GENEL BİLGİLER Yüzölçümü: 18.557 km² Nüfus: 349.437 (1992)

Bu konu 25891 kez görüntülendi 12 yorum aldı ...
Kars 25891 Reviews

    Konuyu değerlendir: Kars

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 25891 kez incelendi.

Konu: Kars

  1. #1
    -
    - - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)

    Standart Kars

    GENEL BİLGİLER



    Yüzölçümü: 18.557 km²



    Nüfus: 349.437 (1992)



    İl Trafik No: 36



    Kars Doğu Anadolu da ülkemizin en doğusundaki ve aynı zamanda karasal iklim dolayısıyla da en soğuk illerinden birisidir. Ancak mekanın bu olumsuzluğu ilin sanayii gelişmesinde nispeten olumsuz olmuş olsa da il turizm potansiyeli açısından bölgenin başlıca illerinden birisidir.



    İl ülkemizin başlıca kış turizm merkezinden birisidir ve yapılacak yatırımlarla bu alanda daha da gelişebilir. Bunun yanı sıra kültür turizmi açısından da tarihin çok eski devirlerine uzanan antik kalıntıları ve ören yerleri ile önde gelen kültür turizmi açısından da Yontma Taş Çağından itibaren kesintisiz bir yerleşime sahne olan kent önde gelen kültür turizm merkezlerindendir.



    İLÇELER:



    Kars ilinin ilçeleri; Akkaya, Arpaçay, Digor, Kağızman, Sarıkamış, Selim ve Susuz'dur.



    Digor: İl merkezine 42 km. uzaklıktadır. Ünlü Türk şairi Dede Korkut'un Digor'da yaşadığına inanılmaktadır. Çevrede Orta Çağdan kalma kiliseler bulunmaktadır. Bunların içinde Digor yakınlarında bulunan Beş Müzesi (Beş Kilise) ve Karabağ Köyü yakınlarında bulunan, iyi korunmuş Karabağ Müzesi'ne (Müren Kilisesi) araba ulaşımını takiben yürüyerek gidilebilir.



    Kağızman: İl merkezine 75 km. uzaklıktadır. Ayrıca Kağızman'ın kuzeyinde bulunan ve batıdan doğuya doğru akan Aras Nehri Kanyonu vahşi, doğal güzelliklerle doludur. Bu kanyondaki güzellikler, Kağızman ve Tuzluca yolu izlenerek görülebilir. Ayrıca Tunç Kaya (Keçivan) Kalesi, Köroğlu Kalesi ve Çengim Kilisesi gibi tarihi yapılar da mevcuttur.



    Sarıkamış: Kış sporları ve kış turizmi bakımından Türkiye'nin önemli merkezlerinden biri olan Sarıkamış, 2200-2900 m. yüksekliğinde bir plato üzerinde yer almaktadır.



    Doğal güzelliği ve modern kayak tesislerinin yanı başında açılmaya başlayan oteller Sarıkamış'ın önemli bir turizm merkezi olmasını sağlamaktadır. Sarıkamış'ta, en uygun kayak mevsimi 20 Aralık-20 Mart tarihleri arasındadır.



    Susuz: İl merkezine 24 km uzaklıktaki ilçe yakınlarında yer alan Susuz Şelalesi, görülmeye değerdir. Ayrıca yine ilçe merkezi yakınlarındaki Susuz Kaplıcaları da romatizma hastalıklarına iyi gelmektedir.



    Akyaka: İl merkezine 54 km. uzaklıkta olan Akyaka ilçesi sınırları içinde tarihi Ocaklı (Ani) kenti bulunmakta ve ziyaretçilerin ilgi odağı olmaktadır.



    Arpaçay: Doğusunda Ermenistan toprakları ve Akyaka İlçesi, Güneyinde Kars İli bulunmakta olup, Kuzeyinde Çıldır İlçesi ve Batısında da Susuz İlçesi toprakları ile çevrilidir.



    Selim: İlçe Doğu Anadolu bölgesinin en yüksek yaylaları üzerinde yer alır.



    NASIL GİDİLİR?



    Karayolu: Otobüs terminalinin kent merkezine uzaklığı 3 km.' dir. Kent merkezinden otogara firmaların servis aracı ve dolmuşlarla gidilmektedir.



    Otogar Tel: (+90-474) 223 33 33 - 223 29 55 - 212 77 77



    Havayolu: Kars Havalimanının kent merkezine uzaklığı 7 km.dir.



    Havalimanı Tel: (+90-474) 223 06 74



    Demiryolu: Tren istasyonunun kent merkezine uzaklığı 1 km'dir. Ulaşım taksi ve dolmuşlarla yapılmaktadır. Kars-Ankara-İstanbul demiryolu (Erzurum-Erzincan-Sivas-Kayseri üzerinden) bağlantıları mevcuttur.



    İstasyon Tel: (+90-474) 223 43 98 - 223 43 99



    GEZİLECEK YERLER



    Müzeler



    Kars Müzesi: Doğu Anadolu'nun en zengin müzelerindendir.



    Arkeolojik eserler bölümünde Kars yöresinde bulunmuş seramik ve bronz eserler, yüzük taşları, çeşitli paralar, süslemeli ahşap kapılar, nişler, çanlar; etnografik eserler bölümünde Kars halkının tarih içinde kullandığı eşyalar; bahçede ise çeşitli devirlere ait rölyefler, koç heykelleri, mezar taşları sergilenmektedir.



    Tel: (+90-474) 212 38 17

    Ziyarete açık saatleri: 08.30-12.30 / 13.30-17.00

    Ziyarete açık günler: Pazartesi hariç her gün



    Örenyerleri



    Ani ( Ocaklı ): Ani Harabeleri Kars'a 48 km uzaklıktadır.Mevcut Ocaklı Köyü yakınında Türkiye-Ermenistan sınırına yakın Arpaçay nehri kenarında konumlanan kentin kuruluşu M.O. 350-300 yıllarına dayanmaktadır. Ani ülkemizi ziyaret eden turistlerin önemli uğrak merkezlerinden birisidir. Ani'de kent surları, Ortaçağ kiliseleri Selçuklu mimari eserleri görülmeye değerdir.



    Kaleler, Surlar



    Kars Kalesi: Merkez Kale veya İç Kale olarak da anılan Kars Kalesi 10. yüzyılda yapılmıştır. 1386'da Timur tarafından yerle bir edilmiş ve 1579'da yeniden yapılmıştır.



    Surlar: Kuzey surları ilk defa 972'de yapılmıştır. 977-990 yıllarında doğu surları eklenerek, güçlendirilmiştir.



    Kuzeyde yer alan üç giriş kapısı görülmeye değerdir.12. yy.da Selçuklular tarafından hastane olarak kullanılan Ejderha Kulesi Anadolu'nun en eski hastanelerindendir.



    Saraylar



    Selçuk Sarayı: Ani ören yerinin kuzeybatı ucunda yer almakta olup, oldukça görkemlidir. Dış kapısında bulunan zengin mozaik şeklindeki taç kapısı geometrik motiflerle süslenmiştir. İçte muhtelif odalar, galeri, depolar ile çeşmesiyle büyük bir yapı kompleksi oluşturur.



    Beylerbeyi Sarayı: Kale eteğindeki Saray, 1579'da Lala Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır. İki katlı olan yapı 1828 yılına kadar Kars Hükümet Konağı olarak kullanılmıştır.



    Camiler



    Evliya Camisi ve Selçukluların Anadolu'da inşa ettikleri ilk cami olan Menuçehr Camisi ilin önemli camileridir.1579'da yaptırılan ilk cami yıkıldığından, 17. yüzyılda toprak damlı olarak yeniden inşa edilmiştir. Avlusundaki türbeden dolayı bu adı almıştır.



    Hamamlar



    İlbeyoğlu Hamamı: Taşköprü'nün sağ tarafındadır. Bugün Muradiye Hamamı olarak tanınır. Kabartma ve süslemeleri 18. yüzyıl mimari özelliklerini taşır. Halen kullanılmaktadır.



    Mazlumağa Hamamı: Taşköprü'nün solunda yer alan bu hamam 1579'da yapılmıştır.



    Köprüler



    Taşköprü: Sultan III. Murat tarafından 1579 yılında kentin onarımı sırasında yaptırılmıştır. İlk köprü yıkıldığından, eski ayaklar üzerine 1719'da bugünkü köprü inşa edilmiştir.



    Plato ve Yaylalar



    Kars ili plato ve yaylalardan oluşmaktadır. Yayla Turizmi ve Çifttik Turizmi yönünden önemli bir potansiyele sahiptir.



    Sportif Etkinlikler



    Sarıkamış Kış Sporları Merkezi



    Kars - Sarıkamış



    Doğu Anadolu Bölgesinde, Kars-Sarıkamış ilçe merkezinin güneydoğusunda yer almaktadır. 2634 m yüksekliğindeki Kars'a 55 km. mesafede Sarıkamış İlçesinin içerisinde Çamurlu dağdadır. Çamlar arasındaki Sarıkamış kayak merkezi; kar kalitesi açısından önem kazanmıştır.



    Çamlar arasında toplam 12 kilometreyi bulan 5 etaplı piste sahip 2500 rakımlı Cıbıltepe'nin muhteşem bir doğal güzelliği vardır. Cıbıltepe'nin kristal karla kaplı olması ise onu kayakçılar açısından daha cazip hale getiriyor.



    Ulaşım: Sarıkamış Kayak Merkezi Kars hava alanına 50 km, şehir merkezine ise 60 km. uzaklıktadır. Kayak tesislerine en yakın havaalanından (Kars havaalanı 40 dakika ve Erzurum havaalanı 90 dakika) otobüsle ulaşmak mümkündür. Şehir merkezinden kayak tesislerine ulaşım özel araçlarla mümkündür.



    Coğrafya: Kayak alanı 2100 -2634 metre yükseklikleri arasında, sarıçam ormanları içerisinde yer almaktadır. Normal kış koşullarında 1.5 metre dolayında olan kar, kayak sporu için oldukça elverişli ve sadece Alplerde olan kristal kar özelliği göstermektedir. Sarıkamış'ta kayak için en uygun zaman 20 Aralık-20 Mart tarihleri arasıdır. Yörede karasal iklim hakimdir. Hakim rüzgar yönü güney-batı yönlerindedir.



    Sarıkamış ve çevresi; Alp disiplini, Kuzey disiplini ve Tur Kayağı etkinlikleri için çok uygun koşullara sahiptir.



    Konaklama ve Diğer Hizmetler: Kayak Merkezinde 2 si devlet konuk evi olmak üzere konaklama yerleri bulunmaktadır. Tesislerde kayak öğretmeni ve kiralık kayak malzemesi temini mümkündür. İlkyardım, güvenlik ve sağlık hizmetleri verilmektedir. Sarıkamış ilçesindeki konaklama yerleri ve hastanelerden istifade edilmektedir. Helikopter pisti olarak askeriye' den yararlanılmaktadır.



    Mekanik Tesisler ve Pistler: Sarıkamış Kayak Merkezinde 2 adet telesiyej, 1 adet teleski tesisi hizmet vermektedir. Sarıçam Kayak Tesisleri 2400 kişi/saat kapasiteli, diğer telesiyej ise 800 kişi/saat kapasitelidir. Ayrıca Sarıkamış'ta Cıbıltepe'ye Turizm Bakanlığı tarafında 2 adet 4'lü teleski yaptırılmıştır.



    Kuş Gözlem Alanı



    Kuyucuk Gölü,Çalı Gölü ve Balık Gölü Kuş Alanı Kars İli sınırları içinde bulunmaktadır.



    Aras Havzası



    COĞRAFYA



    Kars ili Doğu Anadolu Bölgesinin kuzeydoğu kesimlerinde yer almaktadır. Büyük bir plato özelliği gösteren il coğrafyasında genel olarak bitki örtüsü bozkır görünümündedir. Yalnız Sarıkamış ilçesinde çam ormanları bulunmaktadır.





    Kağızman ilçesinde bağ ve bahçecilik yapılmaktadır.



    Kars Doğu Anadolu Bölgesinin en soğuk bölgesinde yer alır. Bu nedenle karasal bir iklime sahiptir; kışları uzun ve sert, yazları ılımlı hatta serince geçer.



    TARİHÇE



    Araştırmalardan Kars tarihinin Cilalı Taş Devrine kadar indiği (M.Ö. 9000-8000) anlaşılmaktadır. Bölge daha sonraları Hurriler, Urartular, İskitler, Partlar, Sasaniler ve Bizanslıların hakimiyetine girer.





    1064 yılında Selçuklu Sultan Alpaslan, şehir ve civarını fethetmiş, böylelikle Türk kavimlerine Anadolu yolunu açmıştır.



    Şehir ve çevresinde Moğollar ve Akkoyunlular, Karakoyunlular gibi Türk devletleri hüküm sürmüş, 1514 yılında Yavuz Sultan Selim bölgeyi fethettikten sonra Osmanlı İmparatorluğuna katmıştır.



    NE YENİR?



    Kaşarı ve balının yanı sıra, Kars zengin ve renkli bir mutfağa sahiptir.



    Yöreye özgü belli başlı yemekler; umaç helvası, elma dolması, hörre (un) çorbası, evelik adlı bitkiden yapılan evelik aşı, ekmek üzerine kızgın yağ ve yoğurt dökülerek yapılan ekmek aşı, pişi, kuymak, hengel (mantı), yarma buğdaydan yapılan haşıl, bozbaş, kemikli ve parça etten yapılan ve bir çeşit çorba olan piti, sultani üzümle yapılan pilav ve Kars böreğidir.



    Kars'dan Yemek Tarifleri



    Hörre



    Malzemeler:



    2.5 yemek kaşığı tereyağı

    3 yemek kaşığı un

    5 su bardağı su

    1 tatlı kaşığı salça

    tuz ,karabiber



    Hazırlanışı: Bir tencerede 2 kaşık tereyağı ile un kavrulur. Rengi hafif pembeleşince yavaş yavaş su ilave edilir. Tuz ve karabiber ile tatlandırılır. Sürekli karıştırarak pişirilir. Diğer tarafta yarım kaşık tereyağında salça ezilerek kızdırılır. Bu çorbanın üzerine gezdirilir ve sıcak olarak servis edilir.



    NE ALINIR?



    Doğal boyalı pamuk, kıl, ipek ve yün iplikler kullanılarak yapılan, ilginç yöresel motiflerle bezeli Kars kilim ve halıları çok ünlüdür.



    Yöresel gümüş kemerler, başlıklar ve çeşitli gümüş takılar Kars'ın özgün hatıra eşyalarıdır. Kaz tüyünden yapılan kuştüyü yastıkları son derece sağlıklıdır. Ayrıca ünlü Kars kaşar peyniri ve balı çok lezzetlidir.



    LİNKLER



    Kars Valiliği [Sadece Kayıtlı Kullanıcılar Linki Görebilir. CurcunaForum.Org Üye Olmak İçin Tıkla..]



    YAPMADAN DÖNME



    Ani, Kars Kalesini görmeden,



    Müzeyi gezmeden,

    Çıldır Golünde sarıbalık yemeden,

    Bal, kaymak kaşar ve gravyer tatmadan,

    Kars Kafkas halısı almadan,

    Kafkas Halk Oyunları seyretmeden,

    Sarıkamış'ta kayak yapmadan...dönmeyin


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Kars

          Kategori: Doğu Anadolu Bölgesi

          Konuyu Baslatan: -

          Cevaplar: 12

          Görüntüleme: 25891


  2. #2
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart Halk şairleri

    Halk şairleri

    a) ÇILDIRLI AŞIK ŞENLİK :
    Kars’ın en sıkıntılı dönemlerinde Milli duyguyu ayakta tutmuş ve bu yolda ölmez eserler vermiş bir halk şairimizdir. Kendisi Çıldır’ın o zamanki adıyla Suhara bugün adı Yakınsu köyünde doğmuş, bugün sınırlarımızın dışında kalan Akbaba’ nın hozu köyünde ölmüştür. Mezarı doğduğu köy olan Yakınsu’dadır. Üç tane önemli halk hikayesi vardır. Bunlar : Salman Bey, Latif Şah ve Sevdekar’dır. Aşık Şenliğin şiirlerinde özellikle yurt ve kahramanlık temaları ağır basar. Oldukça meşhur olan 93 koçaklaması ve Ermeni komutanına verilen cevabı yanında sayısı 200’e yaklaşan kahramanlık şiiri vardır. Dili ağdalıdır.
    93 KOÇAKLAMASI
    Ehli İslam olan işitsin, bilsin
    Can sağ iken yurt vermeniz düşmana,
    İsterse uruset ne ki var gelsin,
    Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
    Kurşanın kılıncı, giyinin donu,
    Kavga bulutları sardı her yanı,
    Doğdu koç yiğidin şan almak günü
    Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.
    Asker olan bölük bölük bölünür
    Sandınızmı ki Kars kalası alınır
    Boz atlar üstünde kılıç çalınır
    Can sağ iken yurt vermeniz düşmana
    Kavga günü namert sapa yer arar
    Er olan göğsünü düşmana gerer
    Cemi Ervah bizlen meydana girer
    Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.
    Hele Al-Osman’ın görmemiş zorun
    Din gayreti olan tedarik görün
    At tepin, baş kesin, kazağın kırın
    Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.
    Ben-Esferdir bilin Urusun aslı
    Orman yabanisi, balıkçı nesli
    Hınzır sürüsüne dalıp kurt misali
    Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.
    ŞENLİK, ne durursunuz atları binin,
    Sıyra, kılıç düşman üstüne dönün,
    Artacaktır şanı bu Al-Osman’ın
    Can sağ iken yurt vermeniz düşmana.
    b) KAĞIZMAN’LI HIFZI :

    Kağızman’da 1893 yılında doğmuş ve yine Kağızman’da 1918 yılında ölmüştür. İçli bir halk şairi olan Kağızmanlı Hıfzı’nın en yaygın şiiri SEFİL BAYKUŞ’ tur. Bunun dışında tabiatla söyleşileri oldukça önemlidir. Sade bir dille söylediği meşhur Çiçekler şiirini Turnalara yazdığı şu dörtlükler tamamlar gibidir.
    Doldu feleklere feryad’ü figan
    Ne zalim çağrışır gelen durnalar
    Adam mı dayanır, can mı dayanır
    Geldi daş demiri delen durnalar.
    Yaralı yorgunlar geldi yetişti
    Oldu katar katar çaldı çağrıştı
    Eyvah getti bulutlara karıştı
    Sesi kulağımda kalan durnalar.
    Sefil durnam bizim dilden kanamaz
    Ağırdır gövdesi dala konamaz
    Şahandan havfeder yere inemez
    Eyler dil şehrini talan durnalar.
    Gözler bu meraktan dolukur ağlar
    Gözümün yaşından yarılır dağlar
    Döğer sinesini göğerir bağlar
    O çalıp çağıran çalan durnalar
    Mevlam bene bir çift kanat vereydi
    Yorgun HIFZI durnalara ereydi
    Hasret gözler belki yarı göreydi
    Dost köyünden geçer iken durnalar...

    c) MURAT ÇOBANOĞLU :

    1940 YILINDA Kars istasyon mahallesinde doğmuştur. Küçük yaştan beridir aşıklıkla iç içe yaşadı. Babası da Kars’ın ünlü aşıklarından Gülistan ÇOBANOĞLU ve aynı zamanda Murat ÇOBANOĞLU’ nun ustasıdır.
    İlk olarak 1967 yılında Konya Aşıklar Bayramında genç yaşında birinci olunca, tüm Türkiye’de ad aldı. Bu arada çeşitli etkinliklere katıldı. Yurt içi ve yurt dışı turneleri oldu. Hepsinde birbirinden güzel başarılar kazandı ve namı iyice yayıldı.
    1990 yılında Kültür Bakanlığı’nda Devlet Sanatçısı unvanını alarak şu anda sanatı sürdürmektedir. Evli ve 4 çocuk babasıdır. Kars’ta ozanlar kahvesinin sahibidir. Halen en başarılı aşıklarımız arasındadır.
    Murat ÇOBANOĞLU’ nun ilk iki eseri (bestesi) aşağıya çıkarılmıştır.
    Bir fendile geldi geçti
    Kiziroğlu Mustafa Bey
    Hışmı dağı deldi geçti
    Kiziroğlu Mustafa Bey
    Bir beyin oğlu zor beyin oğlu.
    Vay ben ona eş olaydım
    Anadan onbeş olaydım
    Keşke ondan kardeş olaydım
    Kiziroğlu Mustafa bey
    Bir beyin oğlu zor beyin oğlu
    Bir atı var ala paça
    Mecel vermez kırat kaça
    Az kaldı ortamdan biçe
    Kiziroğlu Mustafa bey
    Bir beyin oğlu zor beyin oğlu
    Hay edende haya teper
    Huy edende huya teper
    Köroğlu’ nu Suya teper
    Kiziroğlu Mustafa bey
    Bir beyin oğlu zor beyin oğlu
    SEVDİĞİM YAR
    Sevdiğim yar bana göndermiş name
    Rüzgar dokunmamış dal ister benden
    Bir lezzet olması demiş dadında
    Hiç arı görmemiş bal ister benden
    Nerden alayım nerden bulayım
    Ne bir ağacım var nede bir bağım
    Ne bir yuvam vardır nede otağım
    Ne bir sedirim vardır nede konağım
    Al kumaş içinden şal ister benden
    Nerden alayım nerden bulayım
    Kaşları karadır kipriyi oktur
    Feleye karşılık oyunum yoktur
    Bir kuzu bulamam koyunum yoktur
    Yinede bir sürü mal ister benden
    Nerden alayım nerden bulayım

    ÇOBANOĞLU derki iz bula bilmem
    Kışın çok ararım yaz bula bilmem
    İnsanlarda doğru söz bula bilmem
    Yalan söylemeyen dil ister benden
    Nerden alayım nerden bulayım

    d) MURAT YILDIZ (KARAHANLI MURAT)
    Akyaka ilçesinin karahan köyünde doğdu. 1999 da Kars’ da öldü.
    Bugün varam yarın yokam
    Çok çalıştım zahmetime ay hayıf
    Gençliğimde yahşı yaman bilmedim
    Haram kattım zahmetime ay hayıf.
    e) İLGAR ÇİFTÇİOĞLU :
    1964 yılında Kars’ın Arpaçay İlçesi Taşdere köyünde doğdu. Halen yöresel olarak aşıklığını sürdürmektedir.
    Göçmeyeydim bu şehire
    Kars’ım sana hasret kaldım
    Göz yaşım döndü nehire
    Kars’ımsana hasret kaldım
    Bahçesini bağmanını
    Karadağ’ın dumanını
    Göresidim insanını
    Kars’ım sana hasret kaldım.





    Ayrıca Arif TELLİOĞLU, Orhan KARADAĞOĞLU, Maksut FERYADI, Emrah NAROĞLU, Ali Rıza EZGİ, Mürsel SİNAN, Önder ERDAĞI ve Günay YILDIZ ilimizin önemli aşıklarındandır.

  3. #3
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart Kars Subatan Toplu Mezar Kazısı

    Bölgede incelemelerde bulunmuş olan Arkeolog Prof. Dr. Cevat Başaran, olay hakkında şunları yazmaktadır:"1915-1918 yılları arasında Doğu Anadolu'da meydana gelen acı olayları gerçek yönleriyle ortaya koymayı amaçlayan toplu mezar kazılarından birisi de Kars-Subatan'da yapıldı. Kars'ın yaklaşık 28 km. doğusunda Türkiye-Rusya sınırındaki Ani Ören yeri yakınında yer alan Subatan köyündeki toplu mezarın açımı, "Yakın tarihimizde Kars ve Doğu Anadolu" Sempozyumu'nun ardından 20.6.1991 günü gerçekleştirildi.




    1918'de Ermenilerin bölgeden çekilmesi sırasında diğer bir çok merkez gibi Ermeni çetelerinin saldırısına uğrayan Subatan köyü, Ani yolu üzerinde Büyük ve Küçük Yahni tepelerinin güneyindedir. Bugün yaklaşık 20-30 hanelik Müslüman nüfusu barındıran subatan
    köyündeki kazı çalışmaları, olayları yaşayan (görgü tanıklarından 120 yaşındaki Fâriz Öztürk ile 95 yaşındaki Durağa Öztürk'ün) sözlü ifadeleri doğrultusunda, köyde belirlenen dört ayrı toplu mezar yerinden Köseoğulları mahallesindeki merekte (samanlık) açılan 8x10 m.'lik açmada yürütüldü.4x5 m.'lik dört ayrı kareye ayrılan alanda ilk çalışmalar A-l açmasında başlatıldı. Önce geniş yüzeyde sürdürülen kazı daha sonra A-l ve B-l açmalarının iç kesişim noktasında yoğunlaştırıldı. Üstteki 40 cm.lik dolgu toprağın kaldırılmasından sonra ilk iskeletlerle karşılaşıldı. Karışık olarak in-situ malzemeyle birlikte ele geçen iskeletlerin çoğunluğunun 0-1 yaş arası çocuklara ait olduğu izlendi.
    A-l açmasında yaklaşık 80 cm. derinlikte ele geçen bir iskelet grubu oldukça ilginç bir yapı gösteriyordu. Kuzey-Güney doğrultusunda konumlanan bu iskeletler bir ana ve kız çocuğa ait olmalıydı. Kadın sağ yanı üzerine düşmüş ve sol koluyla kucağındaki çocuğa sarılmıştır. Kadının kafatasında belirlenen iki darbe izi, bunların özellikle kafalarına vurulan olasılıkla balta ya da kesici aletlerle katledildiğini gösterir niteliktedir. İlk harekette fazla etkili olmayan balta, ikincisinde kafatasını derinlemesine ikiye ayırmıştır. Gerek kadın ve gerekse çocuğu üzerindeki giysilerle gömülmüştür.

    A-l açmasının güney köşesinde ele geçen bir başka iskelet grubunun sadece çok az bir kısmı açılabilmiştir. Bunlardan anlaşılabildiğince cesetler yine gelişi güzel yatırılmışlardır. Buradaki ilk çalışmalar sonrasında 12 çocuk ve 3 yetişkin iskeleti ortaya çıkarılmıştır.Kazı sırasında ele geçen diğer buluntular arasında iç giysisi ve ipekli elbise parçaları, bir kemere ait madeni toka, iki çift küpe, küçük bir kolyeye ait çok sayıda renkli boncuk, madeni zincir, giysi düğmeleri, oldukça paslanmış bir bakır sikke ve yer yer çürümüş ahşap hatıllar bulunmaktaydı. Bu buluntular, Kars Müzesi'nde açılan Katliâm Bölümü'nde sergilenmeye alındı.
    Olayların görgü tanıklarından Fâriz Öztürk ve Durağa Öztürk'ün arşiv belgeleriyle desteklenen ifadelerine göre, 25 Nisan 1918'de Ermenilerce yapılan katliâm şu şekilde meydana gelmiştir: Kars ve Sarıkamış'tan geri çekilen Taşnak-Ermeni çeteleri, o zamanlar Türk, Ermeni ve Rumlar'ın birlikte yaşadığı Subatan köyüne de saldırırlar. Her yana gelişigüzel ateş açan çeteciler, ele geçirdikleri köylüleri de bulundukları yerde acımasızca öldürürler.Arşiv belgelerinden elde edilen fotoğraflara ve kazı sonrası ulaşılan bulgulara göre kafalarına baltalarla vurularak veya karınlarına süngü sokularak öldürülen kadın ve çocuklarla yaşlı erkekler sokaklarda bırakılır.Arşiv belgelerinden elde edilen bilgilere göre Subatan köyünde toplam 570 kişinin katledildiği ifade edilmiştir. Ermeni çetelerinin çekilmesinin ardından bölge yeniden Türk askeri birliklerinin eline geçer. Sokaklarda kokmakta ve köpeklerce yenilmekte olan katledilmiş insan cesetleri, sağ kalanlar ve askerler tarafından köyün belirli noktalarında toplanarak samanlıklara (merek) doldurulur.Dönemin imkânsızlıkları ve ölü sayısının çokluğu nedeniyle defin için bir "mezar" olarak düşünülen samanlıklar "dam çöktürme" yoluyla da bu masum insanlara birer "toplu mezar" olur.
    Subatan'da bulunan üç ayrı mezar yerinden Köseoğulları mahallesindeki saman damın 180'in üzerinde, Tıptıp sokağında 257'nin üzerinde çocuk ve Köy Camii'nin güneyindeki merekte 350'nin üzerinde şehidin gömülü olduğu arşiv belgeleri ve tanık ifadeleriyle belirlenmiştir."

  4. #4
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart Kars Halı ve Halıcılık Sanatı



    Her sanat eseri onun hammaddesinin en bol bulunduğu yerde üretilir. Halı, kilim ve benzeri dokumalar da bu kaidenin dışında değildir. Bir hayvancılık bölgesi olan, koyun yetiştirilen Kars ve çevresinde de, bu kaideye uygun olarak, yıllar boyu halı, kilim, çerim, zili, sumak ve çiği kilimi gibi çeşitli kirkitli (dokuma tarağı ile sıkıştırılan) dokumalar yapılmıştır.Arkeolojik ve tarihî vesikalara göre dünyanın en eski kavimlerinden olan Türkler, halı, kilim ve benzeri dokumalarında mucitlerdir. Düğümlü halının vatanı Halı Türkistan'dır. Araştırmalar burada yaşayan kavimlerin, hayvanlarından elde ettikleri yünlerle, hayvan postunu taklit ederek, sunî post elde ettiklerini ortaya koymuştur. İşte bu sunî post görünüşündeki dokuma ile, halının en iptidaî şekli orlaya çıkmış ve bu dokuma halının öncüsü olmuştur.Bu sunî post ilk defa çul dokuma üzerine saçak yönleri düğümlemek suretiyle elde edilmiş; bu dokuma giderek çeşitli aşamalar geçirmiş, saçak yün yerine eğrilip bükülmüş iplik kullanılarak, hah meydana gelmiştir. Halının ilkel örneği olan suni post görünüşündeki dokumanın ortaya konuluşundan bu yana yüzyıllar geçmesine rağmen, bu dokumanın benzerini ve gelişme safhalarını gösteren örneklerini günümüzde de görmek mümkündür. Bu dokumaya Kars'ta genellikle "geve" denilmekte iken Azerbaycan ve Kağızman'da "hırsek" denilmekledir. Hu dokuma da aynen halı gibi dokunur. Aradaki fark "geve" de tüylü yüzey için boyanmış ve boyanmamış saçak yün, "hah"da ise eğrilip bükülmüş yün iplik kullanılır. Bu dokuma, düğümlü halının yani Türk halıcılığının öncülüğünü temsil eden bir örnek olarak çok önemlidir.Vaktiyle Kars'ın özellikle kırsal kesiminde, yaylakçı ve yerleşik hayatla devamlı dokunmuş olan bu dokumaya "geve" denilmesinin yanında Kars'la ayrıca bütük halılara da "geve" denilmektedir.Önceleri pek çok dokunmuş olmasına rağmen ne yazık ki bugün ancak eskiden dokunmuş olanlara ender olarak evlerde veya hah dükkanlarında rastlanmaktadır. Bu tür dokumalar artık yapılmamaktadır.Kars'la gevenin yanısıra, dokuma teknikleri ve görüşleri birbirinden çok farklı olan; zili, sumak, kilim, cecim, ve çeşitlen ile çiği kilimi gibi kirkitli dokumaların hemen hepsi dokunmuştur.Kars'la çok değişik ve geometrik desenli (Resim 3), çeşitli kilimler dokunmuş, kilimler üzerine ayetler yazılmış, ayrıca kilimler ve halılar üzerinde Göktürk harfleri ve eski Türk damgaları işlenmiştir (Resim 4). Vaktiyle Sarıkamış'a bağlı olan Bardız Nahiyesinde kufi yazılı tarihi belge niteliğinde kilimler dokunmuştur. Bunlardan biride Enver Paşa'ya hediye edilmek üzere dokunmuş ve bugün Ankara Etnografya Müzesinde bulunan kûfi yazılı Bardız kilimidir. Kilimde 1914- 1918 yılları arasındaki tarihi olaylar, kûfi yazılarla yazılmıştır. Çok ince bir sanat eseri olan bu kilimin ortasında 12 mısralık bir kahramanlık şiiri yazılıdır
    Kilimin ortasındaki dikdörtgen içindeki şiir şu şekildedir:Yine çıktı asumana nâm (ü) şanı Türklerin;Titredi düştü lerze can evine düşmenin,Kılıcımız Oğuzidir, yetiştir murada,Binler yaşasun sevgülü Hakan'ı Türklerin.Vatanın mübarek uzvu Kars, (Ardahan), Battım El uzadup mâderi'ne kılmakta hücum, Kahramanlar yolu açtı, Türkistan'a gidelim, Yaşasun şeci ordu, merdâneleri Türklerin.Bugün güzel Bayram içre, Âlem-i İslâmiyanTerennümde ruhlarımız, Millet oldu kâmbiyâhDüşmenimiz melûl (mahzun) cümle dostlar şâdümanYaşasun muhterem vüzerası, vükelâsı Türklerin
    Çiği kilimiBu dokumaya her ne kadar "Çiği kilimi" denilirse de dokuma tekniği kilimden çok farklı, üstten almalı bir dokumadır. Zili gibi dokunur. Ancak, kilim tekniği ve çiği tekniği aynı yaygı üzerinde alternatif olarak yer alır. Bugün artık dokunmayan, örneklerini bile görmek mümkün olmayan ender bir dokumadır. Bu dokumanın bir örneği Kars Merkez Camiinde bulunmaktadır. Eşine ender rastlanan bu dokumanın saçakları 30 - 35 cm uzunluğundadır.Bu dokumanın önemi, artık dokunmayan, örnekleri bulunmayan bir dokuma olmasının yanı sıra, adını, bazı oymakları Anadolu'ya gelip yerleşmiş bulunan en eski Türk Uruğundan (boyundan) almış olmasıdır. Bu da dokumanın, ezelden beri bir Türk dokuması olduğunun delilidir. Çünkü Çik / Çigil / Çiğil milattan önceler yüzyıllara uzanan Saka yada (İskitlerin) (Skyth / Çikit) öncüleri sayılan ve sonraları, Göktürk ve Karahanlılar da devlet idaresinde önemli yeri olan, en eski ve en kalabalık bir Türk kavminin adıdır.Çözgüyüzlü Cecimliteratürde tanıtılmadan kaybolan dokümanınızdan birisidir. Yakın zamana kadar Kars'ta ve çevresinde dokunmuş olan bu dokuma da bugün artık dokunmaz olmuştur. Dokunuşu oldukça zor olan bu dokumanın örneklerinden at çulu, heybe ve kolanlar ile yaygılar görülmüştür (Çözgüyüzlü dokumanın da teknikleri farklı bir kaç çeşidi vardır.Sumak denilen türün dokunuşu oldukça oyalayıcı olup ve o nispette zarif, güzel ve gösterişlidir. Bu dokuma oldukça zor ve oyalayıcı olduğundan, genelde kız çeyizi için dokunurdu ve her kızın çeyizinde bu dokumadan yapılmış yaygnını yanı sıra, bir kaç farmaş ve sedir yastıkları bulunurdu. Biçilerek sandık biçimini alan farmaş, kız gelin giderken içine çeyizin konulması, sonra içinde misafir yorgan ve yaşlıklarının korunmasında kullanılır, aynı zaman da beşik olarak da kullanılırdı. Ayrıca sıra sıra ve üst üste dizilen, çeşitli örneklerde dokunmuş farmaşlar ve nakışlı çuvallar evi süslerdi. Maalesef bu sanal eserleri de artık dokunmaz olmuş,eskiden dokunanlar da hep yurt dışına gitmiştir. Bu sebeple bugün örneklerini bile bulmak hemen hemen imkansız görünmektedir.Sumakların da farklı tekniklerle dokunan, görünüşleri de ayrı olan çeşitleri vardır (Resim 12 ve 13). Kars Müzesinden farklı bir teknikle dokunmuş al çulları görülmüştür (Resim 11). Örneğin, literatürde "balıksırtı" denilen teknik Kars Çevresinde kayık veya zencir olarak adlandırılır.
    Kars halıları ve Kars halıcığıKars halıları çok eski tarihlerden itibaren ün salmıştır. Daha önceki yıllarda Kars halıları, orijinal desenleri ile yurt dışına ve özellikle Almanya'ya ihraç ediliyor ve bu desenler nerede görülürse görülsün "Kars Halısı" olarak tanınıyordu. Kars halısı olarak bilinen halılardan bîr grubu, köylere ve halk arasında "ejderha" desenli olarak adlandırılıyordu Bunlar genelde, sekizgen göllü / madalyonlu halılarda. Sekizgen içindeki örneği ejderha kafasına benzettikleri için "ejderha gollü halı" demişlerdir (Resim 14 - 15). Bu halılara sekizgenlerin çevresindeki kıvrımlı desenlerden dolayı "kuyrum-lu" diyenler de vardır.Bu halıların benzerleri yabancı literatürde de yer almıştır. Örneğin Gans RUEDIN'in Cavcasian Caurpets, (Ne.w York 1968) adlı eserinde, Kars halıları ile çok yakın benzerlik gösteren ve Lorı Pambak halısı olarak belirttiği bir halı bulunmaktadır. Üzerinde "1944, Kerimoğlu Rahim" yazılıdır RUEDIN'ın Lorı- Pampak Halısı olarak belirttiği bu halıların Kars halısı ile benzerliği veya aynı oluşu doğaldır. Çünkü her iki bölgede de (Yukarı Kür - Çoruh Koylarında ve Kars'ta) aynı kökten gelen Borçalı Karapapaklar (Terekemeler) yaşamaktadır. Kerimoj "Azerbaycan halıları, Bakü, 1983, I.evha 77" eserinde benzer halıyı Kazak grubundan Borçalı halı olarak belirtmişi ir (Resim 17). Resim 14-17'ye bakınız).Diğer bir tür Kars halısı da, (Resim 18 ve 19'da) göülen halı örnekleridir. Yıllardır köy ve kasabalarımızda yapılmış olan ve Kars halısı olarak bilinen bu halı grubu 1978 - 1984 yıllarında İstanbul'dan gelen bir ihracat firmasının etkisiyle Kilise halı olarak empoze edilmiş ve adı değiştirilmiştir. Maalesef milli kültürümüzü unutturmak ve daha başka emeller peşinde olanların bu saptırması, halı dokuyanlarca da benimsenmiş ve eski Kars halıları bu adla anılmaya başlanmıştır. Jon THOMPSON "Magic Carpels, Cambridgeshire, 1983, s.115" adlı eserinde bulunan halının "Sevan" deseni olarak bilindiğini ayrıca bu desenin, Kazakistan ve Eski Türk halılarında da buluduğunu, belirtmektedir . RUEDİN (Caucasian Carpets, New York, 1986) eserinde bu grup halıları Sevan Kazak halısı olarak tanıtmıştır. BugünErmenistan sınırları içerisinde yer alan Sevan, aslında Gökçegöl'ün Ermenice adıdır. Vaktiyle,Borçalı-Kazak boylarından Karapapaklar'ın yaşadığı bu bölgede ve Kars'ta, aynı kavim yaşadığına göre, her iki tarafta da eş değerde modellerin işlenmesi de, tok tabidir (Resim 18-19-21-22). Latif Kerimov "Azerbaycan Halıları, Bakü, 1983, cilt III. R.76" eserinde bu grup halıları objektif görünüşü ile Bortalı Kazak grubu halısı olarak tanıtmıştır.Kars'ta tipik Kars Halıları olarak bilinen örneklerin yanı sıra, geometrik desenli halılar da dokunmuştur.Buraya kadar yaptığımız açıklamalardan da anlaşıldığı üzere Kars'ta Türk halıcılığının öncüsü dediğimiz "Geve"den, ince ve zor bir dokuma olan "Sumak" dokumaya kadar, kirkitli dokumaların her çeşidi yapılmıştır. Özel Kars halısı olarak bilinen örnekler yakın zamana kadar köylerimizde çok sayıda dokunuyor ve evlerde sık sık rastlanıyordu. Bu halılar iplik hazırlanışından, dokumaya kadar her yönü ile bu bölgenin ürünü ve kadınlarımızın el becerileri ile yapılıyordu. Fakat, ne yazık ki, köylerimizde artık bu dokumalar dokunmaz olmuş; dokunsa bile adı değiştirilmiştir. Yukarıda belirtildiği gibi bir grup Kars halısı, "kilise halı olarak tanıtılmış, ayrıca bir grup halıya da "Adler halısı" adı takılmıştır. Bu çok hatalı ve yabancılar eliyle milli kültürümüzü ve dokuma sanatımızı yozlaştırırı bir tutumdur.bu grup halıları objektif görünüşü ile Bortalı Kazak grubu halısı olarak tanıtmıştır.

  5. #5
    alonehc - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    17.12.2010
    Mesajlar
    4.700
    Konular
    1250
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    0
    Tecrübe Puanı
    907
    @alonehc

    Standart

    Ellerinize sağlık güzel bilgiler. SAolun. (:
    Her şey bir tebessüm kadar uzak..

    Tebessüm mü..?

    Oda yere düşen bir kristal gülün çıkardığı sesi resme yansıtan ressamın elinde..!


    Kod:
    2566342 . ... ... .. .. .. ... All Legal And İllegal Right Reserved..!

  6. #6
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart

    Evliya Çelebi XVII.yüzyılda Kars’a geldiğinde, Kars’ta 47 tane cami bulunduğunu, bunlardan sekizinde Cuma Namazı kılındığını kaydetmiştir. Kümbet Camisi (Merkez) Kars Kalesi’nin eteğinde bulunan Kümbet (Kethüda Camisi) 932-937 yıllarında Bagratlı soyundan Abbas II.Takavor tarafından 12 Havariye adanmış kilise olarak yaptırılmıştır. Bu yapı 1579’da camiye çevrilmiştir. Caminin ibadet mekanını örten kubbesi kümbete benzediğinden ötürü de Kümbet Camisi ismi ile tanınmıştır. Bu kümbete benzeyen üst örtü yuvarlak şekilde olup, üzeri yuvarlak kemerlerle çevrilmiştir. Bu kemerlerin içerisine ince uzun birer pencere yerleştirilmiştir.
    Muntazam kesme taştan yapılmış olan yapının mihrap bölümü yarım yuvarlak şekildedir. Üzeri çatı ile örtülüdür. Yapı kilise mimarisine uygun biçimde oldukça yüksek tutulmuştur.Evliya Camisi (Merkez)
    Kars il merkezinde, Sultan III.Murad döneminde, Kars Kalesi onarılırken burada cami, medrese ve hamam yaptırmıştır. Bu camilerden biri olan Evliya Camisi 1579’da yaptırılmıştır. Cami XVII.yüzyılın başlarında yıkılmış, kısa bir süre sonra da onarılmıştır. Cami kesme taştan kare planlı olarak yapılmıştır. Onarım sonrası özelliğini kısmen yitirmiştir. Bugünkü durumunda, payeler üzerine oturan merkezi kubbe mihrap önündeki sahnı kapsamaktadır. Son cemaat yeri ile arasındaki boşluğun üzeri de iki sıra halinde beşer küçük kubbe ile örtülmüştür. Diğer yanındaki kubbe dışında kalan mekanların üzerleri yine beş küçük kubbe ile örtülüdür. Caminin önündeki son cemaat yeri duvar uzantıları arasında üzerleri kubbeli beş bölüm halindedir. Caminin mihrap ve minberi sonradan yapılmış olup mimari yönden bir özellik taşımamaktadır. Minaresi kare kaide üzerinde yuvarlak gövdeli ve tek şerefelidir. Bu minare caminin ilk yapımından kalmış, orijinalliğini korumuştur. Kesme taştan yapılmış olan minare, renkli taşlarla geometrik desenlerin hakim olduğu bezemeye sahiptir. Caminin yanında bulunan ve Horasanlı Hasan-ı Harakani’nin kare planlı, kubbesi çini kaplı türbesi bulunmaktadır.
    Ulu Cami (Merkez)
    Kars Kaleiçi Mahallesi’nde bulunan Ulu Cami Sultan İbrahim döneminde (1640-1648) Kars Beylerbeyi olan Dilaver Paşa tarafından 1643 yılında yaptırılmıştır. I.Dünya Savaşı’nın sonlarında Ermeniler tarafından yakılmış, kalıntıları depremden zarar görmüş ve kullanılamaz duruma gelmiştir. Cami 1997 yılında restore edilmiş ve orijinalliğini büyük ölçüde yitirmiş, yeni bir cami görünümünü almıştır. Ulu Cami kesme taştan, kare planlı olup, üzeri kasnak üzerine oturmuş merkezi bir kubbe ile örtülmüştür. Cami oldukça yüksek olup, kubbe eteklerindeki boşluklar dayanak kuleleri ile doldurulmuştur. Caminin duvarları alt sırada dikdörtgen, üst sırada da yuvarlak kemerli pencerelerle aydınlatılmıştır. Son cemaat yeri altı sütunla beş bölüme ayrılmıştır. Her bölümün üzeri birer kubbe ile örtülmüştür. Mihrap ve minberi herhangi bir mimari özellik taşımamaktadır. İki yanına yerleştirilen kare kaideli, yuvarlak gövdeli birer şerefeli iki minaresi bulunmaktadır. Laçin Bey Camisi (Merkez) Kars il merkezinde bulunan Laçin Bey Camisi XVII.yüzyılda Laçin Bey tarafından yapılmıştır. Kitabesi bulunmadığından mimarı ve yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Cami XVII.yüzyıl Klasik Osmanlı mimari üslubunda, bazalt taşından yapılmıştır. Kare planlı olan caminin üzeri kubbe ile örtülüdür. Harap durumda olan cami 1985 yılında onarılmış, bu onarım nedeni ile de özelliğini tümüyle yitirmiştir. Bu rada caminin yıkılan minaresi de yenilenmiştir.
    Fethiye Camisi (Merkez)
    Kars il merkezinde bulunan Fethiye Camisi XIX.yüzyılın başlarında Rusya’nın Kars’ı işgali sırasında kilise olarak yapılmıştır. Kilisenin 15-10 m. güneyine de bir Rus anıtı dikilmiştir. Kars’ın kurtuluşundan sonra camiye çevrilmiştir. Fethiye Camisi dikdörtgen planlı olarak kesme taştan yapılmıştır. Yapının doğu cephesinde sağlı sollu iki bölüm bulunmaktadır. Altı basamaklı bir merdivenle çıkılan bu bölümde sütunlar arasına iç mekana girişi sağlayan kapılar yerleştirilmiştir. Kapı girişlerinin ve buradaki pencerelerin sağ ve soluna sütunlar yerleştirilerek bu bölümlerin daha hareketli hale gelmesi sağlanmıştır. Aynı zamanda burada sağır sivri kemerler de bulunmaktadır. Yapının batısındaki girişin üzerinde çatıdan daha yüksek olan üç pencereli bir çatı katı da buraya eklenmiştir. Kuzey ve güney kapılarının üzerindeki çatı bölümlerinde ise yonca yaprağı görünümünde sağır kemerler o dönemin mimarisi ile bağdaşmayacak sivri kemerli bölümler de cephede son derece hareketli bir görünüm sergilemektedir. Yapının kuzey, güney ve batı cephelerinde 1 m.den daha fazla dışarıya çıkıntılı, üzeri çatı ile örtülü kademeli bölümler bulunmaktadır. Yapının dış duvarları ile çatı arasında kalan cephelere dörder sivri kemerli çatı pencereleri açılmıştır. Üst örtünün köşelerinde birer, bunların çatı ile birleştikleri yerlerde de dörder tane baca bulunmaktadır. Yapının çatı bölümünün hemen altında onu çepeçevre kuşatan dantela gibi işlenmiş kabartma süslere yer verilmiştir. Kars’ın soğuk oluşundan ötürü de yapının kuzey yönüne bir kalorifer dairesi eklenmiştir. Yapının ibadet mekanı, camiye dönüştürüldükten sonra kısmen onarılmış ve orijinalliğinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. İç mekanı geniş bir tavan örtmekte olup, üzeri geometrik bezemelerle süslenmiştir. İç kısmını çepeçevre kuşatan bir balkon düzeni bulunmaktadır. Ayrıca bunlardan bir tanesi loca görünümünde ibadet mekanına taşırılmıştır. Günümüzde cami olarak kullanılan bu yapının iki yanına, taş kaide üzerinde, yuvarlak gövdeli taştan ve ikişer şerefeli birer minare eklenmiştir. Kale Mescidi (Merkez) Kars İç Kale’nin yakınında bulunan bu mescidin kitabesi günümüze gelememiştir. Yapı üslubundan XVII.yüzyılda yapıldığı anlaşılmaktadır. Kare planlı mescit kesme taştan yapılmış, üzeri tromplu ve yüksek kasnaklı bir kubbe ile örtülmüştür. Yapılan restorasyonlarda iç bölüm orijinalliğinden oldukça uzaklaşmıştır. Mescidin dışında kare kaideli, kesme taştan tek şerefeli minaresi orijinalliğini korumaktadır. Büyük Abdi Ağa Camisi (Merkez) Kars il merkezinde bulunan bu camiyi XVII.yüzyılda Abdi Ağa isimli bir kişi yaptırmıştır.
    Harap durumdaki bu cami 1969 yılında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından onarılmıştır. Dikdörtgen planlı cami, kesme taştan yapılmış üzeri de ahşap bir çatı ile örtülmüştür. İbadet mekanı dikdörtgen söveli iki sıra pencere ile aydınlatılmıştır. Mihrap ve minberi herhangi bir mimari özellik taşımamaktadır. Caminin yanında kare kaideli kesme taştan tek şerefeli minaresi bulunmaktadır.
    Yusuf Paşa Camisi (Merkez) Kars il merkezindeki bu camiyi, Kars Beylerbeyi Yusuf Veli Paşa 1664 yılında yaptırmıştır. Kars’ın Rus işgali sırasında harap olan bu cami Cumhuriyetin ilanından sonra onarılmıştır. Günümüzde ibadete açık olan bu cami, onarımlar sonrasında orijinalliğinden bütünüyle uzaklaşmıştır. Hacı Seyfi Camisi (Merkez) Kars il merkezinde bulunan bu camiyi XVI.yüzyılda Hacı Seyyid isimli bir kişi yaptırmıştır. Kitabesi bulunmadığından yapım tarihi ve mimarı kesinlik kazanamamıştır. Kare planlı, kesme bazalt taşından yapılan cami, kentte yapılan Osmanlı dönemi yapılarından bir örnek olmasına rağmen orijinallinden büyük ölçüde uzaklaşmıştır. Kare kaideli, bazalt taşından, yuvarlak gövdeli tek şerefeli minaresi yakın tarihlerde yapılmıştır. Cami günümüzde ibadete açıktır
    Bozminare (Menu Çehr ) Camisi (Arpaçay) Kars, Arpaçay ilçesindeki Ani örenyerinde bulunan Menu Çehr Camisi’nin duvarındaki kitabesinden; 1072 yılında yapıldığı yazılıdır. Ancak bu kitabe günümüze gelememiştir. Cami, engebeli bir arazide yapılmıştır. İnce uzun dikdörtgen planlı bir yapı olup, eski resimlerinden üst örtüsü hakkında bilgi edinilememiştir. Cami kesme taştan yapılmış, uzun kenarlarında yuvarlak kemerli, ince uzun dörder penceresi, kısa kenarlarında da aynı şekilde birer penceresi bulunmaktadır. Bu pencerelerin alt ve üstünde bir sıra halinde mazgal delikleri yer almaktadır. Caminin yanındaki sekiz köşeli Boz Minare isimli kesme taş minaresi 1907 yılında yıkılmıştır. Bugün üç dört parçaya bölünmüş minare gövdesi içerisinde merdiven izleri görülebilmektedir. Ebul-mu’ammeran Camisi (Arpaçay) Bu caminin Şeddadiler zamanında yapıldığı sanılmaktadır. Ancak kimin tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. XI.yüzyıl eseri olduğu sanılan cami, taş direklerin taşıdığı kemerler ve mukarnaslı bir üst örtüsüne sahip idi. Caminin dış cephesi renkli taşların alternatif biçimde düzenlenmesi ile örülmüştü. Duvar örgüsünde yer yer horasan harç görülmektedir. Minare kesme taştan olup, XI.yüzyıl Selçuklu minarelerine yakın bir mimari özellik göstermektedir. Günümüzde bu yapı oldukça harap durumdadır. Süleyman Han Camisi (Feyzullah Efendi Camisi-Yukarı Cami) Kağızman Kars Kağızman ilçesinde, Şahindere Mahallesi’ndeki kalenin yanında bulunan cami, Kağızman’ın 1534’te Osmanlıların eline geçmesinden sonra, Taprakkale’deki sancak merkezinin buraya taşınmasından sonra yapılmıştır. Cami XVI.yüzyılda Kanuni Sultan Süleyman zamanında yapılmış ve bu yüzden de Süleyman Han Camisi ismi verilmiştir. Bu caminin ilk yapımı ile ilgili bilgi bulunmamaktadır. Bunun da nedeni 1663 Ağrı depreminde tamamen yıkılmıştır. Kağızman’ın eşrafından Feyzullah Bey 1852 yılında bu camiyi yeniden yaptırmış, bundan sonra da Onun ismi ile tanınmıştır. Günümüze gelen caminin mimari bir özelliği bulunmamaktadır. Aşağı Cami (Kağızman) Kars ili Kağızman ilçesinde bulunan bu cami, Osmanlı Rus Savaşları sırasında Kağızman’a 1878-1918 yıllarında hakim olan Ruslar tarafından 1884 yılında kilise olarak yapılmıştır. Rus ve Ermenilerin yöreden çekilmesinden sonra bu kilise uzun süre kendi haline bırakılmıştır. 1958 yılında kilisede yapılan bazı değişikliklerle camiye çevrilmiş ve Yeni Cami ismi ile ibadete açılmıştır. Kırmızı taştan, dikdörtgen planlı olan bu yapının girişi orijinalinde kuzeyde olmasına rağmen, camiye çevrildikten sonra giriş kapısı batı yönünde açılmıştır. Yapının kilise cephesi kısmen korunmuştur. Bugün dış cephedeki kemer süslemeleri görülmektedir. Burada yer yer sağır kemerler bulunmaktadır. Kilisenin iç mekandaki orijinal kubbesini taşıyan altı fil ayağı iyi bir durumda günümüze gelebilmiştir. Camiye dönüştürülmesinden sonra da buraya bir mihrap ile minber eklenmiştir.
    Fotoğraflar,
    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
    adresinden alınmıştır.

  7. #7
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Yeni Kars Tarihi Kiliseleri

    Kars Kalesi’nin güneyinde, Kaleiçi Mahallesi’nde bulunan Havariler Kilisesi’ni, eski gravürler surların hemen içerisinde göstermektedir. Günümüze iyi korunarak gelebilen, Selçuklu kümbetlerine benzemesinden ötürü Kümbet Camisi olarak isimlendirilmiştir. Bu yapıyı Bagrat Kralı Abbas II.Takvor Kars’ı başkent yaptığı sırada, 932-937 yılları arasında 12 Havari adına yaptırmıştır. Selçukluların Kars’ı ele geçirmesinden sonra 1064 yılında camiye çevrilmiş, sonraki yıllarda yine kilise olarak kullanılmış, Osmanlı döneminde 1579 yılında yeniden camiye dönüştürülmüştür. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Ruslar tarafından Rum Ortodoks Kilisesi’ne çevrilmiş ve onarılmıştır. 1890 yılında da yanına bir çan kulesi yapılmıştır. Ancak bu kule 1918 yılında yıkılmıştır. Kars’ın 1918’de Türklerin eline geçmesi ile yeniden camiye çevrilmiş, 1919’da Ermenilerin buraya hakim olması ile bu kez Ermeni Kilisesine dönüştürülmüştür. Kars’ın 1920’de yeniden Türk egemenliğine geçmesi ile de bir kez daha cami olmuştur. Yapı 1960-1970 yıllarında müze olarak kullanılmış, Kars Müzesinin yapılmasından sonra kilise kendi haline terk edilmiş ve 1999 yılında yeniden cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yapının günümüze gelen bir kitabesi bulunmamaktadır. ortaçağ araştırmacıları bu yapıdan katedral olarak söz etmektedirler. Havariler ismi ilk defa XIX.yüzyılda bu yapıya verilmiş olup, bunun da nedeni kubbe altında bulunan 12 Havari figüründen ötürüdür.
    Yapı dört yapraklı yonca ve haç planının birbirine karışması ile oluşan bir plan düzenindedir. İç mekanını örten merkezi kubbe, kare planlı bir nef görünümündedir. Kare plandan kubbe yuvarlağına karenin her köşesinden çıkan köşe kemerleri ile geçilmektedir. Apsid dört cephelidir. Yapımında düzgün taş bloklar ve moloz taş kullanılmıştır. İç mekan 12 pencere ve apsisin kuzey ve güney apsislerle birleşen duvarlarında bulunan pencerelerle aydınlatılmıştır. Ayrıca yapının güney ve doğu apsislerini birleştiren duvarlarda da yuvarlak mazgal pencereler bulunmaktadır. Apsidin yanlarında küçük odalar bulunmaktadır. Bu bölümde Rus mimarlarının yaptığı bazı eklemeler vardır ve bunlar yapının bütününü bozmuştur. İç mekandaki 12 gömme sütun, 12 kemerle bir dizi oluşturmaktadır. Bu sütunların gövdeleri sarmal süsler, kemerler ve kordonlarla çevrelenmiş, palmet motifleri de onları tamamlamıştır. Buradaki her çift sütunun üzerinde bulunan kemer kıvrımlarında ayakta duran insan figürleri kabartma halinde görülmektedir. Batı girişinin üzerindeki figür diğerlerinden ayrılmakta ve kuşlarla şekillendirilmiştir. Ayrıca burada yılan motiflerine de yer verilmiştir.



    Meryem Ana (Surp Asdvadzadzin- Ani) Katedrali (Arpaçay) Kars Arpaçay ilçesi, Ani surları içerisinde şehir merkezinde bulunan bu katedral, kilisenin güney duvarında bulunan bir kitabeden öğrenildiğine göre Kral Sımbad II zamanında, yapımına başlanmış, Kral Kakig I’in (898-1020) eşi Kraliçe Gadalina tarafından 1001 yılında tamamlanmıştır. Ani kentindeki yapıların çoğunun mimarı olan Dırtad tarafından yapılmıştır. Ani’deki Ermeni mimarisinin en gelişmiş kilise örneklerinden biri olarak nitelenen bu yapı, kubbeli bazilika ile kapalı Yunan haçının bir arada kullanılmasından meydana gelmiş bir plan düzenine sahiptir. Katedral kırmızı tüf taşından yapılmış ve basamaklı bir zemin üzerine oturtulmuştur. Orta nef diğer neflere göre daha geniş olup, üzeri kubbe ile örtülmüştür. Apsisin iki yanına da hücreler eklenmiştir. Katedralin üç giriş kapısı vardır. Bunlardan batıdaki Halk Kapısı, kuzeydeki Patrik Kapısı, güneydeki de Kral Kapısı’dır. Katedralin cephe mimarisi üzerinde özellikle durulmuştur. Burada alçak röliyefler halinde örgü ve yaprak motifleri, sitilize edilmiş şekillerde adeta bir dantel gibi işlenmiştir. Yapının ince uzun pencereleri sağır yuvarlak kemerler içerisine alınmıştır. Ayrıca üçgen şeklinde nişler ince dekoratif sütunlarla da cepheye hareketli bir görünüm verilmiştir. Burada görülen vertikal ve horizantal hatlar, sivri profilli kemerler belki de Gotik mimarinin en erken örneklerinden birisi burada uygulanmıştır. Katedralin yarım daire şeklindeki apsidi diğer bölümlerden daha yüksek olup, içerisi heykellerin konulduğu oyuklarla süslenmiştir. Apsisteki bu süsleme unsuru, XI.yüzyıl kilise mimarisinin tipik bir örneğidir. Apsis bölümünün içerisinde XIII.yüzyılda yapıldığı sanılan freskler bulunmaktadır. Alpaslan’ın 1064 yılında Ani’yi fethetmesinden sonra katedral camiye çevrilmiş ve içerisine geçici olarak minber ve mihrap konulmuştur. Bundan sonra da Fethiye Cami ismi buraya verilmiştir. Yapı 1124 yılındaki Kıpçaklı istilasına kadar 60 yıl cami olarak kullanılmıştır.



    Surp Krikor Lusavoriç Kilisesi (Şırlı Kilise) (Arpaçay) Kars Arpaçay ilçesinde Ani şehrinin doğu kesiminde yer alan bu kilise Arpaçay’a kadar inen sarp kayalıkların eteğinde bulunmaktadır. Kilisenin güney cephesindeki 25 satırlık Ermenice kitabede, 1215 yılında Ermeni devletinin başı olan Zaharca ve oğlu Saharsak devrinde, Tigran’ın Zaharca’nın oğluna ve ailesine uzun ömürler vermesi dileğiyle yaptırıldığı yazılıdır. XII.yüzyılda Dikran isimli bir prensin yaptırdığı anlaşılan bu kilisede Ermeni mimarları ibadet mekanının ortasındaki kare mekanı örten yüksek kubbe düşüncesini ilk kez burada benimsemişlerdir. Bu nedenle de Surp Krikor Kilisesi’nde kubbe ağırlığı dört köşedeki yarım sütunlarla takviye edilmiş duvarlara bitişik payeler üzerine oturtulmuştur. Ana mekanın üzerini örten onaltıgen kasnaklı yalancı kemerlerle dekore edilmiş kubbe dışarıdan konik bir külahla örtülmüştür. Kilisenin dış cepheleri yalancı kemerler, birbirlerine simetrik iki sütunlar ve bunları birbirine bağlayan kemerlerle dekore edilmiştir. Bunların yanı sıra güney cephesindeki çift yarım sütuncuklar üzerine de yalancı kemerlerin birleştikleri yerlere hayvan ve kuş motifleri yerleştirilmiştir. Kilise içerisinde İncil’den alınmış dini temalarla ilgili freskler bulunmaktadır. Bu freskler arasında yer yer stilize bitki ve haç motifleri de eklenmiştir. Ani’de yaşayan Dikran Honents isimli bir zenginin yaptırdığı bu resim ve kabartmalardan ötürü de buraya Nakışlı Kilise ismi de verilmiştir. Aynı zamanda kilisenin yaşayabilmesi için Dikran Honents buraya köyler, çiftlikler, değirmenler, hanlar, dükkanlar ve hamamlar vakfetmiştir. Genç Kızlar Kayalıklarındaki Kilise (Güvercinli Kilise) (Arpaçay) Kars Arpaçay ilçesinde, Ani şehrinin güneyinde kayalık bir tepe üzerinde bulunan bu kilisenin yapım kitabesi olmamakla beraber, mimari yapısından XIII.yüzyılda yapıldığı sanılmaktadır. Günümüze oldukça harap bir durumda gelen bu kilise XIII.yüzyıl Ermeni kilise mimarisinin tüm özelliklerini yansıtmaktadır. Üst örtüsü çökmüş olmasına rağmen bazı duvar parçalarından kiborion tipinde bir yapı olduğuna işaret etmektedir. Kilisenin yuvarlak bir planı vardır. Kalıntılarından üzerinin konik bir çatı ile örtüldüğü anlaşılmaktadır. Kilisenin giriş kapısı Ani’deki kervan yolunun başlangıcına açılmıştır. Kesme taştan yapılan dış cephe duvarları üzerinde kabartma geometrik süslemelere yer verilmiştir. Altı bölmeli olan cephe duvarlarında kemerler arasına pencereler açılmış ve bunların çevresi kabartma bezemelerle doldurulmuştur. Kilisenin tonozlu galerisinin büyük bir bölümü yıkılmıştır. Çoban Kilisesi (Arpaçay) Kars Arpaçay ilçesinde, Ani surlarının dışında ve surların kuzeydoğusunda bulunan bu kilisenin kitabesi günümüze gelemediğinden yapım tarihi kesinlik kazanamamıştır. Bununla beraber J.Strzygowski bu kilisenin X.yüzyıl sonu veya XI.yüzyıl başlarında yapıldığını ileri sürmektedir. Onun yanı sıra, A.Khatchatrıan bu yapının XII.yüzyılda yapıldığını belirtmiştir. Çoban Kilisesi merkezi planlı bir yapı olup, onikigen içerisinde altıgen bir plan düzenindedir. Kilisenin büyük bir bölümü yıkılmış olmasına rağmen yine de yapısı ile ilgili yeterli bilgi vermektedir.Birbirine simetrik olan altıgenin kolları içerisine üçgen şekilde nişler açılmıştır. İkinci katın ağırlığını taşıyan dayanaklar sütunlarla takviye edilmiş ve bunlar kalın duvarlar üzerine oturmuştur. Surp Pırgiç Kilisesi (Halaskâr Kilisesi-Keseli Kilise) (Arpaçay) Kars Arpaçay ilçesinde Ani’de bulunan kiliseyi J.Strzygowski 1035-1036 yıllarında Bagratlılardan Abulgarib döneminde yapıldığı ve Hz. İsa’nın adına yapıldığını belirtmiştir. Kilise 19 köşeli, poligonal bir plan düzeninde olup, içerisi nişlere bölünmüştür. İbadet mekanını örten kubbe yüksek bir kasnak üzerine oturmuştur. Ayrıca bu kasnak kilisenin duvarları ile niş kemerlerini köşelere bağlayan sütunlar üzerine oturtulmuştur. Bu kilise de Ani’deki diğer yapılarda olduğu gibi oldukça hareketli bir cephe görünümüne sahiptir. Dış cephesinde yarım yuvarlak çift sütunların taşıdığı sağır kemerler kilisenin tüm yüzeyini çepeçevre dolaşmaktadır. Böylece kilisenin dış cephesi oldukça gösterişli bir konuma getirilmiştir. Kilise 1073 yılında papaz Tridot tarafından onarılmış 1291 yılında yapıya bir çan kulesi eklenmiş, 1342 yılında da kilise Atabekler tarafından tümüyle onarılmıştır. Bu kilise 1930’lu yıllarda yıldırım düşmesi sonucunda yıkılmış olup günümüzde harap durumdadır.






    Surp Krikor Abuğamrents Kilisesi (Arpaçay) Kars, Arpaçay ilçesinde Ani surları içerisinde, Ani Çayı’nın meydana getirdiği vadide bulunan bu kilisenin kitabesinden öğrenildiğine göre; Ermeni Bahlavuni hanedanından Prens Krikor’un emriyle kardeşi Hamze ile kızkardeşi Seta için dinlenme yeri olarak yaptırılmış ve Aziz Krikor Lusavoriç’in adına sunulmuştur. Kilise 994 yılında yapılmış, daha çok XVII.yüzyılın çok apsitli kilise tipleri örnek alınmıştır. Kilisedeki kitabelerde 1047 yılında Selçuklularla yapılan bir savaşta ölen Ermeni kahramanlardan Vahram Bahlavuni’nin ismi sık sık geçmektedir. Kilise içten daire, dıştan yonca planlı altı apsitli bir yapıdır. Bu plan şekli merkezi planlı, rotundalardaki nişlerin derinleştirilmesi sonucu meydana gelmiştir. Taş yontma sanatının en güzel örneklerini ortaya koyan bu yapının masif duvarları üçgen nişlerle hafifletilmiş ve buralara açılan ince uzun altı pencere ile de ibadet mekanı aydınlatılmıştır. Yapının üst örtüsünü oldukça yüksek kasnaklı konik bir çatı meydana getirmektedir. Bu çatıya da 12 pencere açılmıştır. Surp Hovhannes Kilisesi (Apostol Kilisesi, Havariler-Arakelots Kilisesi) (Arpaçay) Kars Arpaçay ilçesinde Ani’nin merkezinde bulunan Surp Hovhannes Kilisesi’ni N.Marr X.yüzyıla tarihlendirmiştir. Bunun yanı sıra N.Tokarski bu kilise ile ilgili 1031 tarihli bir kitabeden söz etmiştir. Kilisenin yapımı 1038 yılında tamamlanmıştır. Dört yapraklı yonca planı düzenindeki kilisenin köşelerine birer hücre yerleştirilmiş ve bunun sonucu olarak ta yonca planı tam ortaya çıkmamıştır. Kilisenin güneyine eklenen büyük boyuttaki bir yapının mezar olduğu sanılmaktadır. Jamudun ismi verilen bu yapının doğusunda girişi ve cephesinin tümü, kilisenin kubbesi ve ona dayanan ayaklar günümüze gelebilen kalıntılardır. Bunların dışında kiliseden fazla bir kalıntı bulunmamaktadır. Kilisenin köşesinde kubbeli bir şapel, batısında da Başpiskopos Parseh’in 1184’te yaptığı bir anıt bulunmaktadır. Ayrıca kilisenin kuzey ve güney yönüne de XII.yüzyılda yapılmış iki avlu eklenmiştir. Hoşavank Şapeli (Arpaçay) Kars Arpaçay’ın batısındaki vadide bulunan Hoşavank Şapeli Altıgen Şapel olarak da tanınmaktadır. Kitabesi günümüze gelememiş olmakla beraber, çeşitli Ermeni kaynakları bu şapelin XI.-XIII.yüzyıllar arasında yapıldığını belirtmektedir. Şapel küçük merkezi planlı bir yapıdır. Ani’deki eserlerin süsleme yönünden en ilgi çekenlerinden birisidir. Bu yapıda süsleme ve taş işçiliğinin son derece ileri düzeye çıktığı görülmektedir. Şapelin çevresini dolaşan iki sütuncukların oldukça sade olmasına karşılık, üzerlerinde alçak kabarma halinde geometrik sağır kemerlere yer verilmiştir. Bu kemerlerin birleştiği yerlere de stilize edilmiş palmet ve Rumilerden oluşan bir bezeme yapılmıştır. İbadet mekanının üzerini örten konik çatı kasnağı da yarım sütunlarla 12 bölüme ayrılmıştır. Bazı kaynaklar da bu yapıya bitişik bir mezar anıtının da olduğundan söz etmektedirler.
    Surp Krikor (Gagik) Kilisesi (Arpaçay)
    Kars Arpaçay ilçesinde, Ani’nin merkezinde, surların kuzeyinde yapılan bu kiliseden günümüze yalnızca temel kalıntıları ile bazı duvar kalıntıları gelebilmiştir.
    Kral II.Gagik tarafından yaptırıldığı sanılan bu kiliseyi J.Strzygowski 1001 yılına tarihlendirmiştir. Kesme taştan yapılan bu kilisenin temel kalıntılarından merkezi planlı bir yapı olduğu anlaşılmaktadır.

    Yanık Kilise (Sarıkamış)
    Kars Sarıkamış ilçe merkezinde bulunan Yanık Kilise, 1877-1878 Osmanlı Rus Savaşı’nda Rus işgaline uğrayan Sarıkamış’ta Ruslar tarafından yapılmıştır. Yapı moloz taş, kesme taş ve tuğladan, dikdörtgen planlı olarak yapılmıştır. Yapının girişi tuğla çerçeveli yuvarlak kemerli ve üzeri küçük bir çatı ile örtülüdür. Girişin iki yanında dikdörtgen tuğla çerçeveli birer pencere bulunmaktadır. Giriş kapısının üzerinde çıkıntılı bir bölüme yuvarlak kemerli üçüz pencere yerleştirilmiştir. İlk yapımındaki çan kuleleri günümüze gelememiştir. Sarıkamış’ta Rus işgalinin sona ermesinden sonra yapı bir süre kendi haline bırakılmış, ardından Sarıkamış Belediyesi tarafından sinema olarak kullanılmıştır. Bir süre de yanına bir minare eklenerek cami olarak da kullanılmıştır. 1970’li yıllarda yangın geçirmiş, günümüze yalnızca ana duvarları gelebilmiştir.
    Cengilli Kilise (Kağızman) Kars Kağızman ilçesinin Çengili Köyü’nde bulunan bu kilise X.-XI. Yüzyılda Bagratlılar tarafından yapılmış bir Ermeni kilisesidir. Kilise üzerindeki Gürcü dilinde yazılmış iki kitabede Molla Zibiada ve Ruben isimli iki kişi tarafından onarıldığı belirtilmektedir. Kilisenin 1791 tarihli Ermenice yapım kitabesi günümüze gelememiştir. Kilise 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı sırasında Kağızman’ı işgal eden Ruslar ve ardından da Ermeniler tarafından kilise olarak kullanılmıştır. İşgalin sona ermesinden sonra cami olarak kullanılmıştır. Kilise serbest Yunan Haçı planında, üç basamaklı bir kaide üzerine bazalt taş ve tuğladan yapılmıştır. Duvar kalınlığı 1.m.ye yakındır. Yüksek bir kasnak üzerine oturan konik bir çatı ile de üst örtüsü tamamlanmıştır. Kilisenin ana girişi batıdan olup, ayrıca kuzey ve güney yönlerinde de birer girişi bulunmaktadır. İbadet mekanı 20x15 m. ölçüsünde, naos kısmını yüksek kasnaklı bir kubbe örtmektedir. Kilisenin doğu cephesinin yeknesaklığı üç yuvarlak kemerle giderilmiştir. Bunlardan ortadaki kemerin içerisine dar ve uzun mazgal pencere açılmıştır. Kilisenin içerisinde, apsidin iki yanındaki Diakonikon (papaz hücreleri) hücresinin üzeri ve çevresi figürlü kabartmalarla bezenmiştir. Burada Hz.Meryem, Çocuk İsa ve bitkisel motiflere yer verilmiştir.
    Fotoğraflar,
    [Linkleri Görebilmek İçin Üye Olmanız Gerekmektedir. Üye Olmak İçin Tıklayın...]
    adresinden alınmıştır.

  8. #8
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart Karstaki Folklorik Kıyaetler | Kars Folklörü | Kars Halk Oyunları | Mahalli Kıyafetle

    Foklorik Değerler


    Kıyafet bölümünde sadece oyunlardaki kıyafet değil, tümü ile Kars kıyafetini incelemek gerekir. Çünkü folklorda ana kaynak halkın kendisidir. Bugün Kars’ın içinde veya bir çok köylerinde asıl kıyafeti görmek mümkün değildir. Bunun için eser karıştırmak ve karakteristik yerleri bizzat görmek icap eder.

    Kars’taki halk kıyafetleri birtakım değişik şekiller göstermektedir. Bu değişik görüntüyü üç ana grupta toplamak mümkündür.


    a) ERKEK KIYAFETLERİ :



    1- PAPAK (KALPAK) :
    Genellikle körpe (küçük) kuzu derisinden yapılmaktadır. Kuzu doğar doğmaz vücuduna bir kılıf geçirilir. Kuzu büyüdükçe ve yünü uzadıkça kıvırcık bir hal alır. Bu deri soyularak papak yapılır. Bunun dışında koyun ve keçi derisi de kullanılmaktadır. Güney Kafkasya’dan gelerek Kars’a yerleşmiş olan terekemeler keçi derisinden yapılma uzun tüylü ve iri papaklar kullandıklarından ve bu papaklar genellikle siyah renkli olduğundan bunlara karakalpak adı verilmiştir. Ayrıca gök mavisi olanı da vardır. Bunların Azerbaycan ve Dağıstan tipleri de vardır. Dağıstan tipleri biraz daha kıllıcadır.




    2- ÜST KÖYNEĞİ : Arkalık giyilmediği zaman gömleğin üzerinden veya gömleksiz giyilir. Bunlar ipek kumaştan veya kara lastikten yapılır. Dik yakalıdır. Önden karın hizasına kadar düğmelidir. Göğüste iki cep bulunur. Kollar bileğe kadar geniştir. Etek boyu uzundur. Arkalık giyilmediğinde “sallama kemer” bağlanır.




    3- İÇLİK (İÇ GÖMLEĞİ) : Genellikle ipek kumaştan yapılır. Üstlüğün veya arkalığın altından giyilir. Dik yakalı veya yakasızdır. Önden karın hizasına kadar düğmeli olup, cepli veya cepsiz olabilir. Kollar geniştir. Bilekte düğmelenir. Şalvarın içine sokulduğu gibi dışarıda da bırakılabilir.




    4- ARKALIK : Kalın kumaştan yapılır. Kara lastik, çuha ve benzeri malzeme kullanılır. Yakasızdır. “V” yaka önden düğmelidir. Göğüs hizasında “Veznelik” bulunur. Etek boyu dize kadar olur ve aşağıya doğru genişler. Kollar uzun ve kol uçları ele doğru genişler.




    5- PELERİN (BAŞLIK) : Soğuk havalarda boynu ve kulakları korumak üzere kullanılır. Koni şeklinde ve uçları uzundur. Sırta takılır.




    6- CİVEKİ : İnce ve yumuşak deriden yapılan bir nevi çizmedir.




    7- SALLAMA KEMER : Köselerden yapılma, genellikle ince ve yanlarından aynı deriden sallamaları bulunan kemerdir. Kemer uçları ve Sallama uçları gümüş ve başka madenlerle süslüdür.




    8- ŞALVAR (PANTOLON : Bu civekinin altında sokulur ve üzerine sallama kemer takılır.




    9- KURŞAK (KIRABULUZ ) Sigara, Kav,Tütün ve burunotu koymak için kullanılır.




    10- AYAKTA : Uzun ve renkli çorap, üstünde çizme veya yemeni bulunur .




    Yaşlıların kıyafetlerinde fazlaca bir değişiklik görülmez. Gençlerde nadiren görülen KÖSTEK boyundan geçirilir. Ekseriye gümüşten yapılmıştır. Üst gömleğin cebine konur. Kurşağa kadar sarkar. Yaşlılarda kurşak daha kaba yapılışlıdır. Üstünden arkalık (çuhaya benzer) giyilir.





    b) KADIN GİYSİLERİ :

    Bu grubu kız, gelin ve yaşlı diye üçe ayırmak gerekir.


    KIZLARDA :



    1- SAÇLAR : Saçlar, 1-2 veya 40 tane ayrı örük halinde toplanır.



    2- DİNGE : Bir çok kitapta bu giysiden söz edilmekte ise de, bu gün böyle bir giysiye rastlanılmamaktadır.



    3- DAYRA (DAİRE) : Entari (don) da denir. Ekseriyetle desen zengindir. Çeşitli kumaşlardan yapılır. Üç etek diye bir cinsi de vardır ki, bunların göğüs kısmı sedef düğmelerle süslenir. Omuzlarda poturlar vardır.



    4- KUNDURA : İlk zamanlarda çarık, bilahare galoş (renkli çoraplar) giyilir.




    GELİNLERDE :



    1- PUŞU : Başta uzun ve bele, hatta topuğa kadar inen puşu vardır. Bunun üstünde ekseriyetle sade bir şeyden çalma bağlanır. Çalma çoğu zaman kızla gelini birbirinden bir özelliktir. Çünkü kızlarda çalma bulunmaz.



    2- PEŞTAMAL : Bundan kızlarda pek az rastlanır. Gelin ve yaşlı kadınlarda vardır. Gelinlerdeki biraz desenlidir.



    3- ÜÇ ETEK : Kızlarınkinden farklıdır. Kollarına kolçak, göğüse öğlük veya döşlük denilen üstten kopçalı, alttan bağlı bir nevi kumaş göğüslük takarlar.



    4- KEMER : Kızlarda gümüş kemer bağlanır.


    YAŞLILARDA :



    1- KALAĞEY : Bir nevi baş örtüsüdür. Halk arasında en buteber olanı ki, şimdi antikadır. Buna gelinlerde de rastlanır. Yaşlılarda saça kına konur. Püşüler koyu renklidir. Başa birkaç kat sarılır.



    2- TEK ETEK : Üç etek veya entariler sade ve koyu renkli olup, 3-6-9 tahtada biçilmiş geniş kırmalıdır. Potur fazlaca bulunmaz.



    3- ÖNLÜK : Koyu renklidir. Bazen sadece belden aşağı bağlandığı gibi ve entari gibi olup, arkadan düğmeli iş giysileridir. Bu hem sıcak tutması, hem de abdest’de kolaylık içindir.



    4- KEMER : Arkalık üzerinden Gümüş Kemer bağlanır.



    5- AYAKKABILAR : Yumuşak deriden yapılma kunduralardır.


    2-FOLKLOR :

    Mahalli oyunlar sosyal yapıyı bütün ayrıntılarıyla ortaya koyabilen folklor unsurlarından biri veya birincisidir. Halk bilimcileri oyunların, insanların hareketleri ile yakın ilgili bulunduğuna dikkati çekerler. Gerçekten Karadenizli’nin hareketli oyunları, Ege ve İç Anadolu’nun ölçülü adımları bu bölgede yaşayanların en azından hareket ölçüleri olmaktadır. Bu özellik şüphesiz Kars oyunlarında da kendisini göstermektedir. Yalnız burada dikkat edilir ise;



    Kars; Erzurum,Ağır, Artvin gibi komşu illerden ayrı bir folklor çevresi olarak görülür. Kars’ta oyunların çoğu kızlı-erkekli beraber oynanır Örnek olarak Terekeme ,ceylan, askeran, nazlıbahar vb. gibi oyunlar burada anlaşıldığı gibi ayrıca barlar dahil erkek ve kızlar beraber oynadıkları oyunlardır.



    Sadece erkeklerin oynadıkları şekeroğlan, şeyh şamil, beşaçılan vb. gibi tek oyunlar vardır. Bunların yanı sıra kızlara ait oyunlar vardır ki, bunlardan nanayla oynananların ayak figürleri oldukça basittir.

    Kars’ın sosyal yapısıyla oyunların arasında büyük ilişki vardır. Düğünlerde kardeş, akraba, dost, yakın çevre kızları ve erkekleri el ele tutarak bar oyunu oynarlar. Ayrıca Kars’taki köy düğünlerinde de kadın ve erkeğin aynı düğün yerinde beraber oynadıkları yukarıdaki örneklerden anlaşıldığı sonucu ortaya çıkmaktadır. Kars’ın oyunlarında diğer bir anlatım özelliği daha vardır ki bazı sosyal konular dramatize edilir. Dramatize gücünün tümü hakkında bilgi edinmek için birkaç örnek verilebilir.



    Bunlar; şeyh şamil, asker olup vatana hizmet eylerem men vb. gibi Kars oyunlarını dört kategoride toplayabiliriz. Bunlar;


    1- Aşk oyunları (Kızlar ve erkeklerin birlikte oynadıkları oyunlar.)

    2- Seremoni oyunları (Düğün törenleri)

    3- Tek oyunlar

    4- Süplek (İmece ve muharet oyunları.)

  9. #9
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart Kars Çalgılar

    Çalgılar

    Oyunların birçoklarında çalınan çalgılar akardion, klarnet ve caz davullarıdır. Bu çalgılar oyunların modernize edilmesine yol açmıştır. Asıl folklor çalgıları ise tar, kemençe, ney ve Azerbaycan def’ idir. Bu çalgıları çalan Kars’ta yok denecek kadar azdır. Asıl çalgıların özelliklerine uyarlanarak da bugün yukarıda sıralanan modern çalgıların toptan verdikleri ses ve ritim böylece sağlanır. Bir çok oyunlarda da Davul, Zurna, bazılarında da Tulum çalınmaktadır. Bazen hiç çalgı çalınmadan sadece Türkü okunarak da oyun oynanır. Türküler dörtlük manilerder. Bu nedenle köyler de oynanan bu göze çarpmaktadır. Bunlara Yallı,Nanay ve Sonah gibi adlar verilmektedir.
    NANAYLI YALLILAR
    Nanaylar çoğu zaman kızlarla erkeklerin beraber Yallı (Halay) tuttukları zaman söylenir ise de, Nanay denince akla ilk gelen kızlar ve gelinlerdir. Yallıya çıkıldığı zaman el ele tutulur. Bir Yallı’da 6’dan 20’ye kadar kız ve erkek bulunabilir. Hatta bazen o kadar olur ki erkek ve kızlar halkalar halinde iç içe girince ortada birkaç daire meydene gelir. Dizilişe göre şu gruplar meydana gelir.
    1. Sade Kızlardan ve genç gelinlerden,
    2. Sade Erkeklerden,
    3. Bir tarafta kızlar, bir tarafta, bir tarafta erkekler (Aynı yallıda fakat bir kümeleşme halinde, ya baş tarafta kızlar, ayak (aşağı) tarafta erkekler, yada bunun tersi olur.)
    4. Karışık tutulan yallılar, çoğu zaman akraba kız ve erkekler el ele tutarlar.
    Yallılar çoğu zaman basit figürlüdürler. Fakat bunun yanında karışık figürlü yallılara da rastlanmaktadır. Bunun için yallıları üç gruba ayırabiliriz.
    Bunlar

    1. Yelli (Hızlı), Yallılar,
    2. Geçişli Yallılar,
    3. Ağır Yallılar’dır.

    1. Yelli (Hızlı) Yallılar : Yelli (Hızlı) yallılarda nanay sözleri kesik ve nakaratlar kısadır. Tabii olarak hareketli bir müziği vardır. Bu cins yallılar ya sadece kızlar (Genç Kızlar) yada sadece erkekler tarafından oynanır. Bu yallılarda nefesin kesilmesini önlemek için, nanayla beraber çalgıda çalınır. Bir hane söylenip döndürüldükten (ikinci ve üçüncü guruplar tarafından tekrarlandıktan) sonra aynı müzik, çalgıda bir defa mani, türkü değerinde veya çalgı ara nakaratlarını çalar.
    2. Geçişli Yallılar : Önce ağır başlar. Birkaç tane söylendikten sonra müzik ve figürler hareketlenir. Bu sırada yıllıda biraz yaşlıca gelinler yallıyı bırakırlar.
    Gaya başında pat pat
    Kasıfsan öküzünü sat
    Öküzüne gıyamazsan
    Canın çıhsın yarsız yat
    Kız ve erkek çiftler bu cins dörtlüklerden münasiplerini bulur söylerler. Bu bazen uzun bir zaman söylenir. Başka başka nanaylarda aynı şekilde devam edip gider.

  10. #10
    ŞiMaL - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    10.12.2009
    Mesajlar
    21.656
    Konular
    10831
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    2
    Tecrübe Puanı
    100
    @ŞiMaL

    Standart Kars Ekonomisi

    Kars ilinin ekonomisi tarim, hayvancilik ve ormanciliga dayanir. Faal nüfûsun % 85'i bu sektörlerde çalisir ve gayri sâfî millî hâsilanin % 60'i bu sektörlerden elde edilir. Sanâyi, turizm ve ticâret sektörü yeni yeni gelismektedir.

    Tarim: Tarla tarimindan saglanan ürünler sinirlidir. Iklim sartlari tarla tarimini engeller. Kagizman, Tuzluca'da pamuk, sekerpancari, fasulye ve fig ekilir. Sebzecilik ve meyvecilik ileri degildir. Meyve olarak en çok elma yetisir. Kars ilinde bugday, arpa, sekerpancari, pamuk ve az miktarda tütün yetisir.

    Hayvancilik: Kars ilinde hayvancilik, tarla tarimindan önce gelir. Genis mera ve çayirlari ve buradaki zengin bitki örtüsü hayvanciligin gelismesine yol açmistir. Il topraklarinin % 70'ini kaplayan mer'a ve çayirlarda hâlen mevcut olan hayvan potansiyelinin en az 10 mislini beslemek mümkündür. Kars en çok sigir besleyen ildir. Canli hayvan ticâretinin merkezidir.

    Ormancilik: Kars ili orman bakimindan müsait olmasina ragmen, orman varligi zengin degildir. Il topraklarinin ancak yüzde dördü ormanlarla kaplidir. Orman ve fundalik saha 100 bin hektara yakindir. Ormanlarda daha çok sariçam, ladin ve kizilagaç bulunur. Bu ormanlardan yaklasik 75.000 m3 sanâyi odunu elde edilir.

    Mâdenleri: Kars ilinde tuz, arsenik, asbest, manyezit, alçitasi, perlit kaynaklari tesbit edilmisse de yalniz tuz kaynaklari isletilmektedir.

    Sanâyi: Sanâyi sektörü son senelerde gelismektedir. Baslica sanâyi tesisleri sunlardir: Çimento Fabrikasi, Et Balik Kurumu Kombinasi, Sümerbank Ayakkabi Fabrikasi, Yem Fabrikasi, Iplik Fabrikasi, Un Fabrikasi, Deri Isleme Fabrikasi, Karset sucuk ve Pastirma Fabrikasi ve Tugla Kiremit Fabrikasidir.

    Ulasim: Havaalani yoktur. Demiryolu mevcuttur. Hergün Haydarpasa-Kars arasinda karsilikli ekspres ve haftada dört gün posta seferleri yapilir. Kars'la Malatya, Adana ve Iskenderun arasinda da tren seferleri vardir. Demiryolu, Kars'tan sonra Rusya'ya girer. Kars, Sarikamis ve Selim istasyonlari mevcuttur. Karayolu bakimindan, Trabzon-Gümüshane-Erzurum-Kars yolu ile Karadeniz'e baglanir. Ankara-Sivas-Erzincan, Erzurum yolu Kars'in Karakurt mevkiinde ikiye ayrilir. Bir yol Kars'a ve Rus sinirina gider. Diger kol, Igdir-Dogu Bayezid-Iran sinirina ulasir. Bu yollarla hem dogu hem de bati bölgelerine baglanir

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş