si için 3.425 YTL fazlası % 27
    43.000 YTL'den fazlasının 43.000 YTL'si için 9.905 YTL fazlası % 35

    2009 takvim yılı gelirlerinin vergilendirilmesinde esas alınmak üzere tarife aşağıdaki şekilde yeniden belirlenmiştir.
    8.700 TL'ye kadar % 15
    22.000 TL'nin 8.700 TL'si için 1.305 TL fazlası % 20
    50.000 TL'nin 22.000 TL'si için 3.965 TL fazlası % 27
    50.000 TL'den fazlasının 50.000 TL'si için 11.525 TL fazlası % 35


    Unsurları

    1. Ticarî kazançlar
    2. Ziraî kazançlar
    3. Ücretler
    4. Serbest meslek kazançları
    5. Gayrimenkul sermaye iratları
    6. Menkul sermaye iratları
    7. Diğer kazanç ve iratlar

  6. #6
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Damga Vergisi


    Damga vergisi her türlü sözleşmeden doğan ve devlet tarafından alınan bir vergi çeşididir.

    Vergi Mükellefleri

    * İki kişi arasında yapılan sözleşmelerde damga vergisinin mükellefi iki tarafa da aittir.
    * Resmi dairelerle kişiler arasında yapılan sözleşmelerde verginin mükellefi kişilerdir. Vergiyi kişiler öder.
    * Yabancı memleketlerle Türkiye`deki yabancı elçilik ve konsolosluklarda düzenlenen kâğıtların vergisini Türkiye`de bu kâğıtları resmi dairelere ibraz eden üzerlerinde devir veya ciro işlemleri yapanlar veya herhangi bir suretle hükümlerinden faydalananlar öderler.

    Damga Vergisi Oranları

    * Mukavelenameler taahhütnameler ve temliknameler (Binde 15998)
    * Kira Mukavelenameleri (Mukavele süresine göre kira bedeli üzerinden binde 75)
    * Kefalet teminat ve rehin senetleri (Binde 75)
    * Tahkimnameler ve sulhnameler (Binde 75)
    * Fesihnameler (Belli parayı ihtiva eden bir kağıda taalluk edenler dahil) (Binde 15)

  7. #7
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Konut Edindirme Yardımı

    Konut Edindirme Yardımı (KEY) Turgut Özal hükümeti döneminde çıkarılan çalışanların ücretlerinden belli bir oranda paranın kesilmesiyle işleyen vergidir. Toplanan bu paraların Konut Edindirme fonuna devredilip çalışanların emekliliklerinde kolayca ev sahibi olması amaçlanmıştır. 1987 Yılında yürürlüğe girmiş 1995 yılında ise yürürlükten kaldırılmıştır. Fonda biriken paralar tasarruf teşvik fonuna devredilmiştir. 2008 yılı itibariyle bu fonda biriken paraların geri ödenmesi kararlaştırılmıştır.

    KEY Süreci

    Konut Edindirme Yardımı 11 Aralık 1986 tarihli ve 3320 sayılı Memurlar ve İşçiler ile Bunların Emeklilerine Konut Edindirme Yardımı Yapılması Hakkında Kanun ile uygulamaya konulmuş olup KEY paraları 3320 sayılı Kanunun 1. maddesinde belirtilen kişiler (aylıklarını 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu ile 926 Sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanunu 2914 Sayılı Yükseköğretim Personel Kanunu ve 2802 Sayılı Hâkimler ve Savcılar Kanununa göre almakta olan Devlet memurları ile diğer kamu görevlilerine kanunla veya kanunların verdiği yetkiye dayanılarak kurulan kuruluşlarda çalışanlara ve T.C. Emekli Sandığından emekli adi malullük ve vazife malullüğü aylığı almakta olanlar 10 veya 10'dan fazla işçi çalıştıran işyerlerinde çalışan işçiler 506 Sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu ile aynı Kanunun geçici 20 nci maddesine tabi ve 23 Ocak 1968 tarihli ve 991 sayılı Kanuna göre yaşlılık ve malullük aylığı bağlanmış olanlar) için çalıştıkları kurumlar tarafından Türkiye Emlak Kredi Bankasında Toplu Konut ve Kamu Ortaklığı İdaresi Başkanlığı adına açılmış olan hesaba yatırılmıştır. KEY 01 Ocak 1987 ile 31 Aralık 19951987 yılında yardım miktarı 3.500 TL ile 16.000 TL arsında iken bitim tarihi olan 1995 yılında bu miktarlar 17.500 TL ile 80.000 TL arasında değişmekteydi.



    26 Kasım 1999 tarihli ve 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile 3320 sayılı Kanun yürürlükten kaldırılmış ve KEY hesabı karşılığı olarak hesapta bulunan toplam miktar değerinde Türkiye Emlak Bankası Anonim Şirketine ait gayrimenkullerin Emlak Konut Anonim Şirketine ayni sermaye olarak devredilmesi suretiyle Bankadaki KEY hesabı kapatılmıştır.


    KEY hesabı karşılığında ayni sermaye konulan Emlak Konut Anonim Şirketinin dönüşümü sonucunda kurulacak Gayrimenkul Yatırım Ortaklığından KEY hak sahiplerine hisse senedi verilmesi suretiyle KEY hak sahiplerinin alacaklarının itfası amaçlanmıştır. Ancak 588 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve ilgili mevzuat (2/5/2000 tarihli ve 2000/575 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı 19/10/2000 ve 23/3/2001 tarihli tebliğler) ile oluşturulan hak sahiplerine hisse senedi verilmesi suretiyle hak sahiplerinin alacaklarının itfası sistemi aradan geçen yıllara rağmen sonuçlanamamıştır.


    2008 yılı itibariyle bu fonda biriken paraların geri ödenmesi kararlaştırılmıştır. 5664 Sayılı Konut Edindirme Yardımı (KEY) Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Kanun ve 14.08.2007 tarih 26613 (Asıl ) Sayılı Resmi Gazete'de yayınlanan Konut Edindirme Yardımı Hak Sahiplerine Ödeme Yapılmasına Dair Yönetmelik Hükümlerine göre ödemelere başlanmıştır.

  8. #8
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Katma Değer Vergisi

    Katma Değer Vergisi (kısaca K.D.V.) Türkiye'de yapılan mal ve hizmet teslimlerinde mal veya hizmeti teslim alanın teslim edene ödediği vergidir. 1984 yılında kabul edilen 3065 sayılı kanuna göre uygulanır. Bu kanunun yasama organınca kabul edilmesinden çok kısa bir süre sonra uygulamaya konulması dönemin bürokratları ve politikacıları tarafından bir başarı öyküsü olarak sunulmuştur. Bünyesinde barındırdığı vergi iadesi uygulaması sayesinde kayıtdışı ekonomi ile mücadelede önemli bir yol katedilmesini sağlamışsa da bu uygulama günümüzde kaldırılmıştır.


    Türkiye'de Katma Değer Vergisi şunlardan alınır:


    * Ticari sınai zirai faaliyet ve serbest meslek faaliyeti çerçevesinde yapılan teslim ve hizmetler
    * Her türlü mal ve hizmet ithalatı

    Diğer faaliyetlerden doğan teslim ve hizmetler:

    * Posta telefon telgraf teleks ve bunlara benzer hizmetler ile radyo ve televizyon hizmetleri
    * Spor-toto oynanması piyango tertiplenmesi at yarışları ve talih oyunları tertiplenmesi oynanması
    * Profesyonel sanatçıların yer aldığı gösteriler ve konserler
    * Müzayede mahallerinde ve gümrük depolarında yapılan satışlar.

    bunun yanında;

    Ekmek ve un mamulerinde %1 sembolik bir vergi uygulanırken standart kullanım eşyalarında %18 uygulanır. Yüksek tanımlı HD-TV'leri içinse yakın bir zamanda %25lik lüks tüketim vergisi uygulaması söz konusudur.

  9. #9
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1050
    @Dygsuz

    Standart

    Aşar Vergisi

    Aşar (öşür) vergisi; Osmanlı döneminde köylülerden ürettikleri tarım ürünleri için %10 oranda alınan vergi. Osmanlı Devleti’nin temel gelir kalemini oluşturup çıkan mahsülden onda birini vergi olarak devlete vermektir. Eğer arazi para ile sulanıyorsa yirmide biri verilir. Arazi mahsülleri buğday arpa pirinç darı karpuz hıyar patlıcan yonca zeytin susam bal şeker kamışı ve meyveler gibi mahsüllerdir.
    Arapça olan öşür sözcüğünün anlamı onda birdir (1/10). Öşrün çoğulu âşardır. Hububatbağ bahçe bostan meyve ağaçlarından ve otlaklardan aynî nakdî ve maktû olmak üzere üç şekilde uygulanmıştır. Ziraî ürünlerin çeşidine yetiştirilme usullerine ziraî toprakların verimliliği ve mahalli özellikler göz önünde bulundurularak 1/3 ile 1/20 arasında değişen oranlarda öşür alındığı görülmektedir. Eğer arazi para ile sulanıyorsa bu oran yirmide bir (% 5) olurdu.

    % 10 olan bu vergi 1800'lerde artmış ve %30'ları bulmuştur. Ayrıca bu verginin ürün çeşidine ve/veya bölgelere göre farklı oranlarda alındığı yer yer zaman zaman % 50'lere vardığı görülmüştür.
    Vergi alınan mahsuller olarak buğday arpa pirinç darı karpuz hıyar patlıcan yonca zeytin susam bal şeker kamışı ve meyveler sayılabilir.


    Verginin alınış nedeni

    Aşarın alınış nedeni şer'î bir salk (Hristiyan'a göre ziraatle uğraşan Müslüman'ların yediklerinin helâl olabilmesi için bu öşür zekatını mutlaka vermeleri gerekir.) olmasının yanında türkiye’de mülkiyet düzeninin miri (başı) arazi rejiminin bir sonucudur. Aşar; Osmanlı mülkiyet rejimini temsil eden zamanın en önemli vergilerindendir.
    Verginin tahsil şekli

    Verginin nakit değil de ürün olarak alınması dönemin ekonomik şartlarına uygun olan bir yoldu. Zira Osmanlı Devleti'nin gelişmemiş ve kapalı bir ekonomisi vardı. O şartlarda ürünün bedelinin tespiti ve ürünün satılarak nakte dönüştürülmesi sonrası verginin tahsili son derece zor olacaktı. Bu bakımdan ele alınacak olursa ilkel bir vergi usulü olmasına rağmen o dönem için başarılı sayılabilir. Zira zaman tarımın ön planda olduğu bir zamandır.


    Genellikle iltizam usulüyle tahsil edilmekte idi. Tanzimat döneminde aşar vergilerininiltizam sisteminden vazgeçildi; muhassıllar tarafından bu vergilerinvergi gelirinde ciddi düşmeler ortaya çıktı; bunun üzerine iltizam sistemine geri dönüldü.


    Tanzimat yöneticileri öşür tahsilinde eşitlik bulunmadığı düşüncesi ile öşür sözcüğünün anlamına uygun 1/10 oranında sabit miktarda vergi toplanmasına karar verdiler. 1841iltizam usulünün kaldırılması ile muhassıllar aracılığıyla doğrudan doğruya devlet hazinesine nakdi gelir olarak tahsil edilmeye çalışıldı. Ancak istenilen fayda sağlanamadığı için 1843 (H.1258) yılında tekrar iltizam usulüne dönüldü. Mültezimlerin bir kazanın âşar gelirlerini arttırma usulünü ihale ile üzerlerine aldıktan sonra kazada tali bölgeler oluşturarak ikinci derece mültezimlere tahsil ettirme yoluna başvurmaları ve çeşitli usulsüzlükler şikayet konusu olmuştur. yılından (H.1256) itibaren
    Bu sistemde üreticinin vergi yükü artarken devletin vergi kaybı büyümüştür. Zaman ve şartlara göre tahsil yönteminde değişiklikler yapılmasına rağmen başarılı olunamamıştır. Zamanla uygulamasında ve tahsilinde bir takım haksızlıklar yapılmış; vergi halk üzerinde bir baskı ve zulüm aracı haline gelmiştir. Cumhuriyet döneminde de 1925 yılına kadar bu verginin alınmasına devam edilmiştir.

    Aşar vergisinin kaldırılması

    Türkiye Cumhuriyet’inin 1923-1929 dönemi ekonomi politikasına damgasını vuran İzmir İktisat Kongresi'nin oy birliği ile alınmış kararlarından biri de 1925'te aşarın kaldırılmasıdır. Aşar; şer'î bir vergi olmanın yanında Osmanlı Devleti’nde mülkiyet düzeninin miri (başı) arazi rejiminin bir sonucudur. Aşar; Osmanlı mülkiyet rejimini temsil eden zamanın en önemli vergilerindendir. Aşar; mülkiyeti devlete ait olan toprakların kullanımı karşılığında alınan bir tür kira gibi düşünülebilir. Aşar; bütçenin gelir kaleminde önemli bir yer tutmaktaydı. Fakat İzmir İktisat Kongresi'yle liberal bir ekonomi tasarlandığı ve liberalizmin temeli özel mülkiyete dayandığından Aşarın varlığı bir çelişki haline gelmiştir. Yani Cumhuriyet idaresi Sultan’ın mülkünün sahiplik sıfatını halka intikal ettirince aşarın alınmasının mantığı da sona ermiştir.


    Öte yandan aşarın kaldırılmasında güdülen ekonomik amaç kanun gerekçesinde şöyle açıklanmaktadır:

    "Bu yasa tasarısında izlenen amaç; tarım ürünlerinin safi hasılatının vergiye tabi tutulması ilkesine ve aşarın serbest tarımı kısıtlayan ilkelerinin ortadan kaldırılması ile halkın gereksinmelerini baskı altına almayacak bir şekilde tahsiline yönelik olmasıdır.

Giriş

Giriş