Kırmızı gül demet demet Sevda değil bir alamet Balam nenni yavrum nenni Gitti gelmez o muhannet Şol revanda balam kaldı Yavrum kaldı balam nenni Kırmızı gül her dem olmaz Yaralara merhem olmaz Balam nenni yavrum nenni Ol tabipten merhem gelmez

Bu konu 6010 kez görüntülendi 1 yorum aldı ...
Kırmızı gül demet demet 6010 Reviews

    Konuyu değerlendir: Kırmızı gül demet demet

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 6010 kez incelendi.

  1. #1
    Emine - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    14.08.2008
    Mesajlar
    20.276
    Konular
    10681
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    13
    Tecrübe Puanı
    100
    @Emine

    Standart Kırmızı gül demet demet

    Kırmızı gül demet demet
    Sevda değil bir alamet
    Balam nenni yavrum nenni
    Gitti gelmez o muhannet
    Şol revanda balam kaldı
    Yavrum kaldı balam nenni
    Kırmızı gül her dem olmaz
    Yaralara merhem olmaz
    Balam nenni yavrum nenni
    Ol tabipten merhem gelmez
    Şol revanda balam kaldı
    Yavrum kaldı balam nenni




    Türkünün Hikayesi Konusunda İse Çeşitli Rivayetler Vardır ...

    Ali diye bir oğlan varmış zamanında.Savaş patlak vermeden evvel gönül vermiş bir güzele, evlenmiş ve evliliğinin daha kırkı çıkmadan askere çağrılıvermiş.Ali sevdiğini anası ile bir başına bırakıvermiş ve askere gitmiş.Ali askere gitmesinden epey bir süre geçmesinden sonra savaşın bittiği haberi gelmiş köye Ali'nin anası ile sevdiği mutluluk sarhoşu olmuşlar.Ali'nin içinde bulunduğu grubun şehre dönüş tarihi belli olmuş bunun üzerine anası ve karısı başlamışlar hazırlığa.Ve o gün geldiğinde anası demiş ki

    "Kızım ben gidip tren istasyonunda bekleyeyim oğlumu sende hazırlıkları tamamla evde" deyip tren istasyonun yolunu sabahın köründe tutmuş.Anası başlamış beklemeye.Bir tren gelir biri gider ve oğlan gelmezmiş.Anası hava kararıncaya kadar beklemiş ve oğlan gelmemiş.Umudunu kesen ana evin yolunu tutmuş.

    Eve geldiğinde gelinin odasında sesler geldiğini duyup kapıya yanaştığında içerde bir erkek olduğunu anlar.Bizim Anadolu'nun anası namusunu kirli bırakır mı içerden tüfeği kaptığı gibi odaya dalıverir ve yorgana doğru boşaltır mermileri.Ortalık kan gölüne dönmüştür.O arada yorgan sıyrılıverir yatağın üstünden.Birde ne görsün iki yıldır askerde olan oğulcuğu ile ona gözü gibi bakan gelini yatağın içersindedir.Meğersem anası istasyonda beklerken görememiştir oğlunu, oğlanda koştura koştura eve gitmiş ve sevdiceğini yalnız bulunca dayanamamıştır.Bundan sonra ana az olan aklını da yitirip yollara düşer ağzında bir türkü;

    Kırmızı Gül Demet Demet...

    Başka Bir Hikayeye Görede ,

    Annesinin tek oğlu Mehmet, Erzurum yöresinde yetiştirdikleri ürünleri, bugünkü Ermenistan'ın başkenti, o dönemler önemli ticaret merkezi olan Revan'a (Erivan) kervan ile götürüp satmaktadır. Karayağız, güçlü kuvvetli Mehmet, annesine her akşam bahçelerinden derlediği gül demetini getirir. 'Sevgi ve saygı' ifadesi olan gül demetini anne duvara asıp kurutur, onlara baktıkça oğlunu görür gibi olur. Ancak vebaya yakalanan Mehmet, Revan'da ölür ve bir çalı dibine gömülür. Bir Mehmet değildir ölen, kervanın çoğu da bu amansız hastalıktan kurtulamaz. Ağır ağır Erzurum'a giren kervanı, analar, babalar, yavuklular meraklı gözlerle beklemektedir. Mehmet'in anası durumu öğrenince, deli olup dağlara düşer. Elinde bir demet kırmızı gül, dilinde "Kırmızı gül demet demet. Sevda değil bir alamet. Şol Revan'da balam kaldı. Yavrum kaldı.. diyerek ağıtlar yakıp dağlarda gezer durur."


