Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Kan, tıbbi ve aromatik bitkilerden doğal yöntemlerle elde edilen fonksiyonel yağların insan sağlığı açısından öneminin Türkiye'de de kabul edilmeye başlandığını söyledi. Konuyla ilgili bilimsel çalışmaların bu tarz yağlara ilgiyi artırdığını ifade eden Doç. Dr. Kan, "Dünyada ve ülkemizde sağlıklı yaşamın temel yapısını oluşturan ve sağlıklı kalmak için tüketilmeye başlanan fonksiyonel yağların beslenmemizde yerini alması

Bu konu 4879 kez görüntülendi 17 yorum aldı ...
Bitkilerle Gelen Sağlık 4879 Reviews

    Konuyu değerlendir: Bitkilerle Gelen Sağlık

    5 üzerinden | Toplam: 0 kişi oyladı ve 4879 kez incelendi.

  1. #1
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart Bitkilerle Gelen Sağlık



    Selçuk Üniversitesi Ziraat Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Yüksel Kan, tıbbi ve aromatik bitkilerden doğal yöntemlerle elde edilen fonksiyonel yağların insan sağlığı açısından öneminin Türkiye'de de kabul edilmeye başlandığını söyledi.

    [Bitki yağları şifa kaynağı]

    Konuyla ilgili bilimsel çalışmaların bu tarz yağlara ilgiyi artırdığını ifade eden Doç. Dr. Kan, "Dünyada ve ülkemizde sağlıklı yaşamın temel yapısını oluşturan ve sağlıklı kalmak için tüketilmeye başlanan fonksiyonel yağların beslenmemizde yerini alması gerekir." dedi. Çevre, yanlış beslenme ve stres gibi hayat kalitesini etkileyen olumsuz faktörlerin de etkisini azaltmak için fonksiyonel yağların kullanımının her geçen gün arttığını belirten Doç. Dr. Yüksel Kan, şunları kaydetti:

    "Özellikle gelişme çağındaki çocukların zihin fonksiyonları ve kemik gelişiminde, yaşlıların beslenmesinde fonksiyonel yağların ayrı bir önemi var. Doğal tıbbi ve aromatik katkısı olan bitki yağlarının endüstriyel olarak üretiminde araştırma ve geliştirme çalışmaları da hız kazanmıştır. Tüketici tercihini yaparken kullanacağı fonksiyonel yağın üretim ve kullanım özellikleri hakkında ürün üzerindeki bilgilere dikkat etmelidir. " Konya, aa

    Hangi bitki yağı neye iyi geliyor?

    Çörekotu yağı: Antioksidan ve iltihabı önleyici özelliği var.

    Üzüm çekirdeği yağı: Omega-6 yağ asidi olan linoleik asit bakımından zengindir. Yağ en az yüzde 69 oranında vücuda yararlı linoleik asit taşımaktadır.

    Ceviz yağı: Bu yağı tüketen 793 kişi üzerinde Fransa'da yapılan bir çalışmada bu kişilerde kalp sağlığını koruyan HDL kolesterol düzeylerinin yüksek olduğu saptanmıştır. Omega-3 yağ asitlerinin kalp ve damar sağlığının korunmasında ve iltihaplarda pozitif etkiler oluşturduğu görülmüştür.

    Aspir tohumu:
    Vücuttaki yağ oranını azaltarak, daha küçük yağ moleküllerine dönüştürmektedir. Metabolizmayı hızlandırarak, yağ ve kas dengesini düzenleyip zayıflamaya yardımcı olur.

    Keten tohumu yağı: İçerdiği Omega-3 yağ asidi olan alfa linolenik aside bağlı olarak kalp sağlığını koruyucu, koroner kalp hastalıklarını önleyici etki gösterir. Ülseratif kolit gibi iltihaplı hastalıkları önlemede de yardımcıdır. Keten tohumunun vücutta kolesterolün oluşmasını engellediği, kolesterolü düşürdüğü ve yüksek tansiyonu düşürmede yardımcı olduğu belirlenmiştir. Yorgunluğa, halsizliğe karşı enerji ve güç verir, bağışıklık sistemini güçlendirir.

    Nar çekirdeği yağı:
    Güçlü antioksidan etkiye sahip olan nar çekirdeği yağı kalp sağlığını korumada yardımcıdır. Vücut direncini artırır. Sindirim sistemini koruyucu etkileri ortaya konulmuştur.

    Kabak çekirdeği yağı: Prostat ve idrar kesesi şikayetlerinin azaltılmasında yardımcı olduğu pek çok araştırmayla gösterilmiştir.


    Konu Bilgileri       Kaynak: www.azeribalasi.com

          Konu: Bitkilerle Gelen Sağlık

          Kategori: Alternatif Tıp Şifalı Bitkiler

          Konuyu Baslatan: Dygsuz

          Cevaplar: 17

          Görüntüleme: 4879


  2. #2
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart

    Menopoz için civanperçemi kürü

    Menopoz öncesinde başlayan terleme, iç sıkıntısı, depresif halleri, menapoz döneminde daha da şiddetlenen sıkıntı verici durumları tölare etmek için kullanılacak en etkili bitkilerden birisi de Civanperçemidir.

    Menopoz öncesinde başlayan terleme, iç sıkıntısı, depresif halleri, menapoz döneminde daha da şiddetlenen sıkıntı verici durumları tölare etmek için kullanılacak en etkili bitkilerden birisi de Civanperçemidir.

    Kullanımı:
    Yarım tatlı kaşığı ince kıyılmış civanperçemi bir bardak kaynar suya atılır. On dakika üstü kapalı olarak demlenir.

    Süzüldükten sonra tatlandırmadan aç karnına veya öğün aralarında günde 2-5 bardak içilir.

    Kullandığımız bitkinin çayına destek olarak da banyo suyunda kullanabiliriz. 2-3 avuç kuru bitkiyi 3 saat bir litre soğuk suda bekletin.

    Banyo küvetini 37 dereceyi geçmeyecek şekilde su ile doldurun. Soğuk suda beklettiğiniz bitkiyi bir taşım kaynatıp süzün. Hazırladığınız banyo suyuna ekleyin.

    Bu su ile 15 dakika banyo alın. Banyodan sonra 15-20 dakika dinlenin. Haftada 2-3 kez bu banyoyu tekrarlayabilirsiniz.

    Günlük çay içiminizi de aksatmadan 4 haftalık bir kür düzenlediğinizde Civanperçeminin menapoz sıkıntıları üzerindeki olumlu etkisinin fark edileceğini belirten uzmanlar Civanperçemini gebelik sürecinde kullanılmamasını öneriyorlar.

    Prof. Dr. Ahmet Maranki

  3. #3
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart

    Tuz yerine maydanoz kullanın

    Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi’nden (OMÜ) Beslenme ve Diyet Uzmanı Canan Asal Ulus, fazla tuz tüketiminin kemik erimesi yaptığını belirterek, bir kişinin günlük tuz alımının 6 gramı geçmemesi gerektiğini söyledi.

    Ulus, “Yemeklerin lezzetini artırmak için tuz yerine maydanoz, nane, kekik, dere otu ve fesleğen gibi bitkilerle baharatlar kullanılabilir'' dedi.
    Fazla tuz tükeminin idrarda kalsiyum atılımını artırarak kemiklerde kalsiyum kaybına neden olduğunu vurgulayan OMÜ Sağlık Hizmetleri Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Beslenme ve Diyet Uzmanı Canan Asal Ulus, fazla tuz tüketiminin kemik erimesi yaptığını kaydetti. Tuzun yüksek tansiyon, kalp krizi ve felç riskini tetiklediğini söyleyen Ulus, şöyle konuştu: “Aşırı tuz aynı zamanda mide kanserine neden olur. Fazla tuz tüketimi, kemik erimesini (osteoporoz) ve kemiklerin kırılma riskini artırır. Özellikle çocukların erişkinlere oranla daha az tuz tüketmeleri gerekmektedir. Çünkü çok tuzlu beslenen çocuklar, daha az tuz tüketenlere göre daha yüksek tansiyona sahip olur.'' Aileleri fast food beslenmeye karşı da uyaran Ulus, özellikle çocukların fast foodlardan uzak tutulması gerektiğini vurgulayarak, “Çünkü fast foodtaki tuz oranı diğer besinlere oranla çok yüksek. Çocukken yüksek tansiyonu olanların erişkin yaşamlarında da hipertansiyon riski altındadır. Bir kişinin günlük tuz alımı 6 gramı geçmemeli. Yemeklerin lezzetini artırmak için tuz yerine maydanoz, nane, kekik, dere otu ve fesleğen gibi bitkilerle baharatlar kullanılabilir'' diye konuştu.

  4. #4
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart


    İftardan sonra rezene çayı ile rahatlayın

    Oruç tutarken halsiz hissetme ve mevsim hastalıklarına yakalanma olasılığı daha yüksektir.

    Bitki ve meyvelerin en doğal halleriyle rahatlatıcı etkilerinden yararlanmak amacıyla, son derece sağlıklı olan bitki çaylarından destek alabilirsiniz. Yemek sonrasında tüketildiğinde sindirime ve rahatlamaya yardımcı olan rezene çayı, özellikle iftar sonrası ve sahurda içilebilir.

    Canlandırıcı ve tazeleyici özelliğinin yanı sıra tok tutucu özelliği ile Ramazan süresince destekleyici bir lezzet olan mate çayı ise; açlık hissinin baskılanmasına ve halsizliğin önlenmesine yardımcı olur.

    Form çayları ise, gün boyu aç kalarak yavaşlayan metabolizmanın yenilenmesinde destekleyici bir rol oynamaktadır.

  5. #5
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart



    Tere İştah açıp idrar söktürüyor


    Dünya üzerinde 90 farklı çeşidi olan mucize bitki bir çok tıbbi etkiye sahip.

    Araştırmalara göre; terede bir çeşit penisilin var. Bu da ağız ve bağırsak bakterilerinin üremesine engel oluyor.

    Tere düzenli olarak kullanıldığında, ciltte kızarıklıkların oluşmasını engelliyor. Böbrek rahatsızlıklarına iyi geliyor ve idrar söktürüyor.

    Ayrıca, iştah açıyor ve hazmı kolaylaştırıyor. Bronşları temizleyen ve öksürük söktürücü etkisi olan tere, soğuk algınlığının çabuk geçmesine de yardımcı oluyor

  6. #6
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart

    Stresin en iyi ilacı Siyah Çay..

    Yapılan araştırma sonuçlarına göre, günlük bir bardak siyah çayın, stresle başa çıkmak için birebir olduğu belirlendi.


    Bilim adamlarının son yaptığı araştırmaya göre siyah çay, vücuttaki stres hormonları seviyesinde doğrudan etki yapıyor. Psychopharmacology isimli sağlık dergisinde yayınlanan sonuçlar, siyah çay içenlerin stresten çok daha çabuk arınabildiğini ortaya koydu.

    İngiltere de bulunan University College London da yapılan araştırmalar sonucu, siyah çayın insanlar üzerinde anti-stres etkisi bulunduğu bildirildi. Bilim adamlarının yaptığı incelemelere göre siyah çay, vücuttaki stres hormonlarının seviyesi üzerinde doğrudan etki gösteriyor.

    Araştırmaya katılanlar içinde, 6 hafta boyunca günde 4 kez çay içenlerin kanlarında bulunan cortisol isimli stres hormonu seviyelerinin, stresli geçen etkinliklerin ardından ölçüldüğü ve oldukça stres hormonunun beklenenin daha altında olduğu görüldü.

    Araştırmanın uygulandığı deneklerin normal yaşamlarında düzenli olarak çay içme alışkanlığı bulunanlar arasından seçildi. İlk aşamada bütün denekler çay içme alışkanlıklarına bir süre ara verdi. Araştırma kapsamında denekler iki gruba ayrılarak, bir gruba normal siyah çay verilmeye devam edilirken, diğer gruba siyah renkli olan, tadı da çay ile benzer olan ancak siyah çaydan farklı bir bitki çayı verildi.

    Her iki grubun da, stresli oldukları durumlardaki, cortisol, kalp atışı ve kan basıncı değerleri ölçüldü. Daha sonra deneklere 3 farklı sorun meydana getirilerek, her bir denek kamera karşısında, içinde bulundukları durum nedeni ile tartıştı. Yaşanılan sorun sonucunda, stres hormonu, tansiyon ve kalp atışı değerleri yeniden ölçüldü.

    Her iki grubun stres seviyeleri benzer çıkmasına rağmen, 50 dakika sonunda, normal çay içen grubun stres seviyesi yüzde 47 oranında düşerken, sahte çay verilen grubun stres seviyesi en fazla yüzde 27 oranında düşebildi. Çay içenlerin, yaşadıkları sorunların ardından daha hızlı ve kolayca rahatlayabildikleri ortaya çıktı.

    ÇAY İÇENLERDE KALP KRİZİ RİSKİ DAHA AZ


    Araştırmanın bir diğer sonucuna göre ise, çay içenler, içmeyenlere göre daha az kan pıhtılaşmasına bağlı gelişen kalp krizi geçirme riski taşıyor. University College London Halk sağlığı ve Salgınlar bölümü Profesörü Andrew Steptoe, halk arasında, çay içmenin, günlük yaşamdaki stresli durumlarda rahatlatıcı olduğuna inanıldığını, ancak şimdiye dek ilk kez bunun bilimsel bir araştırma ile test edildiğini söyledi.

    Deneklerin hiç birinin içtikleri çayın gerçek çay olup olmadığını bilmediklerini de söyleyen Profesör Steptoe, çayın içindeki hangi maddenin rahatlamaya ve stresi yenmeye neden olduğunun bilinmediğini sözlerine ekledi.

    Andrew Steptoe, ayrıca, çayın içinde birçok farklı maddenin bulunduğu ve bu maddelerden catechin, polyphenol, flavonoid ve amino asitlerin beyindeki vericileri etkilediğinin daha önceki araştırma sonuçlarından ortaya çıktığını, ancak bu araştırma ile bu farklılığın nedenlerine ilişkin bir şey söylenemeyeceğini belirtti.

    "Bizim araştırmamız, siyah çay içmenin, günlük yaşamdaki stresten kurtulmak ve çok daha hızlı rahatlamakta etken olduğunu ortaya çıkardı, bununla birlikte, çay içmek, stres hormonunu normale indirirken çok etkili." diyen Steptoe, bu araştırma sonuçlarının sağlık için çok büyük bir bilgi olduğunu, stres seviyesinin yavaş yavaş normale dönmesinin kronik rahatsızlıklara ve koroner kalp hastalıklarına yolaçtığını söyledi.

  7. #7
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart

    Cinsel gücü artıran bitki, baharatlar

    Cinsel gücü artıran bitki ve baharatlar: Bu bitki ve baharatları tüketen çiftler, birbirlerine daha çok zaman ayırmak (!) isteyecek... Çünkü, cinsel gücü artıran bu bitkiler, oldukça güçlü etkiler yaratıyor....





    Tarçın:
    Hormonları çalıştırır ve cinsel gücü artırır. Bir bardak suya bir kahve kaşığı atılıp çay gibi içilebilir. Sütlü tatlıların üstünde kullanmayabilirsiniz.

    Ay çekirdeği:
    Cinsel arzuyu artırıyor ama sivilce ve kilolarda da artışa neden oluyor. Birinden birini seçeceksiniz!

    Yulaf ezmesi:
    Özellikle kadınlarda cinsel isteksizliği giderir. Hormonları düzenler ve vücut direncini artırır. Her sabah sütlü yulaf ezmesinin içine isterseniz ceviz, fındık, antepfıstığı koyabilirsiniz. Bu kuvvetli öğünle gününüzü daha kolay geçirebilirsiniz.

    Üzerlik tohumu:
    Cinsel gücü artırır, hamileliği kolaylaştırır. Ezilmiş tohum günde 1-2 gr. bala karıştırılarak yenir veya doğrudan suyla içilebilir.

    Kırmızı ve yeşil acı biber, karabiber:

    Hep tatlılar bu etkiyi yapacak değil ya, inanamayacaksınız ama acı da cinsel isteği kamçılar...

    Sarmısak:
    Tüm hormonları çalıştırır. Çiğ olarak yenmesi tavsiye edilir.

    Roka:
    Yeşil sebzeler içinde bu anlamda en değerlisi rokadır. Yalnız balık yanında değil, salatalarda da kullanmalısınız.

    Zencefil:
    Tüm vücudu uyarır, bedenen ve ruhen güç kazandırır. Kurabiye ve tatlılarda da kullanılabilir.

    Kekik ve nane:

    Özellikle kadınlarda bütün kadınlık hormonlarının düzenli çalışmasını sağlar ve vücudu güçlendirir.

    Hardal, kimyon, kişniş:
    Bütün hormonları çalıştırır ve sinirleri de kuvvetlendirir.

    Vanilya:
    Hem bedeni, hem de sinirleri güçlendirir, cinsel gücü artırır. Tatlı ve keklerde bol bol kullanılabilir.

    Isırgan tohumu:
    İşte ufak bir mucize. Bir kilo bal ile 100 gr. ısırgan tohumunu karıştırın ve her gün bir kaşık yiyin. Bomba gibi hissedeceksiniz.

    Arı sütü, bal ve polen karışımı:
    Bu karışım hem hücrelerinizi yeniler, hem de yaşınız ilerlese de cinsel gücünüzü yerinde tutar.

  8. #8
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart

    Grip olmamak için bu bitkiyi tüketin..Ginseng

    Yapılan araştırmalar Ginseng'i günlük olarak tüketen kişilerin kış boyunca soğuk algınlığına daha seyrek yakalandığını ortaya koydu.

    .
    Araştırmalara göre soğuk algınlığına yakalanma eğilimi olan kişiler kasım ve şubat ayları arasında her gün kahvaltı sonrası bir bardak suyla birlikte günlük 200 mg dozunda özel bir tür Ginseng aldıkları takdirde, plasebo kullanan kişilere göre soğuk algınlığına daha seyrek yakalanmakta veya yakalandıkları takdirde de daha hafif atlatıyorlar.

    Araştırmacılar Ginseng'in yapısında bulunan maddelerin insanların bağışıklık sisteminde ciddi bir olumlu etki yarattığını saptadılar. Eğer yüksek tansiyon, astım veya kanamalı bir rahatsızlığınız varsa doktorlar Ginseng'i önermiyor.

  9. #9
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart

    Nane limon kabuğu deyip geçmeyin

    Mevsim geçişlerinden hasarsız çıkmak için C vitamini kullanmak, bitki çayı içmek, yatmak yerine yürümek, etten ve şekerden çok sebze ve meyve tüketmek gibi önlemler yeterli.


    Hava sıcaklıkları 10 derece birden azalınca yatağa düşenlerin sayısı arttı. Mevsim geçişlerinden hasarsız çıkmak için yapılması gerekenler çok da zor değil.

    Yaz bitti sonbahar geldi. Yapraklar sararmaya başladı. Güneşin kavurduğu günlerden ısının 10 derece düşmesiyle üşüten günler başladı. Sabahları yağmurlu, puslu güne uyanır olduk. Bugünlerde çok insan uyanma güçlüğü çekiyor, kendini yorgun, bitkin hatta mutsuz hissediyor.

    Ani mevsim değişiklerini çabuk atlatıp sonbahara alışabilmek için neler yapmalıyız? Mevsime uygun giyinmenin yanında, sağlıklı beslenmek de çok önemli. Basit önlemlerle sonbaharın sorunsuz geçmesini sağlamak mümkün. Evde yaptığınız bir ıhlamur çayı veya C vitaminli meyveler soğuklara karşı koruyacak ve zinde hissettirecek basit yöntemler.

    ZENCEFİL, İSVEÇ ŞURUBU


    Öncelikle bir aktarın kapısını çalmak gerekiyor. Biz sizin için gittik, sorduk, bugünlerde neler almalı, neler tüketmeliyiz diye... Kadıköy’de yetmiş senedir baharatçılık yapan Enver Kaplan bize zencefil, adaçayı ve ıhlamurun soğuk havalardan korunmak için en iyi çaylardan olduğunu söylüyor.

    Ayrıca bunların bazı baharatlarla da karıştırılıp içilebileceğini belirtiyor: “Bisina macunu, keçiboynuzu pekmezi iyi gider bu havalarda. Keçiboynuzunu kaynatıp içerseniz, ısıtır sizi. Bir de zencefil öneriyorum herkese” Taksim’in meşhur aktar dükkânı, Ambar’ın sahibi Gülten Şen’in önerileri arasındaysa, bağışıklık sistemini koruyan ek gıdalar öncelikli. Şen, önerilerini şöyle sıralıyor: “Bağışıklık sistemini koruyan ek gıdalar var. Polene karşı alerjisi olmayanlar polen kullanabilir. Üzüm çekirdeği, nar çekirdeği çok iyi antioksidanlardır. Ekinezya çayı bu mevsim için çok ideal bir çay. Zencefil, tarçın gibi baharatlarla da çay yapılabilir. Sağlıklı bir vücuda sahip olmak için İsveç iksiri kullanılabilir. Hasta olmayı beklemek gerekmiyor, rahat bir kış geçirmek istiyorsak her gün bir kaşık İsveç iksiri içilebilir.”

    Fiyatlarını merak edenler için, İsveç iksiri 32,5 YTL. Üzüm çekirdeği ve nar çekirdeği kapsül olarak 25 YTL. Birde bunların öğütülmüş olanları var, 6,5 YTL. Zencefilin kilosu 25 YTL, ıhlamurun 50 YTL, adaçayı ise 20 YTL. Bunlardan kilo kilo almak gerekmiyor elbette, küçük dozlar yeterli.

    YATMAK YERİNE YÜRÜ

    İlaç kullanmadan evvel, doğal yöntemleri tercih etmek gerektiğini söyleyen Natur-Med’ten Dr. Yaşar Yılmaz, geçiş dönemlerinde “Termoregülasyon” adı verilen bir uyumsuzluğun yaşandığını anlatıyor.
    Vücudun ısıyı ayarlamakta zorlanmasıyla oluşan durumun, bağışıklık sistemini etkilediğini belirten Yılmaz, grip gibi viral enfeksiyonların böyle dönemlerde görüldüğünü vurguluyor. “Hemen antibiyotiğe saldırmamak gerekir. Antibiyotikle beden direnci daha çok düşer” diyen Yılmaz’a göre, yatak istirahatı de ilk seçenek değil.
    Yılmaz’ın önerileri şöyle: “Önce ritmik, doğal, temiz yaşamayı seçmek gerekiyor. Yatmak yerine yürümek gerek. Soğuk-sıcak su banyosu yapılmalı. Mümkün olduğunca aynı saatlerde yatıp aynı saatlerde kalkmaya çalışmalı. Çok etli, çok yağlı, çok şekerli besinler yerine sebze-meyve beslenmesine ağırlık verilmeli, günde 1 gram C vitamini desteği alınmalı. Bunun yanında Silisyum dioksit içeren mineral hapları kullanılabilir. Bu mineral en çok at kuyruğu çayında bulunur. Bu çay içilebilir. Bunun dışında tahıllarda bulunduğu için tahıl tüketimi de yararlıdır.”
    Yılmaz, vücudu hastalanmasını önleyen asit-baz dengesinin sağlanması için alkol, sigara, çay ve kahve tüketiminin bırakılması gerektiğini de söylüyor.

    UZUN UZUN KAYNATMAK ÇAYI BOZUYOR


    Bitki çayı siyah çay gibi haşlanarak demlenmiyor. Çok sıcak suda hazırlanan bitki çaylarının etkisi kayboluyor. Öncelikle kaynamış suyu bir iki dakika dinlendirmek, sonra porselen ya da cam demliğe önce çayını hazırlayacağınız bitkiyi sonra suyu ilave etmek gerekiyor. Bir tatlı kaşığı kuru ya da taze ot için bir litre su yeterli. Çayı demlemek 2-5 dakika sürüyor. Çayları tadlandırmak için, yine doğal yöntemler kullanmak en ideali. Özellikle ıhlamur, rezene, adaçayı çayıyla bal iyi bir ikili. Bunun dışında ıhlamur demlerken, koku ve tat vermek için karanfil, portakal, limon kabuğu kullanılıyor ama ıhlamuru da kaynatmak etkisini yok ediyor. İdeal ıhlamur kıvamı kehribar rengi.

  10. #10
    Dygsuz - ait Kullanıcı Resmi (Avatar)
    Üyelik Tarihi
    30.07.2008
    Mesajlar
    10.793
    Konular
    3263
    Beğendikleri
    0
    Beğenileri
    3
    Tecrübe Puanı
    1051
    @Dygsuz

    Standart

    Strese karşı melissa çayı

    Çayın kasları gevşetici özelliği bulunduğunu dile getiren Tuncer, "Melissa, büyük bir huzur verir. Melisa bitkisi özü, sinir sistemini gevşetici ve uykuyu kolaylaştırıcıdır.

    Ondokuz Mayıs Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Genetik Anabilim Dalı Başkanlığı Öğretim Üyesi Yard. Doç. Dr. Elif Tuncer, melissa bitkisinin sinirsel kökenli çarpıntılarda, hafif depresyon, sıkıntı ve streslerde rahatlatıcı rol oynadığını, psikolojik rahatsızlıklardan kaynaklanan sıkıntı verici olayların düşüncelerini zihinden uzaklaştırmakta yararlı olduğunu belirtti.

    Çayın kasları gevşetici özelliği bulunduğunu dile getiren Tuncer, "Melissa, büyük bir huzur verir. Melisa bitkisi özü, sinir sistemini gevşetici ve uykuyu kolaylaştırıcıdır. Uyku getirdiği bilinen yoğurtla bir araya gelince de bütün gece gözünü bile kırpamayanlar için birebirdir." dedi. Sindirim sistemi ile ilgili rahatsızlıklarda, mide spazmında, sinir sistemi ve kalp rahatsızlıklarında tansiyonu düzenleyici olarak ağrı kesici ve rahatlatıcı olarak da kullanılan melissanın zekâyı artırdığı, mide ülserine iyi geldiği, kaynatılarak suyu vücuda sürüldüğünde ter kokusunu kestiği ve beyin damarlarını açtığı bilinirken, hiçbir yan etkisi de bulunmuyor.

Etiketler

Yetkileriniz

  • Konu Acma Yetkiniz Yok
  • Cevap Yazma Yetkiniz Yok
  • Eklenti Yükleme Yetkiniz Yok
  • Mesajinizi Degistirme Yetkiniz Yok
  •  

Giriş

Giriş