Azerbaycan Türkçesi
• Türkler, 13. yüzyıla kadar tek bir yazı dili kullanmışlardır. 13. yüzyıldan sonra, Harezm’de ortaya çıkan yazı dili, Moğollar’ın baskısıyla Anadolu’ya göç eden kişiler aracılığıyla Selçukluları etkilemiştir. Selçuklular’ın aslında bir edebi dilleri vardı; fakat Anadolu’dakiler edebi dilden uzaktı. Bu dönemden sonra Anadolu’da Oğuz Türkçesi temelinde, Harezm’den gelen edebi dilin de etkisiyle yeni bir yazı dili oluşmuştur.
• Azerbaycan Türkçesi, Batı Türkçesinin doğu sahası içinde yer alan ağızlar topluluğu ve bu saha içinde gelişen yazı dilinin adıdır. Batı Türkçesi, 13. Yüzyıldan sonraki gelişim aşamasında, “Osmanlı Türkçesi” ve “Azerbaycan Türkçesi” olarak iki dönemde incelenmiştir. Fakat bu iki yazı dili de, bugüne kadar çok küçük ayrılıklar dışında pek farklılaşmamıştır. Muharrem Ergin’e göre bu farklılıklar, aynı yazı dilinin farklı iki dairede gelişimidir ve bunlar ancak “mahalli” düzeyde ayrılıklar içermektedir.
• 13-14. Yüzyılda Anadolu ve Azerbaycan Türkçeleri arasında hiçbir fark yoktur. Ahmet Yesevi, Nevai, Sultan Veled, Yunus Emre, Dede Korkut, Kadı Burhaneddin, Hatai, Nesimi ve Fuzuli’nin eserleri Anadolu Türkçesi ile Azerbaycan Türkçesinin ortak eserleridir. Fuzuli döneminden sonra ayrılıklar başlamaktadır.
• Azerbaycan Türkçesi, bugün Doğu Anadolu, Güney Kafkasya, Güney Azerbaycan (İran), Kuzey Azerbaycan, Nahçıvan, Irak - Suriye - Kerkük sınırı çevresinde konuşulmaktadır. Güney Azerbaycan’da yazı dili Farsçadır. Bunun için yazı dilinin merkezi Kuzey Azerbaycan’dır.
• Azerbaycan Türkçesinin ağızları, “kuzey, güney, doğu, batı” olmak üzere dört grupta toplanmıştır.
• Azerbaycan’da 1929’a kadar Arap alfabesi kullanılmıştır. 1922 yılında Latin alfabesi de kabul edilmiş ve iki alfabe aynı dönemde kullanılmıştır. 1938 yılında Sovyetler’in baskısı ile Kiril alfabesi kullanılmaya başlanmış ve bu 1992 yılına kadar devam etmiştir. 1991 yılında bağımsızlığına kavuşan Azerbaycan, bundan bir yıl sonra Latin alfabesini kabul etmiştir. Bugün hâlâ Latin alfabesini kullanmaktadır.