    verildiyse kusura bakmayın...


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Kırmızı gül demet demet

          Kategori: Hikayeler

          Konuyu Baslatan: Emine

          Cevaplar: 1

          Görüntüleme: 6010


  2. #2
    NAZLICAN - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    27.08.2009
    Yaş;
    41
    Mesajlar
    819
    Konular
    189
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    550
    @NAZLICAN

    Standart

    KIRMIZI GÜLÜN HİKAYESİ

    Bir delikanlı güzel bir kıza ölümüne sevdalanışYüreği daha fazla dayanamaz olmuş onu uzaklardan seyretmeyeBirgün o adını bile henüz bilmediği,dış görünüşünden başka hayatı hakkında hiç bir bilgi edinmediği o genç güzel kızın yolunu kesip durdurmuş delikanlı
    Güzel kız azarlayıcı ve manidar bakmış adamın gözlerine;
    _Durup dururken neden kestin yolumu böyle?Yoksa yeni haramiler mi tünedi buralara?
    Delikanlı:
    _Yok,demişHarami filan deilimSadece sonunun ne olucağını bilmediği karşılıksız bir sevdaya düştü gönlümGünler varki ben o ateşte kavrulur dururum
    Güzel kız şaşırıp kalmış duyduklarına
    _Ne kadar tanıyorsun ki beni?Diye sormuş tanımadığı delikanlıya
    _Tanımak mı?Demiş, günlerdir ezberledim ben seniKaşların, gözlerin, yüzünde ki gamzelerin yazar, kalbimde ki sevdanın destanı
    _Senin tanımak dediğin bumu?Kimim, kimin nesiyim serbest miyim?Gönlüm boş mu dolu mu onların hakkındada bir bilgin vamıydı sevdalanırken?
    _Hiç bir şey bilmemSadece şunu bilirim ki ben bir sevda sarhoşuyumBunun içinde yolunu bir harami gibi kesipsenden marhamat dilenmek için yüreklendim
    _Nasıl bir marhamet ola ki bu?
    _Vuslatı reddetmeyen, kalbim hayat arkadaşı olarak seçti seniBağışla, damda düşer gibi oldu ama benimle evlenirmisin?
    Güzel kız oldukça şaşırmış buna:
    _Ya! Demek böle ister gönlün?
    _Evet , ne olur reddetme sakın, yoksa şuracıkta ölüp kalırımBana bir isim ver odan istiyim seni
    Güzel kız delikanlıyı hassas bir seyirle izledikten sonra :
    _Pekala,demiş sana bir şartım varbunun içinSakın olaki söyleyeceklerimi yerine getirmezsen bir daha karşıma çıkmayasın
    Delikanlı hiç düşünmeden cevabını vermiş:
    _Kabul!
    Genç kız delikanlıya alaylı bir eda içinde gülümsemiş
    _Daha ne yapacağını bile bilmiyorsun ki hiç düşünmeden ''kabul'' diyorsun
    _Olsun ben yaparım
    _O zaman mesele yok yarın ben aynı saatte yine burdan geçerimBana elinde kırmızı bir güle gelirsen teklifini kabul demektir
    Delikanlı bir kelebek kadar hafiflemiş ve adeta kanatlarını kelebek gibi havalandırmış:
    _Kabul bulurum demiş
    _O vakit hemen işe koyulAklın varsa hiç zaman eksiltme
    Delikanlı çoşkulu bir gönülle ardına bile bakmadan yollara düşüp gitmiş
    Aslında gülleriyle ün salmış yörenin, güllerle ilgili bir özelliği daha varmışOralar beyaz güller diyarıymış ve kırmızı gül hiç bulunmazmış gül ağaçlerının dallarında
