Deyimlerin, İkilemelerin ve Alıntı Kelimelerin Yazımı Deyimlerin Yazılışı Deyimler ayrı yazılır: akıntıya kürek çekmek, çam devirmek, çanak tutmak, gönlünden geçirmek, göz atmak, kulak asmak, kulak vermek, çantada keklik, devede kulak, yağlı kuyruk, yüz görümlüğü. İkilemelerin Yazılışı İkilemeler ayrı yazılır: adım adım, ağır ağır, akın akın, allak bullak, aval aval (bakmak), cır cır (ötmek), çeşit çeşit, derin derin, gide gide, güzel güzel, karış karış, kös kös (dinlemek), kucak

Bu konu 2751 kez görüntülendi 6 yorum aldı ...
Yazım ve Noktalama… 2751 Reviews

    Konuyu değerlendir: Yazım ve Noktalama…

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 2751 kez incelendi.

  1. #1
    GARAGIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    31.07.2008
    Mesajlar
    2.041
    Konular
    545
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    676
    @GARAGIZ

    Standart Yazım ve Noktalama…

    Deyimlerin, İkilemelerin ve Alıntı Kelimelerin Yazımı

    Deyimlerin Yazılışı

    Deyimler ayrı yazılır: akıntıya kürek çekmek, çam devirmek, çanak tutmak, gönlünden geçirmek, göz atmak, kulak asmak, kulak vermek, çantada keklik, devede kulak, yağlı kuyruk, yüz görümlüğü.

    İkilemelerin Yazılışı


    İkilemeler ayrı yazılır: adım adım, ağır ağır, akın akın, allak bullak, aval aval (bakmak), cır cır (ötmek), çeşit çeşit, derin derin, gide gide, güzel güzel, karış karış, kös kös (dinlemek), kucak kucak, şıp şıp (damlamak), şıpır şıpır, tak tak (vurmak), takım takım, tı*kır tıkır, yavaş yavaş,bata çıka, çoluk çocuk, düşe kalka, eciş bücüş, eğri büğrü, enine bo*yuna, eski püskü, ev bark, konu komşu, pılı pırtı, salkım saçak, sere serpe, soy sop, süklüm püklüm, yana yakıla, yarım yamalak.

    m ile yapılmış ikilemeler de ayrı yazılır: at mat, çocuk mocuk, dolap molap, kapı mapı, kitap mitap.

    İsim durum ekleri ve iyelik ekiyle yapılan ikilemeler de ayrı yazılır: baş başa, diz dize, el ele, göz göze, iç içe, omuz omuza, yan yana; baştan başa, daldan dala, elden ele, günden güne, içten içe, yıldan yıla; başa baş, bire bir (ölçü), dişe diş, göze göz, teke tek; ardı ardına, boşu boşuna, günü gününe, peşi peşine, ucu ucuna.

    Alıntı Kelimelerin Yazılışı

    Yabancı kökenli kelimelerin yazılışlarıyla ilgili bazı noktalar aşağıda gösterilmiştir:

    1. İki ünsüzle başlayan batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: francala, gram, gramer, gramofon, grup, kral, kredi, kritik, plan, pratik, problem, profesör, program, proje, propaganda, pro*tein, prova, psikoloji, slogan, snop, spiker, spor, staj, stil, stüdyo, trafik, tren, triptik.


    Bu tür birkaç alıntıda, söz başında veya iki ünsüz arasında bir ünlü türemiştir. Bu ünlü söylenişte de yazılışta da gösterilir: iskarpin, iskele, iskelet, istasyon, istatistik, kulüp.


    2. İçinde yan yana iki veya daha fazla ünsüz bulunan batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: alafranga, apartman, biyografi, elektrik, gangster, kilogram, orkestra, paragraf, program, telgraf.


    3. İki ünsüzle biten batı kökenli alıntılar, ünsüzler arasına ünlü konmadan yazılır: film, form, lüks, modern, natürmort, psikiyatr, seks, slayt, teyp.


    4. Batı kökenli alıntıların içindeki ve sonundaki g ünsüzleri olduğu gibi korunur: biyografi, diyagram, dogma, magma, monografi, paragraf, program; arkeolog, demagog, diyalog, filolog, jeolog, katalog, monolog, psikolog, ürolog.

    Ancak coğrafya, fotoğraf ve topoğraf kelimelerinde g’ler, ğ’ye döner.

    * * *


    Aşağıdaki durumlarda batı kökenli kelimeler, özgün biçimleri ile yazılırlar:

    1. Bilim, sanat ve uzmanlık dallarında kullanılan bazı terimler: andante (müzik), cuprum (kimya), deseptyl (eczacılık), quercus, terminus technicus (teknik terim).

    2. Latin yazı sistemini kullanan dillerden alınma deyim ve sözler: Veni, vidi, vici (Geldim, gördüm, yendim.); conditio sine qua non (Olmazsa olmaz.); eppur si muove (Dünya her şeye rağmen dönüyor.); to be or not to be (olmak veya olmamak); l’art pour l’art (Sanat sanat içindir.); l’Etat c’est moi (Devlet benim.); traduttore traditore (Çevirmen haindir.); persona non grata (istenmeyen kişi).

    Bir akşam uyudu;
    Uyanmayıverdi. (Orhan Veli Kanık)


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Yazım ve Noktalama…

          Kategori: Edebiyat

          Konuyu Baslatan: GARAGIZ

          Cevaplar: 6

          Görüntüleme: 2751


  2. #2
    GARAGIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    31.07.2008
    Mesajlar
    2.041
    Konular
    545
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    676
    @GARAGIZ

    Standart

    Hece Yapısı ve Satır Sonunda Kelimelerin Bölünmesi

    1. Türkçede kelime içinde iki ünlü arasındaki ünsüz, kendinden sonraki ünlüyle hece kurar.
    Örnek: a-ra-ba, bi-çi-mi-ne, in-sa-nın, ka-ra-ca, alt-lık, al-dı.

    2. Kelime içinde yan yana gelen ünsüzlerden sonuncusu kendisinden sonraki ünlüyle, diğerleri kendilerinden önceki ünlüyle hece kurar.
    Örnek: bir-lik, sev-mek, Türk-çe, Kork-maz.

    3. Batı kökenli kelimeler, Türkçenin hece yapısına göre hecelere ayrılır.
    Örnek: band-rol, kont-rol, port-re, prog-ram, sant-ral, sürp-riz, tund-ra, volf-ram.

    4. Türkçede satır sonunda kelimeler bölünebilir, fakat heceler bölünemez. Satıra sığmayan kelimeler bölünürken satır sonuna kısa çizgi (-) konur.
    Örnek: Burasını ilk defa görüyormuş gibi duvarlara, perdelere, möblelere, eşyala-
    ra bakıyor, hayret ediyordu. Bütün bu muhitte Türk hayatına, Türk ruhuna ait bir göl-
    ge, bir çizgi bile yoktu. Birden Bursa’daki çocukluğunun geçtiği baba evini hatırladı; sofada rahat ve beyaz örtülü divanlar vardı.
    (Ömer Seyfettin)

    5. Bitişik yazılan kelimelerde de bu kurala uyulur.
    Örnek: ba-şöğ-ret-men, il-ko-kul, Ka-ra-os-ma-noğ-lu.

    6. Ayırmada satır sonunda ve satır başında tek harf bırakılmaz:
    …………………………………………………………………………………… u-

    çurtma değil,
    .………………………………………………………………..uçurt-

    ma;
    ……………………………………………………………….müdafa-

    a değil,
    ………………………………………………………………… müda-

    faa;

    7. Kesme işareti satır sonuna geldiğinde yalnız kesme işareti kul*lanılır; ayrıca çizgi kullanılmaz.
    …………………………………………………………………………….. Edirne’

    nin…
    ……………………………………………………………………………. Ankara’

    dan…
    …………………………………………………………………………….. 19996′
    da…

  3. #3
    GARAGIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    31.07.2008
    Mesajlar
    2.041
    Konular
    545
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    676
    @GARAGIZ

    Standart

    Sözcüklerin Yazımında Dikkat Edilecek Noktalar




    Türk Dil Kurumunun Yürütme Kurulunun ve Yönetim Kurulunun onayı ile basılan Yazım Kılavuzu’na göre Türkçe kelimelerin yazılışındaki bazı kurallar:


    1- Cümle içinde geçen ay ve gün adları küçük harfle yazılır. Belli bir tarihi işaret eden ay ve gün adları büyük harfle yazılır. 29 Mayıs 1453 yılının Salı günü.

    2- Milli ve dini bayramlar büyük harfle başlar. Ramazan Bayramı, Kurban Bayramı, Cumhuriyet Bayramı.

    3- Belli günlerin isimleri cümle içinde oldukları zaman büyük harfle başlanılarak yazılır. Anneler Günü, Nevruz, Tiyatro Günü.

    4- Milletlerin, boyların, oymakların, dil ve lehçelerin adları büyük harfle başlar. Türk, Kırgız, Tatar, Alman, Türkçe, Almanca, Hintçe, Latince.

    5- Din ve mezhep adları da büyük harfle başlar. Müslüman, İslamiyet, İslamlık, Hristiyan, Katolik.

    6-Akrabalık adları bildiren kelimeler küçük harfle yazılır. Sevgili kardeşim, Ayşe teyze, Saim amca.

    7- Mektuplardaki hitap cümlelerinde ilk kelime büyük harfle başlar, ondan sonrakiler özel isim değilse küçük devam eder. Değerli dayıcığım, Sevgili kardeşim.

    8- Resmi yazılarda hitapların birinci kelimesi ve ondan sonra gelen isim soylu kelimeler büyük harfle başlar. ‘Sayın Başkan, Sayın Müdür.

    9- Levhalar ve açıklama yazıları büyük harfle başlar. Levha yazıları birkaç kelimeden oluştuğunda ilk kelime büyük harfle başlar. Giriş, Çıkış, Vezne, Doktor, Başkan.

    10- Gazete, dergi, kitap adlarının bütün kelimeleri büyük harfle başlar. Özel ada dahil olmayan sözler büyük harfle başlamaz. Milliyet gazetesi, Türk Dili dergisi.

    11- Kişi isimleri ve soy isimleri büyük harfle başlar. Mehmet Akif Ersoy, Ziya Gökalp, Cahit Sıtkı Tarancı, Ömer Seyfettin. Unvan ve sayı bildiren isimler büyük harfle başlar. Öğretmen Hüseyin, Profesör Kenan, Dr. Coşkun, Binbaşı Ali, Hamdi Bey, Mustafa Efendi, Zeynep Hanım.

    12-Tarihe geçmiş kişilerin belirlenmiş, bilinen unvanları, lakapları da büyük yazılır. Yavuz Sultan Selim, Fatih Sultan Mehmet, Nişancı Mehmet Paşa, Safiye Sultan, Şeyhülislam Esad Efendi, Gazi Osman Paşa, Mimar Sinan.

    13- Kişilerin takma adları (mahlas) büyük yazılır. Avni: (Fatih Sultan Mehmet) - Muhibbi: (Kanuni Sultan Süleyman) Tarhan: (Ömer Seyfettin) - Mehmet Ali Sel: (Orhan Veli Kanık) - Aydede: (Refik Halit Karay) - Deli Ozan:
    (Faruk Nafiz Çamlıbel) - Baki - Fuzulî - Dertli - Kaygusuz Abdal.

    14- Din kavramları içinde geçen özel adlar büyük yazılır. Tanrı, Allah, Cebrail, Zeus. Tanrı kelimesi özel bir ad ola-rak kullanılmadığı zaman küçük yazılır. Eski Yunan tanrıları, ilkel kabilelerin tanrıları.

    15-Coğrafya ve astronomi ile ilgili yayınlarda Güneş, Dünya, Ay, Merkür gibi gezegen ve yer isimleri büyük yazılır.

    16- Özel coğrafya adları büyük yazılır. İstanbul, Konya, Akdeniz, Uludağ, Kızılırmak, Pınarbaşı, Asya, Avrupa, Güneydoğu Anadolu.

    17- Ülke adları büyük harfle başlar, ülke adlarından sonra gelen krallık, halk cumhuriyeti, cumhuriyet gibi kelimeler de büyük harfle başlar. Türkiye Cumhuriyeti, Arnavutluk Halk Cumhuriyeti, Birleşik Arap Emirlikleri, Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Amerika Birleşik Devletleri, Çek Cumhuriyeti.

    18-Yabancı yer adlarının bitişik veya ayrı yazılışında yabancıların kullandığı biçimlere uyulur. Hyde Park, New York, Buenos Aires, San Marino.

    19-Yabancı dağ, tepe, akarsu, göl adlarının yazılışında, yabancı yazılışlara uyulur. Leman, Mississippi, Frie, Mont Bianc.

    20- Bazı yabancı şehir, dağ, göl ve akarsuların adları dilimize Türkçe biçimleriyle yerleşmiştir. Türkçe söylenişe uygun bu adlar Türk yazılış kurallarına uygun olarak yazılır. Viyana (Wien), Marsilya (Marseille), Venedik (Venezia),

    21-Yer adlarında ilk isimden sonra gelen deniz, göl, nehir, dağ, boğaz vb. tür bildiren ikinci isimler küçük harfle başlar, İstanbul şehri, Marmara denizi, Erciyes dağı, Meriç nehri. Balkaş gölü. Ancak, ikinci isim özel isme dahil ise ve ikisi birden kastedilen kavramı karşılıyorsa, ikinci isim de büyük harfle başlar. Bu halde dağ, deniz ve göl, boğaz, ırmak kelimeleri büyük harfle yazılır. İstanbul Boğazı, Çanakkale Boğazı, Beyşehir Gölü, Tuz Gölü, Rumeli Kavağı, Haymana Ovası, Muş Ovası.

    22- Yukarıdaki maddede olduğu gibi mahalle, meydan, bulvar, cadde, sokak geçen bu kelimelerin baş harfleri büyük yazılır. Abbasağa Mahallesi, Eminönü Meydanı, Türk Ocağı Caddesi, Kızılay Meydanı.

    23-Özel adlardan meydana gelmiş mahalle, meydan, bulvar, cadde ve sokak adları büyük harfle başlayıp ayrı olarak yazılır. Fevzi Çakmak Caddesi, Cemal Nadir Sokağı, Barbaros Bulvarı.

    24- Saray, köşk, han, kale köprü, anıt vb. yapı adlannın bütün kelimeleri büyük harfle başlar. Topkapı Sarayı, Çankaya Köşkü, Mostar Köprüsü.

    25- Kurum, kuruluş, işletme, kooperatif, okul, birlik, dernek adlannın her kelimesi büyük harfle başlar. Türkiye Büyük Millet Meclisi, Dış İşleri Bakanlığı, Atatürk Kültür Dil ve Tarih Yüksek Kurumu, Millî Kütüphane, Atatürk Hava Limanı, Edebiyat Fakültesi, Makine ve Kimya Endüstrisi Kurumu, Toprak Mahsulleri Ofisi, Et ve Balık Kurumu, İstatistik Enstitüsü, Fakirleri Koruma Derneği, Bakanlar Kurulu.

    26- Kurum, merkez, bakanlık, üniversite gibi kuruluş bildiren kelimeler, belli bir kurum kastedildiğinde büyük harfle başlar. Bu yıl Meclis yeni döneme erken başladı.

    27- Bazı kuruluşların adlarım yazarken yaygınlık kazanmış şekillerine uyulur. Genelkurmay Başkanlığı, Kara Yolları Genel Müdürlüğü, İç İşleri Bakanlığı. Bu isimler kalıplaşmış olduğu için uygulanan biçimleri ile yazılırlar.

    28- Kurum ve kuruluş adlarında yer alan kelimeler bazen söz içinde geçebilirler, o zaman küçük harfle yazılmaları gerekir. Bugün radyo ve televizyon programları iyi değildi.

    29- Hukukla ilgili her kanun, tüzük, yönetmelik, yönerge,genelge adlannın her kelimesi büyük yazılır. Nutuk, Medenî Kanun, Borçlar Hukuku.

    30- Özel ad kendi anlamı dışında yeni bir anlam kazanmışsa küçük harfle başlar, hicaz (makam), acemi (tecrübesiz), amper (elektrik akımı şiddet birimi), allahlık (saf, zararsız). Müzikte kullanılan makam ve tür adları küçük harfle başlar. Nihavent, hicazkar, türkü, varsağı.

    31 -Yer ve millet adlarıyla kurulan birleşik kelimelerde özel adlar büyük harfle başlar. Antep fıstığı, Brüksel lahanası, Frenk gömleği, Japon gülü.

  4. #4
    GARAGIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    31.07.2008
    Mesajlar
    2.041
    Konular
    545
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    676
    @GARAGIZ

    Standart

    Birleşik Kelimelerin Yazımı

    Belirtisiz isim tamlamaları, sıfat tamlamaları, isnat grupları, birleşik fiiller, ikilemeler, kısaltma grupları ve kalıplaşmış çe*kimli fiillerden oluşan ifadeler, yeni bir kavramı karşıladıklarında birleşik kelime olurlar: yer çekimi, hanımeli, ses bilgisi; beyaz peynir, açıkgöz, toplu iğne; eli açık, sırtı pek; söz etmek, zikretmek, hasta olmak, gelebilmek, yazadurmak, alıvermek; çoluk çocuk, çıtçıt, altüst; başüstüne, günaydın; sağ ol, ateşkes, külbastı.


    Birleşik kelimeler belirli kurallar çerçevesinde bitişik veya ayrı olarak yazılır.

    A. Bitişik Yazılan Birleşik Kelimeler
    Birleşik kelimeler aşağıdaki durumlarda bitişik yazılırlar:

    1. Ses düşmesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: kaynana (< kayın ana), kaynata (< kayın ata), nasıl (< ne asıl), niçin (< ne için), pazartesi (< pazar ertesi), sütlaç (< sütlü aş), birbiri (< biri biri).


    2. Et- ve ol- yardımcı fiilleriyle birleşirken ses düşmesine veya ses türemesine uğrayan birleşik kelimeler bitişik yazılır: emretmek (kaybolmak (haletmek ( (reddetmek))


    UYARI : Sadece söyleyişte tonlulaşma biçiminde ses değişmesine uğrayanlar ayrı yazılır: azat etmek, hamt etmek, izaç etmek, iktisap et*mek. Bu örneklerde tonluluk söyleyişte belirtilir.


    3. Kelimelerden her ikisi veya ikincisi, birleşme sırasında benzetme yoluyla anlam değişmesine uğradığında bu tür birleşik kelimeler bitişik yazılır.


    a. Bitki adları: aslanağzı, civanperçemi, keçiboynuzu, kuşburnu, turnagagası, açıkağız, akkuyruk (çay), alabaş, altınbaş (kavun), altıparmak (palamut), beşbıyık (muşmula), acemborusu, çobançantası, gelinfeneri, karnıkara (börülce), kuşyemi, şeytanarabası, venüsçarığı, yılan*yastığı, akşamsefası, camgüzeli, çadıru*şağı, gecesefası, ayşekadın (fasulye), hafızali (üzüm), havvaanaeli, meryemanaeldiveni.


    b. Hayvan adları: danaburnu (böcek), akbaş (kuş), alabacak (at), bağrıkara (kuş), beş*parmakbeşpençe (deniz hayvanı), çakırkanat (ördek), elmabaş (tepeli dalgıç), kababurunkamçıkuyruk (koyun), kamışkulak (at), karabaş, karagöz (balık), kara*fatma (böcek), kızılkanat (balık), sarıkuyruk (balık), yeşilbaş (ördek), sazkayası (balık), sırtı*kara (balık), şeytaniğnesi, yalıçapkını (kuş), bozbakkal (kuş), bozyürük (yılan), karadul (örümcek), sarısabır (deniz hayvanı), (balık), (bitki).


    c. Hastalık adları: itdirseği (arpacık), delibaş, karabacak, karata*ban.


    ç. Alet ve eşya adları: balıkgözü (halka), deveboynu (boru), domuzayağı (çubuk), domuztır*nağıhorozayağı (burgu), kargaburnu (alet), keçitırnağı (oyma kalemi), kedigözü (lamba), leylekgagası (alet), sıçankuyruğu (törpü), baltabaş (gemi) gagaburun (gemi), kancabaş (kayık), adayavrusu (tekne). (kanca),


    d. Biçim adları: ayıbacağı (yelken biçimi), balıksırtı (desen), civankaşı (nakış), eşek*sırtı (çatı biçimi), kazkanadı (oyun), kırlangıçkuyruğu (işaret), koçboynuzu (işaret), köpekkuyruğu (spor), sıçandişi (dikiş), balgümeci (dikiş), beşikörtüsü (çatı biçimi), turnageçidi (fırtına).


    e. Yiyecek adları: dilberdudağı (tatlı), hanımgöbeği (tatlı), hanımparmağı (tatlı), ka*dınbudukadıngöbeği (tatlı), kargabeyni (yemek), kedidili (bisküvi), tavukgöğsü (tatlı), vezirparmağı (tatlı), bülbülyuvası (tatlı), kuşlokumu (kurabiye), alinazik (kebap). (köfte),


    f. Oyun adları: beştaş, dokuztaş, üçtaş.


    g. Gök cisimlerinin adları: Altıkardeş (yıldız kü*mesi), Arıkovanı (yıldız kümesi), Büyükayı (yıldız kümesi), Demirkazık (yıldız), Küçükayı (yıldız kü*mesi), Kervankıran (yıldız), Samanyolu (yıldız kümesi), Yedikardeş (yıldız kümesi).


    ğ. Renk adları: baklaçiçeği, balköpüğü, camgöbeği, devetüyü, fildişi, gülkurusu, kavuniçi, narçi*çeği, ördekbaşı, ördekgagası, tavşanağzı, tavşankanı, turnagözü, vapur*dumanı, vişneçürüğü, yavruağzı.


    4. -a, -e, -ı, -i, -u, -ü zarf-fiil ekleriyle bilmek, vermek, kalmak, durmak, gelmek, görmek ve yazmak fiilleriyle yapılan tasvirî fiiller bitişik yazılır: alabildiğine, düşünebilmek, yapabil*mek; uyuyakalmak; gidedurmak, yazadurmak; çıkagelmek, olagelmek, süregelmek; düşeyazmak, öleyazmak; alıvermek, gelivermek, gülüvermek, uçuvermek; düşmeyegör, ölmeyegör.


    5. Bir veya iki ögesi emir kipiyle kurulan kalıplaşmış birleşik keli*meler bitişik yazılır: alaşağı, albeni, ateşkes, çalçene, çalyaka, dönbaba, gelberi, incitmebeni, rastgele, sallabaş, sallasırt, sıkboğaz, unutmabeni; çekyat, geçgeç, kaçgöç, kapkaç, örtbas, seçal, veryansın, yapboz, yazboz tahtası.


    6. -an/-en, -r/-ar/-er/-ır/-ir, -maz/-mez ve -mış/-miş sıfat-fiil eklerinin kalıplaşmasıyla oluşan birleşik kelimeler bitişik yazılır:


    ağaçkakan, alaybozan, cankurtaran, çöpçatan, dalgakıran, demirkapan, etyaran, filizkıran, gökdelen, oyunbozan, saçkıran, yelkovan, yolgeçen;akımtoplar, altıpatlar, barışsever, basınçölçer, betonkarar, bilgisayar, çoksatar, dil*sever, füzeatar, özezer, pürüzalır, uçaksavar, yurtsever;baştanımaz, değerbilmez, etyemez, hacıyatmaz, kadirbilmez, karıncaez-mez, kuşkonmaz, külyutmaz, tanrıtanımaz, varyemez;çokbilmiş, güngörmüş.


    7. İkinci kelimesi -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) kalıplaşmış belirli geçmiş zaman ekleriyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: albastı, ciğerdeldi, çıtkırıldım, dalbastı, fırdöndü, gecekondu, gündöndü, hünkârbeğendi, imambayıldı, karyağdı, külbastı, mirasyedi, papazkaçtı, serdengeçti, şıpsevdi, zıpçıktı.


    8. Her iki kelimesi de -dı (-di / -du / -dü, -tı / -ti / -tu / -tü) belirli geçmiş zaman veya -r /-ar /-er geniş zaman eklerini almış ve kalıplaşmış bulunan birleşik kelimeler bitişik yazı*lır: dedikodu, kaptıkaçtı, oldubitti, uçtuuçtu (oyun); biçerbağlar, biçerdö*ver, göçerkonar, kazaratar, konargöçer, okuryazar, uyurgezer, yanardö*ner, yüzergezer.


    Aynı yapıda olan çakaralmaz kelimesi de bitişik yazılır.


    9. Somut olarak yer bildirmeyen alt, üst ve üzeri sözlerinin sona getirilmesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik yazılır: ayakaltı, bilinçaltı, gözaltı (gözetim), şuuraltı; akşamüstü, akşamüzeri, ayaküstü, ayaküzeri, bayra*müstü, gerçeküstü, ikindiüstü, olağanüstü, öğleüstü, öğleüzeri, suçüstü, yüzüstü.


    10. İki veya daha çok kelimenin birleşmesinden oluşmuş kişi adları, soyadları ve lakaplar bitişik yazılır: Alper, Aydoğdu, Birol, Gülnihal, Gülseren, Gündoğdu, Şenol, Varol; Abasıyanık, Adıvar, Atatürk, Gökalp, Güntekin, İnönü, Karaosmanoğlu, Tanpınar, Yurdakul; Boynueğri Mehmet Paşa, Tepedelenli Ali Paşa, Yirmisekiz Çelebi Mehmet, Yedisekiz Hasan Paşa.


    11. İki veya daha çok kelimeden oluşmuş Türkçe yer adları bitişik yazılır: Çanakkale, Gümüşhane; Acıpayam, Pınarbaşı, Şebinkarahisar; Beşiktaş, Kabataş.


    Şehir, kent, köy, mahalle, dağ, tepe, deniz, göl, ırmak, su vb. kelime*lerle kurulmuş sıfat tamlaması ve belirtisiz isim tamlaması kalıbındaki yer adları bitişik yazılır: Akşehir, Eskişehir, Suşehri, Yenişehir; Atakent, Batıkent, Konutkent, Korukent, Çengelköy, Sarıyer, Yenimahalle; Karabağ, Karadağ, Uludağ; Kocatepe, Tınaztepe; Akdeniz, Karadeniz, Kızıldeniz; Acıgöl; Kızılırmak, Yeşilırmak; İncesu, Karasu, Sarısu, Akçay.


    12. Kişi adları ve unvanlarından oluşmuş mahalle, meydan, köy vb. yer ve kuruluş adlarında unvan kelimesi sonda ise, gelenekleşmiş olarak bitişik yazılır: Abidinpaşa, Bayrampaşa, Davutpaşa, Ertuğrulgazi, Kemalpaşa (ilçesi); Necatibey (Caddesi), Mustafabey (Caddesi).


    13. Ara yönleri belirten kelimeler bitişik yazılır: güneybatı, güney*doğu, kuzeybatı, kuzeydoğu.


    14. Bunlardan başka dilimizde her iki ögesi de asıl anlamını koru*duğu hâlde yaygın bir biçimde gelenekleşmiş olarak bitişik yazılan keli*meler de vardır:

    . Baş sözüyle oluşturulan sıfat tamlamaları: başağırlık, başbakan, başçavuş, başeser, başfiyat, başhekim, başhemşire, başkahraman, başka*rakter, başkent, başkomutan, başköşe, başmüfettiş, başöğretmen, baş*parmak, başpehlivan, başrol, başsavcı, başşehir, başyazar.


    b. Bir topluluğun yöneticisi anlamındaki başı sözüyle oluşturulan belirtisiz isim tamlamaları: aşçıbaşı, binbaşı, çarkçıbaşı, çeribaşı, ele*başı, mehterbaşı, onbaşı, ustabaşı, yüzbaşı.


    c. Oğlu, kızı sözleri: çapanoğlu, eloğlu, hinoğluhin, elkızı.


    ç. Ağa, bey, efendi, hanım, nine vb. sözlerle kurulan birleşik kelime*ler: ağababa, ağabey, beyefendi, efendibaba, hanımanne, hanımefendi, hacıağa, hıyarağalık, kadınnine, paşababa.


    d. Biraz, birkaç, birkaçı, birtakım, birçok, birçoğu, hiçbir, hiç*biri, herhangi belirsizlik sıfat ve zamirleri de gelenekleşmiş olarak biti*şik yazılır.


    15. Ev kelimesiyle kurulan birleşik kelimeler bitişik ya*zılır: aşevi, bakımevi, basımevi, doğumevi, gözlemevi, huzurevi, ko*nukevi, orduevi, öğretmenevi, polisevi, yayınevi.


    16. Hane, name, zade kelimeleriyle oluşturulan birleşik kelime*ler bitişik yazılır: çayhane, dershane, kahvehane, yazıhane; beyanname, kanunname, se*yahatname, siyasetname; amcazade, dayızade, teyzezade.


    UYARI: Eczahane, hastahane, pastahane, postahane sözleri kullanımdaki yaygınlık dolayısıyla eczane, hastane, pastane, postane biçiminde yazılmaktadır.


    17. Farsça kurala göre oluşturulan isim ve sıfat tamlamaları ile ka*lıplaşmış biçimler bitişik yazılır: cürmümeşhut, darıdünya, ehli*beyit, ehvenişer, erkânıharp, fecrisadık, gayrimenkul, gayrimeşru, hüsnükuruntu, hüsnüniyet, suikast, hamdüsena, hercümerç.


    18. Arapça kurala göre oluşturulan tamlamalar ve kalıplaşmış biçimler bitişik yazılır: aliyyülâlâ, ceffelkalem, darülaceze, darülfünun, daüssıla, fevkalade, fevkalbeşer, hıfzıssıhha, hüvelbaki, şey*hülislam, tahtelbahir, tahteşşuur; âlemşümul, cihanşümul, aleykümselam, Allahualem, bismillah, fenafillah, fisebilillah, hafazanallah, inşallah, maşallah, velhasıl, velhasılıkelam.


    19. Müzik makam adları bitişik yazılır: acembuselik, hisarbuselik, muhayyerkürdi.

    Bir sıfatla oluşturulan usul adlarında sıfat ayrı yazılır: ağır aksak, yürük aksak, yürük semai.

    20. Kanunda bitişik geçen veya bitişik olarak tescil ettirilmiş olan kuruluş adları bitişik yazılır: İçişleri, Dışişleri, Genelkurmay, Yükseköğretim.

    B. Ayrı Yazılan Birleşik Kelimeler
    1. Etmek, edilmek, eylemek, kılmak, kılınmak, olmak, olunmak yar*dımcı fiilleriyle kurulan birleşik fiiller herhangi bir ses düşme*sine veya türemesine uğramazsa ayrı yazılır: alt etmek, arz etmek, azat etmek, boş olmak, dans etmek, el etmek, göç etmek, ilan etmek, kabul etmek, kul etmek, kul olmak, not etmek, oyun etmek, sağ olmak, söz etmek, terk etmek, var ol*mak, yok etmek, yok olmak.


    2. Birleşme sırasında kelimelerinden hiçbiri veya ikinci kelimesi anlam değişikliğine uğ*ramayan birleşik kelimeler ayrı yazılır.


    a. Hayvan türlerinden birinin adıyla kurulanlar:

    ada balığı, ateş balığı, dil balığı, fulya balığı, kedi balığı, kılıç balığı, köpek balığı, ton balığı, yılan balığı; acı balık, bıyıklı balık, dikenli balık.

    ardıç kuşu, arı kuşu, çalı kuşu, deve kuşu, muhabbet kuşu, saka kuşu, tarla kuşu, yağmur kuşu; alıcı kuş, boğmaklı kuş, makaralı kuş.

    ağustos böceği, ateş böceği, cırcır böceği, hamam böceği, ipek böceği, uçuç böceği, uğur böceği; ağılı bö*cek, çalgıcı böcek, sümüklü böcek.

    at sineği, et sineği, meyve sineği, sığır sineği, su sineği, uyuz sineği.

    deniz yılanı, ok yılanı, su yılanı; Ankara keçisi, dağ keçisi, yaban keçisi; fındık faresi, tarla faresi; dağ sıçanı, tarla sıçanı; Beç tavuğu, dağ tavuğu; Amerika tavşanı, yaban tav*şanı; kaya örümceği, şeytan örümceği; bal arısı, yaban arısı; Pekin ördeği, yaban ördeği; Ankara kedisi, Van kedisi; Afrika domuzu, yaban domuzu.


    b. Bitki türlerinden birinin adıyla kurulanlar:

    ayrık otu, beşparmak otu, çörek otu, eğrelti otu, güzelavrat otu, kelebek otu, ökse otu, pisipisi otu, taşkıran otu, yüksük otu; acı ot, sütlü ot.

    ateş çiçeği, çuha çiçeği, güzelhatun çiçeği, ipek çiçeği, küpe çiçeği, lavanta çiçeği, mum çiçeği, yayla çiçeği, yıldız çiçeği; ölmez çiçek.

    avize ağacı, ban ağacı, dantel ağacı, kâğıt ağacı, mantar ağacı, mercan ağacı, öd ağacı, pelesenk ağacı, süt ağacı, tespih ağacı; kör ağaç.

    altın kökü, boya kökü, eğir kökü, helvacı kökü, meyan kökü; ek kök, saçak kök, yumru kök.

    dağ elması, yer elması; çalı dikeni, deve dikeni; köpek üzümü, kuş üzümü; çakal armudu, dağ armudu; at kestanesi, kuzu kestanesi; can eriği, gövem eriği; kuzu mantarı, yer mantarı; su ka*mışı, şeker kamışı; dağ nanesi, taş nanesi; ayı gülü, Japon gülü; Antep fıstığı, çam fıstığı; sırık fasulyesi, soya fasulyesi; Amerika bademi, taş bademi; Afrika menek*şesi, deniz menekşesi; Japon sarma*şığı, kuzu sarmaşığı; Hint inciri, kavak inciri; armut kurusu, kayısı ku*rusu; su sarımsağı, şeker pancarı.

    kuru fasulye, kuru incir, kuru soğan, kuru üzüm.


    UYARI : Çiçek dışında anlamlar taşıyan baklaçiçeği (renk), narçi*çeği (renk), suçiçeği (hastalık); ot dışında anlamlar taşıyan ağızotu (barut), sıçanotu (arsenik); ses düşmesine uğramış olan çöreotusemizotu, dereotu bitişik yazılır. ve yay*gın bir biçimde gelenekleşmiş olan

    c. Nesne, eşya ve alet adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler:

    alçı taşı, bileği taşı, çakmak taşı, damla taşı, Hacıbektaş taşı, ki*reç taşı, lüle taşı, Oltu taşı, sünger taşı, yılan taşı; buzul taş, damla taş, dikili taş, kayağan taş, yaprak taş.

    arap sabunu, el sabunu; kahve değirmeni, yel değirmeni; kahve dolabı, su dolabı; oturma odası; duvar saati, kol saati; duvar takvimi, masa takvimi; yemek masası; itfaiye aracı, kurtarma aracı; masa ör*tüsü, yatak örtüsü; el kitabı, Frenk gömleği, İngiliz anahtarı, İngiliz si*cimi; alt geçit, tüp geçit, üst geçit, çekme demir, çekme kat, dolma kalem, dönme dolap, kesme kaya, toplu iğne, vurmalı çalgılar, vurmalı sazlar, yapma çiçek.

    afyon ruhu, katran ruhu, lokman ruhu, nane ruhu, tuz ruhu.

    ç. Yol ve ulaşımla ilgili birleşik kelimeler: Arnavut kaldırımı; çevre yolu, deniz yolu, hava yolu, kara yolu, keçi yolu; köprü yol.

    d. Durum, olgu ve olay bildiren sözlerden biriyle kurulan birleşik ke*limeler: açık oturum, açık öğretim, ana dili, ay tutulması, baş ağrısı, baş belası, baş dönmesi, çıkış yolu, çözüm yolu, dil birliği, din birliği, güç birliği, iş birliği, iş bölümü, madde başı, ses uyumu, yer çekimi.

    e. Bilim ve bilgi sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: anlam bilimi, dil bilimi, edebiyat bilimi, gök bilimi, halk bilimi, ruh bilimi, toplum bilimi, toprak bilimi, yer bilimi; dil bilgisi, halk bilgisi, ses bil*gisi, şekil bilgisi.

    f. Yuvar ve küre sözleriyle kurulan birleşik kelimeler: göz yuvarı, hava yuvarı, ısı yuvarı, ışık yuvarı, renk yuvarı, yer yuvarı; hava küre, ışık küre, su küre, taş küre, yarı küre, yarım küre.

    g. Yiyecek, içecek adlarından biriyle kurulan birleşik kelimeler: bohça böreği, su böreği, talaş böreği; ba*dem yağı, çiçek yağı, kuyruk yağı; arpa suyu, maden suyu, meyve suyu; kaşar peyniri, tulum peyniri, beyaz peynir; Adana kebabı, tas kebabı, Urfa kebabı; İnegöl köftesi, İzmir köftesi; ezogelin çorbası, mercimek çor*bası, yoğurt çorbası; irmik helvası, kâğıt helvası, koz helva; acı badem kurabiyesi; Kemalpaşa tatlısı, peynir tatlısı, yoğurt tatlısı; ba*dem şekeri, balık yumurtası.

    burgu makarna, çubuk makarna, yüksük makarna; kakaolu kek, üzümlü kek; çiğ köfte, içli köfte; dolma biber, kesme şeker, süzme yoğurt, yarma şeftali; kuru yemiş.

    ğ. Gök cisimleri: Çoban Yıldızı, Kervan Yıldızı, Kutup Yıldızı, kuy*ruklu yıldız; gök taşı, hava taşı, meteor taşı.

    h. Organ veya organ yerine geçen sözlerden biriyle kurulan birleşik kelimeler: patlak göz, süzgün göz; aşık kemiği, bel kemiği, elmacık kemiği; serçe parmak, şehadet par*mağı, yüzük parmağı; azı dişi, köpek dişi, süt dişi; kuyruk sokumu, safra kesesi; çatma kaş, takma diş, takma kirpik, takma kol; ekşi surat, kepçe surat; gaga burun (kimse), karga burun, kepçe kulak, ça*kır pençe, demir yumruk, kuru kemik.

    ı. Benzetme yoluyla insanın bir niteliğini anlatmak üzere bitki, hay*van ve nesne adlarıyla kurulan birleşik kelimeler: çetin ceviz, çöpsüz üzüm; eski kurt, sarı çıyan, sağmal inek; ağır top, eksik etek, eski toprak, eski tüfek, kara maşa, sapsız balta.

    i. Zamanla ilgili birleşik kelimeler: bağ bozumu, gece yarısı, gün or*tası, hafta başı, hafta sonu.

    3. -r / -ar / -er, -maz / -mez ve -an / -en sıfat-fiil ekleriyle kurulan sıfat tam*laması yapısındaki birleşik kelimeler ayrı yazılır: bakar kör, çalar saat, çıkar yol, döner sermaye, güler yüz, koşar adım, yazar kasa, yeter sayı; çıkmaz sokak, geçmez akçe, görünmez kaza, ölmez çiçek, tükenmez kalem; akan yıldız, doyuran buhar, uçan daire.

    4. Renk sözü veya renklerden birinin adıyla kurulmuş isim tamla*ması yapısındaki renk adları ayrı yazılır: bal rengi, duman rengi, gümüş rengi, portakal rengi, saman rengi; ateş kırmızısı, boncuk mavisi, çivit mavisi, gece mavisi, limon sa*rısı, safra yeşili, süt kırı.

    5. Rengin tonunu belirtmek üzere renkten önce kullanılan sıfatlar ayrı yazılır: açık mavi, açık yeşil, kara sarı, kirli sarı, koyu mavi, koyu yeşil.

    6. Yer adlarında kullanılan batı, doğu, güney, kuzey, güneybatı, güneydoğu, kuzeybatı, kuzeydoğu, aşağı, orta, yukarı, iç, yakın, uzak kelimeleri ayrı yazılır: Doğu Anadolu, Batı Trakya, Orta Anadolu, Kuzey Amerika, Güney Amerika, Orta Asya, Orta Doğu, Yakın Doğu, Uzak Doğu, Güneybatı Anadolu, İç Asya, İç Anadolu, Aşağı Ayrancı, Yukarı Ayrancı.

    7. Kişi adlarından oluşmuş mahalle, bulvar, cadde, sokak, ilçe, köy vb. yer ve kuruluş adlarında sondaki unvanlar hariç, şahıs adları ayrı yazılır: Yunus Emre Mahallesi; Gazi Mustafa Kemal Bulvarı; Ziya Gökalp Bulvarı; Nene Hatun Caddesi; Fevzi Çakmak Sokağı, Cemal Nadir Sokağı; Koca Mustafapaşa; Kâzım Karabekir Eğitim Fakültesi, Sultan Ahmet Camii, Sütçü İmam Üniversitesi.

    8. Dış, iç, öte, sıra sözleriyle oluşturulan bir*leşik kelime ve terimler ayrı yazılır: ahlak dışı, çağ dışı, din dışı, kanun dışı, olağan dışı, yasa dışı; ceviz içi, hafta içi, yurt içi; fizik ötesi, kızıl ötesi, mor ötesi, sınır ötesi; aklı sıra, ardı sıra, peşi sıra, yanı sıra.

    9. Somut olarak yer belirten alt ve üst sözleriyle oluşturulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: deri altı, su altı, toprak altı, yer altı (yüzey); arka üstü, baş üstü, böbrek üstü bezi, tepe üstü (trafikte).

    10. Alt, üst, ana, ön, art, arka, yan, karşı, iç, dış, orta, büyük, küçük, sağ, sol, peşin, bir, iki, tek, çok, çift sözlerinin başa getirilmesiyle oluştu*rulan birleşik kelime ve terimler ayrı yazılır: alt yazı; üst kat, üst küme; ana bilim dalı, ana dili; ön söz, ön yargı; art damak, art niyet; arka teker; yan cümle, yan etki; karşı görüş, karşı oy; iç sa*vaş, iç tüzük; dış borç, dış hat; orta kulak, orta oyunu; büyük anne, büyük baba; küçük harf, küçük parmak; sağ açık, sağ bek; sol açık, sol bek; peşin fikir, peşin hüküm; bir gözeli, bir hücreli; iki anlamlı, iki eşeyli; tek eşli, tek hücreli; çok düzlemli, çok hücreli; çift ayaklılar, çift kanatlılar.

  5. #5
    GARAGIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    31.07.2008
    Mesajlar
    2.041
    Konular
    545
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    676
    @GARAGIZ

    Standart

    Ünsüz Uyumu ve Ünsüz Düşmesi

    Dilimizde tonsuz (sert) ünsüzle biten kelimelere gelen ekler tonsuz (sert) ünsüzle başlar: aç-tı, aş-çı, bak-tım, bas-kı, çiçek-ten, düş-kün, geç-tim, ipek-çi, seç-kin, seç-ti, süt-çü.


    Ünsüz Türemesi (y, v)

    İki ünlünün yan yana bulunduğu bazı alıntı kelimelerde ünlüler arasında y, v sesleri türemiştir: fiyat (< fiat), zayıf (< zaif); konservatuvar, labora*tuvar, pisuvar, repertuvar, tretuvar, tuval, tuvalet.

    Ünsüz Düşmesi
    Arapçadan dilimize girmiş olan ve sonunda ikiz ünsüz bulunan kelimelerin yalın durumunda ünsüzlerden biri düşer (ünsüz tekleşir): hak (< hakk), his (< hiss), ret (< redd), zan (< zann), zem (< zemm). Bu tür kelimelere ünlüyle başlayan bir ek geldiğinde düşen ünsüz ortaya çıkar: hak, hakka; his, hissimiz; ret, reddi; zan, zannımca; zem, zemmi.

    n > m Değişmesi

    Türkçede kullanılan bazı kelimelerdeki b ünsüzünden önce gelen n ünsüzü m‘ye dönüşür: saklambaç (< saklanbaç), dolambaç (< dolanbaç), ambar (< an*bar), amber (< anber), cambaz (< canbaz), çember (< çenber), kümbet (< gunbed), memba (< menba), mümbit (< munbit), tambur (< tanbur).

    Büyük Ünlü Uyumu

    Bir kelimenin birinci hecesinde kalın bir ünlü (a, ı, o, u) bulunuyorsa, diğer hecelerdeki ünlüler de kalın; ince bir ünlü (e, i, ö, ü) bulunuyorsa diğer hecelerdeki ünlüler de ince olur: adım, ağız, ayak, boyun, boyunduruk, burun, dalga, dudak, duvak, kırlangıç; beşik, bilezik, gelincik, gözlük, üzengi, vergi, yüzük. Buna büyük ünlü uyumu adı verilir.

    Büyük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: anne, dahi, elma, hangi, hani, inanmak, kardeş, şişman.

    Büyük ünlü uyumu alıntı kelimelerde aranmaz: ahenk, badem, ceylan, çiroz, dükkân, fidan, gazete, hamsi, kestane, limon, model, nişasta, pehlivan, selam, tiyatro, viraj, ziyaret.

    Birleşik kelimelerde büyük ünlü uyumu aranmaz: açıkgöz, bilgisayar, çekyat, hanımeli.

    -gil, -ken, -leyin, -mtırak, -yor ekleri büyük ünlü uyumuna uymaz: akşam-leyin, bakla-*gil-ler, çalışır-ken, ekşi-mtırak, yürü-yor.

    -daş (-taş) eki bazı kelimelerde büyük ünlü uyumuna uymaz: din-daş, gönül-daş, meslek-taş, ülkü-daş.

    -ki aitlik eki büyük ünlü uyumuna uymaz: akşamki, yarınki, duvardaki, yoldaki, ondaki, yazıdaki, onunki.

    Büyük ünlü uyumuna girmeyen kelimelere gelen ekler, kalınlık incelik bakımından son hecenin ünlüsüne uyar: adalet-li, anne-si, kardeş-lik, meslektaş-ımız, şişman-lık.

    Son ünlüleri kalın sıradan olmasına karşın incelik özelliği gösteren bazı alıntı kelimeler ince ünlülü ekler alır: alkol / alkolü, hakikat / hakikati, helak / helakimiz, kabul / kabulü, kontrol / kontrolü, protokol / protokolü, saat / saate, sadakat / sa*dakatten.

    Küçük Ünlü Uyumu

    Küçük ünlü uyumu kuralı iki yönlüdür:

    1. Bir kelimenin ilk hecesinde düz ünlü (a, e, ı, i) varsa son*raki hecelerde de düz ünlü bulunur: anlaşmak, yanaşmak, kayıkçı, ısırmak, ılıklaşmak, seslenmek, yelek, bilek, çilek.

    2. Bir kelimenin ilk hecesinde yuvarlak ünlü (o, ö, u, ü) varsa bunu izleyen ilk hecede dar yuvarlak (u, ü) veya geniş düz (a, e) ünlü bulunur: boyunduruk, çocuk, odun, yorgunluk, yoklamak, vurmak, yumurta, özlemek, güreşmek, sürmek.

    Küçük ünlü uyumuna aykırı bazı Türkçe kelimeler de vardır: avuç, avurt, çamur, kabuk, kavuk, kavun, kavur-, kavuş-, savur-, yağmur.

    Küçük ünlü uyumu, alıntı kelimelerde aranmaz: aktör, alkol, bandrol, daktilo, doktor, horoz, kabul, kitap, konsolos, muzır, mühim, mümin, müzik, profesör, radyo, vakur.

    Küçük ünlü uyumuna aykırı kelimelere getirilen ekler, kelimenin son ünlüsüne uyar: kavun-u, konsolos-luğ-u, mümin-lik, müzik-çi, yağmur-luk.

    -ki aitlik eki yalnızca birkaç örnekte küçük ünlü uyumuna uyar: bugünkü, dünkü, öbürkü.

    Bu ünlü düzenleri ve ilk heceyi izleyen ünlüler aşağıdaki çizelgede gösterilmiştir:

    a › a, ı (bakar, alır)
    o › u, a (omuz, oya)

    e › e, i (geçer, gelir)
    ö › ü, e (ölçü, ördek)

    ı › ı, a (kılıç, kısa)
    u › u, a (uzun, uzak)

    i › i, e (ilik, ince)
    ü › ü, e (ütü, ürkek)

  6. #6
    GARAGIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    31.07.2008
    Mesajlar
    2.041
    Konular
    545
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    676
    @GARAGIZ

    Standart

    Ses, Harf Alfabe…
    (Ses)

    Akciğerlerden gelen havanın ses yolunda meydana getirdiği titreşime ses denir. Çevremizde ses çıkaran sayısız varlık vardır. İnsanlar, hayvanlar, taşıtlar, müzik aletleri, şelale, rüzgâr, yağmur ses çıkaran varlıklardandır.

    Kendiliğinden ses çıkaran varlıklara doğal ses kaynakları denir. Ses kaynaklarının ses çıkarabilmesi için titreşim gerekir. Müzik aletlerinde bunu çok net görebiliriz. İnsanların ses çıkarması da titreşimle olur. Gırtlağımızda bulunan ses telleri akciğerlerimizde bulunan hava ile titreşerek ses çıkmasını sağlar.

    Ses grupları

    Ses oluşturan her varlık ses kaynağıdır. Üç çeşit ses kaynağı vardır:

    Canlı Varlıklar: Hayvanlar, insanlar…

    Cansız Varlıklar:” Davul, gitar, flüt Sesi Vs..

    Dogal Afet: Gök gürültüsü,rüzgar vs…

    Sesin yayılımı

    Sesin yayılması için maddesel ortama ihtiyaç vardır. Yani boşlukta ses yayılmaz. Ses dalgalar halinde yayılır. Ses kaynağından çıkan ses maddenin taneciklerini titreştirir. Bu nedenle ses yayılır. Ses dalgasının her bir tam devrinde bir sıkışma ve bir seyrekleşme serisi vardır. Ses, tanecikten taneciğe yayılır, tanecikler ne kadar sık ise o kadar hızlıdır. Sesin yayılma hızı sırasıyla katıdan sıvıya, sıvıdan gaza azalır. Hız (V) = uzaklık (D)/ süre (T) biçiminde gösterilen genel hız formülü aslında teorik bir değer niteliği taşımamaktadır. Çünkü bu formülde göz önüne alınmayan dış faktörler, ses dalgalarının hızı üzerinde bir dizi etkiler yaratır. Örneğin rüzgar sesi uzaklara taşır, gece ve gündüzün sıcaklık farkları ses dalgalarını etkiler. Ses dalgaları katılarda yaklaşık olarak 5000 m/s hızla yayılır. Suda 1453 m/s hızla yol alır. Havada 340 m/s yol alır.

    Sesin yapısal yönü

    Bir saniyelik zaman içersinde değişken hareketin ya da titreşimlerin sayısı frekans olarak tanımlanır. Bu tanımlamada her periyod/saykıl 1 Hz (Hertz) olarak gösterilir. Hz sayısı arttıkça sesin frekansı da artmaktadır. Sesin yapısal yönünü frekans belirler:

    Sesin tınısı

    Sesin tınısı, aynı frekansta olduğu halde kaynaklar farklı ise seslerin farklı olarak algılanmasıdır. Sesler arasındaki renk farkıdır. Ses kendine özgü olan bu rengi, taşıyıcı bir titreşimin (asal dalganın) üzerine “oranlı” olarak, yan titreşimlerin (harmoniklerin) binmesiyle oluşan karmaşık titreşimlerin sonucu sonucunda kazanır. Frekansı oluşturan saniyedeki periyot sayısı, ne kadar fazla olursa ses o kadar tiz; ne kadar az olursa, o kadar bas niteliğe bürünür.

    Ses zarfları

    Sesin tınısını etkileyen etkenlerden biri ses zarfıdır. Ses zarfı, ses yoğunluğunun zaman içindeki değişimini ifade eder ve üç evre ile açıklanabilir.

    * Çıkış (attack): Bir ses kaynağının titreşmeya başladığı nokta ile en üst seviyeye (tepe noktasına) ulaştığı mesafe arasındaki yükselme zamanıdır
    * Kalış (sustain): Sesin en yoğun seviyede ya da tepe noktasında kalma zamanıdır
    * Düşüş (decay): sesin en yoğun seviyeden sesizliğe inme süresidir.

    Ton

    Basit (genleşme değerlerinin düzenli olması;örneğin düzensiz;1/500,ikincisi 1/400,üçüncüsünün 1/485 olması gibi) frekanslar seste ton farkını meydana getirir. Frekansları aynı olan seslerin tonlarıda aynı olur. Seslerin periyodik karakteri dörde ayrılır:

    Temel ses: Titreşimleri basit sinüs eğrisi karakteri taşıyan seslere “saf/temel ses” denilir. Bir diyapazonanın çıkardığı ses bunun en yalın örneğidir. Doğada “saf/temel” ses bulunmaz. Doğadaki sesler her zaman karmaşık yapıya sahiptir.

    Karışık ses:

    Gürültü: Periyodik olmayan düzensiz ses titreşimlerine gürültü denir.

    Patlama: Kısa süreli hızlı bir hava yoğunlaşması sonucunda oluşup kulağımıza çarpan seslere ise “patlama” denilir.

    (Harf)

    Ses, dili oluşturan en küçük birimdir. Harf ise sesin yazıdaki karşılığıdır. Harf yazı yazmak için kullanılan işarettir. Harflerin hepsi alfabeyi oluştururlar. Yazı harfler dışında rakam, noktalama işaretleri ya da başka semboller içerebilir ama harfler yazının en temel öğesidir.

    Kullanımı

    Saf fonemik bir alfabede, her bir fonem bir harfle ifade edilir. Fakat geçmişte ve pratikte, harflerin birden çok fonemi bir temsil ettiği görülür. Bazen tek bir sesi birden fazla harf ile göstermek gerekebilir. Örneğin “ş” sesini vermek için İngilizce’de “sh”, Almanca’da “sch” kullanılmaktadır. Aynı şekilde “x” sesini vermek için, Türkçe’de “ks” kullanılır.

    Harfler alfabe içerisinde belli bir sıraya sahiptirler. Buna alfabetik sıra denir. Aynı harfin alfabedeki yeri değişik dillerde farklı yerlerde olabilir. Harflerin alfadeki yerleri bilimsel çalışmalar ile saptanır.Harfler sayısal değerlere de sahip olabilir. Roma rakamları buna en iyi örnektir.

    Tarih

    Harflerin kullanımı Bronz Çağı’na kadar uzanır. Eski Mısır’da dildeki sesi veren 23 hiyeroglif kullanıldığı görülür. Çivi yazıları M.Ö. 2700 yıllarında kullanılmıştır.

    Harflerin ilk gerçek anlamda kullanımı Sami dilleri alfabelerinde, M.Ö. 2000 yılarrında eski Mısır bölgesinde görülür. Daha sonra bu sistem ilk Kanaan dil yapısına evrimleşti. M.Ö. 9. yüzyılda, ilk sesli harf Yunan alfabesinde görüldü.

    Harf tipleri

    Bazı alfabelerdeki harfler:

    * Arap alfabesi: ﺍ, ﺏ, ﺕ, ﺙ, ﺝ, ﺡ, ﺥ, ﺩ, ﺫ, ﺭ, ﺯ, ﺱ, ﺵ, ﺹ, ﺽ, ﻁ, ﻅ, ﻉ, ﻍ, ﻑ, ﻕ, ﻙ, ﻝ, ﻡ, ﻥ, هـ, ﻭ, ﻱ
    * İbranice alfabesi: א, ב, ג, ד, ה, ו, ז, ח, ט, י, כ, ל, מ, נ, ס, ע, פ, צ, ק, ר, ש, ת.
    * Kiril alfabesi: А, Б, В, Г, Ґ, Д, Е, Є, Ж, З, И, І, Ї, Й, К, Л, М, Н, О, П, Р, С, Т, У, Ф, Х, Ц, Ч, Ш, Щ, Ю, Я, Ь, Ђ, Љ, Њ, Ћ, Џ
    * Latin alfabesi: A, B, C, D, E, F, G, H, I, J, K, L, M, N, O, P, Q, R, S, T, U, V, W, X, Y, Z.
    * Yunan alfabesi: α, β, γ, δ, ε, ζ, η, θ, ι, κ, λ, μ, ν, ξ, ο, π, ρ, σ, τ, υ, φ, χ, ψ, ω




    (Alfabe)


    Bir dildeki harflerin belirli bir sıraya dizilmiş bütününe alfabe denir.

    Abece veya alfabe, her biri dildeki bir sese karşılık gelen harfler dizisidir. “Abece” sözcüğü, Türkçe‘deki ilk üç harfin okunuşundan oluşur.

    Benzer biçimde Fransızca kökenli Alphabet’den dilimize geçen “Alfabe” sözcüğü, eski Yunancadaki ilk iki harf olan “alpha” ile “beta”nın okunuşundan gelir.

    Türk Abecesinde 29 harf bulunur: A, B, C, Ç, D, E, F, G, Ğ, H, I, İ, J, K, L, M, N, O, Ö, P, R, S, Ş, T, U, Ü, V, Y, Z.

    Diller, yazıma geçirilme şekilleri itibariyle ikiye ayrılır: sesçil diller(fonogram kullanan diller) ile karakter kullanılarak yazılan diller(ideogram kullanan diller). Abecesel dillerde, abeceyi oluşturan her bir elemanın genelde bir anlamı olmaz, sadece cikarilmasi gerekli sesi belirtir ve ancak diğer harflerle yan yana geldiklerinde belli bir anlam kazanırlar. karakterle yazılan dillerde ise genelde her simge bir nesneyi tanımlar ve görece çok az tanım iki veya fazlası karakterle ifade edilir. buna örnek çince, japoncadır, öte yandan dünyadaki büyük çoğunluk diller abeceyle yazılır.

    Abecenin doğuşu, yazının doğuşuyla eşzamanlıdır ve sümerlere tarihlenir, yani günümüzden bir 5000 yıl önceye. bilindiği üzere buna çivi yazısı(cuneiform) adı verilir. çivi yazısına(çivi abecesi) benzer simgelerle aşağı yukarı, sümerleri takip eden birçok mezopotamya uygarlığı dillerini kağıda, taşa toprağa dökmüşleridir(asur, babil, elam, akkad, hitit vs)

    çivi yazısının ardından mısırlıların hiyeroglifleri ortaya çıkmıştır. ilk çıkışındaki kullanım özellikleriyle ideogramatik yazi mantığı taşıyan bu abece türü, zamanla diğer kültürlere geçmiş ve fonetikleşmiş, şu an kullandığımız abece çeşitlerini türetmiştir.

    bu iki abece türü yanında bir de ege adaları kökenli, günümüzde hala çözülememiş, linear a ve linear b diye birbirinin devamı iki abece ile maya uygarlığı kökenli kolomb öncesi güney amerika abeceleri vardır.

    Türk alfabesi, Latin harfleri esas alınarak 1.XI.1928 gün ve 1353 sayılı Türk Harflerinin Kabul ve Tatbiki Hakkında Kanun ile kabul edilmiştir. Bu Kanun’a göre, Türk alfabesinde 29 harf bulunmaktadır.

  7. #7
    GARAGIZ - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    31.07.2008
    Mesajlar
    2.041
    Konular
    545
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    676
    @GARAGIZ

    Standart

    Ünlü Daralması

    Türkçede a, e ünlüsü ile biten fiillerin şimdiki zaman çekiminde, söyleyiş ve yazılışta da a ünlüleri ı, u; e ünlüleri i, ü olur: başlıyor, kanı*yor, oynuyor, doymuyor; izliyor, diyor, gelmiyor, gözlüyor.

    Birden çok heceli ve a, e ünlüleri ile biten fiiller, ünlüyle başlayan ek aldıklarında bu fiillerdeki a, e ünlülerinde söyleyişte yaygın bir daralma (ı ve i’ye dönme) eğilimi görülür. Ancak, söyleyişteki ı, i ünlüleri yazıya geçirilmez: başlayan, yaşayacak, atlayarak, saklayalı, atmayalım, gelmeyen, izlemeyecek, gitmeyerek, gizleyeli, besleyelim.

    Buna karşılık tek heceli olan demek ve yemek fiillerinde, söyleyişteki i ünlüsü yazıya da geçirilir: diyen, diyerek, diyecek, diyelim, diye; yiyen, yi*yerek, yiyecek, yiyelim, yiye, yiyince, yiyip. Ancak deyince, deyip sözlerindeki e yazı*lışta korunur.

    Ünlü Düşmesi

    İkinci hecesinde dar ünlü bulunan iki heceli kelimeler ünlüyle başlayan bir ek aldıklarında ikinci hecelerindeki dar ünlüler genellikle düşer: ağız / ağzı, alın / alnı, bağır / bağra, bağrım, beniz / benzi, beyin / beynimiz, boyun / boynu, böğür / böğrüm, burun / burnu, geniz / genzi, göğüs / göğsün, gönül / gönlünüz, karın / karnı, oğul / oğlu; çevir- / çevril-, devir- / devril-.

    Bu ses olayı, kelimenin hece sayısının düşmesine neden olmaktadır. Bu ses olayına aynı zamanda “hece düşmesi” de denilmektedir. Genellikle organ isimlerinde gerçekleşmektedir.
    Örnek: burun > burnu , ağız > ağza …

    Ünlüler

    Türkçede sesler, ünlüler ve ünsüzler olmak üzere iki ana gruba ayrılır.

    Ünlülerin Nitelikleri
    Ses yolunda herhangi bir engele çarpmadan çıkan seslere ünlü denir. Türkçede sekiz ünlü vardır: a, e, ı, i, o, ö, u, ü.

    Ünlüler şu biçimde sınıflandırılır:

    A. Çıkış yeri ve dilin durumuna göre:

    1. Kalın ünlüler: a, ı, o, u.

    2. İnce ünlüler: e, i, ö, ü.

    B. Dudakların durumuna göre:

    1. Düz ünlüler: a, e, ı, i.

    2. Yuvarlak ünlüler: o, ö, u, ü.

    C. Ağzın açıklığına göre:

    1. Geniş ünlüler: a, e, o, ö.

    2. Dar ünlüler: ı, i, u, ü.

    Uzun Ünlü: Kökeni Türkçe olan kelimelerde uzun ünlü yoktur. Uzun ünlü, Arapça ve Farsçadan Türkçeye giren kelimelerde görülür: şair (şa:ir), numune (numu:ne), iman (i:man). Bu örneklerde iki noktadan önceki harfin gösterdiği ses uzun ünlüdür ve uzun söylenir. Ancak, birçok kelimede uzun ünlü kısalmıştır: beyaz, hiç, rahat, ruh. Bu örneklerdeki koyu harflerle belirtilen sesler, alındıkları dilde uzun oldukları hâlde Türkçede kısa söylenir.

    Uzun ünlülü kapalı hecelerle biten kelimeler ünlüyle başlayan ek aldıklarında veya yardımcı fiillerle kullanıldıklarında, açık duruma dönüşen hecenin ünlüsündeki uzunluk, ayraç içerisindeki söyleyişte gösterildiği gibi çoğunlukla yeniden ortaya çıkar: esas / esasen (esa:sen); hayat / hayatı (haya:tı); kanun / kanuni (ka:nu:ni); ruh / ruhum (ru:hum); usul / usulü (usu:lü); vicdan / vicdanen (vicda:nen); ahbap olmak (ahba:b olmak), hitap etmek (hita:b etmek). Bazı örneklerde bu durumda da kısalma görülür: beyaz / beyazı, can / canım, kitap / kitaba, meydan / meydana.

    Uzun ünlüler, genellikle yazıda gösterilmez: adalet (ada:let), badem (ba:dem), beraber (bera:ber), idare (ida:re), ifade (ifa:de), işaret (işa:ret), kaide (ka:ide), numune (numu:ne), rica (rica), şair (şa:ir), şive (şi:ve), şube (şu:be), vali (va:li), vefa (vefa).

    Ünlemlerde ünlemin şiddetini ve hecenin uzunluğunu ifade etmek üzere iki veya üç ünlü yan yana gelebilir: ooh, aaah. Bu tür örneklerde ünlüler ayrı ayrı değil uzun olarak söylenir.


    Ünsüzler

    Ünsüzlerin Nitelikleri

    Ses yolunda bir engele çarparak çıkan seslere ünsüz denir.



    Dilimizde yirmi bir ünsüz vardır. Bunlar: b, c, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, l, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z.



    Ünsüzler ses tellerinin titreşime uğrayıp uğramamasına göre iki gruba ayrılır:



    1. Ses tellerinin titreşmesiyle oluşan ünsüzlere tonlu (yumuşak) ün*süzler adı verilir: b, c, d, g, ğ, j, l, m, n, r, v, y, z.



    2. Ses telleri titreşmeden oluşan ünsüzlere tonsuz (sert) ünsüzler denir: ç, f, h, k, p, s, ş, t.



    Kökeni Türkçe olan kelimelerin so*nunda b, c, d, g ünsüzleri bulunmaz. Ancak, anlam farkını belirtmek üzere ad, od, sac gibi birkaç kelimenin yazılışında buna uyulmaz: ad (isim), at (binek hayvanı); od (ateş), ot (bitki); sac (yassı demir), saç (kıl).



    Dilimizdeki hac, şad, yâd gibi birkaç örnek dışında, alıntı ke*limelerde tonsuzlaşma kuralına uyulmuştur: sebep (< sebeb), kitap



    (< kitab), bent (< bend), cilt (< cild), bant (< band), etüt (< etüd), metot
    (< metod), standart (< standard), ahenk (< aheng), hevenk (< aveng), renk (< reng). Bu gibi alıntılar ünlü ile başlayan bir ek aldıklarında kelime sonundaki tonsuz ünsüzler tonlulaşır: sebep / sebebi, kitap / kitabı, bent / bendi, cilt / cildi, etüt / etüdü, metot / metodu, ahenk / ahengi, hevenk / hevengi, renk / rengi.



    UYARI : Bazı alıntı kelimelerde tonlulaşma (yumuşama) olmaz: ahlak / ahlakın, cumhuriyet / cumhuriyete, evrak / evrakı, hukuk / hukuku, ittifak / ittifaka, sepet / sepeti, tank / tankı, bank / bankı.



    Birden fazla heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ünlüyle başlayan bir ek aldığında tonlulaşarak b, c, d, ğ’ye dönü*şür: kelep / kelebi; ağaç / ağacı, kazanç / kazancı; geçit / geçidi, kanat / kanadı; başak / başağı, bıçak / bıçağı, çocuk / çocuğu, dudak / dudağı, durak / durağı, uzak / uzağı.



    Tek heceli kelimelerin sonunda bulunan p, ç, t, k ünsüzleri ise iki ünlü arasında çoğunlukla korunur: ak / akı; at / atı; ek / eki; et / eti; göç / göçü; ip / ipi; kaç / kaçıncı; kök / kökü; ok / oku; ot / otu; saç / saçı; sap / sapı; suç / suçu; süt / sütü; üç / üçü. Ancak, tek heceli olduğu hâlde sonundaki ünsüzü tonlulaşan kelimeler de vardır: but / budu, dip / dibi, gök / göğü, kap / kabı, kurt / kurdu, uç / ucu, yurt / yurdu.

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş