Vakti vardir… Ve can çeker. Ama berrak ve demli bir çaydan daha iyi olan sey, o çaya sohbet katan, lezzet katan dostlardir.
Çay da, dost da, teselli makaminda bir talihtir.
Yalnizliga hüzün tasir çay… Sohbete muhabbet…
…..
Hayatin neresinde, ne sekil ve görüntüde olursak olalim; mesele sudur:
Bir bardak demli çayin yaninda ne kiymetimiz var?.. Hangi dostun bir bardak demli çayi için “hasretin adi” ve “katma deger”iyiz?
…..
Vakti vardir… Ve can çeker. Can, çayi bahane edip dost ister.
Profesör istemez, genel müdür hiç istemez… Makam ve mevki…
Ve dahi san ve söhret… Ve dahi mal ve mülk sahibi istemez. Aradigi insandir.
“insan” sifatinin yaninda, som altina sekil katmak için sokusturulmus bakir kadar ehemmiyeti olmayan unvanlari hesaba katmaz…
Ve can, insan çeker… Bir bardak demli çayin her yudumunu, ab-i hayata dönüstüren insan!
…..
Bir daha mesele sudur: Canimiz kimi çeker ve kimin cani bizi çeker?
Ve neden?
…..
Hayattan aldigimiz ve hayata kattigimiz can sikintilarinin çogunun sebebi, maalesef degersiz seylerden ibarettir.
Ne bu dünyadan çekip giderken bizimle birlikte gelirler. Ne sonrasi için ise yararlar… Üstelik, bir bardak demli çayin yaninda bile, sahibini “bes kurus” sahiplenmezler
…..
Su kaynar… Ask atesinde… Bir tutam çay yapragiyla karismak, vuslattir. Bu sicakliga… Bu buhara ram olur ve yayilir duygular.
Sonra askin rengidir ve demidir görünen… Ve askin rayihasi.
…..
Söyleyin simdi: Can kimi çeker?.. Kimin cani bizi çeker?
Bu siire kim bir misra katar gönlünden?
Sohbeti kim demler?
-alinti-