    O gün delikanlı bütün gül bahçelerini, tükenmeyen enerjisi ve bitmek bilmeyen azmiyle dolaşıp durmuşUmutlarını solduran en son bahçede de kırmızı gül bulamayınca bahçe kenarındaki bir gül ağacının dibine oturup başlamış ağlamayaDibine oturup ağladığı gül ağacının dalına tüneyen bülbül delikanlıyı deyrediyormuşDederlerki bülbül delikanlının hıçkırıklarına dayanamayıp hüzünlenmiş ve en içli bestelerinden birisini şakıyarak delikanlının ilgisini üzerine çekmeyi başarmışVe yine derler ki şakımaya başlayan o bülbül, bülbülü şeyda imişyani bülbüllerin üstadıo şakımaya başladığında kuşlar ve bülbüller susarmış
    İşte öylesine bir şakıyış ulaşmış delikanlının kulaklarına ve hıçkırıklarına ara verip o muhtesem besteye vemiş kendisiniGözleri sesin geldiği noktayı bulupbaba bülbülün üzerinde ısrar etmişBülbül onu, delikanlı bülbülü hazin bakışlarla seyretmişSonunda şakayışını bitiren bülbül lisana gelip efkarlı delikanlıya sormuş:
    _Neden ağlarsın ki öyle yanık yanık?Benim efkarımı bile alevlendirdi firkatin
    _Sorma, demiş ve o hazin hikayesini anlatmış delikanlı bülbülehikayenin sonuna çaresizliğini eklemiş''şayet istediği o kırmızı gülü bulup öğle vaktinde ona ulaştıramazsam, ben öldüm demektir bülbülBilirim ki bu sevdanın hüsranı ölüme çağırır beni''
    Bülbül sevdayı bilenmişDelikanlının perişan hali dokunmuş bülbüle ve fazla düşünmeden, delikanlının yüreğine su serpen sözleri fısıldamış:
    _Sen hiç üzülme demiş, istediğin kırmızı gül olsun, bulunur elbet
    Umutsuzluk ciğerini çürütmeye başlayan delikanlı, inandırıcı bulmamış bu sözlerini:
    _Buralar beyaz güllerin diyarıymı,öyele söyler herkesGün kovuşmaya yüz tuttuğu şu saatlerden sonre nerden bulabilirim ki kırmızı gülü?Meğer olmayan bir şeyi istemiş benden sevdiğim güzel
    Bülbülün vadi şaşrıtmış delikanlıyı:
    _Herşeyin bir kolayı bulunur demişSen şimdi git ve yarın gün doğumundan biraz sonra oturduğun ağagın dibine gel ve istediğin kırmızı gülü alıp sevdiğin o kıza götür
    _Bülbül sende beni teselli ettiğini sanıyorsan yanılıyorsunHer yeri aradım, kırmızı gül yok bu bahçede, sen nereden bulacaksın ki?
    _altının ayarını sarraf olan bilirBen bülbülüm, gül dilinden anlarım, istersem karşısına geçer en içli bestelerimle onu kızarta bilirimBana gülü tarife ne hacetSen şimdi git ve dediğim saatte gelip kırmızı gülü sevdiğin kıza yetiştir
    Delikanlı sevinerek ayrılmış bulunduğu bahçedenGece zor kavuşmuş sabahataze bir günün aydınlığında kalkıp bülbülün vaad ettiği saatlerde bahçeye koşup,akşam ayrıldığı gül ağacının dallarına baktığında kalbi duracak gibi olmuşBeyaz güllerin arasında kırmızı bir gül çekmiş dikkatini ve sevincenden kalbi yerinden fırlıycak gibi atmaya başlamış
    Beyaz güllerin arasında kızarmış olan gülü usulca koparıp aldıktan sonra teşekkür etmek için etrafta bülbülü aramışBülbül ortalara yokmuşYüzüdeki sevinç solmuş bülbülü göremeyince ve ağacın debinden ayrılmaya karar verdiğinde son defa etrafını yoklamış arzulu bakışlarıUmudunu kesmiş gitmek için adımını hazırlarken son olarak ayaklarının dibine ilişen bakışları sevincini iyice söndürmüşDelikanlı ayaklarının dibinde hazin bir manzarayla karşılaşmışKendisine kırmızı gül vaadeden bülbülün içler acısı manzarası varmış gül ağacının dibinde
    Acı acı yutkunmuş onu seyrederkenBülbülün ölüsü, sevdiği kızın saatinin yaklaşması arasında sıkıntılanan kalbi zor da olsa bülbülden ayrılma kararı alıp, elinde sımsıkı tuttuğu gülle birlikte yollara düşmüşSevdalandığı güzelin kendisine verdiği sözde aynı yerdeymiş
    Güzel kız sözünde durmuş ve karşılaşmışlar yenidenDelikanlı soluk soluğuymış elindeki gülü kıza uzatırken
    _Al işte, kırmızı gülü buldum ve getirdim sana verdiğim sözü tuttum, şimdi sıra sende!
    Güzel kız gülü delikanlının elinden alıp, efsunlu bakışlarla incelemiş gülüDerler ki o an genç kızın güzelliği sebebi bilinmeyen bir acının bedenini dağladıkça solmuş ve hazan düşmüş bakışlarınaSonra delikanlıya çevirmiş içli bakışlarınıEsef varmış sesinin tonunda ve şeşırtıcıymış cevabı:
    _Olmaz, kaybettin yabancı
    Delikanlı, oracıkta yığılıp kalacak gibi olmuşFeri çekilmiş bacaklarının:
    _Neden, şartını yerine getirdim işteVuslat sözün vardı kırmızı gülü bulup getirirsem?
    _Aslında verilen zaman içinde kırmızı gülü bulup getirilmesi imkansızdıBen biliyordum bunuMucize olmadıkçe isteğim yerine gelmezdi
    _Mucize gerçekleşti ve kırmızı gülü bulup vaktinde getidimBana vuslat sözü vermiştin!
    Güzel kız kırmızı gülü delikanlıya iade ederken delikanlı büyük bir hayal kırıklığı içinde bakışlarını yere indirmişti
    Kız usul usul konuşmaya başladı:
    _Karşıma dikilip yolumu kestiğin zaman, beni çok iyi tanıdığını söyledin,halbuki hakkımda hiç bir şey bilmiyordunBir aldanıştı seninkisi,bir hülya
    Eğer beni tanısaydın, evli olduğumu, kalbimin yanlızca eşime ait olduğunuda bilirdinBöyle bir hataya düşmezdin
    Ben yalnızca sana bir ders vermek istedimKolayca dillendirdiğin''AŞK''ın gerçek manasını anla istedim''AŞK'' gerekirse meftun olduğun uğruna canını vermektirBülbül gül için can verişini gör istedimbana baslediğin hisler,yanlız ilahi aşka ulaşmak adına vasıta olabilir
    Delikanlı hatasını anlamış olmalı ki araştırıp tanımadan evlenmeyi düşündüğü kıza utancından cevap bile verememişTitrek parmaklarının arasında güçlükle tuttuğu gül yere düşmüşYaptığı hatadan dolayı büyük bir pişmanlık duyarak,arkasına bile bakmadan gözlerden kaybolup gitmiş sonunda
    O gün bügün dür bir daha o yörede delikanlıyı gören olmamıştır

    Hiçbir şehre sığmadı yüreğim.
    İstanbul sen de yüreğimi ayaklarına doladın.
    Ve sen düştün ben kanadım.
    Ezildim yarama yine koskoca bir kenti bastım...

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş